Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/191 E. 2021/397 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/191
KARAR NO : 2021/397

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin …, eşarp ve diğer tekstil ürünlerinin üretimini gerçekleştirdiğini, www…com.tr internet sitesi aracılığıyla ürünlerini sattığını, müvekkilinin …. sayılı markalarının bulunduğunu, davalının …. sayılı marka başvurularında bulunduğunu, davalının yine … Yeni … İplik San. Ve Tic Ltd. Şti. firmasını … isimli bir şahıs üzerinden kurduğunu, davalının “… …” adı ile hesaplar açtığını, www.cenkyeniyazma.com alan adını oluşturduğunu, bu hususlar nedeniyle 2019/193435 sayılı soruşturma numarası ile İstanbul C. Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, şikayet sonrasında dava dışı … Yeni … İplik San. Ve Tic Ltd. Şti firması yetkilileri ile uzlaşma sağladıklarını, davalı yanca gerçekleştirilen başvuruların esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, “…” markasında da aynı şekilde bir algı oluşturulduğunu, tüketicilerin davalı markaları ile müvekkili markaları arasında yanılgı yaşayacaklarını, dava konusu … sayılı markanın kapsamının da 25. Sınıf olduğunu, davalının tek amacının müvekkili markaları ile iltibas yaratacak şekilde tescil sahibi olmak olduğunu, iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”…” ibaresinin 25. Sınıf mallarda tescili amacıyla 20.09.2019 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.10.2019 tarih ve 334 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markaların dayalı olarak itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 14.02.2020 tarihli kararı ile davacı itirazlarının haklı bulunmadığı ve reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanca bir kez daha itirazda bulunulduğu ve MDB tarafından verilen kararın kaldırılarak, başvurunun reddolunmasının talep olunduğu, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.06.2020 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı ‘…’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2012 112038, 2016 39383, 2010 83897, 2011 91962, 2011 91983, 2010 83890, 2011 102345, 2010 07740, 2007 16906, 2010 02904, 2011 91980, 2011 31665, 2011 31662, 2012 78459, 2011 91974, 2011 22057, 2012 78453, 2017 45244, 2017 90708, 2017 90748, 2018 00357, 2018 30670, 2018 31872, 2018 31864, 2018 31856, 2018 31851, 2018 31832, 2018 67269, 2019/90079, 2019 91670 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, itiraz gerekçesi markaların tanınmışlığı ve kötü niyet gerekçeleriyle başvurunun 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, itiraz gerekçelerinden 2019/90079, 2019 91670 sayılı ‘… yeni …’, ‘…’ ibareli markaların itiraz edilen başvurudan sonraki tarihlerde başvurusu yapılmış markalar oldukları, dolayısıyla belirtilen markaların başvuruya karşı tarihsel önceliği bulunmadığı belirlendiğinden belirtilen markalara dayalı itiraz kabul edilmemiştir. Diğer yandan, başvuru ile itiraz gerekçesi diğer markaların ihtiva ettikleri tüm unsurlarla birlikte görsel, işitsel ve kavramsal yönden bir bütün olarak bıraktıkları izlenim ve genel görünüm itibariyle belirgin şekilde farklılaşmış oldukları düşünüldüğünden başvuru ile itiraz gerekçesi diğer markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. İtiraz gerekçesi markaların tanınmışlığı iddiası yeterli delillerle ispatlanamadığından bu kapsamdaki itiraz haklı görülmemiştir. Ayrıca, inceleme konusu başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından, başvuru sahibi tarafından yapılan diğer başvurular ise, muteriz markalarıyla karıştırılma ihtimali bulunmayan işbu başvurunun kötüniyetle yapıldığı sonucunu doğurmadığından kötüniyetli başvuru iddiası da haklı bulunmamıştır…” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/07/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 25. Sınıf malların tamamının, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, davacı yanın özellikle 2018/00357, 2018/31864 ve 2018/31872 sayılı markaları ile dava konusu marka arasında, tüketici tarafından, anılan markaların aynı iktisadi – idari kaynağa ait markalar oldukları yanılgısının edinilebileceği, bu durumun ise markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, davacı yan markalarının tanınmışlığı hususundaki iddiaları destekler deliller dosyada mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; taraf markaları 25. Sınıf malları birebir kapsamakta olup ilgili sınıfta taraf markalarının kapsamı aynı ya da aynı tür mallardan oluşmaktadır. Aynı zamanda davacı yanın markaları kapsamında 35. Sınıf 05 alt grubundaki satış hizmetlerinin de 25. Sınıf malların satışına özgülenmiş olmasından kaynaklı olarak da anılan sınıflar arasında mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı da satışa konu edeceği kabul edilmekte olduğundan yine benzerlik seviyesinde yer alan bir ilişki bulunmaktadır. Bu bağlamda dava konusu marka kapsamındaki emtiaların tamamı davacı markaları ile aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilirliği bulunan mallardır. Emtia karşılaştırılması bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;başvurunun … şeklinde bir kelime markası olduğu, markanın bütün olarak birden fazla unsurun bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir bileşke sözcük olduğunun ilk anda fark edilebildiği, markanın ön sesinin “…” harflerinden, orta seninin “yeni” sözcüğünden, son sesinin ise “…” harflerinden meydana geldiği, markanın bu haliyle “ce-ne-ke yeni ye-ze-me” şeklinde telaffuz edileceği, markayı oluşturan unsurların bütün olarak markanın esas unsuru olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının …+şekil esas unsuruna haiz seri markalarının bulunduğu, bu seri markaların yanı sıra … …, … …, www…com.tr … www…com.tr, www…com … www…com gibi alternatif şekillerde tasarlanmış markalarının da bulunduğu, ilgili markalardan da anlaşılabileceği üzere davacı yanın markalarında www…com.tr ve www…com gibi unsurların da yer aldığını, dolayısıyla davacı markalarının esas unsuru “…” ibaresi olmakla birlikte “… …” şeklindeki bütünün de yine davacı adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı yana ait tek başına “…” ibaresinden ibaret esas unsurlu markalar değil … … markası başta olmak üzere www…com … www…com ve www…com.tr … www…com.tr şeklindeki markaları yer almakta olup , her ne kadar anılan markalar görsel bütünlük itibariyle dava konusu marka ile benzerlik taşımamakta ise de ve yine “…” ibaresi, aslında 25. Sınıf mallar açısından ayırt ediciliği bulunmayan bir kelime ise de tüketicinin daha evvelden davacı yana ait “… …”, www…com”, www…com.tr ibarelerini bir bütün olarak taşır markalarını görmüş, işitmiş veya deneyimlemiş olduğu bir durumda, tüketici, bu marka ile birebir aynı emtia grubunda ve fakat markayı oluşturan sözcük unsurlarının sesli harfleri olmaksızın yaratılmış sonraki markayı da yine önceden deneyimlediği davacı markaları ile ilişkilendirecek, bu ilişki sonucunda her iki taraf markasının da aynı iktisadi kaynağa ait olduğunu düşünerek sonraki markadan yararlanacaktır.
Taraf markalarının kapsamlarının birebir aynı ya da benzer oldukları bir durumda özellikle 2018/00357, 2018/31864 ve 2018/31872 sayılı davacı markaları ile dava konusu marka başvurusunun, “… …” ve bu kelimelerinin sesli harflerinin çıkartılmış hali olan “… …” biçiminden oluşmakta olduğu göz önüne alındığında yine dava konusu markadaki “yeni” ibaresinin, markanın bütününe güçlü bir ayırt edicilik katmadığı değerlendirildiğinde, dava konusu markanın da davacı yanca yeni bir ürün grubu için yaratılmış bir marka olduğu algısının tüketicide oluşabileceği, bu durumun ise nihai anlamda karıştırılma ihtimaline yol açabilecek sonuçlar meydana getirebileceği anlaşılmıştır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 25. Sınıf malların tamamının, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, davalı adına marka başvurusu yapılan ”…” esas ibareli marka ile davacının markaları www…com … www…com ve www…com.tr … www…com.tr ibareli markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu dikkate alınarak diğer hususlar incelenmeksizin YİDK iptal talebi yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı markasının tescil edilmiş olması nedeniyle davalıya ait … kod numaralı … … ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.536,60-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.420,00-TL
TOPLAM :2.536,60-TL