Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/223 E. 2021/25 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/223
KARAR NO : 2021/25

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 22/01/2015
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin tescilli “…” markasını yıllardır kullanmakta olduğunu, ilk şubesini 2002 yılında açtığını, sektöründe iyi bilinen ve tercih edilen markalardan birisi olduğunu, müvekkilinin 2007 yılından itibaren kardeş şirket … Emlak … A.Ş. vasıtasıyla”… markasını kullanmak suretiyle butik otel hizmeti verdiklerini, davalının … ibareli başvurusunun müvekkiline ait olan markalarla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu durumun tüketici nezdinde iltibas yaratmasının kaçınılmaz olduğunu ve haksız rekabete yol açacağını, diğer davalı TPE’nin emsal kararlarında, HOUSE esas unsurlu markaların müvekkiline ait markalarla benzerlikleri sebebiyle reddedildiğini, davalı TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı ve “…” ibareli markanın tescil işlemlerinin devamına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Ambalaj Tur. Emlak İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesiyle, davacı adına tescilli “…” ve “… WINE” ibareli markalar ile müvekkili adına tescil başvurusunda bulunulan “…” markaları arasında görsel ve işitsel ya da anlamsal açıdan iltibas bulunmadığını, “house” ibaresi her iki markada da kullanılmasına rağmen her iki marka için de esas unsur olmadığını, davacı markasında “The” sözcüğü hakim unsurken, müvekkilinin markasında hakim unsurun “Antique” sözcüğü olduğunu, bu sebeple iltibasa yol açacak bir benzerliğin bulunmadığını, TPE’nin de yapılan itirazları yerinde bulmayarak, müvekkilinin başvurusunun tesciline karar verdiğini ifade ederek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 19/04/2016 tarih 2015/60 E. 2016/103 K. sayılı karar ile; tüm dosya kapsamına göre, davacı markalarının kapsamı ile davalı başvurusunun kapsam olarak örtüştüğü, davacı markaları ve başvuruda kullanılan “House” ibaresinin Türkçede “…” anlamında olup ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, başvuruda yer alan “Antıque” ibaresinin “Antika” anlamında olduğu, davacı markalarında yer alan “THE” ibaresinin ise İngilizce’de cins isimlerin anlamını kuvvetlendirmek için kullanılan bir ön ek olduğu, markalara bir bütün olarak bakıldığında davacının … ve … sayılı markalarının “… KAFE” anlamında, … sayılı markasının “… KAFE Şarap” anlamında olduğu, davalı başvurusunun kelime anlamının ise “ANTİKA …” olduğu, bu durumda davacı markalarında esas unsurun “…” anlamına gelen “THE HOUSE” ibaresi olduğu, başvuruda ise esas unsurunun “ANTIQUE” ve “HOUSE” olduğu, şekil unsurunun ise tali unsur olduğu, kelimeler üzerinden gidildiğinde, markanın Türkçe anlamı itibariyle esas vurgunun “…” kelimesinden çok “antika” kelimesi üzerinde yoğunlaştığı, bir bütün halindeki “antique house” kelimelerinde esas ve önde gelen vurgu ile hafızada yer eden kelime “…” den çok “antika” vurgusu olduğu, markaların bu ibareler itibariyle aynı olmadığı, tescilli markalar ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işletmesel bağlantılandırması tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı ve aralarında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi hükümlerine dayanarak davalı başvurusunu engellemesinin mümkün olmadığı, davacının “…”” markasının tanınmışlığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. HD’nin 18/09/2018 tarih ve 2016/14012 E. 2018/5392 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, TPE YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı adına tescilli itiraza mesnet “…” markası ile davalı şirkete ait “… + şekil” marka başvurusunun benzer bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, itiraza mesnet marka ile davalı başvurusu arasında 556 sayılı KHK 8/1-b bendi anlamında işaretler arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde görsel, sesçil ve anlamsal benzerlik bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle ”…davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA” şeklinde karar verilmiştir.
Bu kez davalılar vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 11. HD’nin 09/06/2020 tarih ve 2019/116 E. 2020/2701 K. sayılı ilamıyla çoğunluk görüşüne göre,”Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” gerekçesiyle, ”davalılar vekillerinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE” karar verilmiş, Karşı oy ile; ”Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerekir iken Dairede bozulmuş olmakla, davalıların karar düzeltme itirazının kabulü gerektiği” bildirilmiştir.
Dava mahkememizin 2020/223 Esas sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; marka ve işaretlerin benzer olup olmadığı, emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı, aralarında 556 sayılı KHK’nın 7/b ve 8/b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi hükümlerine dayanılarak davalı başvurusunu engelleyip engelleyemeyeceği, davacı markasının tanınmış olup olmadığı ve davalı markasının tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibar ve ayırt ediciliğini zedeleyip zedelemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
“Marka tescilinde red için nispi nedenler” başlığı altında düzenlenen 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi;
“Madde 8 – Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
Bir markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Yukarıda ayrıntısı yazılı 8/1-b maddesinde geçen düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda genel ölçü olarak; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketici kitlesinin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

… + şekil …
(30. ve 43. sınıf) ………
(29, 30, 32, 33, 43. Sınıf)

Dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun 30. Sınıfta “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis,Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar,Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar,Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz,Hububat (tahıl) ve mamulleri,Pekmez” malları ile 43. Sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri,Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri,Hayvan bakım evleri hizmetleri’ni kapsadığı anlaşılmaktadır.
Davacının 07.11.2003 tarihli ve … sayılı markasının 43. sınıftaki “Kafeterya hizmetleri, cafe hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri” ni kapsadığı, davacının 07.09.2009 tarihli ve … sayılı markasının 29, 30, 32, 33. Sınıfta yer alan malları kapsadığı, yine davacıya ait 09.11.2009 tarih ve … sayılı markasının ise 33. Sınıfta yer alan “Alkollü içecekler (biralar hariç)” mallarını kapsadığı anlaşılmaktadır. Devamla,
Davalının markasının incelenmesinde; davalının … sayılı başvurusu çiçeklerden yapılmış bir takın altında şaha kalkmış bir at figürü ile Antique House ibaresi, “house” ibaresinin üzerinde çatı görüntüsü veren bir figürden oluşmakta bu ibarenin altında yeşil zemin üzerinde cafe restaurant sözcüklerinden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının … sayılı markası ile … sayılı markasının siyah beyaz harflerle yazılan “…” ibaresi ile CAFE ibaresinden önce yukarıdan aşağıya çizilen kırmızı bir çizgiden oluştuğu, … ibareli markasının ise siyah beyaz harflerle yazılan “…” ibaresi ile CAFE ibaresinden önce yukarıdan aşağıya çizilen kırmızı bir çizgi CAFE ibaresinin altında yazılı WINE sözcüğünden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına başvurusu yapılan “… + şekil” ibareli marka ile davacının “…” esas unsurlu markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalı markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu dikkate alınarak, Yargıtay 11. HD’nin 18/09/2018 tarih ve 2016/14012 E. 2018/5392 K. sayılı ilamı da göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararının iptaline,
Hükümsüzlük yönünden talep bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 29,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 30,01-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 2.384,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalılar tarafından bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/01/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ (DAVACI)
İLK MASRAF : 59,50-TL
GİDER AVANSINDAN HARCAMA :2.152,50-TL
TEMYİZ KARAR HARCI : 29,20-TL
TEMYİZ YOLUNA BAŞ. HARCI : 143,50-TL
TOPLAM :2.384,70-TL