Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/46 E. 2021/309 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/46
KARAR NO : 2021/309
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin üstün kaliteli dökme akrilik levha ürünlerini … markası ile pek çok ülkede satmakta olduğunu, müvekkilinin ülkemizde tescilli markalarının bulunduğunu, bu markaların bir kısmının “…” esas unsuruna haiz olduğunu, söz konusu markanın tanınmış hale geldiği gibi aynı zamanda müvekkili ticaret unvanının da esaslı unsuru olduğunu, davalının gerçekleştirdiği başvuruya karşı itirazlarının kısmen kabul edildiğini, ancak bir kısım emtialar yönünden reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka statüsünde olduğunu, kaldı ki müvekkili markalarının, reddedilmeyen 35. Sınıf hizmetlerde de tescilli olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici vasfı yüksek bir kelime olduğunu, müvekkilinin bu ibare üzerinden gerçek ve üstün hak sahibi olduğunu, davalının … sayılı markasının hükümsüzlüğünün gerektiğini, taraf markalarının benzer olduklarını, her iki markanın da birebir aynı ibareyi taşıdıklarını, bu nedenle aralarında iltibas oluşmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, anılan ibarenin 2014 senesinden beri müvekkili ticaret unvanının da kılavuz unsuru olduğunu, markalar kapsamındaki emtiaların benzer olduğunu, müvekkili tarafından daha evvel de pek çok başvuruya itiraz edildiğini ve bu itirazlar sonucunda başvuruların reddine karar verildiğini, başvurunun kötü niyetli olduğunu iddia ederek işbu YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının redde ilişkin kısmının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … ibaresinin 25 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 06.08.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 6769 s. SMK 5/1-ç maddesi uyarınca 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar.Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından dava dışı 3. Bir firmaya ait “…” esas unsurlu 2011/112417 sayılı markanın varlığı nedeniyle kısmen reddedilmiş, kalan mal ve hizmetler bakımından ise 27.08.2018 tarih ve 307 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 01.07.2019 tarihli kararı sonucunda kısmen kabul edildiği ve başvurudan yine 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar.Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından da başvurunun reddine karar verildiği görülmüştür. Bununla birlikte başvuru kapsamındaki 25. Sınıf mallar ve 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) bakımından ise itirazların reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak başvurunun kalan hizmetler yönünden de reddini talep ettiği görülmüş, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.12.2019 tarih ve … sayılı kararıyla, “… başvuru numaralı “…” markasının ilanına yapılan itirazın kısmen reddi yönündeki karara karşı yayına itiraz sahibi firma tarafından başvurunun 2014/20076, 2014/85244, …, 2015/06157 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, kötü niyet gerekçeleriyle yapılan itiraz incelenmiştir. Kurul, başvuru ile 2014/20076, … sayılı markaların, bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından benzer makalar olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Başvuru ile 2014/20076, … sayılı markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte kurul, “…” ibareli başvuru ile “…” ibaresini asli ayırt edici unsur olarak içeren 2014/85244 ve 2015/06157 sayılı itiraz gerekçesi markaların 25. Sınıf ile 35. Sınıftaki 25.sınıfa ait malların perakendeciliğine yönelik hizmetler bakımından aynı, aynı tür ve benzer hizmetleri içerdikleri tespit edilmiştir. Bu çerçevede başvuru ile 2014/85244, 2015/06157 sayılı markalar arasında 25. Sınıfa dahil mallar bakımından karıştırılma ,ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmış ve itiraz kısmen haklı bulunmuştur. Buna karşılık, itiraz başvuru kapsamındaki diğer hizmetler bakımından haklı bulunmamıştır. ..somut olay açısından itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 s. SMK 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaate oluşmadığından tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının kısmen kabulüne karar verilerek başvuru kapsamından 25. sınıf malların da çıkartılmasına karar verildiği; dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 16/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 12/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı marka kapsamında kalan hizmetlerin tamamının, davacı yanın önceki tarihli … sayılı markası kapsamında da aynı şekilde yer aldığı, davacının sair markaları ile dava konusu marka arasında bir emtia benzerliğinin ise mevcut olmadığı, aynı emtiaları kapsadıkları görülen taraf markaları bakımından markaların başlangıç seslerinin birebir aynı olması ve bu ibarenin aynı zamanda dava konusu markayı da oluşturması nedeniyle, özellikle görsel ve işitsel olarak markalar arasında var olan benzerliğin, bütün unsurlar bir arada gözetildiğinde, işaretler arasında iktisadi – idari kaynak bakımından ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini doğurabileceği, davacı yanın markalarının tanınmışlığına veyahut davacı yanın ticaret unvanından kaynaklı üstün bir hakkının var olduğuna kanaat getirmeye elverişli delillerin dosyada mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında kalan hizmetler bakımından, davacı yanın yalnızca … sayılı piacast markasının aynı – aynı tür ya da benzer hizmetleri kapsadığı, sair markalar bakımından ise taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığı, belirtilen emtialar bakımından … sayılı piacast markası yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan birinin gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; … şeklindeki markanın siyah bir fon üzerine beyaz harflerle yazılmış “…” kelimesi (i harfinin noktası kırmızı renktedir) ile oluşturulmuş olduğu, “…” ibaresinin İngilizce “büyük dik yapraklı bir bitkinin adı” olduğu, dilimizde ise bilinen ya da günlük dilde yaygın kullanımı bulunan bir anlamının bulunmadığı, tüketici açısından da anılan ibarenin anlamsal bir karşılık bulmayacağı, ibarenin üç harf ve iki heceden oluştuğu, “…” şeklinde yazıldığı gibi telaffuz edileceği, söz konusu ibare dava konusu markanın da tek asli unsuru olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın piacast şeklindeki markası ise yedi harften oluşan bir kelime markası olup “…” şeklindeki harf diziliminde, ilk üç harfin, doğrudan dava konusu markayı kapsadığı, ibarenin bütün olarak bir dilimizde bilinen bir anlamının bulunmadığı, kelimenin bu nedenle yazıldığı gibi okunmasının bekleneceği, bu telaffuzun da “…” şeklinde üç heceli olacağı, “cast” harflerinin tek nefeste telaffuzu nedeniyle ön sesin “…”, son sesin “…” olacağı; söz konusu ibarenin dava konusu markanın da tek asli unsuru olduğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. davacı yanın önceki tarihli markası piacast şeklinde olup anılan ibarenin tek kelime ve yedi harften oluşan, dilimizde somut bir kavramsal karşılığı bulunmayan bir kelime olduğu, dava konusu markanın ise, davacı yan markasının ilk üç harfi ile oluşturulmuş yine bir kelime markası olduğu, davacı markası “…”, dava konusu marka ise “…” şeklinde yazıldığı gibi telaffuz edileceği, bu bağlamda her iki markanın başlangıç sesleri birebir aynı olmakla birlikte her iki markada da “…” kelimesi bütünsel olarak varlığını koruduğu, her ne kadar davacı markası “piacast” şeklinde bir bütün olarak yazılmış ise de markanın bütün olarak kavramsal bir algı yaratmaması ve “…” ibaresinin de bağımsız varlığını tam olarak yitirdiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markalarının birebir aynı malların satışına özgülenmiş satış hizmetlerini kapsadığı gözetildiğinde, ilgili tüketicinin, davacı yanın önceki tarihli “piacast” markası ile bir şekilde karşılaşmış olduğu varsayımında, dava konusu “…” şeklindeki marka ile de karşı karşıya kalması halinde, önceki ve sonraki marka arasında bir bağlantının, başka bir deyişle işaretler arasında iktisadi ya da idari bir ilişki mevcut olup olmadığını sorgulamasının ihtimal dahilinde olduğu, tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği; taraf markalarındaki ortak unsur olan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu hizmetlerde ayırt ediciliği tereddütsüz bir şekilde mevcut olup davacı yanın tek başına “…” ibareli markaları dava konusu markadan farklı mal ve hizmetleri kapsaması nedeniyle benzer görülmemiş ise de “piacast” markasındaki “cast” ibaresinin de bütün içerisinde “…” ibaresini geri plana itmediği, “cast” ibaresinin varlığının işaretlerin kavramsal ya da fonetik olarak yeterince uzaklaşmalarını sağlamadığı, dolayısıyla tüketicinin, iki ayrı marka karşısında olduğunu algılasa dahi, bu ibarenin her iki markadaki kullanım biçimi itibariyle, başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı var olduğunu düşünebileceği, davacı yanın sunduğu delillerin “…” markalarının bir kısım kullanımlarını göstermeye elverişli olduğu ancak bu delillerin davacı markalarının tanınmış olduğu yönünde bir kanaate ulaşılması sonucunu doğuracak nitelikte olmadığı, davacı yanın markalarının tanınmışlığına veyahut davacı yanın ticaret unvanından kaynaklı üstün bir hakkının var olduğuna kanaat getirmeye elverişli delillerin dosyada mevcut olmadığı anlaşılmış, açıklanan nedenleri ile neticeten davanın tümden kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlükle ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.515,60-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.399,00-TL
TOPLAM :2.515,60-TL