Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/194 E. 2022/95 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/194
KARAR NO : 2022/95
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : … – T.C. Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU – UETS
VEKİLİ :
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1973 yılında bir balıkçı barınağında üretime başladığını, müvekkili şirketin hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum ailesinde yer alan kuru sebzelerin hasat esnasında ve hemen sonrasında ürüne karışan toz, taş, toprak, saman, cam ve bunun gibi ürün harici maddeleri ile ortalama üründen küçük, az yetişmiş, kırılmış, yabani tohum, zedelenmiş tohum veya başka mahsul tohumu gibi maddeleri ayıran makinelerin üretimini gerçekleştirdiğini, 2010 senesinde Türkiye pazar payını %95 e çıkardığını, 20 farklı ülkede satış ve satış sonrası hizmet sunan ofisi bulunduğunu, ulusal ve uluslararası ölçekte, yaklaşık 26 adet markanın, 26 adet patent/faydalı modelin, 101 adet tasarımın da sahibi olduğunu, davalı başvurusuna müvekkili tarafından benzerlik/karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı ve tescil başvurusunda kötü niyet varlığı ile karıştırılma olasılığı gerekçeleriyle yapılmış olan itirazların reddedildiğini, müvekkilinin “…” ibareli kullanımlarını tescilli logosu ile gerçekleştirdiğini, davalı yanın müvekkilinin eski hissedarlarından olan baba … …’in kızı ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan … …’in kardeşi olduğunu, davalı yanın kardeşi … … ve babası tarafından … Teknoloji Makine Reklamcılık Sanayi Ticaret ve Limited Şirketi’ni kurarak müvekkilinin tescilli ticaret unvanına; tescilli alan adına; tescilli markalarına vaki tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunduğunu, davalının kardeşinin şirketi ile müvekkili firma arasındaki “…” ve “…” ibarelerinden kaynaklı hukuki ihtilaflardan haberdar olmasına rağmen işbu müracaatı gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin ortak ve yetkilileri ile başvuru sahibi arasındaki akrabalık ilişkisi ve şahsın erkek kardeşi ile müvekkili şirketin aynı ibare bakımından süren hukuki ihtilafların kötü niyeti ortaya koyduğunu, taraf markalarının aynı sınıfları kapsadığını, 1973 senesinden beri tescilli ticaret unvanının ve www…com ibareli alan adının hâkim ve ayırt edici unsurunun … ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin ilk üç harfi olan “…” ibaresini müvekkili markalarına benzeterek aldığını, müvekkilinin 1973 senesinden yapmış olduğu kullanımlar ile “…” ve “…” ibaresinin nihai tüketici nezdinde müvekkili firma tarafından meşhur ve maruf hale getirildiğini, aralarındaki hukuki ihtilaflara ilişkin dosyalarda müvekkili tarafından daha önce basılan ve kullanılan tanıtım ve katalogların davalı yanın kardeşi tarafından birebir aynı şekilde kullanıldığının görüldüğünü, YİDK tarafından 2016-M-10012 sayılı verilen karar ile iptali talep edilen YİDK kararı arasında çelişki bulunduğunu, önceki kararda müvekkilinin Akdeniz bölgesinde başvuru sahibinden önce belirli bir bilinirliğe sahip olduğunun tespit edildiğini, başvuru sahibi … …’in müvekkili firmanı eski çalışanı olduğunu, itiraz sahibine ait tescilli markalara yakınlaşma çabası içinde bulunduğunun belirtildiğini, davalı yanın kardeşi ve kardeşinin firması tarafından müvekkiline ait kataloglar içerisinde müvekkilinin SGK’lı çalışanlarına ait fotoğraflar da dahil olmak üzere birebir mahiyette kullanıldığını, kataloglarda müvekkilinin kullandığı logonun olduğunu, bu logonun bir robot şeklinde olduğunu, isminin müvekkili tarafından uzun zamandır “…” olarak kullanıldığını, davalı yanın kardeşinin ise bu robotun bir benzerini yaparak ismini “orti” olarak belirlediğini, davalının kötüniyetli olduğunu iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 29.04.2020 tarihli ve 2020-M-3647 sayılı kararının iptali ile 2019/20895 sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum tarafından verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin markası ile davacı markalarının benzer olmadığını, işitsel olarak tamamen farklı olduğunu, davacıya ait bir bütün halinde …+ şekil, …+ excel vd. ibarelerden oluştuğunu, davacının kendi markalarının …+ÜREK unsurlarından oluşuyormuş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığını, müvekkili markasının yazı karakteri ile oluşturduğu kompozisyonun markanın bütün olarak kendine özgü ayırt edici yapısı ile tamamen farklı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında derdest bir dava bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında bir husumet bulunmadığını, davaların müvekkilinin “…” ibareli markası ile alakasının bulunmadığını, davacı markalarına tecavüz ettiği iddiasının mahkemeyi yanlış yönlendirme olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, davacının müvekkili markasının tescilini engellemeye çalışarak kötüniyetli hareket ettiğini, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edememişken ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … adına … ibaresinin 07. Sınıfta tescili için 01.03.2019 tarihinde başvuruda bulunulduğu, başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından incelenerek 12.04.2019 tarihli 322 sayılı Resmi Markalar Bülteni’nde yayınlanmasına karar verildiği, yayına … tarafından 2017/48866 başvuru numaralı “… teknoloji” ibareli marka, 2017/48865 başvuru numaralı “… technology” ibareli marka, 2017/48863 başvuru numaralı “… arge” ibareli marka, 2017/48857 başvuru numaralı “… …” ibareli marka, 2016/03958 başvuru numaralı “…” ibareli marka, 2015/88557 başvuru numaralı “… technology …” ibareli marka, 2015/111615 başvuru numaralı “… tobacco” ibareli marka, 2014/106592 başvuru numaralı “… magazin” ibareli marka, 2014/106586 başvuru numaralı “… excel” ibareli marka, 2010/47415 başvuru numaralı “… technology şekil” ibareli marka, 2007/15248 başvuru numaralı “… şekil” ibareli marka, 2003/10572 başvuru numaralı “… kardeşler” ibareli markalar gerekçe gösterilerek ve 6/1 benzerlik, 6/4 Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık, 6/9 kötüniyet ve diğer sebeplerine dayanarak dava dilekçesi ile paralel gerekçelerle itirazda bulunulduğu, başvuru sahibi tarafından 16.07.2019 tarihinde karşı görüş sunularak markaların benzer olmadığının savunulduğu, itirazı değerlendiren Markalar Dairesi Başkanlığı, 14.11.2019 tarihli kararında markaları benzer görmeyerek itirazı reddettiği, karara karşı itiraz sahibi tarafından itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunulduğu, itirazı inceleyen TÜRKPATENT YİDK’nın 29.04.2020 tarihli ve 2020-M-3647 sayılı kararıyla özetle; “(…) Yapılan incelemede, başvuru konusu marka örneğinde, markaya asli ayırt edici nitelik kazandıran unsur ‘…’ harfleri iken itiraz gerekçesi markalarda ‘…’ ibaresinin olduğu bu harf ve ibareler arasında karıştırılacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, ayrıca başvuru konusu markanın ‘…’ şeklinde bütünsel olarak markasal algıya konu olduğu ve bu bütünsel algı itibariyle de markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığı, itirazda, başvuru sahibinin kardeşi ve babası ile muteriz arasında hukuki ihtilaflar bulunduğu, başvuru sahibinin kardeşi ve bu kişiye ait firma adına yapılan bazı marka başvurularının reddedildiği, bunun üzerine iş bu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı ileri sürülmekle birlikte, iş bu başvuru ile tescili talep edilen markanın muteriz adına tescilli markalarla karıştırılacak düzeyde benzer olmadığı dikkate alındığında, muteriz ile başvuru sahibinin kardeşi ve babası arasındaki ihtilafların iş bu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispatı olamayacağı, kötü niyet iddialarının başkaca bir somut delille de ispatlanmadığı dikkate alındığında bu yöndeki iddiaların haklı bulunmadığı…” gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 06/07/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davalı markası kapsamındaki 07. Sınıf emtialar ile davacının 2017/48866 başvuru numaralı “… teknoloji” ibareli, 2017/48865 başvuru numaralı “… technology” ibareli, 2017/48863 başvuru numaralı “… arge” ibareli, 2017/48857 başvuru numaralı “… …” ibareli, 2016/03958 başvuru numaralı “…” ibareli, 2015/88557 başvuru numaralı “… technology …” ibareli, 2015/111615 başvuru numaralı “… tobacco” ibareli, 2014/106592 başvuru numaralı “… magazin” ibareli, 2014/106586 başvuru numaralı “… excel” ibareli, 2010/47415 başvuru numaralı “… technology şekil” ibareli, 2007/15248 başvuru numaralı “… şekil” ibareli, 2003/10572 başvuru numaralı “… kardeşler” ibareli markalarının kapsamındaki 07. sınıf emtialarının aynı, aynı tür ve benzer olduğu, davalıya ait marka ile davacının mesnet markaları arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunmadığı, somut olayda taraf marka ve işaretleri benzer bulunmadığından tanınmışlık iddiasının incelenmesi için gereken şartların oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Davalının markasının incelenmesinde; davalının markasının düz beyaz zemin üzerine ilk harfi büyük olacak şekilde siyah renkle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, şekil unsuru barındırmadığı, davalı markasının “…” veya “…” şeklinde telaffuz edileceği, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının bir kısmının … esas unsuru yanına eklenen teknoloji, tecnhonogy, erge, excel, kardeşler sözcük gruplarından oluşurken bir kısmının da … ibaresinin başına makine dişlisi görseli eklenerek şekil unsuru ile oluşturulmuş olduğu, bu markalara da … Technology, tobocco, magazine, technology sözcüklerinin eklendiği, davacının redde mesnet alınan diğer markalarından ilk başa konumlandırılmış makine dişlisinin içerisinde başak görseli yerleştirilerek oluşturulmuş figüratif unsur ile görselin hemen sağ tarafından büyük harflerle … harfleri, yine harflerin hemen altında kırmızı renkli ancak daha küçük puntolarla yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, davacının … ibareli markasının da yine dikdörtgen çerçeve içerisinde siyah eğimli şeritlerin ortasında kırmızı renkle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, davacı markalarında ortak unsur olarak yer alan ibarelerin “…” olarak telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Davacının … ibaresini içeren markasında … ibaresi … ibaresi ile bir bütün olarak esaslı unsurdur. Diğer davacı markalarının esaslı unsuru ise … ibaresidir. … ibaresi ile … ibaresi tamamen farklı olup karşılaştırma … ibaresi üzerinden yapılmıştır. Davalının markasının, davacının bir kısım markalarında esaslı unsur olan … ibaresinin ilk üç harfini aynen içerdiği görülmektedir. Bununla birlikte … ibaresi davacı markalarında ayrıca … ibaresinden bağımsız olarak kullanılmış değildir. … ibaresini gören tüketicinin bu ibareden doğrudan … ibaresini hatırlaması mümkün olmamakla birlikte, … ibaresinin basit harf dizilimi olması ve kelime manasının bulunmaması nedeni ile … ibaresi içinde bağımsız olarak bütünlüğünü koruduğundan da söz edilemeyecektir. Her iki marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin markalar arasında ilişki kurması gerek işitsel, gerek görsel gerek anlam açsınıdan mümkün görülmemiştir. Davalı markası şekil unsurunu barındırmadığından bu konuda karıştırma ihtimalinden da bahsedilemeyecektir. Yine machine, teknoloji, tecnhonogy, erge, excel, kardeşler ibareleri tali nitelikte olup karıştırılma ihtimaline etkisi yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…/…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸