Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/246 E. 2021/122 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
…FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/246
KARAR NO : 2021/443

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/08/2017
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacının 1994 yılından beri hizmet sektöründe “…” markası ile faaliyet gösterdiğini ve bu markayı … sayı ile 30. 43. Sınıflarda 01.03.2002 tarihinde TPMK nezdinde başvurusunun yapılarak tescil edildiğini, davacının “… Kafe / Mutfak” markasını … numarasıyla 30. ve 43. sınıflarda 05.04.2017 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiğini, davalı tarafa tescilli … başvuru numaralı “… … Yemek Atölyesi” ve başvuru durumunda olan … başvuru numaralı “… Yemek Atölyesi” markalarıyla kendi markası arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, ortak emtia tescillerine sahip olduklarını, … başvuru numaralı “… Yemek Atölyesi” marka başvurusunda kullanılan şekil unsularının benzerlik taşıdığını, davalıya sözlü ve noter aracılığıyla ihtarname gönderilmek suretiyle iltibas durumunun bildirildiği; ancak cevap alınamadığını beyanla … başvuru nolu “… … yemek atölyesi” markasının ve tescil altında ise … başvuru numaralı “arka bahçe yemek atölyesi” 43. Sınıf bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; “… … yemekatölyesi” markasını uzun süredir kullandıkları ve en eski kullanıma ilişkin arşiv araştırmasıyla delil sunacaklarını, 06.11.2008 tarihinden beri ticaret sicilinde belirtilen adreste faaliyet gösterdiklerini, davacı tarafça ilk olarak 09.11.2015 tarihinde ihbar mektubu gönderildiğini, bu mektbuba 18.12.2015 tarihinde noterlik kanalıyla cevabi ihtarnameyle döndüklerini sonrasında davacı tarafın 21.12.2016 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiğini ve akabinde, 03.08.2017 tarihinde dava açıldığını, davacının 1994’ten beri …+şekil markasını kullandığı iddiasına yönelik kanıt sunmadığı, markanın 2002 yılında davacı tarafından tescil edildiğini, davacıya ait … numaralı “… Kafe/Mutfak” markasının 05.04.2017 yılında tescil edildiğini, davaya konu markanın ise tescil tarihinin 02.12.2015 olduğu bu sebeple davacının … numaralı markasının davada yer almaması gerektiğini, davalının markasını aynı adreste 1999 yılından beri kesintisiz kullandığını, 10 yılı aşkın süredir davacının dava açmadığını, 09.11.2015 tarihinde gönderdiği ihtarnameden 2 yıl sonra dava açtığını ve zaman aşımı koşulları oluştuğunu, davacı ve davalı markaları arasında benzerlik olmadığını, TPMK nezdinde “… ibareli” 43.sınıfta birçok marka olduğunu ve davacının tekelleşme hakkı olmadığını, davacının İstanbul’da, davalının Ankara’da yöresel faaliyet gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 16/04/2019 tarih ve 2017/271 E. 2019/222 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, dosya kapsamında Kanunun 6/6 maddesinde koruma altına alınan bir fikri veya sınai hak veya eser söz konusu olmadığı, davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı ve 3. kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmanın kötüniyetli başvuru olarak değerlendirilemeyeceği, gerekçesiyle … sayılı marka henüz tescil edilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle bu marka yönünden davanın reddine, … sayılı marka yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 05/05/2021 tarih ve 2019/1693 E. 2021/663 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, … numaralı “… … yemek atölyesi” markasının ve tescil altında ise … numaralı “arka bahçe yemek atölyesi” 43. Sınıf bakımından hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara …Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen ….K. sayılı kararının KALDIRILMASINA; dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/246 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1 maddesine göre, Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
25’nci maddesine göre, (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. (2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. (3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.(4) Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. (5) Hükümsüzlük hâlleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. (6) Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. (7) 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalıya ait markaların hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davalıya ait … kod nolu … Yemek Atölyesi+şekil ibareli markanın 43 sınıfta yer ala “43 Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvan bakım evleri hizmetleri.” yönünden 04.06.2015 tarihinde başvurunun tescil edilmesine karar verilmiştir; ancak tescil henüz gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalıya ait … kod nolu … … ibareli markanın tescil kapsamının: 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. Pekmez. bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir). 43. Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” yönünden tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıya ait … kod nolu … ibareli markanın 30. ve 43. sınıfta yer alan “Ekmekler, pideler, pizzalar, lahmacunlar…Pudingler, kazandibi, sütlaç, sup, muhallebiler, aşureler…Baklavalar, şöbiyet, tulumba tatlıları, bülbül yuvaları.Şekerlemeler, lokumlar, helvalar, pişmaniyeler, çikolatalar, çikolata ürünleri, çikolata veya şekerle kaplanmış ürünler, çikolata esaslı içecekler …Çaylar, buzlu çaylar. Tapyoka, sago.Makarnalar, mantılar, erişteler… Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, cafe hizmetleri, kantin hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri snack-bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri, ev yemekleri hizmetleri, pizzacı, pastahane hizmetleri, pizzalar, yaşpastalar” yönünden tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının … sayılı markasının davalı başvurusundan sonra olması tescilde öncelik ilkesi gereğince davalı markasının hükümsüzlüğüne gerekçe olamayacaktır.
Yine davalının … sayılı markasının dava tarihi itibariyle henüz tescil edilmemiş olması nedeniyle hükümsüzlük davasına konu edilemeyecektir.
Davalının … sayılı ve “… … yemek atölyesi” ibareli markasının mal/hizmet kapsamında bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” davacıya ait … sayılı markasının mal/hizmet listesi kapsamında bulunmaktadır.
Söz konusu … sayılı ve “… … yemek atölyesi” ibareli davalı markasının 35. Sınıfında tescilli “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. Pekmez. bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri ile davacı markasının 30.sınıfta tescilli emtiaları arasında mal/hizmet ilişkisi bulunmaktadır. 35. Sınıfta satışa konu olan mallar birebir şekilde 30. Sınıf altında mal olarak bulunmaktadır.
Davalı markalarının hizmetlerinin, davacıya ait markaların kapsamındaki mal/hizmetlerle ayniyet ve benzerlik ilişkileri içinde bulunduğu görülmüştür.
Taraf markaları incelendiğinde; davacıya ait … sayılı “… kafe mutfak” ibareli markanın, Elips şeklinde pembe bir zemin üzerine sarı ve küçük harfle, şeklin tam ortasında bir çiçek figürü kullanılarak oluşturulduğu, davalıya ait … numaralı markanın; marka görselinde, “…” ibaresinin kalın, koyu ve çok daha büyük şekilde yazıldığı, “yemek atölyesi” ibaresinin oldukça zayıf kullanıldığı dikkati çekmektedir. “… … yemek atölyesi” markasının içinde “yemek atölyesi” ibaresinin ayırt edicilik seviyesi düşüktür. Bu markada “…” ve “…” unsurlarının ayırt edicilik seviyelerinin diğer unsurlara göre daha yüksek olduğu “…” ibaresinin hem daha büyük puntolarla yazılması hem de “…” ibaresine göre ayırt edicilik seviyesinin daha yüksek olması nedeniyle esas unsur olduğu, İşitsel olarak ise “…” öğesinde ortaklık görülmekle birlikte, “…” ibaresinin markaya kattığı farklı işitsellik nedeniyle markalar arasındaki işitsel benzerliğin zayıf olduğu, dolayısıyla, söz konusu davalı markası ile davacı markaları arasındaki benzerliğin zayıf olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu marka ile davacı markası arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal benzerlik olup olmadığının her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bırkatığı izlenimin nazara alınması gerektiği, davacının ”arka bahçe” ibareli markası ile davalının … arka bahçe yemek atölyesi ibareli markası arasında bütün olarak bıraktığı genel izlenim açısından benzerlik bulunmadığı arka bahçe ibaresinin dava konusu 30 ve 43 sınıf 01 alt grup hizmetlerde ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı, 43/01 grup hizmetler yönünden toplumda sıklıkla kullanılan ibare olduğu, davalı markasından ilk bakışta göze çarpan ve markasal algı yaratan kısmın markadaki diğer unsurlardan daha büyük yazılarak ve ön plana çıkartılarak kullanılan … ibaresi olduğu, bunun altında yer alan ve arka bahçe yemek atölyesi ibaresinin de bir bütün olarak verilen hizmete gönderme yapar şekilde bir bütün olarak anlamlı kelime olduğu, burada arka bahçe ibaresinin ayırt edici ve markasal algı yaratır şekilde kullanılmamış olduğu, ek unsur niteliğinde olduğu, bu tür hizmetlerde toplumda sıklıkla duyulmaya, görülmeye, kullanılmaya alışılmış bir ibare olması nedeniyle markada ek usnru olarak kullanılan bu ibareden dolayı ortalama tüketicinin bir karışıklık yaşamayacağı ve iltibasa düşmeyeceği, davalı markasında marka algısı yaratan kısmın ve ilk dikkat çeken kısmının … ibaresi olduğu, ortalama tüketicinin başvuru konusunu parçalara ayırarak … ibaresine nazaran ”arka bahçe” ibaresine dayalı bir benzerlik ve ilişkilendirme kurmayacağı, markanın bir bütün olarak korunacağı ve iltibaasın bulunup buunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün olmadığı, davalı markasındaki … ibaresi ve diğer ek unsurların bütün olarak davacı markasından farklılaşmayı sağladığı, düzenleme biçimlerinin farklı olduğu kabul edilmiştir.
Mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönün bir bütün olarak değerlendirildiğinde benzer olmadığı, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvurunun davacı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı, parçalara ayırarak algılamayacağı, işaretin bir bütün olarak algılanmaya, söylenmeye ve hatırlanmaya elverişli olması sebebiyle parçalı algı oluşturmaya müsait olmadığı, her iki kelimenin anlamsal olarak görsel ve işitsel olarak benzer olmadığının ilgili tüketici grubu tarafından bilenebileceği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlayacağı, tüketiciler markaları bölerek değil bir bütün olarak algılayacakları, salt harf dizilim benzerliğinden yola çıkarak markalar ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları aksi yorum tüketicilerin her harf benzerliğinden etkilenecekleri ve hiçbir biçimde marka algısına ve ayrımına sahip olmadıkları anlamına gelir ki, günümüz tüketicilerinin gerek fiyatı gerekse kalite, sağlık kriterleri yönünden o kadar da dikkatsiz ve özensiz olmadıkları, davalı başvurusundaki farklı kelimlelerden oluşmuş bütünün davacı markasından yeterince uzaklaştığı ve farklılaştığı yazım biçimlerinden farklı olduğu farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olduğu, bu ürün hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluştuğu, gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının oluşmasının mümkün olmadığı, dava konusu marka ile davacı markası arasında işletmesel bağlantılandırması tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı anlaşılmıştır.
İşin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığının bulunmadığı, ortalama tüketicilerin taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapılması; biri yerine diğerini alması riskinin bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yargılama konusu ürün ve hizmetleri satın alma için gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının, karıştırmanın oluşmasının mümkün olmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.

Öte yandan, davalıya ait … sayılı ve “… … yemek atölyesi” ibareli markanın davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka ile kapsamlarında bulunan mal/hizmetler bakımından aynılık/benzerlik/ilişkili olmalarına rağmen, işaretler bakımından benzerliğin çok zayıf olması nedeniyle, söz konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacının taraflarının tanınmışlık iddiası ve/veya bu iddiayı destekleyici nitelikte delilleri görülmemiştir. Ek olarak iltibas ve ilişkilendirme ihtimali tespit edilmediği için tanınmışlık iddialarının değerlendirme üzerinde bir etkisi olmayacağı düşünülmektedir.
6769 sayılı SMK 6/3 maddesinde; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bir kimsenin 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 kapsamında hak sahibi olabilmesi için tescilsiz işaretin “ticaret sırasında kullanılmış” olması gerekir. Bu bakımdan özellikle “Ticaret sırasında kullanma” kavramının nasıl anlaşılması gerektiğinin belirlenmesi önemlidir. Yargıtay konuyla ilgili kararlarında bu hükmü aynı maddenin 6. fıkrası ile paralel olarak yorumlamakta ve “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içine ticaret unvanlarının, işletme adlarının, isim, fotoğraf, telif hakkı vs.nin sokulabileceğini belirtmektedir (Yarg. 11. HD, 12.01.2004 T., 2003/5034 E., 2004/127 K.).
6769 Sayılı Yasa m. 6/3 maddesi anlamında açıklığa kavuşturulması gereken bir diğer kavram ise “hak elde etme” kavramıdır. Doktrin ve Yargıtay’ın tanımladığı en temel hak edinme durumu markayı belli bir süre kullanmak suretiyle markanın ilgili olduğu ürün veya hizmet çevresinde ve özellikle ürünün veya hizmetin alıcıları çevresinde ile belirli ölçüde bilinir hale getirilmesidir. Doktrinde bazı yazarlar bu kullanımı “markasal kullanım” olarak ifade etmektedirler. “Markasal kullanıma” en güzel örnek ad ve işaretin ürünlerin üzerinde, tabelalarda, afişte ve reklamlarda kullanılmasıdır.
Görülebileceği üzere, m.6/3 kapsamında bir hak elde edilmesi mutlak surette o işaretin ticari etki yaratacak mahiyette markasal olarak kullanılmış olunmasına ve bu sayede işaret üzerinde, belli bir çevre veya piyasada belli bir bilinirlik, hak sahibi ile özdeşleşme şartlarının oluşmuş olmasına bağlıdır.
Bunun yanı sıra 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 uyarınca sağlanacak koruma sadece kullanımın gerçekleştiği mal veya hizmetlerle sınırlı olacaktır. Aksi halde, yani başka mal ve hizmetler yönünden de üstün hak sağlanması halinde, marka tescilinin bir anlam ve önemi kalmayacak, bir nevi tescilsiz bir işarete çok tanınmış bir marka statüsü sağlanması söz konusu olacaktır.
Yine hak elde etme kavramı kapsamında değinilmesi gereken bir diğer husus, hak elde edinilmesi için hususi bir zaman kısıtlamasının, örneğin 1 yıl vs. gibi olmamasıdır. Önemli olan markanın ve markayı taşıyan ürünlerin ilgili olduğu sektörde markasal bir kullanım sonucu markanın bilinir hale gelmiş olmasıdır. Ancak “bilinirlik” kavramı marufiyet kavramı ile karıştırılmamalıdır.
Bu noktada, 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 anlamında hak elde edebilmek için işaretin ilgili piyasada hangi kapsamda kullanılmış olması gerektiği ise belirsizdir. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki; tanınmışlık ya da geniş kapsamlı bir bilinirlik gerekmemektedir.
6769 Sayılı Yasa m. 6/3 ile ilk kullananın markaya yaptığı yatırım ve harcadığı çaba korunmak istenmektedir. Buna bağlı olarak da, 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 kapsamında hak elde edilmiş olmak için, marka kullananın yatırım yapmış olması ve kullanım konusunda çaba harcamış olması, bu çaba ve harcama sonucunda da markanın çok küçük sayılmayacak bir çevrede, ticari yaşamda kullanılmış olması gerekir. 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 kapsamında bahsedilen ilgili piyasada bilinir/maruf olma durumu ile 6769 Sayılı Yasa m. 6/5 kapsamındaki tanınmışlık olgusu ile karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle 6769 Sayılı Yasa m. 6/3’nde temel alınan markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 maddesi kapsamında, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir. Buna karşılık, kullanım çok küçük ölçekte gerçekleşmiş ve dar bir çevreyle sınırlı kalmış ise, 6769 Sayılı Yasa m. 6/3 anlamında hak kazanımı için yeterli görülmeyebilir.
Davacı yan 1994 yılından beri “…” ibareli markasını kullandığını ve bu durumun marka üzerinde tekel hakkı tanıdığını iddia etmiş ise de, davalının … markasının kullanımına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir belge bulunmadığı ve dosya içerisinde sadece İstanbul Ticaret Odası’nın Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısı olduğu ve 24 Mart 2005 tarihli ticaret sicil gazetesinde davacı tarafın İstanbul ilinde faaliyet gösterdiği ve “… RESTORAN …” ticaret unvanını ile 1.12.1989 tarihinden itibaren “catering pasta kafe pizza salonu ev yemekleri işleri ile meşgul” olunduğu bilgisinin yer aldığı; sonuç olarak, davacının 6/3 maddesindeki öncelikli ‘tescilsiz bir marka kullanımına’ dayalı marka hükümsüzlüğü talebinin dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davacının marka tescil talebi tarihinden önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığı hususunun ispatlanamadığı kabul edilmiştir.
6769 Sayılı SMK 6/6 maddesinde, “Tescil için başvurusu yapılmış bir markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamında Kanunun 6/6 maddesinde koruma altına alınan bir fikri veya sınai hak veya eser söz konusu değildir.
Davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıya ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı,
Yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli değildir. Davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. Kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilememiş, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-… sayılı marka henüz tescil edilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle bu marka yönünden davanın REDDİNE,
2-… sayılı marka yönünden davanın REDDİNE,
3-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸