Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/220 E. 2021/84 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/220
KARAR NO : 2021/84

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/11/2017
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, davalı Şirketin bu karara yaptığı itirazın ise YİDK tarafından kabul edildiğini ve müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, alınana kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin, müvekkili başvurusu kapsamında kalan ürünler bakımından ayırt edicilik vasfından yoksun, tasviri bir ibare olduğunu, sektörde yaygın olarak kullanıldığını, müvekkili başvurusuna yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını, davalı Şirketin özellikle 23. sınıftaki ürünler üzerinde fiili marka kullanımının bulunmadığını ileri sürerek, … sayılı YİDK kararının 23. sınıftaki tüm ürünler ile 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetlerde perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” bakımından kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin itirazına mesnet tanınmış markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun, tüketicilerce müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizce 20/12/2018 tarih ve 2017/424 E. – 2018/304 K. sayılı karar ile; tüm dosya kapsamına göre, … sayılı davacı marka başvurusu ile davalının redde mesnet alınan … ibareli markaları arasında, davacı başvurusu kapsamında reddedilen ve huzurdaki davada çekişme konusu olan 23. sınıftaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış/mağazacılık hizmetleri bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu, davalının … markasının “giyim” sektöründe tanınmış marka olduğu, somut olayda markaların emtia listeleri, çekişmeli mal ve hizmetlerin tamamı bakımından benzer ve ilişkili mal ve hizmetlerden oluştuğu, bu sebeple de 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olaya tatbikine lüzum olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAMnin 03/07/2020 tarih ve 2019/212 E . 2020/583 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmış dava mahkememizin 2020/220 E. Sırasına kaydedilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın Geçici 1. Maddesine göre bu kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağından, kanunun yayım tarihi olan 10.01.2017 tarihinden önceki başvurular ve eldeki davada 556 Sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Bu kapsamda uyuşmazlık, dava konusu başvurunun kapsamında kalan mallar yönünden taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu başvurunun kapsamında kalan mallar yönünden taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
“Marka tescilinde red için nispi nedenler” başlığı altında düzenlenen 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi;
“Madde 8 – Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
Bir markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Yukarıda ayrıntısı yazılı 8/1-b maddesinde geçen düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda genel ölçü olarak; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketici kitlesinin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı Markası Örnek Davalı Markaları

…+şekil …+şekil
(23 ve 35. sınıf) …
(03,09,14,18,24,25,35,43. sınıflar)

Taraf markalarının emtia listeleri karşılaştırıldığında, … sayılı ibareli davacı marka başvurusu ile davalının redde mesnet alınan … ibareli markası arasında, davacı başvurusu kapsamında reddedilen ve huzurdaki davada çekişme konusu olan 23. Sınıftaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış/mağazacılık hizmetleri bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markasının incelenmesinde; davacı marka başvurusunun …+şekil şeklinde olduğu, marka bütünündeki vurgulu ve ayırt edici ibare … kelimesidir. Markada bu kelimenin üstünde yer alan şekil unsuru, bir ip yumağının içinden geçen iki şiş figüründen ibaret olup, markanın kapsadığı 23. Sınıftaki “iplik” emtiası bakımından işbu şekil unsuru telmih edici etkide olduğu ve esaslı ayırt edici unsur konumunda olmadığı, … kelimesinin dilimizde bir karşılığı bulunmadığı, ancak bu kelimenin gerek yazım biçimi (RE ibaresi vişne çürüğü renginde, … ibaresi turkuaz renginde yazılmıştır), gerekse de yazım stili (Re ve Twisst ibareleri iki ayrı sözcük gibi baş harfleri büyük şekilde yazılmıştır) itibariyle “…” şeklinde tek bir sözcük gibi değil, “…” şeklinde iki ayrı sözcükten oluşan bir söz bütünü gibi algılandığı, bu söz bütününde yer alan RE ibaresi İngilizce’de “yeniden, hakkında” anlamlarına gelen bir ön ek olduğu, … kelimesi ise İngilizce’de “dönemeç, bükme, kıvırma, kıvrım” gibi anlamlara gelen … kelimesine bir S harfi daha eklenerek türetilmiş bir ibare olduğu, anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; redde mesnet davalı markalarının tümünde … kelimesinin esaslı unsur konumunda olduğu, davalı markaları bu kelimenin yanı sıra, oval kıvrılmış çizgisel bir figür üstünde yer alan birbirini takip eden iki ok şeklinden oluştuğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davacının “…+şekil” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…+şekil” markasını gördüğünde bunun davalının redde mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, özetle, … sayılı davacı marka başvurusu ile davalının redde mesnet alınan … ibareli markaları arasında, davacı başvurusu kapsamında reddedilen ve huzurdaki davada çekişme konusu olan 23. sınıftaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış/mağazacılık hizmetleri bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu, davalının … markasının “giyim” sektöründe tanınmış marka olduğu, somut olayda markaların emtia listeleri, çekişmeli mal ve hizmetlerin tamamı bakımından benzer ve ilişkili mal ve hizmetlerden oluştuğu, bu sebeple de 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olaya tatbikine lüzum olmadığı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan bozma öncesi ve bozma sonrası yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/03/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸