Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/48 E. 2022/33 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/48 Esas – 2022/33
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/48
KARAR NO : 2022/33
HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Endüstriyel Tasarım İle İlgili Kurum Kararının İptali
Tasarım Tescil İşlemlerinin Devamına Karar Verilmesi
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan endüstriyel tasarım ile ilgili kurum kararının iptali, tasarım tescil işlemlerinin devamına karar verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin tanınmış, bilinen, yaygın dağıtım ve pazarlama ağına sahip, sürekli olarak yazılı ve görsel medyada tanıtım ve reklamları yapılan “…” mağaza adı/markası ile halk arasında ve sektörde bilinen/tanınan bu marka ön plana çıkarılarak “hard discount” olarak tarif edilen konsepte, 2008 yılında kurulmuş olmasına rağmen halen Türkiye çapında 45.000’i aşkın çalışanı, 46 Bölge Müdürlüğü ve 9.000’i aşkın mağazası ile hızla büyüyen, ülkemizin tamamında faaliyette bulunan kendi adına tescilli yüzlerce markası ve yanında ulusal çapta bilinen 3. kişi firma ürün/markaları ile müşterine, uygun fiyatlarla ve düşük maliyette kaliteli gıda ve tüketim malzemeleri sunma amacı güden nitelikli, sektörde tanınan, saygın bir perakende satış firması olduğunu, konsept itibariyle müvekkili firmanın potansiyel alıcıları ve tüketicilerinin her gelir düzeyinde tüm tüketiciler olduğunu, müvekkili firmanın … tarafından 2009 yılının en fazla marka tesciline sahip ulusal firması unvanı ile ödüllendirildiğini, dava konusu ibarenin tanıtılmasına büyük emek ve sermaye haranmış olup tüm bu çabalar sonucunda “…” ibaresinin tüketiciler nezdinde oldukça tanınır hale geldiğini, müvekkili şirket adına kayıtlı 2019/29241 tescil numaralı “… …” ibareli marka ile oluşturduğu tasarımlarında da ambalajın büyük bir kısmını kapsayan marka ibaresinin seri marka oluşturma kastında önemli bir yeri olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2019/T-1010 sayılı kararının Kurul’un daha önce vermiş olduğu emsal kararlarla da çelişir olduğunu, tasarımlar arasındaki farklılıkların bilgilenmiş kullanıcı gözüyle incelenerek gerçekleştirilmesi gerektiğini, müvekkil şirkete ait tasarımın bilgilenmiş kullanıcı gözünde yenilik ve ayırt edicilik niteliğini sağladığını, davalı şirket tarafından itiraz sırasında sunulan ürün görsellerinden de görülebileceği üzere, ürünlerin fotoğraflarda benzeşen, benzer ürün olmadan kaynaklı nitelikleri dışında ambalaj üzerindeki yerleşim, tasarım ve ürün görsellerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, ürün ambalajlarının ürün bazlı değil tasarım bazlı şekilde incelenmesi gerektiğini, her iki ürünün ambalaj, tasarım, görsellerin yerleşimi, ürün markaları ve dizaynı, renk ton farkı, yazı rengi, yan ve arka tasarım farklılıklarının açıkça mevcut olduğunu, müvekkile ait ürün ambalajında kullanılan rengin farklılığının dahi yeterli ayırt edicilik sağladığını, ambalajlar üzerinde benzer nitelikte kabul edilebilecek tek unsurun çikolata kaplamalı sandviç görsellerinin tasarımcının kısıtlı hareket alanı sebebiyle zorunlu unsur olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ürünlerindeki görsel ile davalı yanın markası değerlendirildiğinde görsellerdeki ibarelerin tasarım ve konumlandırılması ile birbirinden farklı olduklarını, müvekkili şirkete ait ürün görsellerinden de görülebileceği üzere renk geçişleri ile koyudan açık renge doğru kahverengi kullanılarak oluşturulan ambalajlarında, … markasını kırmızı bir şekil içerinde beyaz renkte yazıldığını, altına marka olarak algılanmayacak şekilde belirgin olarak ürün özelliğini gösterir şekilde “…” ibaresine yer verildiğini, çikolata kaplamalı sandviç resmini ambalaj üzerinde piyasaya sürülen ürünlerin ortak özelliğinde olduğu gibi konumlandırıldığını, davalı yanın ürüne ait tasarımında ise kahverengi çerçeve içerisinde beyaz renk kullanılarak “…” ibaresine paketin üzerinde yer verildiğini, ibarenin üzerinde beyaz çerçeve içinde kırmızı renkle marka ibaresine yer verildiğini, piyasada bulunan tüm ürünlerde olduğu gibi ürünün içeriğinde yer aldığı şekilde “çikolatalı kaplamalı sandviç” görseline yer verildiğini, görseli ile ürünün armasını içeren çikolata ibaresinin de piyasada bulunan tüm ürünlerde olduğu gibi bu üründe de ön plana çıkarıldığını, davalı yanın itiraza mesnet olarak sunduğu ürünlerin tek ortak özelliğinin Çikolata Kaplamalı Sandviç olduğunu ki bunun da bir marka olmadığının açık olduğunu, müvekkilinin tüketicilere sunmak üzere orijinal bir tasarım yaparak bunu ambalaja uyarladığını, müvekkilinin ürün ambalajı üzerinde kullandığı … markasının … nezdinde 29 ve 30. sınıflarda … şeklinde düz yazı olarak 2008/61430 tescil numarası ile ürünün üzerinde yer alan şeklini de ihtiva eder nitelikte 2018/49949 tescil numarası ile … nezdinde tescilli olduğunu, özellikle markanın tescilinde de görülebileceği üzere kırmızı renk üzerine beyaz harflerle oluşturulmuş kendine has şekli ihtiva eder nitelikteki … markasının tüketicinin karıştırmasına ya da ilişkilendirmesine sebebiyet vermeyecek şekilde ambalaj üzerinde konumlandırıldığını, müvekkili şirket ile davalı tarafa ait tasarımlar arasında ürünlerin renk, şekil, boyut ve yazı tipi ve spesifik desenler içerdiği birbirleri ile bağlantı kurulabilecek tek unsurlarının “Çikolata Kaplamalı Sandviç” görselleri olduğunu, piyasadaki benzer ürünler de göz önünde bulundurulduğunda görüleceği üzere her firmanın kendi markasını, bu marka ile oluşturduğu tasarımını, bu tasarım dışında da ambalaj içerisinde mevcut ürün görselini ambalaj üzerine yerleştirdiğini, bu ambalajlarda yer alan ibarelerin, her üründe bulunan ve ürünün türünü açıklamak amacıyla görseline yer verilen bir ibare olup bu sebeple kullanımı davalı tarafa bir öncelik, üstünlük veya ayrıcalık sağlamadığını, müvekkili şirketin tescil talebinde bulunduğu tasarımların piyasada yer alan ürünler ile karşılaştırılması halinde tasarımcıya özgürlük alanı bırakmayan tasarımlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, davalı tarafın ortalama tüketiciyi baz alıp fiyatı düşük ürünler olması sebebiyle dikkat düzeyinin de düşük olduğu tespitine katılmanın mümkün olmadığını, ambalajlar arasında benzerlik incelemesi yapılırken göz önünde bulundurulması gereken bilinçli tüketici yerine davalı tarafın iddia ettiği gibi ortalama tüketici göz önünde bulundurulsa dahi müvekkil şirkete ait ambalajın yeterli ayırt ediciliği sağladığı açık olduğunu, müvekkili şirkete ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşımadığını, karıştırılma ihtimali de olmadığını, müvekkiline ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerin taşımakta olup, karıştırılma ihtimalinin de olmadığından Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen kararın iptalinin gerektiğini iddia ederek 2019-T-1010 sayılı YİDK kararının iptaline ve müvekkili şirket adına 2019/03632-8 başvuru numarası ile kayıtlı tasarımların tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, tasarım tescilinde esas olanın; o tasarıma sahip olan ürünün kullanıcı üzerinde bıraktığı görsel izlenimin özgün olup olmadığı hususu olduğunu, bir tasarımın yeni kabul edilebilmesi için, onu daha önceki tasarımlara nazaran özgün kılacak bazı farklılıkları haiz olması gerektiğini, tasarımlardaki benzerlik veya belirlenirken, küçük ayrıntılardaki farklılıklardan daha fazla bir farklılık arandığın, Türk Hukukunda “nitelikli yenilik” kriteri benimsendiğini, bunun da, tasarımcının tasarımın esasını (temelini) kendisi oluşturmasını gerektirdiğini ve bu bağlamda, koruma görecek tasarımın o alanda bir zenginleşme sağlaması zorunlu bulunduğunu, bir tasarımın ayırt edici olabilmesi için bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın, böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması gerektiğini, bir tasarım diğerinden ayrıntıda birçok farklılık içerse dahi, eğer genel izlenimde benzerlik bulunuyorsa, söz konusu tasarım korunmayacağını, ayırt edici nitelik araştırması yapılırken tasarımın, bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenime bakılacağını, bilgilenmiş kullanıcının, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı ara veya nihai tüketici olduğunu ancak, asla bir uzman olmadığını, davaya konu 2019 03632/8 sıra numaralı tasarım ile yayınına gerekçe olarak gösterilen 2017 03340/2, 2018 01388/12 sıra numaralı tasarımlar ile 2014 67096, 2010 56048, 2008 35710 sayılı markaların genel izlenim itibariyle aynı/benzer olduğunu, bu nedenle itirazın “yeni” ve “ayırt edici olmama” gerekçesiyle kabul edildiğini ve Kurulun söz konusu tespitleri ve kanaati bugün için de geçerliliği olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu ve bugüne kadar özellikle; bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirkete ait “…” markasının … nezdinde tanınmış marka olarak tescilli bir marka olduğunu ve “…” markasının WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) nezdinde 23.02.2000 tarih ve 738 993 no ile tescil edildiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli markalarını/ tasarımlarını ilk kez 2008 yılında kullanmaya başladığını ve bu marka/ tasarım üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka/ tasarım sayısını arttırmış ve arttırmaya devam ettiğini, nihayetinde “…” ibareli markaların tüketici nezdinde ayırt edici bir yer edindiğini, müvekkili şirkete ait dava konusu “… …” ibareli markaların 2000’li yılların başlarından bu yana aralıksız olarak kullanıldığını ve Paris Sözleşmesi 1.mükerrer 6. Maddesi gerekse de 556 Sayılı KHK’nın 8/4’ üncü maddesi uyarınca tanınmış marka statüsüne ulaştırıldığını, müvekkili şirketin markasının sevilen ve bilinen bir marka olduğunu, müvekkili şirkete ait reklam çalışmalarının internet üzerinden dahi milyonlar izlendiğini, bu hususun dahi işbu markanın tanınmış marka olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin, “… …” markalarını/tasarımlarını geliştirmekte, yaygınlaştırmakta ve çeşitli şekillerde marka/ tasarım başvuruları yaparak seri marka oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, müvekkili şirketin ilgili çabaları sebebiyle “… …” markasının/ tasarımlarının bilgilenmiş/ nihai tüketici tarafından müvekkili şirkete özgülendiğini, yenilik ve ayırt edicilik incelemesinin taraflarınca sunulacak delil ve tespitlerin dışında tüm ihtimaller gözetilerek re’sen gerçekleştirilmesi gerektiğini, dava konusu tasarım başvurusunun hem müvekkili şirket markalarıyla benzerliği hem de daha önce başvuruda bulunulup reddedilen tasarım açısından yenilik şartının sağlanmadığını, müvekkili şirkete ait “… ÇİKOLATALI …” adlı ürüne ait ambalaj desen ile dava konusu tasarımın genel görünüm ve tertip tarzıyla ayniyet derecesinde benzer olduğunu, her iki marka ambalajı kullanılan aynı ton açık turuncudan aynı ton kahverengine doğru ortadan kenarlara doğru koyulaşan renklerde olduğunu, her ikisinde üstü Hindistan cevizi kaplı ürün şekli, ürünün konumlandırılış şekli ve “…” kelimesinin kullanılmasının aynı olduğunu, her ikisinde de ürün markası solda, ürün şekli sağda konumlanmış, marka ibaresinin üst kısmında ise çatı marka yer aldığını, ürün kompozisyonları çok yakın benzerlik gösterdiğini, dava konusu tasarım ayırt edicilik unsuruna haiz olmadığını, iş bu uyuşmazlık bakımından karıştırılma/iltibas tehlikesi altında olan bilgilenmiş tüketici kitlesinin gıda ürünlerinin nihai tüketicisi olan ortalama gıda tüketiciler olduğunu, ortalama gıda tüketicilerinin tercih hakkını çok kısa bir süre içerisinde kullandığını ve bu durumun iltibas ihtimalini güçlendirdiğini, ortalama gıda tüketicilerinin çok büyük bir kısmını çocuklar oluşturduğunu ve bu hususun iltibas ihtimalini arttırdığını, ortalama gıda tüketicilerinin genellikle bildikleri markaların/tasarımların kendilerinde bıraktığı izlenime göre tercih haklarını kullandığını, gıda ürünlerinin ambalaj tasarımları bakımından seçenek özgürlüğü sınırsız olduğunu, davacı yan ambalaj ürünlerindeki temsili ürünün, lider marka (…) ve markanın asli unsurunun “…” konumlandırılması müvekkil şirket ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu ve davacı şirket markasında da lider marka(…) kırmızı ve beyaz renklerden oluştuğunu ve asli unsur olan “…” ibaresinin ise, dış kısmı kahverengi iç kısmı beyaz yazı tipiyle oluşturulmuş olduğunu, davacı yan ambalajlarında yer alan temsili ürün görselleri ile müvekkil şirket ambalajlarında yer alan temsili ürün görsellerinin ayniyet derecesinde benzer bir şekilde ambalajın sağ kısmına konumlandırıldığını, bu benzerliklerin göz önüne alındığında davacı yan tasarımının genel görünümü ve ibare/ şekil konumlandırılmasının müvekkil şirketin “…” markalı ürün ambalajları ile birebir aynı olduğunu, davacı şirketin daha önce de müvekkil şirketin “…” ibareli markalarının ambalaj tasarımı ile ayırt edilemeyecek seviyede benzer ambalaj tasarımı için 2018/01388-12.1 sayısı ile başvuruda bulunmuş fakat bu tasarımı yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımaması sebebiyle tescil ettiremediğini, YİDK kararında da işbu dava konusu başvuru ise davacı şirketin daha önce yapmış olduğu 2018/01388-12.1 sayılı tasarım başvurusunun aynı olduğu kabul edildiğini, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranarak, kötü niyetle müvekkiline ait marka ile benzer tasarım yarattığını ve müvekkilin markalarının bilinirliğinden haksız kazanç sağlama amacında olduğunu, tasarımların ilişkin olduğu ambalaj tasarımı bakımından herhangi bir teknik sınırlama bulunmamakla birlikte tasarımın kapsamı oldukça geniş olup yalnızca firmanın hayal gücü ile sınırlı olduğunu, hiçbir zorunluluk bulunmaksızın, müvekkil adına tescilli ambalajın renginden, şekline, üzerine yerleştirilen ürün görsellerinden, markanın konumlandırılışına kadar her hususta birebir aynısının tescil edilmesinin tasarıma yenilik ve ayırt edicilik sağlamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu 2019/03632 sayılı çoklu tasarım başvurusunun 31.05.2019 tarihinde başvuru konusu edildiği ve 24.07.2019 tarih ve 321 sayılı bültende ilan edildiği, başvuruya karşı davalı … SANAYİ VE TİCARET A.Ş.’nin bir kısım dokümanlara dayalı olarak itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2019/T-1010 sayılı kararıyla ”Yapılan inceleme ve değerlendirmede; 2019 03632/8 sıra numaralı tasarım ile itiraza gerekçe gösterilen 2017/03340/2 tasarım ve 2014 67096, 2010 56048, 2008 35710 sayılı markalar genel izlenim itibariyle benzer görülmüştür. Ayrıca; 2019 03632/8 sıra numaralı tasarım ile itiraza gerekçe gösterilen ve işbu tescil sahibine ait olan 2018 01388/12 sıra numaralı tasarım “aynı” görülmüştür. Sonuç olarak, itiraz konusu 2019 03632/8 sıra numaralı tasarımın “yenilik” vasfını taşımadığı anlaşılmıştır.“ şeklinde karar verildiği, eldeki davanın 60 günlük yasal süre içerisinde 14/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: davacı yana ait dava konusu 2019/03632-8 sıra numaralı tasarımın yine davacı yana ait önceki tarihli 2018/01388-12 sayılı tasarım ve davalı yana ait itiraza gerekçe gösterilen 2017/03340-2 tasarım ve 2014/67096, 2010/56048, 2008/35710 sayılı markalar karşısında yeni ve ayırt edici olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir tasarımın sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Yenilik ve ayırt edicilik” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 56. maddesi;
“Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:
a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.
b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.
Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” şeklindedir.
Aynı Kanun’un “Kamuya sunma” başlıklı 57. maddesi ise;
“Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.
Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.” şeklindedir.
6769 sayılı SMK’nın 58. maddesine göre tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu kanundan doğan haklarını kullanabilir. Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
Bir tasarımın yeni olabilmesi için, onun aynısının, tescil tarihinden evvel dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Tasarımların aynı olup olmadığının tespiti için yapılacak benzerlik testinde; aynı izlenimi uyandırma, aynı etkiyi yapma, karıştırılma tehlikesi veya olasılığı incelenemez. Bunlar ikinci aşamaya yani ayırt edicilik tetkikine aittir. Tasarımın yeniliği yoktur diyebilmek için, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın, önceden kamuya sunulan (faydalı model, marka ve) tasarım belgelerindeki tasarımlar ile aynı olması şarttır. Terkini talep edilen tasarım öncekinden sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilecektir. Yenilik önceki tasarıma göre belirlenecektir. Aynı kabul edilmeye engel olamayan küçük ayrıntılarda farklılık hâkimin takdirine göre belirlenecektir. Burada şu ölçü verilebilir; fark, aynı olmayı ortadan kaldırmıyor, mevcut önceki tasarım görünümünü sürdürüyor, fark sadece mevcut görünüme, yani mevcut tasarıma ek, onda bir değişiklik, ondan bir sapma niteliği taşıyorsa, yani farklılık o (mevcut tasarım) esas alınarak ondan hareketle yapılmışsa küçüktür. Bunun dışında kalan farklar ise büyüktür. Yenilik ne özgünlük, ne eşsizlik, ne estetiğe sahip bulunma, ne de estetiğin ve kalitenin basamağıdır.
Başvurusu yapılan bir tasarım yenilik testini geçebilirse ikinci olarak ayırt edicilik incelemesine tâbî tutulur. Bu test bir kıyaslama incelemesidir. Bir tasarımın ayırt ediciliğe sahip bulunması demek, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile kıyaslanan tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması demektir.
Bilgilenmiş kullanıcı ise, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı ara veya nihaî tüketicidir. Ancak asla bir uzman değildir. Mahkememiz de bilgilenmiş kullanıcı konumunda bulunan ilgililerin katılımıyla oluşturulmuş bilirkişi heyetinden mütalâa almıştır.
Kıyaslama, tescili istenen tasarım ile kıyaslanan tasarımların tam karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. Ayırt edici niteliğin incelenme ve değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesini ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınmasını emredici bir ifadeyle istemiştir. Bilgilenmiş kullanıcının fark edebileceği değişiklikler ise daima göz önünde tutulmalıdır.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bulunmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bu nesnel değerlendirmede tekdüze özellik ve nitelikler göz önünde tutulur. Bazı biçimler (=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda tasarımcının hareket alanı pek dardır. Meselâ, bir otomobilin, ütünün ve şişenin şekli gibi. Her otomobil, ütü ve şişe birbirine benzer. Ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Dolayısıyla işlevin yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

DAVA KONUSU TASARIM İTİRAZA GEREKÇE TASARIMLAR
2019/03632-8 sayılı tasarım 2017/03340-2

DAVACININ ÖNCEKİ TARİHLİ TASARIMI İTİRAZA GEREKÇE MARKALAR
2018/01388-12 sayılı tasarım 2014/67096
2010/56048

Anılan tasarımın ret gerekçelerinden biri olan ve davacı yana ait bir tasarım başvurusu olan 2018/01388-12 sıra sayılı tasarımın başvuru tarihi 28.02.2018 tarihidir. Tasarımın diğer ret gerekçelerini oluşturan ve davalı yana ait 2017/03340-2 sayılı tasarımın başvuru tarihi 09.05.2017 tarihi, 2014/67096 sayılı markanın başvuru tarihi 19.08.2014 tarihi, 2010/56048 sayılı markanın başvuru tarihi 27.08.2010 tarihi ve 2008/35710 sayılı markanın başvuru tarihi 13.06.2008 tarihidir. Dolayısıyla bu tasarımların ve markaların yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmesinde dikkate alınmasında engel bir durum bulunmamaktadır.
Dava konusu ambalaj tasarımlarının uygulandığı ürünlerin marketler başta olmak üzere kantinlerde, büfelerde satılan ürünler oldukları, bilgilenmiş kullanıcı olarak kabul edilebilecek kişinin ise herhangi bir tüketici olamayacağı, keza bu kişilerin ürün tasarımlarının geneli hakkında bir bilgi sahibi olmasının her zaman beklenemeyeceği, bisküvi üretimi ve satımı faaliyeti ile ilgilinen bir kişinin de bilgilenmiş kullanıcı olarak kabulünün mümkün olmadığı, keza bu kişilerin de tasarımlar hakkında üst düzey bilgi sahibi olacağı görüşü ile bisküvi ürünlerinin ambalajı konusunda bilgilenmiş kullanıcının, ürünlerin genel özellikleri ve tasarımları hakkında bilgisi olması zaruri olan, markette bisküvi ve sair ürünlerin bulunduğu alanı düzenlemek ve organize etmekle görevli bir mağaza çalışanı olduğu kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre,
Davacı yana ait 2019/03632-8 sıra sayılı dava konusu tasarım ile davacı yana ait önceki tarihli 2018/01388-12 sayılı tasarımı incelendiğinde, her iki tasarım da bisküvi ambalaj tasarımına ilişkin olup, ambalaj görselinin nihai tüketiciye sunulduğu hali korunmak istendiği anlaşılmaktadır.
Tasarımlar incelendiğinde; her iki ambalajda da ambalaj tasarımına hakim olan renklerin kahverengi renginin farklı tonları olduğu, her iki ambalaj tasarımında da renklerin ambalajın dış kısımlarından iç kısımlarına doğru açıldığı, her iki ambalajda da ambalajın sol kısmında eğik bir şekilde dış çerçevesi koyu kahverengi ve açık kahverengi olacak şekilde beyaz harflerle ve aynı font ve mizanpaj ile yazılmış “…” ibaresine yer verildiği, her iki ambalajda da “…” ibaresinin üst kısmında “…” çatı markasına ve “…” ibaresinin alt kısmında “Çikolata Kaplamalı Sandviç” ibaresine yer verildiği, her iki ambalajda da “…” ibaresinin sağ yanında üzeri Hindistan cevizi ile süslü çikolata kaplı eliptik şekilde kesilmiş ve iç yapısı görünmekte olan bisküvi görseline yer verildiği; her iki tasarımda da “…” marka unsuruna yer verildiği ancak marka unsurlarının kullanım şekillerinin birbirlerinden farklı olduğu, davacı yana ait önceki tarihli tasarımda daha koyu kahverengi tonlarının hakim olduğu, davacı yana ait önceki tarihli tasarımda “Çikolata Kaplamalı Sandviç” ibaresine koyu kahverengi arka plan üzerinde beyaz harflerle yer verilirken, uyuşmazlık konusu tasarımda “Çikolata Kaplamalı Sandviç” ibaresine açık kahverengi arka plan üzerinde koyu kahverengi harflerle yer verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı yana ait 2019/03632-8 sayılı tasarım ile Davalı yana ait 2017/03340-2 sayılı tasarım, 2014/67096, 2010/56048, 2008/35710 sayılı markalar incelendiğinde, tüm tasarımların bisküvi ambalaj tasarımına/markasına ilişkin olup, ambalaj görselinin nihai tüketiciye sunulduğu hali korunmak istendiği görülmektedir.
Tasarımlar/Markalar incelendiğinde; davacı yana ait ambalaj tasarımı ile davalı yana ait ambalaj tasarımları ve markalara hakim olan renklerin kahverengi renginin tonları olduğu, davacı yana ait ambalaj tasarımında ve davalı yana ait ambalaj tasarımlarında ve markalarda da renklerin dış kısımlardan iç kısımlara doğru açıldığı, davacı yana ait ambalaj tasarımında ve davalı yana ait ambalaj tasarımlarında ve markalarda “…” ibaresine yer verildiği, davacı yana ait ambalaj tasarımında ve davalı yana ait ambalaj tasarımlarında ve markalarda “Çikolata Kaplamalı” ibaresine yer verildiği, davacı yana ait ambalaj tasarımında ve davalı yana ait ambalaj tasarımlarında ve markalarda üzeri Hindistan cevizi ile süslü çikolata kaplı bisküvi görseline yer verildiği; davacı yana ait tasarımın sol kısmında eğik bir şekilde dış çerçevesi koyu kahverengi ve açık kahverengi olacak şekilde beyaz harflerle yazılmış “…” ibaresine yer verildiği, davalı yana ait önceki tarihli tasarım ve markaların sol kısmında ise dış çerçevesi koyu kahverengi ve açık kahverengi olacak şekilde beyaz harflerle yazılmış “…” ibaresine yer verildiği, davacı yana ait tasarımın üst kısmında “…” çatı markasına yer verildiği, davalı yana ait önceki tarihli tasarım ve markaların üst kısmında ise “…” çatı markasına yer verildiği, davacı yana ait tasarımın alt kısmında “Çikolata Kaplamalı Sandviç” ibaresine yer verilirken, davalı yana ait önceki tarihli tasarım ve markalarında ise “Çikolatalı Kaplamalı Hindistan Cevzili Marshmallovlu Bisküvi” ibaresine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda davacı yana ait ambalaj tasarımı ile yine davacı yana ait önceki tarihli ambalaj tasarımının ve davalı yana ait ambalaj tasarımlarının ve markalarının hiçbir teknik zorunluluk taşımadıkları halde kullanılan renk tonları, ambalajlarda yer alan ibarelerin ve şekil unsurlarının genel mizanpajı bakımından neredeyse birebir aynı olduğu, dolayısıyla anılan ambalaj kompozisyonunun, davalı tarafça davacıdan çok daha önce kamuya sunulduğu; hal böyleyken davacı yana ait 2019/03632-8 sayılı tasarımın davacı yana ait önceki tarihli tasarım başvurusu ve davalı yanın mesnet olarak ileri sürdüğü tasarım ve markalarının varlığı karşısında yenilik ve ayırt edicilik kriterine haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Netice olarak; davacı yana ait dava konusu 2019/03632-8 sıra numaralı tasarımın yine davacı yana ait önceki tarihli 2018/01388-12 sayılı tasarım ve davalı yana ait itiraza gerekçe gösterilen 2017/03340-2 tasarım ve 2014/67096, 2010/56048, 2008/35710 sayılı markalar karşısında yeni ve ayırt edici olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:

1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip Hakim
¸ ¸