Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/81 E. 2022/107 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/81
KARAR NO : 2022/107
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin marka başvurunu 35. sınıf için gerçekleştirdiğini ve davalı şirketin itiraza mesnet markalarının 35. sınıfta tescilli olmadığını, davalı markalarının ticaret malları sınıfında tescilli olduğu bu nedenle karıştırılma olasılığının bulunmadığını, müvekkili şirketin “… …” ibareli markasının 35. sınıfta kullanımının ortalama tüketiciler tarafından davalı şirketin 29. sınıfta tescilli markalarıyla karıştırılmayacağını, müvekkili şirketin markasındaki “…” ibaresinin esas unsur olduğu ve markanın bıraktığı genel izlenimde de “…” ibaresinin kırmızı renk ile büyük puntolarla ön planda olacak şekilde kullanıldığı, davalı şirket bakımından karıştırma iddialarına dayanak oluşturan markalarla ortak olan “…” ibaresinin ise soluk sarı renkle ve küçük puntolarla kullanıldığı, “…” ibaresinin logo tasarımı olarak da geri planda bırakıldığı, ortalama tüketicinin dava konusu marka ile karşılaştığında müvekkil adına tescilli “…” ibareli markadan başka bir marka ile ilişkilendirmeyeceğini ve markayı karıştırmayacağını, davalı şirketin başvuru konusu “… …” markasındaki “…” kelime unsurundan hareketle benzerlik iddiasında bulunduğunu, müvekkili şirkete ait marka başvurusunun kelime, renk ve şekil unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşturulan genel izlenim itibariyle itiraza dayanak marka başvurularından farklı ve ayırt edici bir marka başvurusu olduğunu, müvekkili şirketin kuruluşundan beri ticaret unvanı olarak “…” ibaresini kullandığını ve ticari faaliyetini sürdürdüğünü, ticaret unvanı olan “…” ibaresini ürünleri üzerinde de kullandığını ve dünyanın 100’den fazla ülkesine satış yaptığını, müvekkili şirketin çatı markası olan “…” ibaresini büyük emek ve çabalar sonucunda tanınmış bir marka haline geldiğini, özel/01580 sayılı dosya ile … nezdinde de tanınmış marka olarak tescil edildiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin “…” ibaresini marka başvurularına konu etmesinde tescile dayanan kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresini kullanarak başkaca markaların tanınmışlığından yararlanmak istemesinin söz konusu olmadığını, davaya konu marka başvurusunda da “…” ibaresinin çatı marka olarak kullanıldığını, çatı markaların tüketicilerce ikincil unsur olarak algılanmaları sebebiyle müvekkili şirketin “… …” marka başvurusunda asli unsurun “…” ibaresi olduğu ve itiraza dayanak markalarla iltibas yaratmayacağını açık olduğunu, müvekkili şirketin markasının 35. sınıf için başvuru yapıldığını, davalı şirketin mesnet markalarının 35. sınıfta tescilli olmadığını, davalı şirketin tescil sürecinde “… …” marka başvurusuyla “…” ibaresinin yasayı dolanarak 29. Sınıftaki et ve et ürünlerinde tescil ettirilmek istendiğini iddia ettiğini, müvekkili şirketin 29. Sınıftaki et ve et ürünlerinde tescilli “…” ibaresini içeren birçok markasının bulunduğunu, 2016/11924 sayılı “çikolata şöleni” ibareli, 2007/29843 sayılı “… …” ibareli, 2006/46444 sayılı “… chocopie” ibareli markalarının 29. Sınıfta tescilli olduğunu ve müvekkili şirketin “…” ibaresi ile ilgili olarak bu markalarından kaynaklı kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin kazanılmış haklarına dayalı olarak 35. hizmet sınıfında başvuru yaptığını, davalı şirketin mesnet markalarıyla iltibasa yer vermeyecek şekildeki unsurları barındıran markasını tescil ettirmek istendiğini, davalı her ne kadar “…” ibareli markaların davalıya ait tanınmış marka olduğunu ve davalı şirketin işbu “…” ibareli marka üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu iddia etse de müvekkili şirketin de “…” markasının tanınmış bir marka olduğu ve müktesep hakkı bulunduğunu iddai ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 26.12.2019 tarihli 2019-M-11289 sayılı kararının iptaline ve 2018/88217 sayılı “… …” ibareli markanın kısmen reddedilen sınıflar bakımından da tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, somut olayda kullanımın ispatlanması talebinde bulunulduğunu ancak 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946 markaların kapsamında davacının tescil talep ettiği 35. Sınıfa ilişkin mal ve hizmetler bulunmadığından davacının bu markalarım 35. Sınıfta kullanıldığına ilişkin kullanım ispatı talebinin dikkate alınmasının hukuken mümkün olmadığını, 6769 sayılı SMK m. 6/1 hükmü kapsamında markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun tespiti için başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin varlığı, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması, başvuruya onu işaret ile iddialara mesnet markalar arsında, ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma(iltibas) ihtimali bulunması unsurlarının tamamının kümülatif olarak varlığının gerektiğini, bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı hükmün uygulanması için yeterli olmayacağını, açıklanan kapsam dahilinde davaya konu edilen marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, karıştırılma ihtimali değerlendirilirken kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısının, karşılaştırmaya konu işaretlerin ve malların ve/veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dahil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörlerin dikkate alınarak bütüncül değerlendirilmesi gerektiğini, somut olayda da bu bütüncül değerlendirme yapıldığında karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunun açık olduğunu, somut olaydaki “… …” ibaresi ile itiraza mesnet markalarda bulunan “…” ibaresinin kısmi redde konu olan mal ve hizmetler bakımından ortalama dikkat ve ayırtım gücüne sahip tüketici kitlesi tarafından karıştırılma ihtimalinin güçlü olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetler ile benzer malların itiraza mesnet gösterilen 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946, 2016/48703 nolu markaların da kapsamında yer almakta olduğunu ve markalar arasında karıştırılma ihtimali ortaya çıkabileceğinden davaya konu edilen kararı ihdas etmek gerektiğini, davacı tarafından 2019-M-11289 nolu YİDK kararının iptali ile birlikte markanın tesciline karar verilmesi talep edilmişse de münhasıran Türk Patent ve Marka Kurumunun görev ve yetki alanına ilişkin idari tasarruf olan tescil işlemine dair karar verilmesinin fonksiyon gaspı olacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerektiğini, hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmediğinin tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin piyasada tanınmış ve halkın büyük çoğunluğu tarafından bilinen, 2007/22403 başvuru no’lu “…” markasının 29. Sınıf mal ve hizmetler için 25.04.2007 tarihinden bu yana, 169036 başvuru no’lu “… …” markasını ise 29. Sınıf mal ve hizmetler için 06.02.1996 tarihinden bu yana(2006 yılında yenilenerek) kesintisiz ve fasılasız şekilde kullanılarak piyasada maruf ve meşhur hale getirdiğini, müvekkili şirketin bu markalar yanında “…” ibareli 35. Sınıf mal ve hizmetler için 20.07.2016 tarih ve 2016/60048 başvuru numaralı, “… … yöresel lezzetler iç Anadolu” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 04.01.2011 tarih ve 2011/00368 başvuru numaralı, “… … yöresel lezzetler iç ege” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 04.01.2011 tarih ve 2011/00367 başvuru numaralı, “… kimyonlu” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 07.04.2011 tarih ve 2011/28954 başvuru numaralı, “… yöresel lezzetler iç anadolu” ibareli 29. Sınıfa bağlı eşyalar için 04.01.2011 tarih ve 2011/00374 başvuru numaralı, “… yöresel lezzetler iç ege” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 04.01.2011 tarih ve 2011/00372 başvuru numaralı, “… çimenli” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 07.04.2011 tarih ve 2011/28946 başvuru numaralı, “… geleneksel lezzet” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 01.06.2016 tarih ve 2016/48703 başvuru numaralı, “… …” ibareli 29. Sınıf mal ve hizmetler için 14.06.2017 tarih ve 2017/54822 başvuru numaralı markaların da sahibi olduğunu, müvekkili şirketin adına tescilli “…” ve “… …” ibareli markaları tanınmış marka olarak kabul edildiği gibi, müvekkili şirket markalarının tamamının da “toplumsal tanınmışlık düzeyine erişmiş” markalar olduğunu, … Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının eksik olduğunu, dava konusu başvurunun tescil edilmek istendiği tüm mal ve hizmetler yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan tarafından tescil başvurunda bulunulan “… …” ibaresinin müvekkili şirket adına tescilli “…” ve “… …” ibareli muhtelif sayıda marka ile benzer olduğunu, iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresini uzun yıllardır kullanarak ilgili ibarenin ayırt edici unsur haline gelmesini sağladığını, maruf ve meşhur hale getirerek büyük bir tüketici kitlesi oluşturduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici unsur haline geldiğini ve markanın esaslı unsuru olduğunu, dava konusu marka incelendiğinde “…” esas unsurunun yanına getirilen “…” ibaresinin huzurdaki dava konusu markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığını, dava konusu markada tali unsur olarak yer aldığını, davacı yanın amacının müvekkili şirket tarafından “…” ibaresi ile piyasada oluşturulan tanınmışlık ve itibardan faydalanarak, markasını müvekkili şirketin bu markayı taşıyan ürünlerinde tescilli olduğu eşya sınıflarının birebir aynısı ile tescil ettirerek bu tanınmışlıktan, itibardan ve müşteri çevresinden yararlanmak olduğunu ve bu niyetini de tescil ettirmek istediği “… …” ibareli başvuru içerisinde “…” ibaresini kullanmak suretiyle gizlemeye çalıştığını, davacının marka olarak sonsuz denebilecek seviyede seçim olanağı mevcut olmasına rağmen özellikle “…” ibaresinin tercih edilmesinin iltibas ve haksız rekabet şeklindeki kötüniyetin bir göstergesi olduğu ve bu anlamda bir korumanın sağlanmaması gerektiği, Yargıtay’ın da bir markanın görünüş ve telaffuz itibariyle kimi küçük ilavelerle eşinin ya da benzerinin kullanılması halinde bu kullanmanın aynen kullanma olduğu ve iltibasa yol açtığını kabul ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde dava konusu markanın 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescil edilmek istendiğini, müvekkili şirketin markalarının ise 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescilli olmadığı ve kullanımının olmadığı yönünde iddialarda bulunarak kullanım ispatı talep ettiğini ancak bu talebin … tarafından haklı olarak kabul edilmediğini, dava konusu … YİDK kararı ile redde mesnet gösterilen 29. Sınıf mal ve hizmetlerde tescilli bulunan müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların kullanımının ispatının talep edilemeyeceği, Kurum tarafından ret kararına mesnet gösterilen ve davacı şirket tarafından kullanım ispatı talep edilen markaların 35. Sınıf mal ve hizmetler yönünden tescilli olmadığını, dava konusu markanın, … nezdinde yapılan tescil başvurusu aşamasında, tescil talebi kapsamında bulunan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetlerinin et ve et ürünleri ile yani müvekkili şirketin müktesep hak sahibi olduğu mal ve hizmet sınıfları ile doğrudan bağlantılı/ilişkili olduğunu, müvekkili şirketin markalarının tescilli olduğu emtia listesi ile ilişkili bir hizmet sınıfı olduğundan bu markaların ret kararına mesnet gösterilerek tescil talebinin kısmen reddine karar verildiğini, kullanım ispatı talebinin yerinde olmadığını ve davacı yanın kullanım ispatı talebinin usul ve yasaya uygun şekilde incelenmediği iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığını, davacı tarafın “…” ibaresinin özellikle müvekkili şirket markalarının tescilli olduğu et ve et ürünleri emtialarını kapsayacak şekilde, yasayı dolanarak ve çeşitli şekillerde defalarca başvuru konusu ettiğini ve … tarafından bu başvurularla müvekkili şirkete ait “…” ve “… …” ibareli markalar arasında benzerlik bulunduğu tespit edilerek kısmen reddedildiğini ve bu hususun davacı yanın kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacı tarafından “…” ibaresine çeşitli eklemeler yapılarak markalar farklılaştırılmaya çalışılsa da yapılan bu eklemelerin vurguyu değiştirmeye yetmediğini, davacı şirketin tescil başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi gereğince tüm mal ve hizmetler yönünden reddinin gerektiğini, müvekkili şirket adına tescilli tanınmış “…” ibaresinin korunacağı, müvekkili şirketin “…” markası ile ilgili olarak tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları yönünden kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin markaya kullanımı ile ayırt edicilik kazandırdığını, davacı … ÇİKOLATA GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.’nin davacısı olduğu ve müvekkili şirket ile …’in davalılar olduğu Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2009/83 E. ve 2010/190 K. Sayılı kararı ile müvekkili şirketin “…” markası için müktesep hak elde ettiğini ve müvekkili şirketin markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi yönünden tanınmış olduğu hususunun kabul edildiğini ve işbu kararın da Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2012 tarih ve 2010/15255 E. ve 2012/6423 K. Sayısı ile onanarak kesinleştiğini, müvekkili şirketin tanınmış markasının varlığına ve işbu marka üzerinde müktesep hakka sahip olunduğunun bilinmesine rağmen, müvekkili şirket ile aynı sektör olan gıda sektöründe ve birebir aynı mal ve hizmetlerde müvekkili şirkete ait markanın aynı ya da benzerinin tescilinin müvekkili şirkete ait markaların toplumda erişmiş oldukları tanınmışlıktan haksız yarar sağlayacağını, dava dışı … adına … nezdinde yapılan 2004/35818 başvuru sayılı “…&bekiz” ibareli marka başvurusunun, Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanması ve müvekkilin buna ilişkin itirazının reddine karar verilmesi üzerine, müvekkil şirket tarafından Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2008/355 E. Ve 2009/116 K. Sayılı dosyası ile YİDK kararının iptali ve tescil edildi ise markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talepli davanın ikame edildiğini, dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/10452 E. 202/2272 K. Sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğini, bu kararın huzurdaki dosya bakımından emsal teşkil ettiğini, dava konusu markaya ilişkin taleplerin 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi yönünden de reddinin gerektiğini, davacı şirketin müktesep hak sahibi olduğu yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, davacı şirket başvurusunun kötüniyetli olduğunu, müvekkili şirketin markalarının tanınmışlığından faydalanmak suretiyle halkın ve tüketicinin yanıltılarak piyasada haksız kazanç elde etmeye yönelik bir başvuru olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulüyle ilgili verilen YİDK kararının kısmen yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … ÇİKOLATA GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. adına “… …” ibareli markanın, 03.10.2018 tarihinde 35. Sınıftaki emtiaları kapsayacak şekilde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvuru konusu edildiği, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 2018/88217 başvuru numarası ile 12.11.2018 tarihli 312 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasına karar verildiği, anılan ilana karşı işbu davanın davalısı … ENTEGRE ET VE UN SANAYİ A.Ş. tarafından 2007/22403 sayılı “…” ibareli, 169036 sayılı “… …” ibareli, 2011/00368 sayılı “… … yöresel lezzetler iç Anadolu” ibareli, 2011/00367 sayılı “… … yöresel lezzetler iç ege” ibareli, 2011/28954 sayılı “… kimyonlu” ibareli, 2011/00374 sayılı “… yöresel lezzetler iç Anadolu” ibareli, 2011/00372 sayılı “… yöresel lezzetler iç ege”, ibareli, 2011/28946 sayılı “… çemenli” ibareli, 2016/48703 sayılı “… geleneksel lezzet” ibareli, 2017/54822 “… …” ibareli, ibareli markalar mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri uyarınca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946 tescil numaralı markaların tescil kapsamlarında 35. Sınıf olmadığından ispat yükümlülüklerinin oluşmadığı ve başvuru sahibi tarafından yapılan kulanım ispatı talebinin söz konusu markalar için dikkate alınmadığını, 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946, 2016/48703, 2017/54822 sayılı itiraza gerekçe gösterilen markalar ile 2018/88217 sayılı “… …” ibareli marka arasında markanın ve kapsamındaki mal/hizmetin benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu tespit edilmiş olup 2018/88217 sayılı “… …” ibareli marka başvurusundan “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtialarının çıkarılmasına karar verildiği, karara karşı davacı yanın itirazı üzerine Markalar Dairesi Başkanlığı kararının Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından tekrar değerlendirildiği, 26.12.2019 tarihli 2019-M-11289 sayılı kararıyla ”…Başvuru sahibi, yayına itiraza cevaben sunduğu karşı görüş dilekçesinde, 6769 s. SMK’nın 19(2) maddesi hükmü kapsamında, itiraza gerekçe olarak gösterilen 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946 sayılı markaların 35. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından kullanımlarının ispatlanmasını talep etmiştir. Yapılan incelemede, itiraz gerekçesi 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946 sayılı markaların tescil tarihinden itibaren beş yıldan uzun bir sürenin geçmiş olduğu görülmekle birlikte, anılan markaların eşya listelerinde 35. Sınıfa dahil herhangi bir hizmetin yer almadığı tespit edilmiştir. 6769 sayılı SMK kapsamında, kullanılmaya bağlanan hukuki sonuçlarla karşılaşmamak için her marka, tescil kapsamındaki mal veya hizmetler için kullanılmak durumunda olup, bir markanın tescil kapsamında yer almayan bir mal veya hizmet için kullanıldığının ispatlanması istenemez. Diğer bir ifadeyle, tescilli bir marka sahibi, markasının tescil kapsamında (eşya listesinde) bulunmayan bir mal veya hizmete ilişkin olarak o markayı kullanma yükümlülüğü altında değildir. Dolayısıyla, 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946 sayılı markaların eşya listesinde bulunmayan 35. Sınıfa dahil hizmetler yönünden yapılan kullanım ispatı talebi geçerli ve incelenebilir bir talep olarak görülmemiştir ve bu yöndeki Markalar Dairesi Başkanlığı kanaati yerinde görülmüştür. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946, 2016/48703 sayılı markaların, ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimaline neden olabilecek şekilde benzer oldukları kanaatine varılmıştır. Bunun yanı sıra, başvurunun eşya listesi kapsamında yer alan “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile benzer malların, 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946, 2016/48703 sayılı markaların eşya listeleri kapsamında yer aldığı belirlenmiştir. Markaların benzerliği ve mallar/hizmetlerin benzer olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, işbu başvuru ile 2007/22403, 2011/28954, 2011/00374, 2011/00372, 2011/28946, 2016/48703 sayılı markalar arasında, kısmi redde konu olan hizmetler açısından, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmıştır. Buna karşılık, başvuru ile 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2017/54822 sayılı markalar arasında, ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı düşünülmüş ve markalar ret gerekçeleri arasından çıkartılmıştır. Sonuç olarak, 169036, 2011/00368, 2011/00367, 2017/54822 sayılı markaların ret gerekçeleri arasından çıkartılması başvuru sahibine herhangi bir emtianın iadesi sonucunu doğurmadığından, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 06/03/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2018/88217 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davalı yana ait redde gerekçe gösterilen 2007/22403 sayılı “…” ibareli, 2011/28954 sayılı “… kimyonlu” ibareli, 2011/00374 sayılı “… yöresel lezzetler iç anadolu” ibareli, 2011/00372 sayılı “… yöresel lezzetler iç ege” ibareli, 2011/28946 sayılı “… çemenli” ibareli, 2016/48703 sayılı “… geleneksel lezzet” ibareli markalarının ilgili tüketici nezdinde iltibas tehlikesi doğuracak düzeyde benzer oldukları, davacı yanın “…” ibareli markalarının 29. Sınıfta yer alan bilhassa “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” emtiaları bakımından tanınmış olduğu dolayısıyla davacı yanın önceki tarihli ve “…” esas unsurlu tescilli markaları yönünden “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” bakımından tanınmışlığa bağlı kazanılmış bir hakkının varlığının kabulünün mümkün görülmediği, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 26.12.2019 tarihli 2019-M-11289 sayılı kararının heyet görüşü ile uyarlılık içerisinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
… … +şekil …
(35. sınıf)
(29. sınıf)

Tarafların reddedilen mal ve hizmet grupları yönünden emtia gruplarına bakıldığında; davacı yana ait dava konusu markanın 35. sınıfta tescil edilmek istendiği, davalı taraf markalarının ise 29. sınıfta tescilli olduğu, davacı tarafın 35.sınıfta tescil ettirmek istediğini emtiaların içerisinde 29. sınıf mal ve hizmet sınıflarında bulunan“Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” mal ve hizmetlerinin de bulunduğu görülmektedir. Bu kapsamda her ne kadar davalı yana ait redde gerekçe gösterilen markaların 35. sınıfta değil de 29. Sınıfta tescilli olduğu görülmekte ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2020 tarihli, 2020/1004 E. 2020/5605 K. Sayılı kararında da vurgulandığı üzere bir malı üretenin onu satması da ticari hayatın olağan akışı içerisinde doğal olduğu kabul edildiğinden markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi bakımından ilk koşul olan mal ve hizmet sınıflarının benzerliği koşulunun sağlandığı görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın “…” ve “…” ibarelerinin birleşiminden meydana geldiği, markanın beyaz arka plan üzerinde üst kısımda davacıya ait çatı marka niteliğinde olan turuncu renkli ve “ö” harfinin çevresinde yine aynı renk noktalar bulunan “…” ibaresinin yeraldığı, alt kısımda ise beyaz arka plan üzerine koyu pembe renk kullanılacak şekilde, eğik ve italik yazı fontu kullanılarak “…” ibaresine yer verildiği ve figüratif bir görünüm oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; itiraza gerekçe gösterilen 2007/22403 sayılı “…” ibareli, 2011/28954 sayılı “… kimyonlu” ibareli, 2011/00374 sayılı “… yöresel lezzetler iç anadolu” ibareli, 2011/00372 sayılı “… yöresel lezzetler iç ege” ibareli, 2011/28946 sayılı “… çemenli” ibareli, 2016/48703 sayılı “… geleneksel lezzet” ibareli davalı markalarının beyaz arka plan üzerine siyah renk kullanılarak, büyük harflerle ve herhangi bir figüratif unsura yer verilmeksizin oluşturulduğu, markaların esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu, “yöresel”, “lezzetler”, “kimyonlu”, “çemenli”, “iç ege”, “iç anadolu” ve “geleneksel” ibarelerinin tali unsurlar olduğu; davalı markalarının ise “…” ve “kimyonlu”, “yöresel”, “lezzetler”, “çemenli”, “geleneksel”, “iç anadolu”, “iç ege” ibarelerinin birleşiminden meydana geldiğini, her iki tarafa ait markalarda da “…” kelimesinin bağımsız varlığını korumakta olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davacının “… …” ibareli markası arasında reddedilen ve benzer bulunan mal ve hizmet sınıfları yönünden biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “… …” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, davacı yanın “…” ibareli markalarının 29. Sınıfta yer alan bilhassa “şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” emtiaları bakımından tanınmış olduğu dolayısıyla davacı yanın önceki tarihli ve “…” esas unsurlu tescilli markaları yönünden anınmış olan ürünlerden farklı olan “35. sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”emtiaları bakımından tanınmışlığa bağlı kazanılmış bir hakkının varlığının kabulünün mümkün olmadığı, YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸