Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/251 E. 2021/126 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
…FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/251
KARAR NO : 2021/126

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/10/2016
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin… uluslararası tescil numaralı markası için “Madrid Protokolü” aracılığıyla yaptığı … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7/l(b) maddesi uyarınca … sayı ile tescili “…” markası sebebi ile 25.sınıf için reddedildiğini, müvekkilinin karara yaptığı itirazın da iş bu dava konusu YİDK kararı ile kabul edilmeyerek, markanın 25. sınıfta nihai olarak reddine karar verildiğini, müvekkilinin red edilen emtiaların “…”, Türkçe tercümesi ile “motosiklet eldivenleri olduğunu, redde mesnet markanın ise sadece klasik anlamdaki tekstil sektörüne ait “Elbise, pantolon, etek, ceket, yelek, gömlek, tişört, mont, kaban, şort” emtialarından oluştuğunu, müvekkilinin Fransa’nın Le Pontet bölgesinde kurulmuş ve uzun yılardan bu yana motosiklet sürücüleri için ve sürüş esnasında kullanılmak üzere özel olarak tasarlanan motosiklet eldivenleri üreten ve ürünlerin ar-ge faaliyetlerini yürüten bir firma olduğunu belirterek müvekkili şirket hakkında bilgiler vermiş olup, markalarının yaratıcısının …’nun elin beş parmağını koruması amacına atıfla markasına … adını verdiğini, bu markalı ürünlerinin ülkemizde motosiklet aksesuarı satan bir çok sitede satışının yapıldığını, davacı ile redde mesnet marka sahibinin emtialarının her ne kadar 25. sınıfta yer alsalar da, tamamen farklı amaçlara yönelik olarak tescil edilen ürünler olduğunu ve aynı türden sayılacak emtialar olmadıklarını, redde mesnet markanın motosiklet eldiveni emtiasını hattta günlük kullanım eldivenini dahi bünyesinde barındırmadığını ve sadece sınırlı bazı tekstil emtialarında korunduğunu, müvekkili ürününün özel üretim malzemeler içermeleri ve özel tasarımları sayesinde motosiklet sürüşü esnasında güvenlik, rahatlık, ergonomi ve kullanım kolaylığı gibi fonksiyonları da sağladığından ortalama tüketicinin günlük kullanımı için üretilen 25.sınıfa dahil eşyalardan yapısal olarak çok farklı olduğunu, söz konusu ürünlerin de kullanımı zorunlu koruyucu başlık ve koruyucu gözlüklerle doğrudan ilişkili ve tamamlayıcı eşyalar oldukları için koruyucu başlık ve koruyucu gözlüklerin sergilendiği-satıldığı mağazalarda tüketicisine sunulduğunu, müvekkili ürünlerinin alıcısının tüketici/halk değil, dikkatli ve bilinçli tüketici olduğunu, bu tarz bir eldivenin motosiklet sürücülerine hitap ettiğini, oysaki, redde mesnet markada yer alan “Elbise, pantolon, etek, ceket, yelek, gömlek, tişört, mont, kaban, şort” gibi ürünlerin alıcısının herkes olabileceğini, markalarda ortak olarak bulunan “rakam ile oluşturulmuş” … ibaresi olduğunu, markaların çok güçlü imajı olmaması sebebi ile markanın kullanıldığı bütünün markaları farklılaştırdığını markaya bütünsel algıda değişiklik kattığını, her iki markanın özgün şekil formları olduğunu, müvekkiline ait markanın uzun yıllardan beri başta menşei ülkesi ve dünyanın dört bir yanında aktif olarak kullanıldığını, bu kullanımlar ile ayırt edicilik kazanmış bir marka olduğunu, müvekkiline ait başvuruda yer alan markanın karma bir ibare olduğunu, özgün fontla yazılmış “…” ibaresi, altında siyah zemin içerisinde kırmızı yazılmış “…” ibaresi ve beyaz yazılmış “gloves” ibaresinden ve bunların yanında daha büyük yazılmış “5” ibaresinden oluştuğunu, ” 5″ ibaresinin özgün figüratif bir biçimde kullanıldığını, redde mesnet markanın ise müvekkilinden oldukça farklı yazı karakteriyle yazılmış siyah w5″ harfi ve üzerinde konumlandırılmış farklı karakterde “…” ibaresinden oluştuğunu, müvekkili markasında aynı zamanda kırmızı renk içinde verilmiş … ve yine gloves ibaresi yer aldığını, redde mesnet markada … ve 5 içi içe geçtiğini, müvekkili markasında ise ayrı ayrı yan yana bulunduğunu, müvekkili markasında … ibaresinin küçük redde mesnet markada ise büyük harflerden oluştuğunu, yazım şekillerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, markların bütünü itibariyle bıraktıkları ektinin tamamen farklı olduğunu, müvekkili markasında yer alan … ibaresinin de hem sesçil hem de biçimsel olarak markaya ayırt edicilik kattığını, her iki markanın tüketicide aynı etkiyi bırakmayacağını, markaların farklı görsellerden oluştuğunu, Yine, rakamlardan oluşan markaların ayırt ediciliğinin çok yüksek olmadığını, …-5-beş gibi rakam ifade eden işaretlerin farklı firmalarca farklı kelime ve şekillerle kullanıldığını, müvekkili markası ile redde mesnet markanın sektörlerinin farklı olduğunu,7/b maddesi ile mükerrer tescillerin önüne geçmek için getirilmiş bir tescil engeli olduğunu, ihtilaf konusu markanın bütünü ile mükerrer bir mark algısı doğurmadığını beyan ederek müvekkiline ait … sayılı “… markasına yönelik olarak, TPE YİDK’ nın … sayılı kararının 25. sınıf emtialar için iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizce, 31/05/2018 tarih ve 2016/391 E. 2018/177 K. sayılı karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, marka işaretleri arasındaki ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olmakla birlikte, markaların kapsamındaki emtialar aynı tür olmadığından, markalar arasında KHK 7/1-b maddesi anlamında iltibas oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile TPE YİDK nın 12/08/2016 tarih … sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20 HD’nin 09/10/2020 tarih ve 2019/403E. 2020/830 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı TPMK vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı TPMK vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara …Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31.05.2018 tarih ve …. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmiştir.
Dava mahkememizin 2020/251 E. sırasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 20.04.2015 tarihinde … markasının 09., 21., 25. ve 28. Sınıflarda yer alan bir kısım malları kapsayacak şekilde davacı … adına tescili için başvuruda bulunulduğu, başvuruyu inceleyen TPE Markalar Dairesi Başkanlığı marka başvurusunu 556 sayılı KHK madde 7/1-b ve maddesi gereğince … sayılı “…” ibareli markalar ile aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu gerekçesi ile kısmi red edilmesine karar verildiği, TPE Markalar Dairesi’nin red kararına davacı tarafından 16.03.2016 tarih … nolu dilekçesiyle itiraz ettiği; TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.08.2016 tarih ve ….sayılı kararı ile “ … başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 7/1-(b) bendi uyarınca kısmen reddine başvuru sahibince yapılan itirazın incelenmesi sonucunda, başvuru ile … sayılı/başvuru numaralı “…” ibareli marka ayırt edilemeyecek derecede benzer görüldüğünden ve” kısmi redde konu “SINIF 25: … (motorsiklet eldivenleri)” emtiasının ülkemizin de taraf olduğu Nice Antlaşması uyarınca düzenlenen Nice Sınıflandırma Tebliği’nde 25 inci sınıfta yer aldığı; söz konusu emtianın kısmi ret gerekçesi marka kapsamında yer alan 25 inci sınıftaki mallarla ilişkili türden olduğu tespit edildiğinden işbu itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, söz konusu YİDK Kararının 19.08.2016 tarihinde tebliğ olduğu ve 19.10.2016 harç tarihli işbu davanın süresinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının başvurusunun TPE tarafından mutlak red nedenlerine dayalı olarak 7/1-b maddesi kapsamında resen reddi ile ilgili verilen YİDK kararının motorsiklet eldivenleri yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu TPE tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 7/1-b maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, TPE ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
Dava konusu … kod numaralı … ibareli marka başvuru kapsamından; 556 sayılı KHK 7/1-b maddesi hükmünce reddedilen dava konusu mal ve hizmetlerin; 35. Sınıf: ”motorsikletçi eldivenleri” olduğu, redde mesnet… kod numaralı … ibareli markanın 25.sınıf: ”Elbise, pantolon, etek, ceket, yelek, gömlek, tişort, mont,kaban, şort” Olduğu, tetkik edilmiştir.
Marka işaretlerinin aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olup olmadığı hususunda irdelendiğinde; 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinde marka tescilinde red için mutlak nedenler düzenleme konusu yapılmıştır. 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi; “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar” mutlak olarak reddedilir hükmünü içermektedir. Madde hükmüne göre markanın reddedilebilmesi için ilk koşul “aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescili için başvurusu yapılmış” bir markanın varlığıdır. Diğer koşul ise “markanın daha önce tescil edilmiş veya tescili için başvuru yapılmış olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması ”dır. Bu doğrultuda markanın reddedilebilmesi için bu iki koşulun aynı anda bulunması gerekmektedir. “Ayniyet” ya da “ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” incelenirken önceki marka ile sonraki markanın aynı olup olmadıkları belirlenmeli, aynı ise sınıfsal ayniyet ya da benzerliğin bulunup bulunmamasına göre mutlak red nedeni irdelenmelidir. Aynı markadan kasıt, bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpa tıp benzemesi ve müşterilerin nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir. Yani karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmeti orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenimi itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Markaların tüm unsurlarının aynı olmasına rağmen yazı, rakam, şekil gibi unsurların boyutunun hepsi birden ve bir bütün olarak küçük ya da büyük olması ayniyeti ortadan kaldırmayacaktır.
İki marka arasında küçük de olsa farklılıklar var ise artık bu iki markanın aynı olduğundan değil, “ayırt edilemeyecek kadar benzer” ya da “benzer” olduğundan söz edilmesi mümkündür. Markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olup olmadığı incelenirken ortalama tüketicinin algılaması temel alınacaktır.
Doktrine ve Yargıtay kararlarına göre KHK 7/1-b’de yer alan “aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer marka” ifadesi, markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açıp açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu halleri kapsamakta, iltibas tehlikesinin varlığı mutlak şekilde kabul edilmekte ve bu hususun ayrıca ispatına gerek duyulmamaktadır.
KHK’nın 7/1(b) maddesinde öngörülen mutlak ret nedenin gerçekleşebilmesi için iki işaretin aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlere yönelmiş olmalarıdır. Bir diğer ifadeyle, hakkında tescil başvurusunda bulunulan işarete ilişkin mal veya hizmet ile marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış diğer işaretin tescilli olduğu mal veya hizmetin aynı veya aynı türde olması gerekmektedir. Aksi durumda, yani iki işaretin farklı mal veya hizmetlere yönelmesi durumunda, KHK’nın 7/1(b) maddesinde öngörülen varsayımın oluşum şartları gerçekleşmeyecektir.
Davacının dava konusu marka başvurusu “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının markasında beyaz zemin üzerine siyah renk ile tümü küçük harflerden oluşan … ibaresi ve ibarenin altında siyah zemin içerisinde kırmızı yazılmış “…” ibaresi ve beyaz yazılmış “gloves” ibaresinden ve tüm ibarelerin sağ yanından ibarelere nazaran daha büyük punto ile yazılmış “5” ibaresinden oluşmaktadır. Marka kelime markası olup herhangi bir şekil unsuru içermemektedir. Davacının markasında yer alan kelimelerin tümü İngilizce kökenli kelimeler olup anlamsal olarak … kelimes “beş” ve “…” kelimesi ise “ileri eldivenler” anlamlarına gelmektedir. Markada yer alan “…” kelimesi ayırt ediciliği zayıf tescili talep edilen emtialar için tanımlayıcı, açıklayıcı ibaredir. Dolayısı ile davacının markasında … ibaresinin esaslı unsur olduğu açıktır.
Dava konusu TPE YİDK kararında davacının marka başvurusunun kısmen reddine dayanak olan marka ise beyaz zemin üzerine siyah renk kullanılarak standart yazı karakteriyle yazılmış siyah “5” harfi ve üzerinde konumlandırılmış beyaz renk ile yazılmış standart karakterli “…” ibaresinden oluşmaktadır. Marka kelime markası olup herhangi bir şekil unsuru içermemektedir.
Redde mesnet markalardaki esaslı unsurun da … olduğu açıktır. Zira davacı markasında yer alan “…” kelimesi ayırt ediciliği zayıf tescili talep edilen emtialar için tanımlayıcı, açıklayıcı ibaredir. Belirtilen nedenlerle davacının marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında ayniyet bulunmamaktadır. Zira ayniyet markaların tıpa tıp aynı olmasıdır.
Öte yandan ayırt edilemeyecek kadar benzer olup olmadıklarının tespitinde ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 03.02.2011 T, 2010/13260 E, 2011/1108 K sayılı kararında; önceden tescilli “…” markası ile “martı” uzantılı “….Şekil” ibareli sonraki başvurunun esaslı unsurlarının aynı olması sebebiyle bu iki markayı 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi anlamında ayırt edilemeyecek kadar benzer bulmuştur4.
Davacının marka başvurusu ile redde mesnet kelime markalarıdır. Davacı başvurusundaki … kelimesinin altındaki dikdörkgen bir çerçeve içinde yer alan “…” kelimesi nedeniyle taraf markaları aynı kabul edilemezler ise de, ilgili kelimeler markada geri planda ve sönük kalmakta olup, ortalama tüketici nezdinde telaffuz, işitsel, görsel ve anlam olarak aynı imiş gibi algılanacağından çoğu zaman markaları aynı anda görme imkanı bulamayacaklarından ortalama tüketicinin aklında kalacak olan genel izlenimde, taraf markalarında yer alan ve ortak bulunan “…” ibaresi baskın unsur olarak ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla başvuru ile redde dayanak markanın asıl veya tek unsurlarım aynı sözcükten oluştuğunu görülmektedir. Belirtilen nedenlerle redde mesnet marka ile davacı markası arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmaktadır. Zira markalarda bulunan esaslı unsurlar “…” ibaresi aynı olduğu gibi markalarda ayırt ediciliği sağlayıcı başkaca bir öğe de bulunmamaktadır. Markanın bütün olarak bıraktığı izlenim dikkate alındığında markanın ayırt edici, hakim nitelikteki ve baskın unsurunun “…” olduğu görülmektedir. Dolayısıyla davacı marka başvurusu ile redde mesnet marka ayırt edilemeyecek derecede benzerdir.
Davacı vekilinin, müvekkiline ait markanın uzun yıllardan beri başta menşei ülkesi ve dünyanın dört bir yanında aktif olarak kullanıldığı, sektöründe bilinen bir marka olduğu, ayırt edici hale geldiğini yolundaki iddiası da dosya kapsamı ile bağdaşmadığı anlaşılmaktadır. Zira mevzuatımıza göre, marka hakkının kazanılmasında “tescil” ve “başvuruda öncelik” ilkesinin hakim olup bu ilke gereği tescilli bir markanın varlığı halinde, aynı veya benzer olan işaretin mükerrer tesciline izin verilmediğinden davacının iddiası yerinde görülmemiştir.
Davacının marka başvurusunun kapsamında yer alan “motorsiklet eldivenleri” emtiasının koruyucu amaçlı giysi niteliğinde olduğu buna karşılık redde mesnet markada yer alan “Elbise, pantolon, etek, ceket, yelek, gömlek, tişört, mont, kaban, şort” emtialarının koruyucu amaçlı giysi değildir. Ayrıca koruyucu giysiler NİS sınıflandırma sisteminin 9. sınıfında yer alırken, diğeri giysiler 25. sınıfta yer almaktadır. Her iki emtianın tüketici kitlesi ve karşıladığı ihtiyaçlar ve satıldığı yerler de farklıdır. Söz konusu emtialar arasında KHK 8/1-b maddesi anlamında benzerlik olduğu söylenebilirse de, KHK 7/1-b maddesi anlamında aynı veya aynı tür olduğu söylenemez. Belirtilen nedenlerle, karşılaştırma konusu emtiaların aynı tür olmadığı sonucuna varılmış, dolayısıyla 556 sayılı KHK m. 7/1-b koşullarının davacının marka başvurusunun emtia listesinden çıkarılan mallar yönünden oluşmadığı anlaşılmıştır.
Neticeten, marka işaretleri arasındaki ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olmakla birlikte, markaların kapsamındaki emtialar aynı tür olmadığından, markalar arasında KHK 7/1-b maddesi anlamında iltibas oluşmadığı, dolayısıyla dava konusu TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.08.2016 tarih ve … numaralı kararının iptal şartlarının oluştuğu kabul edilmiş, açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK nın 12/08/2016 tarih … sayılı kararının iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.104,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 62,70-TL
GİDER AVANSI :2.042,00-TL
TOPLAM :2.104,70-TL