Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/244 E. 2021/128 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/244
KARAR NO : 2021/128

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 28/07/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalılardan … tarafından 20/06/2016 tarihinde … başvuru numarası ile … … HOME ibareli markanın tescili istemi ile TPMK’na başvuru yapıldığını, müvekkilinin …, … …, … …, … …, … …, … HOME, … …, … ibareli markalar ile Dava konusu markanın müvekkil markalarıyla benzer olduğu gerekçesiyle yayına itiraz edildiğini, itirazın reddedildiğini, karara itiraz edildiğini, bu itirazın dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilin 1980’den beri faaliyette olduğunu, markaların yurtdışında da tescilli olduğunu, … markasının tanınmış olduğunu, dava konusu markanın karıştırılma olasılığına neden olacağını, markaların ilişkilendirileceğini, emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, Ankara …. FSHHM’nin …Sayılı dosyasında müvekkil markasının tanınmış olduğunun kabul edildiğini belirterek, dava konusu … sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu … kod numaralı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizce, 29/05/2018 tarih ve 2017/265 E. 2018/173 K. sayılı karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu mal ve hizmetlerle davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olduğu, ancak taraf marka işaretlerinin benzer olmadığı, bu durumda taraf markaları arasında dava konusu mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma olasılığının bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki uygulama şartlarının oluşmadığı, kötü niyet iddialarının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20 HD’nin 01/10/2020 tarih ve 2019/389E. 2020/785K. sayılı ilamıyla;
”Dava, YİDK karar iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/05/2018 tarih ve 2017/265 E. – 2018/173 sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Dava mahkememizin 2020/244 E. sırasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalılardan … tarafından 20/06/2016 tarihinde … başvuru numarası ile … … HOME ibareli markanın tescili istemi ile TPMK’na başvuru yapıldığı, Markalar Dairesi tarafından başvurunun ilanına karar verildiği, ilana … HAZIR GİYİM VE TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş tarafından itiraz edildiği, MDK tarafından itirazın reddedildiği, muteriz tarafından yeniden yapılan itirazı inceleyen TPMK YİDK … sayılı kararı ile; ”Yapılan değerlendirme sonucunda, … … home ibareli ile itiraza gerkeçe olarak gösterilen … ibaresini içeren mrkaların görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olamk üzere karıtşırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı kanaatine varıldığından itirazın tüm gerekçeleriyle birlikte reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle itirazların reddedildiği, YİDK kararının davacı şirkete 01/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 28/07/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/4, 8/5 ve 35 maddeleri kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş ….bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş …markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise,…halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş……marka ile ilişkili olduğunu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilmez” ifadelerine yer verilmiştir.
Madde metninde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesi kavramları açıklanmamıştır. Ancak iltibas olgusu kaynak AB ülkelerindeki marka mevzuatları arasındaki uyumun sağlanmasıyla ilgili 1989/104 nolu direktifle uyumlu olarak iltibas tehlikesini de içine alacak derecede genişletilmiştir.
Uygulamada ve doktrinde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesinin belirlenmesinde bazı kriterlerden hareket edilmesi önerilmektedir. Bunlardan birincisi görsel, biçimsel, anlamsal ve sescil benzerlik, ikincisi tescili istenilen işaret ile buna engel olduğu düşünülen marka veya işaretin bütünsel anlamda potansiyel tüketiciler üzerinde bıraktığı genel intiba, üçüncüsü tescili istenilen işaretin bir diğer marka veya işareti andırıp andırmadığı, dördüncüsü markanın kullanılacağı ürün veya hizmetin ekonomik değeri ile bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyi, nihayet beşincisi alıcı grubunun markanın kullanılacağı ürün veya hizmetleri aldıkları sırada gösterecekleri muhtemel dikkat, ihtimam ve özenin derecesidir. Esasen tüm bu unsurların belli bir olayda hep birlikte ve aynı anda mevcut olması da şart değildir. Bunlardan biri veya bir kaçının bulunması hallerinde, somut olayın özelliklerine göre markalar arasında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bir iltibas veya iltibas tehlikesine neden olabilecek bir benzerlikten bahsetmek mümkün olabilecektir.
Başvuru ve önceki markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Zira tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir yada birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.(BENTLY, Lionel/SHERMAN, age. Sh. 817-818) Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması yada değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimalini için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece yada birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun yada baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yargıtay karıştırılma ihtimalinin tespitinde mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatini esas almaktadır. Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gerekenin ne olduğunu şöyle açıklamıştır:“Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
KHK’nin 8/4 hükmü, bir markanın (veya başvurunun) aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak hüküm bu ilkeye bir istisna getirmiş bulunmaktadır. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir marka veya başvurunun, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir. Kuşkusuz bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması, tek başına KHK 8/4 hükmü anlamında davalı şirket başvurusunun reddi için yeterli değildir. Ayrıca başvuruya konu işaret ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin birleşmesi gerekir. Bu haller, davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi (şöhretini sömürmesi), itibarına zarar verebilmesi, ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi(sulandırabilmesi)dir.
556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesine göre; “Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” Bu düzenlemedeki nisbi red sebebi, mevcut şahsiyet, fikri veya sınaî mülkiyet haklarını korumak maksadıyla getirilmiştir. Bu hakkın kapsamına; Medeni Kanun’daki şahsiyet haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak ve FSEK kapsamındaki telif hakları ile sınai mülkiyet hakları girer. Sınai mülkiyet hakları ise, markalar dışında, patent ve faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar ile ticaret unvanı, işletme adı, alan adı (domain name) vb. ayırt edici işaretler üzerindeki haklardır (YASAMAN- MARKA HUKUKU cilt 1, 2004).
556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca, başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazları Türk Patent Enstitüsü’nce nihai olarak reddedilen kişilerin aynı KHK’nin 53. maddesine göre kesinleşen kararın bildirim tarihinden itibaren iki aylık süre içerisinde yetkili mahkemede dava açma hakları bulunmaktadır. 556 sayılı KHK’nin açıklanan hükümleri itibariyle tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığını iddia eden ilgili kişilerin itiraz yoluyla Enstitü nezdinde, itirazın reddi halinde ise yetkili mahkemede marka başvurusunun reddedilmesini istemek hakları bulunmasına karşın, aynı KHK’nin 42. maddesinde markanın hükümsüzlük sebepleri sınırlı olarak sayılırken KHK’nin 35/1. fıkrasında itiraz sebebi olarak belirtilen “başvurunun kötü niyetle yapıldığı” iddiasına yer verilmemiştir.
MK’nın 2. maddesi uyarınca hukuk düzeninin kötü niyeti koruması mümkün olmayıp, bu durumun KHK’nin 42. maddesinde sayılmamış olması halinde dahi kötüniyetin bir tescil engeli oluşturduğu hususunun göz önüne alınması zorunludur. Nitekim, bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de uygun düşmektedir.
Tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması halinin 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olmasına karşın başlı başına bir hükümsüzlük nedeni sayılması hususunda öğretide de görüş birliği mevcuttur. ( Bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt II, s.158, Ankara 1998, Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.452, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, Hamdi Yasaman ve ark. Marka Hukuku, Cilt II. s.878-879, İstanbul 2004 ).
556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nin amacına uygundur. Çünkü, KHK’nin 35/1. ve 42/1-a maddelerindeki düzenlemeler de, esasen, MK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nın 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nin ruhuna da uygundur.
Dava konusu … kod numaralı marka başvuru kapsamının;
08. sınıf: Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Kesici ve dürtücü silahlar. Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: tıraş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar. Makine, cihaz ve taşıt onarımı, inşaat, ziraat, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili elle çalışan (elektrikli olmayan ve motorsuz) aletler. Elektrikli-elektriksiz, buharlı ütüler.
21. sınıf: Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar. Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan).
35. sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Kesici ve dürtücü silahlar. Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: tıraş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar. Makine, cihaz ve taşıt onarımı, inşaat, ziraat, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili elle çalışan (elektrikli olmayan ve motorsuz) aletler. Elektrikli-elektriksiz, buharlı ütüler. Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar. Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) Olduğu anlaşılmaktadır.
İtiraza mesnet davacı markalarının:99/005769 kod numaralı …ibareli markasının 18/ 24/ 25. sınıflarda, … kod numaralı … … ibareli markasının 18 / 24. sınıflarda, … kod numaralı … ibareli markasının 25/ 26. sınıflarda, … kod numaralı … ibareli markasının 24 / 25. sınıflarda, ..kod numaralı … ibareli markasının 18/ 24/ 25. sınıflarda, …kod numaralı … ibareli markasının 35/ 40/ 42. sınıflarda, … kod numaralı …+şekil ibareli markasının … kod numaralı … HOME ibareli markasının … sınıflarda tescilli olduğu tetkik edilmiştir.
Mal ve hizmetlerin ilgili tüketicisi, ortalama tüketicidir.
Davacı markalarındaki bazı mallar, Tebliğ değişikliği nedeniyle farklı sınıfta görünmektedir. Örneğin ütüler davacı markasında 9.sınıftayken, dava konusu markada 8.sınıftadır. Davacının … sayılı markasında 21.sınıf listelenmiş olmasına karşın, bu sınıfa ait mal içermemektedir.
Davacının, başvurudaki 8 sınıf ürünlerin … sayılı marka kapsamları ile aynı/aynı tür olduğu, başvurudaki 21 sınıf ürünlerin … sayılı marka kapsamları ile aynı/aynı tür olduğu görülmektedir.
Davacının 35/05 gruptaki hizmetlerinin (.. sayılı markanın 35/05 sınıfta genel nitelikte olduğu, … sayılı markalarının 35/05 grupta 03, 18, 14, 25 sınıfın perakendeciliği hizmetini kapsadığı, sayılı markanın 35/05 grupta 25 ve 14 sınıfın perakendeciliği hizmetini kapsadığı, … sayılı markanın 35/05 grupta 25. Sınıfın perakendeciliği hizmetini kapsadığı, … sayılı markaların ise 35/05 grupta genel hizmet sınıfında olduğu) bir kısmı genel nitelikte olduğundan spesifik şekilde belirtilen davalının 35/05 gruptaki hizmetleri ile benzer değildir. Yine davacının 35/05 grupta spesifik olarak belirtilen perakendecilik hizmetleride 03, 18, 14, 25 sınıf ürünlerin perakendeciliği ile ilgili olup davalının başvurusunun ise 35/05 grupta 08, 21 sınıf ürünlerin perakendeciliğini kapsaması nedeniyle perakendecilik hizmetinde spesfik olarak belirtilen ürünler nedeniyle de benzerlik bulunmamaktadır.
Ancak davalının 35/05 grup perakendecilik hizmeti 08 ve 21 sınıf ürünlerin perakendeciliğini kapsadığından ve davacının …sayılı marka kapsamlarından 8 sınıf ürünlerin olması ve yine .. sayılı marka kapsamında yine 21 sınıf ürünler bulunması ve ticaret markası olarak tescilli olmaları nedeniyle davalının 35/05 grup perakendecilik hizmeti kapsamında davacının ticaret markası kapsamındaki ürünlerin perakendeciliğini kapsaması nedeniyle bu gruptaki davacı malları ile davalının 35/05 gruptaki pekandecilik hizmeti benzerdir.
Yargıtay 11.H.D.’nin 35/06 grup ile ilgili 12.05.2016 tarihli 2015/11817E, 2016/5411K. Sayılı kararında da, her ne kadar genel konu farklı ise de, genel olarak tescil edilen hizmetlerin, sınırlandırılmış hizmetlerle doğrudan aynı / aynı tür kabul edilerek 556 sayılı KHK’nın 7(1)(b) maddesi uyarınca reddedilemeyeceğinin ifade edildiği bölüm, bu konudaki önemli saptamaları içermektedir: “Ancak, başvurunun reddine dayanarak alınan davadışı kişiye ait 2006/64555 sayılı marka 35. sınıf alt grubunda yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi” şeklindeki genel amaçlı hizmet sınıfı için tescillidir. Buna karşın, dava konusu marka başvurusunda 35. sınıfın aynı alt grubuna dahil hizmetler ise, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için, tarım, bahçecilik, ormancılık ürünleri, canlı hayvan, canlı ve kurutulmuş bitkiler, hayvan yemleri ve tıbbi amaçlı olmayan hayvan yemi katkılarına ait ürünlerin bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir); şeklinde belirli sektördeki malların satışı hizmetiyle sınırlandırmıştır. Bu durumda, başvurunun ilanı halinde, davadışı marka sahibinin itiraz etmesi durumunda itiraz edenin başvuru kapsamında sınırlı olarak belirtilen malların satışı hizmetlerinin aynı ya da benzeri bir ticari faaliyeti olup olmadığının da araştırılması suretiyle (11. HD. 10/10/2013 T 18919/18046 ve 20/02/2014 T 13850/3087 sayılı kararları) 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik araştırması yapılması gerekeceğinden, bu hizmet bakımından da başvurunun aynı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca değerlendirme yapılmak suretiyle davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 29/04/2015 tarihli 2015/1557 Esas 2015/6085 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yine Yargıtay 11.H.D.’nin 2015/12715E., 2017/1112K. Sayılı kararında: ”Dairemizin 10.10.2013 T 18919/18046 sayılı kararında açıklandığı üzere, davalının 30/07. sınıf hizmetlerle ilgili önceki tarihte tescilli olan markasının 556 sayılı KHK 8/1-b bendi uyarınca davacının aynı sınıftaki hizmetleri kapsamına giren malların sınırlı olarak belirtilen marka başvurusuna tescil engeli oluşturulabilmesi için; davalının bizzat ticari faaliyetleri kapsamında dava konusu başvuruda belirtilen malları da kapsayacak şekilde tescilli markasını kullandığını ya da bu kapsamda ciddi girişimlerde bulunduğunu kanıtlaması gereklidir. Çünkü, mülga 556 sayılı KHK 8/1-b bendi uyarınca iltibas tehlikesinin belirlenmesinde asıl olan işaretlerin halk tarafından karıştırılmasıdır. Tebliğin 35/07. alt grubundaki genel nitelikteki perakende satış (mağazacılık) hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “çoğun içinde az da vardır” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesi, markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi, benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından iltibas tehlikesine yol açacağı düşüncesi de kabul edilemez.’ Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça davacı başvurusunda sınırlandırılan malların satışı faaliyetinde bulunulduğu hususundaki delilleri de sorulup bu konuda değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme sonucu davacı marka başvurusunun 35/0.7 sınıf genel nitelikteki perakende satış hizmetleri (mağazacılık) bakımından da reddi doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda gösterilen ayniyet ve benzerlik, markaların benzerlik düzeyi ölçüsünde ve mal ve hizmetlerin niteliklerine göre etkilidir. Bu nedenle, markaların karşılaştırılmasının ardından, bu durumun karıştırılma olasılığına neden olup olmayacağının değerlendirilmesi gerekir.
Davacının bazı markaları kelime markası, dava konusu marka ve diğer markalar kelime ve şekilden oluşan karma markalardır.
Kelime markalarında korunan, sadece kelimelerdir. Ancak karma markalarda şekil unsurlarının doğrudan göz ardı edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle markaların ayırt edici ve baskın unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir:
“Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak yapılmalıdır.” (C-251/95, Sabèl BV v Puma AG, Rudolf Dassler Sport (‘Sabèl’) [1997])
Markaların karşılaştırılması için, öncelikle asıl unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir. Asıl unsurların “kelime” olması halinde markaların kök kelimesinin belirlenerek, eklerin başlı başına ayırt ediciliği olup olmadığı değerlendirilmelidir. (Yargıtay 11. H.D. 2002/12018 E., 2003/4432 K.) Bu nedenle, öncelikle markaların ayırt edici ve baskın unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir:
Davacı markalarında baskın unsurlar genellikle … ibareleridir.
Dava konusu markada … kelimesi baskın ve ön planda olsa da, markanın bütünü asıl unsurdur.
Taraf markaları ortak harflerin varlığına karşın görsel açıdan benzer değildir.
Dava konusu marka HOM RAVON FARKLI SEÇİM olarak, davacı markaları … olarak okunmaktadır. Markalar işitsel açıdan benzer değildir.
… kelimesi, “bir edebi eser adı, Çingene, ortaoyununda Çingene” anlamlarına gelmektedir. Dava konusu markanın bilinen bir anlamı yoktur.
Taraf markalarında, ortak harflerin varlığına karşın, marka i,şaretleri arasındaki farklılıklar belirgin ve ön plandadır.
Sadece bazı harflerin veya kelimelerin ortak olması, markaların genel izlenim açısından benzer olduklarını söylemek için yeterli değildir; markaların hangi mal ve / veya hizmetler üzerinde kullanılacağı, hangi tüketiciye yönelik olduğu, marka ibarelerinin özgün niteliği ve ayırt ediciliği gibi birçok etken genel izlenim üzerinde etkilidir.
Markalar arasındaki benzerlik ve farklılıkların genel izlenim üzerindeki etkisi; tüketici kitlesi, dava konusu malların niteliği de göz önünde bulundurularak, markaların bütünsel karşılaştırması yoluyla belirlenir:
“Genel değerlendirme açısından, söz konusu markaların görsel, fonetik veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip değildir ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi yerindedir.” (T-117/03 ila T-119/03 ve T-171/03 New Look / OHIM – Naulover (NLSPORT, NLJEANS, NLACTIVE ve NLCollection) [2004])
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönünden bir bütün olarak değerlendirildiğinde benzer olmadığı, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvurunun davacı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı, parçalara ayırarak algılamayacağı, işaretin bir bütün olarak algılanmaya, söylenmeye ve hatırlanmaya elverişli olması sebebiyle parçalı algı oluşturmaya müsait olmadığı, her iki kelimenin anlamsal olarak görsel ve işitsel olarak benzer olmadığının ilgili tüketici grubu tarafından bilenebileceği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlayacağı, tüketiciler markaları bölerek değil bir bütün olarak algılayacakları, salt harf dizilim benzerliğinden yola çıkarak markalar ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları aksi yorum tüketicilerin her harf benzerliğinden etkilenecekleri ve hiçbir biçimde marka algısına ve ayrımına sahip olmadıkları anlamına gelir ki, günümüz tüketicilerinin gerek fiyatı gerekse kalite, sağlık kriterleri yönünden o kadar da dikkatsiz ve özensiz olmadıkları, davalı başvurusundaki farklı kelimlelerden oluşmuş bütünün davacı markasından yeterince uzaklaştığı ve farklılaştığı yazım biçimlerinden farklı olduğu farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olduğu, bu ürün hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluştuğu, gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının oluşmasının mümkün olmadığı, dava konusu marka ile davacı markası arasında işletmesel bağlantılandırması tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davacı markası şeklinde okunmasının veya algılanmasının mümkün olmadığı, markaların parçalara ayrılarak değil bir bütün olarak incelemeye tabi tutulması gerektiği, bütünsellik ilkesi doğrultusunda ortalama dikkat düzeyine sahip, makul seviyede bilgilenmiş bir tüketicinin her iki markanın ilk bakışta farklı işletmelere ait 2 farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanacağı, iki işaret arasındaki ayırt edilebilinen farklılıklar olduğu, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında farklılıklar bulunduğu ve farklılıkların marka ve işareti benzer olmaktan kurtardığı, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmadığı iligli tüketici kesiminin farklılıklar nedeniyle iki farklı marka karşısında bulunduğunu derhal ilk bakışta hiçbir inceleme ve herhangi bir arşatırma yapmasını gerektirmeden anlayacağı, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yarattığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olmadığı, sonuç olarak markaların benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı markaları ile dava konusu marka benzer olmadığından, tanınmışlığın huzurdaki davaya etkisi olmadığı kabul edilmiştir.
Davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. Kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilemediği kabul edilmiştir.
Neticeten; dava konusu mal ve hizmetlerle davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı / aynı tür / benzer olduğu, taraf marka işaretlerinin benzer olmadığı, Taraf markaları arasında dava konusu mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8(1)(b) maddesi anlamında karıştırılma olasılığı bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8(4) maddesindeki uygulama şartlarının oluşmadığı, kötü niyet iddialarının ispat edilemediği, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşılmış ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸