Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/47 E. 2022/31 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/47 Esas – 2022/31
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/47
KARAR NO : 2022/31
HAKİM : .
KATİP : .

DAVACI : … .
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI : …

VEKİLİ :
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” markalarının sahibi olduğunu, dava konusu 2019/10020 sayılı “…” markasına yönelik itirazlarının reddine karar verildiğini, halbuki taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin “…” markalarını 29 ve 30. Sınıf mallarda kullanmakta olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının esas unsurunu ihtiva etmekte olduğunu, “…” ve “…” ibareleri arasındaki benzerlik düzeyinin, markaların seri marka olarak algılanmaları sonucunu doğuracağını, markaların telaffuzlarının dahi benzer olduğunu, markalar arasında hiçbir farklılık bulunmadığını, tescili istenilen sınıfların, müvekkili markaları kapsamındaki mallar ile aynı olduğunu, markaların toplu intibalarının benzer olduklarını, markaların hitap ettikleri tüketici kitlelerinin ortalama tüketiciler olduklarını, tüketicilerin bir kısmı nezdinde dahi oluşan çağrışımın markaların karıştırılmaları için yeterli olduğunu, markalarının tanınmış olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia ederek işbu 2019-M-10543 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu 2019/10020 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirket ortaklarının aile soyadının “Pekdemir” olduğunu, bu soyadı ile özdeşleşen şekilde çok sayıda markalarının yer aldığını, “…” markasının yanı sıra “pekdem, pekser, pekemir, pektemiz, pektel, pekdoğal” vs. markalarının bulunduğunu, müvekkili markalarını taşıyan ürünlerin de … Çiftliği unvanlı mağaza zincirinde satıldığını, dava konusu markanın “…” şeklinde, davacı markasının “…” şeklinde olduğunu, markaların benzer olmadıklarını, “…” ve “…” ibareleri arasında anlam bakımından hiçbir benzerlik bulunmadığını, kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”…” ibaresinin 29 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 01.02.2019 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2019/10020 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.02.2019 tarih ve 319 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın 2017/65024 ve 2015/28950 sayılı markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ayrıca dava dışı 3. birtakım firmalarca da itirazların gerçekleştirildiği, 29.07.2019 tarihli MDB kararı neticesinde davacı itirazlarının tamamının reddine karar verildiği, bununla birlikte dava dışı 3. firmanın itirazlarının kabul edildiği ve başvurudan 29. Sınıftaki “hayvansal kaynaklı sütler, bitkisel kaynaklı sütler, … ürünleri (Tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” mallarının çıkartıldığı, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu ve başvurunun reddini talep ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 11.12.2019 tarih ve 2019-M-10543 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/10020 sayılı başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki MDB kararına karşı başvurunun 2017/65024, 2015/28950 sayılı markalar dayalı olarak reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibari ile ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçeler doğrultusunda davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 14/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2019/10020 sayılı marka kapsamında 29. Sınıfta yer alan mallar ile 35. Sınıftaki Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için………… Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. -Kuru bakliyat. -Hazır çorbalar, bulyonlar. -Zeytin, zeytin ezmel eri. -Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; … ürünleri (tereyağı dahil).-Yenilebilir bitkisel yağlar. -Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.-Kuru yemişler. -Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. -Yumurtalar, yumurta tozları. -Patates cipsleri. -Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.-Makarnalar, mantılar, erişteler. -Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. -Bal, arı sütü, propolis. -Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.-Mayalar, kabartma tozları.-Her türlü un, irmikler, nişastalar. -Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. -Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. -Sakızlar. -Dondurmalar, yenilebilir buzlar. -Tuz. -Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. –Pekmez…… mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir davacı yanın önceki tarihli markalarının aynı, aynı tür ya da benzer nitelikteki emtiaları kapsadıkları, bununla birlikte taraf markaları arasında özellikle kavramsal açıdan ve ayrıca işitsel yönden meydana gelen farklılığın, bütüncül anlamda da işaretlerin, ilgili tüketiciler nezdinde, birbirlerinden farklı algılar yaratmaları sonucunu meydana getirdiği, bu nedenle işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığı, dosya kapsamına sunulan delillerin davacı yan markalarının tanınmış marka olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
… …
(29 ve 35. sınıf) …
(29 ve 30. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında 29. sınıfta yer alan mallar, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan mallar ile aynı- aynı tür; yine dava konusu markada 35. sınıf 05. alt grubunda 29 ve 30.sınıf malların satışına özgülenmiş mallar ile davacı markaları kapsamındaki 29. ve 30. sınıf mallar ile benzer nitelikteki hizmetlerdir. Bu bağlamda taraf markaları kapsamında detaylı bir inceleme yapılmasına gerek duyulmaksızın markaların benzer tüketici kitlelerine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılayan, benzer satış, sunum ve dağıtım kanalları bulunan, birbirleri ile rekabet içerisinde olan mal ve hizmetleri kapsadıkları görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka incelendiğinde ”…” ibareli markanın; “…” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir sözcük markası olduğu, markada herhangi bir şekil unsurunun yer almadığı, “…” kelimesinin dilimizde “sert, katı, sağlam, dayanıklı, hızlı olan” gibi anlamları bulunan Türkçe bir kelime olduğu, “…” kelimesinin ise bir gıda ürününün adı olarak uyuşmazlık konusu mallar bakımından jenerik bir ibare olduğu, bununla birlikte markanın bütün olarak algılanması gerektiği, bu bütünün “…” şeklinde iki heceli olarak telaffuz edileceği ve birleşik bir kelime markası olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; … ve … ibareli markaların, “…” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir sözcük markası olup hem “…” hem “…” ibarelerinin ayrı ayrı gıda ürünleri adı olarak aslında kimsenin tekeline bırakılabilir sözcükler olmadıkları, bununla birlikte iki kelimenin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bütünün ise ayırt ediciliğe haiz olduğu, dolayısıyla bu markanın da bütün olarak algılanması gerektiği, bu bütünün “…” şeklinde iki heceli olarak telaffuz edileceği ve birleşik bir kelime markası olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Tarafların markalarının esasalı unsurları … ve … olup taraf markalarının harf dizilimsel benzerliği nedeniyle aralarında oluşan düşük düzeyli benzerliğin, işaretler arasında oluşan işitsel, görsel ve somut kavramsal farklılığa üstün gelmeyeceği anlaşılmaktadır. Keza … ve … ibarelerinin anlamsal farklılığı işitsem benzerliğin önüne geçecek niteliktedir. Anlamsal benzerlik bulunmadığı gibi görsel benzerlik de düşüktür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…”, ”…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, her ne kadar taraf markaları, dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar bakımından aynı, aynı tür veya benzer emtiaları taşımakta iseler de bu emtiaların ilgili tüketici kitlesi olan ortalama tüketicilerin asgari düzeyde benzerlik gösteren her işareti birbiri ile ilişkilendirmek suretiyle karıştırmalarının beklenmesinin doğru olmadığı, taraf markalarının harf dizilimsel benzerliği nedeniyle aralarında oluşan düşük düzeyli benzerliğin, işaretler arasında oluşan işitsel, görsel ve somut kavramsal farklılığa üstün gelmeyeceği, tüketicinin taraf markaları arasında bir ilişki kurmayacağı gibi dava konusu markayı da davacı markalarının yeni bir versiyonu, serisi veya aynı aileye dahil yeni bir üyesi olarak algılama ihtimalinin bulunmasını gerektirir bir ilişkinin işaretler arasında bulunmadığı, tüketicinin iki marka arasında işletmesel bağlantı kurmasını gerektirecek bir hususun da mevcut olmadığı, aksi bir düşüncenin hayatın olağan akışına da aykırı olacağı, neticesinde taraf markaları arasında iltibas ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı; davacı yanın markalarının tanınmışlığına ilişkin dosya kapsamındaki iddialardan ve markanın olağan kullanımlarını gösterir sınırlı sayıdaki delilden bir kanaate varılması mümkün olmadığı, bu anlamda davacı markalarının tanınmış olarak nitelendirilemeyeceği dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip Hakim
¸ ¸