Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/35 E. 2021/298 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/35
KARAR NO : 2021/298

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin sağladığı hizmetler nedeniyle tanınmış olup bilinirliliği yüksek seri markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirket seri markalarının ait olduğu sınıflarla ilgili faaliyet sektöründe ulusal ve uluslararası alanda tanınmış olduğunu, 1978 yılında İstanbul’da kurulan müvekkili şirketin matbaacılık sektöründe tanınmış bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ulusal ve uluslararası kişilere, başta kağıt bardak, karton ambalaj olmak üzere gıda sektöründe kullanılan ambalajları üretip tedarik ettiğini, müvekkilinin ambalaj üretimi faaliyetleri kapsamında başta dünyaca bilinen …. gibi tanınmış markalarının sahipleri olmak üzere gıda sektöründe faaliyet gösteren birçok kişiye uzun yıllardan beri kağıt, karton bardak, amabalaj tedarik ettiğini, müvekkilinin faaliyetleri sebebiyle ambalaj sektöründe, ulusal ve uluslararası alanda kendisine ait ekte tescil bilgileri yer alan markalarıyla, tanınmışlığa ulaşmış olduğunu, davalı TPMK nezdinde, diğer davalı adına tescil müracaatında … başvuru numarası ile işlem gören “ekolambalaj” ibareli marka tescil müracaatına karşın müvekkili şirket tarafından eskiye dayalı hak sahipliği, tanınmışlık, müvekkil şirket adına tescilli sair markaların varlığı nedeni ve karıştırılma olasılığı gerekçeleriyle yapılmış olan itirazların reddedilmiş ve red kararına karşı yapılan itirazın ise yine davalı TPMK YİDK’nın … sayılı kararı ile reddedilmiş olduğunu, YİDK’nın işbu dava konusu ret kararının, müvekkili şirketin 1978 yılından bu yana etkin bir şekilde kullandığı, ticari unvanının da çekirdeğini oluşturan “ekol” ibaresi ile birlikte meşhur ve maruf hale gelmiş tanınmış – seri markası niteliğinde olan “ekol” ibareli markalarından kaynaklı mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını, tescil başvurusu yapılan marka ile müvekkili şirket seri markaları yazılış ve okunuş bakımından benzer olup ayırt edilebilir nitelikte olmadığını, davalı şahsın tescil ettirmek istediği “ekolambalaj” markası müvekkilinin sahip olduğu seri markalar ile birebir benzediğini, müvekkili şirketin seri markalarının hepsi “ekol” ibaresi ile başlamakta olup bu anlamda kamuoyu nezdinde tanınmış olduğunu, davalı şirketin markası müvekkili şirketin markası ile yazılış itibariyle ayırt edilemeyecek şekilde benzer olduğunu, her ikisinin de “ekol” ibaresi ile başlayarak yazılmış olduğunu, bu markaların okunuşlarının da aynı olduğunu, her iki tarafın markalarında da vurgunun “ekol” kısmında olduğunu, bu benzerliğin markaların okunuşu ve söylenişi sırasında davalının markasının müvekkil şirkete ait seri markalar içerisinde olduğu algısına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirket ile davalının markalarının tescil edildiği mal ve hizmet sınıflarının aynı olduğunu, davalı şirketin tescil başvurusunda bulunduğu markanın, 16. mal ve hizmet sınıflarından tescil edilmek istendiğini, 16. sınıftan “ekol” ve “ekolcup” markalarının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin mal ve hizmetinin bulunduğu bir alanda “ekolambalaj” markasının tescil edilmesinin Sınai Mülkiyet Kanunu’na ve ilgili mevzuata aykırı olduğunu, diğer davalının marka tescil talebine müvekkili şirketin itirazını değerlendirmek için davalı TPMK, müvekkili şirketten kendisine ait markaları kullandığını ispat etmesini talep etmiş ve müvekkili şirketin süresinde TPMK’ya markaları kullandığını ispat eder belgeleri ve görüntüleri sunmuş olduğunu, TPMK tarafından yapılan hatalı ve eksik inceleme sonucu müvekkili şirketin markalarını kısıtlı şekilde kullandığının tespit edilmiş olduğunu, oysa müvekkili şirket markalarını tüm Türkiye’de yaygın şekilde kullandığını, diğer davalının tescil başvurusuna konu marka ile müvekkil şirket markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde ilişkilendirilmenin mevcut olduğunu, bahse konu markalar, karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olduğunu belirterek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun dava konusu … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum tarafından verilen YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacının kendi ikrarları doğrultusunda, halk arasında hazır gıda sektöründe karton ve bardak gibi ihtiyaç maddelerinin sunumu amacı ile ticari faaliyetini devam ettirdiğini, müvekkilinin ise sektörde “jelatin ambalaj” olarak isimlendirilen sahada, bisküvi ve çikolata markalarının ambalajlanması faaliyetini sürdürdüğünü, hakeza hayatın olağan akışı gereği, müvekkilinin tüm ambalaj işlemleri sonrasında, ilgili bisküvi ve çikolatanın da markasının da ambalajın üzerinde yer aldığının bir gerçek olduğunu, davacının, müvekkili markası ile kendi markasının birbirinin ço benzer olduğunu iddia etmiş olduğunu, marka hukukunun temel sonucu olarak her iki markanın yazılışı ve nihai tüketici üzerindeki algısı birlikte düşünüldüğünde, birbiriyle benzeri dahi olmayan sektörlerde faaliyet gösteren 2 işletmenin tüketici nazarında birbiriyle benzer ve iltibas oluşturabilecek markalar kullandıkları iddiasının hukuki gerçekliğe aykırı olduğunu, her iki işletmenin de tüketici gözünde bilinirliği ve faaliyet gösterdikleri ülkemizdeki şehirler göz önüne alındığında, davacının İstanbul ili çevresinde, müvekkilinin ise Konya ili çevresinde faaliyet gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … tarafından …ambalaj+şekil ibaresinin 16. Sınıf mallar bakımından tescili için başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 18/01/2021 tarihli kararıyla başvurunun kapsamından “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri.” mallarının TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 5/1-(ç) kapsamında çıkartıldığı, kalan mallar ve hizmetler için 28/01/2019 tarih ve 317 Sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, ilana …OFSET MATBAACILIK TESİSLERİ AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET A.Ş adına 2008/72606 ekolcup ve 99/005814 …ibareli markalar mesnet gösterilmek suretiyle benzerlik /karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, kötü niyet iddiaları ile itiraz edildiği, başvuru sahibi tarafından karşı görüş sunulduğu, kullanım ispatına ilişkin 7 adet fatura, marka hakkında kataloglar, broşür, ambalaj ve fuar görselleri sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 26/07/2019 tarihli karar ile itirazların reddedildiği, muteriz tarafından yeniden yapılan itiraz neticesinde, 24.12.2019 Tarihli … Sayılı YİDK kararıyla; ”…Kurul’da yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında, başvurunun eşya listesi kapsamında yer alan mallar ve kullanımı ispatlanan malların durumu göz önüne alındığında, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır. Md. 6/4 kapsamında yapılan inceleme sonucunda “Paris Sözleşmesi’nin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır. Öte yandan, 6759 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi “Tescil edilmiş…” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 24/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 07/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu … sayılı “…ambalaj+şekil” ibareli marka ile redde mesnet markalar arasında marka işaretleri bakımından görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, dava konusu malların davacı markalarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, davacının dosya kapsamına sunduğu farklı yıllara ait faturalar ve katalog sayfalarının incelenmesi neticesinde, “kağıt/karton bardak satış hizmetleri” bakımından kullanım ispatını gerçekleştirdiği, dava konusu markada aynı/aynı tür/benzer olarak kabul edilen malların kullanımını ispatlayamadığı, dolayısıyla davacının SMK m. 6/1 uyarınca itirazının yerinde olmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı, TÜRKPATENT … sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
…ambalaj+şekil ekol
(16. sınıf) …cup
(05, 16, 21, 28, 40, 42. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu …ambalaj ibareli markanın kapsamındaki “Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” mallarının 2008/72606 sayılı ve “ekolcup” ibareli ve 99/050814 sayılı ve “ekol” ibareli markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı anlaşılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka “ …ambalaj” kelime unsurunun ön planda olduğu, mavi renkte kelime+şekil markası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının redde gerekçe gösterdiği markaların herhangi bir şekil unsuru içermeyen ekolcup ve …ibarelerinden ibaret kelime markaları olduğu; davacıya ait “ekol” ibareli markanın münhasıran “ekol” ibaresinden oluştuğu dolayısıyla söz konusu markanın esas unsurunun “ekol” ibaresi olduğu; davacının “ekolcup ” ibareli markanın esas unsurunun bütüncül olarak “ekolcup” ibaresi olmakla birlikte, Türkçe’de “kupa, fincan, kase” gibi anlamlarına gelen markadaki “cup” ibaresinin ülkemizde de sıklıkla karşılaşılan bir ibare olması nedeniyle ayırt edici niteliği zayıf olduğu, dolayısıyla markadaki “ekol” ibaresinin görsel ve işitsel olarak ortalama tüketici nezdinde daha ön planda olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “ekol” esas unsurlu markalar ile davalının “…ambalaj+şekil” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…ambalaj+şekil” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu anlaşılmaktadır.
Buna karşın davalı tarafın kullanmama defindi bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından dosya kapsamına, kağıt/karton bardakların yer aldığı 2017, 2018 ve 2019 yıllara ait faturalar ve üzerinde tarih olmayan kataloglara ait sayfalar sunulduğu, bu belgelerin incelenmesi neticesinde, davacıya ait markanın kağıt/karton bardaklarının satış hizmetlerinde kullanımının ispatlandığı; davacının kağıt/karton bardakları ürettiğine ilişkin dosya kapsamında yeterli bilgi ve bulunmadığı, sadece bu malların satışı hizmetlerini gerçekleştirildiği; davacının dava konusu mallar için kullanımı ispatlayamaması nedeniyle her ne kadar iltibas var ise de itiraza mesnet gösterilebilecek marka bulunmadığı, davacının 6769 sayılı SMK’nın 6/1 uyarınca dava konusu markanın reddi talebinin yerinde olmadığı, davacıya ait markanın tanınmış marka olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı, çekişme konusu mallar bakımından “ekol” ve “ekolcup” ibarelerinin tanınmışlığından bahsedilemeyeceği; tüm bu kapsamda 6769 sayılı SMK 6/5. madde kapsamında tescil engeli şartlarının oluşmadığı anlaşılmış, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸