Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/73 E. 2022/379 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/73
KARAR NO : 2022/379

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1991 senesinden bu yana “show” markası ile televizyon yayıncılığı yaptığını ve tanınır hale geldiğini, davalı yanın 2018/80447 sayılı başvurusuna itiraz ettiklerini, müvekkilinin “show” seri markalarına dayalı itirazlarının kurum tarafından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkili tanınmış markaları ile dava konusu markanın benzer olduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığının Kurum nezdinde de kabul edildiğini ve tanınmış markalar siciline kaydının yapıldığını, müvekkili markalarının tanınmışlığı da gözetildiğinde işaretler arasındaki karıştırılma ihtimalinin artacağını, davalı markasının “şov” şeklinde telaffuz edildiğini ve “shov” şeklinde yazıldığını, markaların kapsamlarının örtüştüğünü, dolayısıyla dava konusu markanın da müvekkili markalarının serisi gibi algılanacak olduğunu, müvekkili markalarının temel olarak televizyon hizmetlerinde kullanıldığını, dolayısıyla itiraza konu marka kapsamında mobil telefonlar, bilişim teknolojisi, akıllı telefon ve cihazlar gibi emtialarda tescilinin müvekkili markaları ile karıştırılacak olduğunu, müvekkili markalarının SMK m. 6/6 uyarınca da korunması gerektiğini, www.show.com.tr alan adının müvekkili adına 2008 yılından bu yana tescilli olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu, iddia ederek 2019-M-11045 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu 2018/80447 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 1420348 sayılı SHOV markasının tüm Avrupa Birliği ülkelerinde, Çin’de ve Rusya’da tescilli olduğunu, davacı yan markalarının ise 38 ve 41. Sınıf hizmetlerde tescilli olduğunu, davacı yanın markalarını kullandığını ispatlayamadığını, davacının 95/013762, 95/013761, 96/009572, 96/009592, 96/009562, 96/000712, 96/009568, 96/009589, 96/000720, 99/001496, 99/001495, 99/000968, 99/001492, 99/001490, 99/001494, 99/001493, 99/001491, 99/001497, 2002/27660, 2002/27661, 2002/27663, 2006/37549, 2006/37553, 2006/37550, 2007/47613, 2007/47614 tescil numaralı markaların kullanılmadığının işlem dosyasında tespit olunduğunu, müvekkili markasının kapsamı ile davacı markalarının kapsamının farklı olduğunu, davacı yanın “show” markasının tanınmış olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, “show” ibaresinin çok sayıda hak sahibi adına tescilli olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkili markalarının kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığını, müvekkilinin www.shov.de web sitesi üzerinden faaliyet gösterdiğini, somut olayda taraf markaları arasında görsel açıdan da benzerlik olmadığını, yayın ve yapım hizmetleri gibi emtiaları içeren 38 ve 41. Sınıf açısından SHOW ibaresi esasen genel bir olduğunu, bu haliyle show olarak tek başına ya da esas unsur olarak ilgili sınıflarda marka tescil edilmiş olsa bile, söz konusu marka zayıf marka olduğundan, 3. Kişilerin tecavüz meydana getirmesi mümkün olmayan bir marka olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu SHOV ibaresinin 1420348 uluslararası tescil numarası ile başvuru konusu edildiği, kapsamında 07 / 08 / 09 / 11 / 18 / 21 / 28. Sınıf emtiaların yer aldığı, ülkemizde 2018/80447 sayısı ile işlem gören başvurunun 12.11.2018 tarih ve 312 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “SHOW” ibareli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, davacı itirazlarına dayanak markalardan 95/013762, 95/013761, 96/009572, 96/009592, 96/009562, 96/000712, 96/009568, 96/009589, 96/000720, 99/001496, 99/001495, 99/000968, 99/001492, 99/001490, 99/001494, 99/001493, 99/001491, 99/001497, 2002/27660, 2002/27661, 2002/27663, 2006/37549, 2006/37553, 2006/37550, 2007/47613, 2007/47614 sayılı markalara karşı davalı tarafça kulanım ispatı talep olunduğu, bu hususlar neticesinde Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kararı neticesinde davacı yanın kullanım ispatını yerine getiremediği ve sair gerekçelerle davacı itirazlarının reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı tarafça bir kez daha itiraz edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.12.2019 tarih ve 2019-M-11045 sayılı kararı neticesinde özetle; ” (…)Yapılan incelemede, başvuru sahibi tarafından SMK’nın 19(2) maddesi uyarınca 2013 100945, 2014 13276 ve 2016 06976 tescil numaralı markalar hariç olmak üzere itiraza gerekçe olarak gösterilen bütün markalar için (T/02700 sayılı marka da dâhil) tescil kapsamlarında yer alan tüm mal ve hizmetler için kullanım ispatı talebinde bulunulduğu; inceleme konusu başvurunun yapıldığı 11/06/2018 tarihinde anılan markalardan 180418, 174908, 172409, 173737, 173728, 169666, 172912, 174167, 170334, 208196, 208110, 99 000968, 208218, 208204, 208190, 208198, 208115, 205706, 2002 27660, 2002 27661, 2002 27663, 2006 37549, 2006 37553, 2006 37550, 2007 47613, 2007 47614 sayılı olanların beş yıldan uzun süredir tescilli durumda olduğu, dolayısıyla anılan marka bakımından kullanım ispatı talebinin geçerli ve incelenebilir nitelikte bir talep olduğu; bu kapsamda yayına itiraz sahibi tarafından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde MDB’nın “T/02700 sayılı marka açısından başvuru sahibi tarafından belirtilen kullanım ispatı talebi söz konusu markanın tanınmışlık tespitinde kullanılan bir marka olması nedeniyle dikkate almadığı.” ve diğer markalar için “kullanımın ispatına ilişkin sunulan delillerin yeterli bulunmadığı” değerlendirmesinde bulunduğu ve bu çerçevede, kullanım ispatı talebine konu markalar bakımından SMK m. 6(1) kapsamındaki itirazı reddettiği görülmektedir. İtiraz sahibi vekilinin YİDK nezdinde yaptığı itirazda; kullanım ispatı dilekçesinde, müvekkiline ait markaların tanınmış olması ve itiraza konu markaların tescilinin istendiği hiçbir sınıfta tescilli olmaması sebebiyle kullanım ispatı talebinin reddinin gerektiğini belirttiği görülmüştür. İtiraz sahibi Markalar Dairesi nezdinde yapmış bulunduğu ilk itirazda yukarıda belirtilen diğer maddelerin yanısıra 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca da itirazda bulunmuş ve itirazına dayanak gösterdiği markaları belirtmiştir. Yukarıda da belirtilen 6769 s. SMK’nın 19(2) maddesi “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir.” hükmünü içermektedir. Bu bağlamda, itiraz sahibinin başvuru sahibinden farklı mallarda/hizmetlerde tescilli olması durumu kullanım ispatı talebini geçersiz kılabilecek bir husus değildir. MDB’nın kullanımın ispatlanamadığı yönündeki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. İnceleme sonucunda, Kurul, “shov” ibareli başvuru ile kullanım ispatına tabi olmayan 2013 100945, 2014 13276, 2016 06976 sayılı “….com”, “…”, “show dünyası” ibareli itiraz gerekçesi markaların bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından benzer markalar olduğu görüşündedir. Ancak, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların aynı/aynı tür malları/hizmetleri kapsamadıkları tespit edildiğinden; başvuru ile itiraz gerekçesi markalar benzer görülse de, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin aynı/aynı tür olarak görülmemesi nedeniyle markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Buna göre, başvurunun başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler için tescili veya bu mallarla ilgili olarak kullanımı halinde 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin olarak, itirazda, muterizin “show” markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından, Kurul’da da bu yönde bir kanaat oluşmadığından, başvurunun 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı görüşüne varılmış ve bu yöndeki itiraz kabul edilmemiştir. Ayrıca, tanınmış marka olarak kayıtlarımızda yer alan “Show” markasında (T/02700) baskın şekil unsurunun varlığı ve aynı/aynı tür malları/hizmetleri kapsamadıkları da dikkate alındığında işbu başvuru ile itiraz gerekçesi “show” markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmış olduğundan, başvuru kapsamında yer alan mallar/hizmetler bakımından SMK’nın 6(4) kapsamındaki tescil engelinin de bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının bir kez daha ve nihai olarak reddine karar verilmiş, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 03/03/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2018/80447 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar ile davacı yanın kullanım ispatına konu olmayan markalarının kapsamlarında yer alan hizmetler arasında herhangi bir benzerliğin mevcut olmadığı, esasen davacı yanın kullanım ispatı talebine konu olan ve YİDK kararında dikkate alınmayan markalarının da kapsamları itibariyle (35 (son alt grup hariç), 38 ve 41.sınıf)dava konusu marka kapsamındaki mal ve hizmetler ile herhangi bir benzerliğinin bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin öncelikli kriteri olan emtia benzerliği kriterinin somut olayda meydana gelmemesi nedeniyle SMK m. 6/1 kapsamında işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin de oluşmayacağı, davacı yanın “show” esas unsurlu ve esasen SHOW+şekil görseline haiz markalarının “televizyon programları ve yayın hizmetleri” alanında tanınmış olduğu, dava konusu markanın da “shov” ibaresinden oluştuğu, işaretler arasında bu bakımdan görsel, işitsel ve hatta kavramsal bir benzerlik hali bulunmakta ise de gerek “show” ibaresinin özgün ve farazi bir kelime olmaması, gerek yaygın kullanımı gerekse de hali hazırda çok sayıda hak sahibi adına farklı mal ve hizmetlerde başvuru konusu edilmiş/korunuyor oluşu gibi nedenlerle, dava konusu markanın tescilinin, davacı yanın tanınmışlığının bulunduğu hizmetler açısından bu tanınmışlığa bir zarar vermeyeceği gibi davalı lehine de haksız menfaat oluşumuna neden olmayacağı, dolayısıyla SMK m. 6/5 koşullarının somut olayda oluşmadığı, davacının alan adına dayalı olarak dava konusu marka açısından üstün bir hakkının mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Davacı yanın 95/013762, 95/013761, 96/009572, 96/009592, 96/009562, 96/000712, 96/009568, 96/009589, 96/000720, 99/001496, 99/001495, 99/000968, 99/001492, 99/001490, 99/001494, 99/001493, 99/001491, 99/001497, 2002/27660, 2002/27661, 2002/27663, 2006/37549, 2006/37553, 2006/37550, 2007/47613, 2007/47614 sayılı dayanak markalarına ilişkin olarak TÜRKPATENT işlem dosyasına, anılan markaların uyuşmazlığa konu 07 / 08 / 09 / 11 / 18 / 21 / 28. Sınıf emtialarda kullanımını gösterir delillere yer vermediği, davacı yanın hükümsüzlük talepli işbu dava dosyası ekinde de markalarının kullanımına yönelik delillere yer vermediği, dolayısıyla anılan markaların SMK m. 6/1 kapsamında ileri sürülen itiraz gerekçeleri açısından kullanımının ispatlanamamış olunması nedeniyle dikkate alınmamıştır.
Davacı yanın kullanım ispatı talebine tabi olmayan markaları açısından;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

SHOV ….com
(07, 08, 09, 11, 18, 21, 28. sınıf) …
SHOWDÜNYASI
(38, 41. sınıf)
Bilirkişi raporlarında da zikredildiği üzere;
Dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile davacı yanın önceki tarihli ve kullanım ispatı talebine tabi olmayan markaları arasında ortak bir mal veya hizmet sınıfı bulunmadığı gibi taraf markalarının farklı ihtiyaçlara yönelik, farklı tüketici gruplarına hitap eden, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunmayan, satış, sunum ve dağıtım biçimleri farklılaşmış mal ve hizmetleri kapsadıkları; davacı yanın kullanım ispatı talebine konu olan ve YİDK kararında dikkate alınmayan sair markalarının da esasen 38 ve 41. Sınıf hizmetleri ve 35. Sınıfta “perakende mağazacılık – satış “ hizmetleri dışında (35. Sınıf son alt grubu) hizmetleri kapsadıkları görüldüğünden, anılan markalar dikkate alınmış olunsaydı dahi, yine taraf markalarının kapsamları itibariyle benzerlik göstermemiş olacakları; karıştırılma ihtimalinin öncelikli şartı karşılaştırılan işaretlerin kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzerliği olması nedeniyle bu kriterin sağlanamadığı bir durumda, markaları oluşturan esas unsurların benzer olup olmamasının bir önemi de bulunmayacağı, somut olayda öncelikli şart sağlanamadığından, SMK m. 6/1 kapsamındaki karıştırılma ihtimaline ilişkin koşulların da meydana gelmeyeceği anlaşılmıştır.
Davacı yanca dosya kapsamına sunulan ve davacının “show” markaları ile ilgili gazete ve dergilerde çıkan haberler, mahkeme kararları gibi delillerin yanı sıra yine davacının SHOW+şekil markasının da T/02700 sayısı ile tanınmış markalar siciline kayıtlı olduğunun görüldüğü, bununla birlikte davacının tanınmışlığının, markalarının genelinde yer alan “televizyon programları ve yayın hizmetleri” alanında mevcut olduğunun kabul edilebileceği, her ne kadar dava konusu markanın da esas unsuru kelimesinden oluşmakta ve haliyle anılan ibarenin de “şov, show” kelimeleri ile benzer bir görsel, işitsel ve hatta yazım farklılığına rağmen kavramsal bir algı yaratacak ise de “show” kelimesinin esasen yaratılmış, özgün ya da farazi bir ibare olmadığı ve ticaret hayatında da yaygın olarak tercih edilen, farklı hak sahipleri tarafından da kullanılmakta olan ve TÜRKPATENT sicil kayıtlarında çok sayıda farklı hak sahibi adına başvuru konusu edilmiş bir işaret olduğu, uyuşmazlığa konu emtiaların davacı yanın tanınmışlığı bulunan hizmet sektörü ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı, dava konusu markanın kapsamında bilişim – teknoloji ürünleri, elektronik ürünler gibi cihazların bulunması ve bu cihazların davacı yanın faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan elektronik cihazları oluşunun tek başına markaların ilişkilendirilmesini mümkün kılmayacağı, zira anılan cihazların amaç ve ihtiyaç açısından davacı yanın faaliyet gösterdiği sektörden farklı nitelikte emtialar oldukları, satış ve sunum biçimlerinin, pazarlama yöntemlerinin, tüketicinin yararlanma biçimlerinin farklı olduğu, taraf markaları arasında bu kadar geniş bir bağlantı kurulabilmesi için dava konusu markanın, davacıya ait markalara şekli açıdan da yanaşmış olması gerektiği, halbuki karşılaştırılan işaretler arasında böylesi bir benzerlik halinin bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda davacı yan markasının tanınmışlığı bulunan hizmetler ile farklı hizmet gruplarını taşıyan dava konusu markanın benzer görülmeyen emtialardaki tescilinin, davacı yanın tanınmışlık temelli oluşan ayırt edici karakterine zarar verebilecek nitelikte olmadığı gibi benzerliği tespit olunmayan bu hizmetlere de davacı yanın markasının tanınmışlığından kaynaklı bir imaj transferinin mümkün olmadığı, davalının tescil ettirmek istediği işaretin davacı yanın markasının tanınmışlığından yararlanma amacını taşıdığının ortaya konulamadığı, işaretin tesciline izin verilmesinin davacı markasının tanınmışlığının bulunduğu sektör veya bu sektör ile doğrudan bağlantılı mal ve hizmetler bakımından davacı markasının sulanması, ayırt ediciliğinin zayıflaması ihtimalini doğurmayacağı, farklı mal ve hizmet grupları için “show” ibaresinin zaten yaygın kullanımı bulunan bir kelime olması nedeniyle, davacı yanın markasının ayırt edici gücü yüksek nitelikte olan orijinal, yaratılmış, soyut nitelikteki işaretler kadar geniş bir korumadan yararlanmasının mümkün olmadığı, dolayısı ile tanınmışlık temelli bir tescil engelinin somut olayda mevcut olmadığı; davacı yanın www.show.com.tr alan adına dayalı olarak ileri sürdüğü üstün hak iddiası çerçevesinde ilgili alan adı incelendiğinde, alan adının fiili kullanımını gösterir bir sonuca ulaşılmadığı, davacının https://www.showtv.com.tr/ şeklindeki alan adı ise yine davacının tanınmışlığının bulunduğu yayın – yapım hizmetleri, televizyon programları gibi faaliyetlerini sürdürdüğü web sitesi olup içerik itibariyle, dava konusu marka kapsamındaki hizmet sınıfından tamamen farklı nitelikteki bu hizmetlerdeki faaliyetleri gösterir ilgili alan adından kaynaklı olarak davacı yanın üstün bir hakkınının bulunmadığı, da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸