Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/19 E. 2022/56 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/19 Esas – 2022/56
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/19
KARAR NO : 2022/56
HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirket grubunun başta inşaat ve enerji sektörleri olmak üzere faaliyet gösterdiği tüm iş alanlarında; toplum, çalışanlar, hissedarlar ve iş ortakları için katma değer sağlamak; faaliyetlerini sürdürebilirlik, çevreye saygı ve sosyal sorumluluk bilinciyle yürütmek misyonuyla 1974 yılında kurulduğunu ve inşaat sektöründe müvekkil şirket ile faaliyet göstermeye başladığını, müvekkili şirketin, “…” ve “…” gibi dünya çapında tanınan ve bilinen projeler başta olmak üzere günümüze kadar üniversite, hastane, konut, okul, karayolu, köprü, tünel, arıtma tesisi, isale hatları, atık su tünelleri, endüstriyel tesis gibi sayısız projelere imza attığını, davalı şirkete ait 2012/78473 sayılı “…”, 2012/78478 sayılı “…”, 2012/78480 sayılı “…” ve 2014/70149 sayılı “…” markaları ile müvekkili şirketin 2018/95907 sayılı “…” markasının görsel ve işitsel yönden benzer bulunma ve tüketici kesimi tarafından karıştırılma ihtimali olmadığını, markalar kıyaslandığında, müvekkili şirketin markası ile davalı şirket markları arasında görsel açıdan benzerlik bulunmadığını, davalı şirketin 2012/78473 sayılı “…” markasının küçük harflerle oluşturulduğu ve özel bir stil/logo içermediğini, 2014/70149 sayılı “…” markasının küçük harflerle “…” ibaresinin mavi, “bazaar” ibaresinin kırmızı renkte olacak şekilde kaligrafik olarak özel bir şekilde tasarlandığını, 2012/78478 sayılı “…” ve 2012/78480 sayılı “…” markalarının da küçük harflerle herhangi bir tasarım olmaksızın oluşturulduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının ise küçük harflerle ve özel olarak tasarlanmış “…” kelimesi ve bu kelimenin üzerinde özel olarak tasarlanmış kırmızı renkte sağa dönük büyük “C” harfi içerisine konumlandırılmış ve başı sağa dönük bir kuş içeren figürden oluştuğunu, müvekkili şirkete ait “…”” ibareli marka başvurusunda ilk hece olan “…” ibaresini kalın karakterlerle ve “çarşı” ibaresinin ince karakterlerle yazıldığını, markalar arasında markaların baş kısmında yer alan ve sadece üç (3) harfe tekabül eden “…” ibaresi haricinde işitsel bir benzerlik bulunmadığını ve bu ibare dışında kalan “çarşı”, “kasaba”, “vadi” ve “bazaar” ibareleri kıyaslandığında markaların işitsel olarak ilk duyuşta dahi ayırt edilebilecek kadar farklı olduğu, işitsel benzerliğe rağmen görsel ve anlamsal farklılıklar ağır basıyor ise, somut olayın özelliklerine göre işitsel benzerliğin göz ardı edilebileceğini, somut uyuşmazlık açısından SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılacak değerlendirmede esas alınacak ortalama tüketici kitlesi dikkatli ve seçici olduğundan markalar arasında iltibas ve karıştırılma ihtimalini bulunmadığını, davalı şirkete ait 2012/78473 sayılı “…”, 2012/78478 sayılı “…” ve 2012/78480 sayılı “…” markalarının başvuru süreçlerindeki itirazlar kapsamında sunulan karşı görüş dilekçelerindeki beyanları ile somut uyuşmazlığa konu itiraz dosyasındaki beyanların bütünüyle çeliştiğini, davalı şirket markalarının tescil süreçlerine ilişkin … Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile Yargıtay kararı çerçevesinde müvekkil şirkete ait 2018/95907 sayılı “…” markası ile redde gerekçe gösterilen markaların benzer olmadığı ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının açık olduğu, davalı şirketin marka müracaatları esnasında dahi markalar sicilinde bulunan “…” + “ibare” şeklindeki markalaşmanın Yargıtay tarafından zayıf marka kabul edildiğini ve bu şekilde markalaşan marka sahiplerinin önceki markalarının davalı şirket markalarının tesciline engel görülmediğini, genel kullanımı yoğun olan, birden fazla tescilli markanın unsurları arasında yer alan “…” ibaresini müvekkil şirketin markası ile davalı şirkete ait markalarda ortak unsur olarak bulunması markalar arasında benzerlik bulunduğu sonucunu doğurmadığını, … tarafından davalı şirketin markalarına ilişkin tesis edilen tescil kararına karşı müvekkil şirkete ait markaya ilişkin ret kararı tesis edilmesinin … kararları arasında çelişki bulunduğunu gösterdiğini, söz konusu “…” kavramının Arapça çeşit, tür anlamına geldiğin, Farsça ise yeni anlamına geldiğini, bu ibarenin Türkçede hem Arapça hem de Farsça anlamıyla asırlardır kullanıldığını ve “…” ibaresinin her zaman kelimenin başında kullanıldığını, bu temel dil kuralları göz önünde bulundurulduğunda davalı şirkete ait “…” ibaresi içeren birkaç markaya dayalı olarak klasik bir dil kullanım metodunun adeta davalı şirketin tekeline bırakılarak piyasadaki sair kişilerin bu kullanımdan mahrum bırakılmasının Marka Hukukunun prensiplerine aykırı olduğunu, davalı şirketin itiraz dilekçesini haksız ve kötüniyetli olarak kaleme alındığının ve bu itirazın dikkate aşınmasının sayılı TMK’nın 2. maddesinin amir hükmü çerçevesinde müvekkili şirket haklarının açık ihlali olduğunu, görsel (+şekil) markalarının tüketici nezdinde zihinde daha fazla iz bırakması, göz ile beyin arasındaki algılamanın markanın kulakta bıraktığı ize göre daha yüksek olması, görsel tasarıma ahip markaların tüketici nezdinde bir algılamaya neden olması, davalı şirketin markalarının tüketici nezdinde Marka Hukuku çerçevesinde kullanımı bulunmaması, bahse konu markaların tamamının düzyazı ve tüketici algısını etkileyecek görselliğinin bulunmaması dikkate alındığında davalı şirkete ait markaların müvekkili şirkete ait marka ile tasarım, renk, logo vb. unsurlar açısından benzer olmadığını, davalı şirket markasında yer alan “bazaar” ibaresinin İngilizce bir kelime olduğu ve Pazar yeri, kermes gibi anlamlar taşıdığını, müvekkili şirket markasında Türkçe bir ibare olan, görsel ve işitsel açıdan “bazaar” kelimesinden tamamen farklı olan “çarşı” ibaresinin yer aldığını, farklı dillerdeki kelimelerin aynı veya yakın anlam içermesinin benzerlik iddiası açısından yeterli olmadığını, davalı şirketin markalarının “tanınırlığı” iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin itirazına dayanak markaları hiç veya ciddi anlamda kullanmadığını, beyan ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 06.11.2019 tarihli 2019-M-9531 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, taraf markalarının bütün olarak bıraktıkları izlenim göz önüne alındığında göze çarpan ve ortalama tüketicinin hafızasında kalan kısmın “…” sözcüğü olduğunu, taraf markalarının mal/hizmet listesi incelendiğinde ise her ikisinin eşya listesinde de aynı/aynı tür hizmetlerin yer aldığını tespit edildiğini, Markalar Dairesince başvuru konusu markanın mal/hizmet listesinden aynı/benzer hizmetler çıkarılarak iltibas tehlikesinin haklı olarak önlendiğini, ortalama tüketicilerin taraf markalarının çıkarılan hizmetlerinin aynı firmaya ait hizmetler olduğu sanmalarının kaçınılmaz olduğunu, dava dilekçesinde yer alan kararların farklı marka örnekleri ve kapsadıkları farklı mal/hizmetlere göre verilmiş kararlar olduğu ve bu davaya emsal teşkil edemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacı tarafın başvuru yapmış olduğu “…” ibareli markası ile müvekkili şirketin 35/ 36 ve 37. sınıflarda tescilli 2012/78473 sayılı “…”, 2012/78478 sayılı “…”, 2012/78480 sayılı “…” ve 2014/70149 sayılı “…” markalarının benzer olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markaları ile davacı tarafın tescil başvurusunda bulunduğu marka arasında SMK 6/1 uyarınca ortalama tüketici nezdinde benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, söz konusu markaların benzerlikten öte, aynı olduğunu, müvekkili şirketin markasının başlı başına “…” kelimesi olduğunu, davalının markasının da tamamen “…” kelimesi üzerine kurulu olduğunu, “Bazaar” kelimesinin Türkçe karşılığı olan “çarşı” kelimesinin çekirdek unsur olan “…” ibaresine eklenmesinin markaların aynılığının ve ortalama tüketici nezdinde aynı marka olarak algılanacağının açık kanıtı olduğunu, nihai tüketicide algı yaratacak tek unsurun iki markalardaki “…” kelimesi olduğunu, davacı şirketin tescilinin talep etmiş olduğu markanın çekirdek ve asli unsurunun “…” ibaresi olduğu, peşine eklenen “çarşı” kelimesinin tescil edilmek istenen markada farklılık ya da ayırt edicilik oluşturmadığını, müvekkili şirkete ait ve 35/ 36 ve 37. sınıflarda tescilli 2012/78473 sayılı “…”, 2012/78478 sayılı “…”, 2012/78480 sayılı “…” ve 2014/70149 sayılı “…” markaların müvekkili şirketin uzun yıllardan beri devam etmekte olan emek ve çalışması neticesinde ülke çapında tanınır hale geldiğini, davacı tarafın talebinin kabulü halinde davacı tarafın “…”, “…”, “…”, “…” markalarının tescilinin korumasına sahip olacağını ve müvekkili şirketin tescilli ve yıllardır yenilenerek tescilli kalmaya devam eden markasının bütün ününden ve markanın yarattığı etkiden faydalanacağını, benzerlik karşılaştırması yapılan “…” markası ile müvekkili şirkete ait “…”, “…”, “…”, “…” markalarının işitsel, anlamsal ve kavramsal olmak üzere her açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların farklı sınıfları içermesinin benzerlik içermediği anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin faaliyet sürdürdüğü 37. Sınıf ile davacı şirketin tescil talep ettiği 19. Sınıfın ilişkili sınıflar olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü nedeniyle verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı yan … SAN. VE TİC. A.Ş. adına “…” ibareli markanın, 26.10.2018 tarihinde 16, 19, 35, 36, 37 ve 41. Sınıftaki emtiaları kapsayacak şekilde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvuru konusu edildiği, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 2018/95907 başvuru numarası ile 12.11.2018 tarihli 312 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasına karar verildiği, anılan ilana karşı işbu davanın davalısı … YATIRIM VE İŞLETME A.Ş. tarafından “nevbahar konutları şekil”, “nevbahçe konutları”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markalar mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/9 hükümleri uyarınca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda “nevbahar konutları şekil”, “nevbahçe konutları” ibareli markaların kullanımının ispatına ilişkin yeterli delil sunulmadığı bu nedenle 6/1 madde kapsamında yapılan incelemede değerlendirmeye alınmadığı, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markaların ise itiraza konu “…” ibareli marka başvurusuyla markanın ve kapsamındaki mal/hizmetlerin benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu bu nedenle “…” ibareli marka başvurusundan “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Makine ve motorlar için silindir contaları. Metronomlar. Tespihler. Bebekler için kundak örtüleri. Enerji içecekleri (alkolsüz). bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir). SINIF KODU 36: Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri. SINIF KODU 37: İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” Emtialarının çıkarılmasına karar verildiği, karara karşı davacı yanın itirazı üzerine Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 06.11.2019 tarih ve 2019-M-9531 sayılı karar ile; “…Bu hususlar çerçevesinde, başvuruya konu marka ile itiraz gerekçesi markalarda asli ayırt edici unsurun/unsurlardan birinin “…” ibaresi olması ve markalar arasındaki görsel ve işitsel yönden benzerliğin yanı sıra, markaların aynı/benzer/ilişkili hizmetleri kapsaması hususu da dikkate alındığında, ilgili tüketici kesimi nezdinde marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği, diğer bir ifade ile markalar arasında kısmi redde konu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/01/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2018/95907 başvuru numaralı “…” markası ile davalı yana ait “…”, “…”, “…”, “…” markaları arasında … tarafından reddedilen tüm emtia sınıflarında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 06.11.2019 tarihli 2019-M-9531 sayılı kararının iptali koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası
…+şekil …
(16,19,35,41. sınıf) …


(35, 36, 37. sınıf)

Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu “…” ibareli markanın “…” ibaresi ile “çarşı” ibaresinin birleşmesiyle oluşturulmuş tek bir kelime olup; beyaz arka fon üzerine “…” ibaresi daha kalın ve koyu renkte olacak şekilde gri, küçük ve düz harflerle yazılmış “…” harflerinden meydana getirilmiş olduğu, “…” ibaresinin sol üst köşesinde kırmızı çember içerisinde yine kırmızı renkte kafası sağa dönük bir kuş şekline yer verildiği anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalıya ait “…” ibareli markanın ise “…” ibaresi ile “bazaar” ibaresinin birleşmesiyle oluşturulmuş tek bir kelime olup, beyaz arka fon üzerine siyah, küçük ve düz harflerle yazılmış “…” harflerinden meydana getirilmiş olduğu, yazı karakterinde özel bir teknik kullanılmadığı, başkaca herhangi bir şekil, resim, ibare içermediği; davalıya ait bir diğer marka olan “…” ibareli markanın ise “…” ibaresi ile “kasaba” ibaresinin birleşmesiyle oluşturulmuş tek bir kelime olup, aynı şekilde beyaz arka fon üzerine siyah, küçük ve düz harflerle yazılmış “…” harflerinden meydana getirilmiş olduğu, yazı karakterinde özel bir teknik kullanılmadığı, başkaca herhangi bir şekil, resim, ibare içermediği; davalıya ait bir diğer marka olan “…” ibareli markanın ise “…” ibaresi ile “vadi” ibaresinin birleşmesiyle oluşturulmuş tek bir kelime olup, aynı şekilde beyaz arka fon üzerine siyah, küçük ve düz harflerle yazılmış “…” harflerinden meydana getirilmiş olduğu, yazı karakterinde özel bir teknik kullanılmadığı, başkaca herhangi bir şekil, resim, ibare içermediği; davalıya ait itiraza gerekçe olarak gösterilen son marka olan ”…” ibareli markada ise “…” ibaresi ile “bazaar” ibaresinin kullanıldığı, markanın bu iki ibarenin birleştirilmesi suretiyle oluşturulduğu, beyaz fon üzerine “…” ibaresi mavi, “bazaar” ibaresi kırmızı renkte olacak şekilde, küçük ve özel bir yazı fontuyla yazılmış kompoze edildiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. DAva konusu markaların esaslı unsurlarının … ibaresi olduğu, bazaar, çarşı vb ifadelerin tali nitelikte olduğu ve yapılan iş hakkında tanımlayıcı olduğu, şu hâlde esaslı unsurların ayniyet düzeyinde benzer olduğu, davacı markasında yer alan şekil unsurunun bulunduğu konum ve tasarımının iltibası ortadan kaldırmaya yetecek nitelikte olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli …, …, …, … esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022

Katip 110177 Hakim 122505
¸ ¸