Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/55 E. 2022/98 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/55
KARAR NO : 2022/98
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; 2011/ 89352 başvuru numaralı markaya 2014/12524, 2013/11748, 99/019756 ve 99/019757 sayılı markalar gerekçe gösterilerek başvuruya davacı tarafından itiraz edildiği, davacının itiraz başvurusunun, TPE YİDK tarafından hukuki dayanak ve gerekçeden yoksun olarak reddedildiğini, itiraza konu marka başvurusu müvekkil şirketin markasına birebir benzer olduğunu, “…” ibaresinin, hem görsel; hem de işitsel olarak “…” markasına önemli derece benzemesi ve markaların aynı faaliyet alanında kullanılıyor olmasının, orta düzeydeki tüketici tarafından her iki ibare arasında bir bağlantı kurulmasına sebep olacağını, taraf markalarının sınıflarının aynı mal ve hizmetleri içerdiğini, … markasının Türkiye çapında önemli bir perakende oyuncusu olduğunu, … tarafından satın alınarak bu unvan altında birleştirildiği göz önüne alındığında, ortalama tüketici nezdinde içerisinde “…” ibaresini içeren her türlü markanın, şuanda bu unvanla piyasada var olmayan perakende zinciri … ile ilişkilendirilebileceğini, müvekkilinin zarara uğrayacağını, başvuru markasının esas unsurunun da “…” olduğunu, “meydan” ibaresinin tali ve tamamlayıcı nitelikte olduğunu, marka başvurusunda, “t” harfi kullanımı sebebiyle karıştırma ihtimalinin ortalama tüketici algısında markalar arasındaki işitsel benzerlik nedeniyle markalar arasında bir çağrışım yaratacağını, SMK 6/1 yönünden bu çağrışımın yeterli olacağını, iddia ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.12.2019 tarih ve 2019-M-10577 sayılı kararının iptaline, 2018/09879 başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, Kurul kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, Davacının itiraz markalarının “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “gimaform” ibarelerinden oluştuğunu, diğer davalıya ait başvuru markasının ise “…” ibaresinden oluştuğunu, başvuru markası mesnet markalarda yer almayan meydan ibaresini içerdiğini, Başvuru konusu markadan “…” sözcüğünü alarak, bölerek inceleme yapmak suretiyle karşılaştırma yapılması, SMK 6-1 anlamında benzerliğin varlığından söz edilemeyeceğini, davacının itiraza gerekçe olarak gösterilen “…” markasının tanınan bir marka olduğu iddialarının herhangi bir delille ispatlanmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; 2016/103739 başvuru numaralı ve “… mall şekil” ibareli başvurusuna karşı 1. Fikri haklar Mahkemesinin 2018/100 E. sayılı dosyası nezdinde görülen davada davacının davasının reddedildiğini, 2016/103748 başvuru numaralı ve “… garajj” ibareli başvurusuna karşı Ankara 2. Fikri Haklar Mahkemesinin 2018/356 E. sayılı dosyası nezdinde görülen davada davanın reddedildiğini, 2017/42376 başvuru numaralı “… gross profesyonel” ibareli başvuru için Ankara 2. Fikri Haklar Mahkemesinin 2018/447 E. sayılı dosyası nezdinde görülen davada da davanın reddedildiğini, taraf markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, markalarındaki asli ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin … camiasının hissedarlarının oluşturduğu kurumsal bir şirket olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … adına “…” ibareli marka başvurusunun 35. Sınıf ile 35. 05 kapsamında tüm mal gruplarında tescili için 31.01.2018 tarihinde başvuruda bulunulduğu, başvuruyu inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı 28.05.2018 tarih ve 301 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanmasına karar verildiği, yayıma … ve dava dışı kişi/firmalarca itiraz edildiği, muteriz, SMK 6/1 maddesi gereğince 2014 12524 sayılı “…”, 2006 13195 sayılı “…”, 2013 11748 sayılı “…”, 2005 35404 sayılı “…”, 2006 16289 sayılı “…” ve 2005/11717 sayılı “gimaform” ibareli markalarına dayanarak; “… ve … markalarının 35. Sınıfta tescilli olduğu, markalar arasında işitsel benzerlik olduğu, …’yı 20 seneyi aşkın bir süre önce devraldığı, markalar üzerinde hak sahibi olduğu, başvuru markası ile kendi markaları arsında karıştırılma ihtimalinin olduğu, başvuru sahibine farklı markalar sebebiyle davalar açıldığını, başvuru sahibinin davacının itibar ve piyasadaki konumu üzerinden hak sahibi olmaya çalıştığı” gerekçeleri ile itiraz ettiği, başvuru sahibinin ise davacının 2013 11748, 2006 13195, 2006 16289, 2005 11717 tescil numaralı markaların kapsamında kalan tüm mal ve hizmetler yönünden kullanım ispatı talep ederek “ciddi ve yoğun şekilde kullanarak markalarına ayırt edicilik kazandırdığı, “gıda ihtiyaç maddeleri Ankara toptancıları” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir akronim olan … markasının sahibi olduğu, itiraza mesnet markalar ile başvuru markası arasında benzerlik bulunmadığı, yazı karakteri ve kullanılan renklerle birbirinden ayrıldığı, birçok yatırım yaptığı, haksız itirazın kabulü halinde birçok zarara uğrayacağı, tüketici kitlelerinin bilinçli tüketiciler olduğu, … kelimesinin karşı tarafın inhisarına bırakılamayacağı” iddiaları ile karşı görüş sunduğu, itirazları değerlendiren Markalar Dairesi Başkanlığı 07.05.2019 tarihli kararıyla; “başvurunun yapıldığı tarihte 2. İtiraza dair 2013 11748 sayılı itiraza gerekçe marka en az 5 yıldır tescilli olmadığından başvuru sahibinin bu markanın kullanımının ispatlanması talebinin haklı bulunmadığı, 2005 11717 sayılı markanın hükümsüz olduğu, davacının markalarından kullanım ispatı talep edilen 2006 13195, 2006 16289 markalar için ise itiraz sahibi tarafından süresi içerisinde kullanımın ispatına ilişkin delil sunulmadığı veya sunulan delilin yeterli bulunmadığı tespit edilerek bu markaların SMK 6/1 yönünden yapılan incelemede dikkate alınmadığı, dolayısıyla 2014 12524, 2013 11748 2005 35404 markalar yönünden ise taraf markaları benzer görülmediğinden karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı” yönünde karar verdiği, karara karşı muterizin aynı gerekçelerle Yayıma itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunmuştur. Davalı başvuru sahibi de yine aynı gerekçelerle karşı görüş sunduğu, itirazları değerlendiren … YİDK 13.12.2019 tarih ve 2019-M-10577 sayılı kararı ile “(…) … Adına Yapılan İtiraz: Başvurunun yayınına …adına yapılan itirazın reddi kararına karşı yeniden yapılan itirazda özetle, başvuru ile muteriz adına tescilli olan 2014 12524, 2006 13195, 2013 11748, 2005 35404, 2006 16289, 2005/11717 sayılı ve “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “gimaform” ibareli markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, özellikle “…” markasının tanınır bir perakende zincirinin adı olduğu iddialarıyla başvurunun reddi talep edilmektedir. Öncelikle itiraza gerekçe olarak gösterilen “…” markasının tanınan bir marka olduğu iddialarının herhangi bir delille ispatlanmadığı tespit edildiğinden bu yöndeki iddialara itibar edilmemiştir. Ayrıca, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar kavramsal, işitsel ve görsel olarak ihtiva ettikleri unsurların tamamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından itirazın reddi gerekmiştir” gerekçesiyle itirazın reddine karar verdiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 20/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: gerek YİDK karar iptali istemi gerek hükümsüzlük davası bakımından; 2018 09879 tescil numaralı “…” ibareli davalı markası ile davacının markaları arasında mal ve hizmet sınıfının aynı, aynı tür, benzer ilişkili mal ve hizmetlerin olduğu ancak; taraf marka ve işaretler arasında ilişkilendirme dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalı markası ile davacının hükümsüzlüğe konu 2006 13195, 2006 16289, 99 019756 ve 99 019757 tescil numaralı markaları arasında karıştırılma ihtimalini ayrıca irdelemeye gerek kalmayacak derecede aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ilişkisinin bulunmadığı, somut olayda taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlık koşullarının oluşmadığı; nitekim davacı markalarının tanınmışlığını ispata yönelik dosya içerisinde delile rastlanılmadığı ancak bu hususun nihai anlamda hukuki bir tespitin varlığını gerektirdiğinden tanınmışlık iddiasının ve takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
… …
(35. sınıf) …

… +şekil
(29, 30, 31, 32, 35. sınıf)

Davalının markasının incelenmesinde; … ibareli başvuru markasının düz beyaz zemin üzerine yazılı … ibaresinden oluştuğu, şekil unsuru barındırmadığı, markanın “…” şeklinde telaffuz edileceği, çekişme konusu … ibaresinin Türkçe’de bir anlamı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvuru markasında yer alan meydan ibaresinin ise 1. isim Alan: 2. isim Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri; 3. isim Bulunulan yer ve çevresi, ortalık; 4. isim Fırsat, imkân veya vakit” anlamların geldiği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarından YİDK kararına konu 2014/12524 tescil numaralı markanın kırmızı renkle “…” ibaresinden oluşmakta olduğu; 2013/11748 tescil numaralı markanın siyah dikdörtgen zemin üzerine beyaz renkle yazılı … ibaresinden oluşmakta olduğu, 2005/35404 tescil numaralı markanın beyaz zemin üzerine siyah renkle yazılı … ibaresinden oluşmakta olduğu, hükümsüzlüğe konu 2006/13195 ve 2006/16289 tescil numaralı markaların da yine siyah dikdörtgen zemin üzerine beyaz renkle ve kalın punto ile yazılı “…” ibaresinden oluşmakta olduğu; 99/019756 tescil numaralı markanın beyaz zemin üzerine kırmızı renkle yazılı … ibaresi, ibarenin sol baş kısmı ile sağ üst orta kısımda lacivert kalın dikdörtgen şeritlerin konumlandırılmış olası ile … ibaresinin hemen üstüne konumlandırılmış büyük harfle yazılı G harfinden oluştuğu, G harfinin yarısı kırmızı, kalan yarısı ise beyaz renkli olup kırmızı dikdörtgen içerisine alınmış olduğu, 99/019757 tescil numaralı markanın ise yine kırmızı renkle yazılı … ibaresi, ibarenin hemen üstüne konumlandırılmış yarısı kırmızı yarısı beyaz olacak şekilde beyaz kısmının kırmızı çerçeve içine alındığı “G” harfi, G harfinin üstünde üç ayrı aslan figürü ve … ibaresinin iki yanında yer alan 2 adet aslan figüründen (alışveriş sepeti taşıyan, şapkasını tutan, selamlayan, arabaya binen) oluştuğu; davacı markaları “…” “…” “…” şeklinde telaffuz edileceği, davacı markalarında yer alan … ibaresinin de yine Türkçe’de herhangi bir anlamı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaları arasında öne çıkan ve iltibas yarattığı iddia edilen ibareler … ve … ibareleridir. … ibaresinin ilk dört harfi davacı markasında aynen bulunmakta ise de , … ve … ibareleri tamamen farkı kelimeler olarak ortaya çıkmıştır. … kelimesinin sonuna eklenen T harfi ile … ibaresi bağımsız varlığını kaybetmiş ve işitsel olarak oldukça farklı bir çağrışıma sebebiyet vermiştir. … ibaresinin bağımsız ayırt edici varlığını korumaması ve davalının yeni ve farklı bir kelime türeterek kullandığı nazara alındığında markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli ”…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸