Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/188 E. 2022/76 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/188 Esas – 2022/76
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/188
KARAR NO : 2022/76
HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
DAVALI : …
DAVALI :

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafın 2018/93562 sayısı ile gerçekleştirdiği ve 30. Sınıf malları içerir “…” ibareli başvuruya karşı müvekkilinin “…” ibareleri markalarına dayalı olarak gerçekleştirdikleri itirazların kurum tarafından reddine karar verildiğini, verilen kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin bisküvi, gofret, sakız, şeker, kek ürünleri üretimi yaptığını ve tanınmış olduğunu, bununla birlikte müvekkilinin “…” ibareli birçok tescilli markası bulunduğunu, dava konusu “…” markası ile müvekkilinin “…” markasının görsel, işitsel ve kavramsal açından ayırt edilemeyecek derecede benzerlik içerdiğini, dava konusu markanın 30. sınıfın “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” alt sınıfını kapsadığını, dava konusu kelime markasının müvekkili markalarıyla benzerliğinin yanısıra tescil edildiği 30. sınıf ve bu sınıftaki ürünlerin de müvekkil markalarıyla aynı olduğunu, dava konusu markanın aynı zamanda 5/1-b maddesi anlamında ayırt edicilikten yoksun olduğunu, dava konusu marka, tescili durumunda, müvekkilin “…” markasıyla ilişkilendirileceğini, tescili halinde müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, müvekkili markasının yaratılmış ve ayırt ediciliği bulunan bir marka olduğunu, tüketici tarafından tanınan ve beğenilen bir marka olduğunu iddia ederek 2020-M-1344 sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve 2018/93562 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, kurum kararının yerinde olduğunu, “…” ibareli marka ile davacının iddialarına mesnet gösterilen “…” ibareli markaları bütünsel olarak değerlendirilerek bakıldığında markalar arasında benzerlik bulunmadığını, markalar arasındaki görsel ve işitsel farklılığın markaları ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaktan çıkarttığını, davacı markalarının tamamı incelendiğinde “…” ibaresinin yanısıra şekil, renk ve başka ca kelime unsurlarının yer aldığını, müvekkili şirket markasının ise beyaz zemin üzerine düz bir yazı stiliyle ve siyah harflerle yazılmış “…” ibaresinden ve münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, müvekili markasının “natinat” şeklinde telaffuz edilirken, davacı tarafın itiraza mesnet markalarının “natimeks” biçiminde telaffuz edileceğini, taraf markalarının kavramsal olarak da benzer olmadıklarını, müvekkilinin “migros” markalarının tanınmış olduğunu, davacı yanın “…” markalarının tanınmış olduğu hususunun ise yerinde olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … ibaresinin 30.sınıf bir kısım mallarda tescili amacıyla 19.10.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2018/93562 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.12.2018 tarih ve 315 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, davalı başvuru sahibinin bu itirazlara karşı kullanım ispatı talebinde bulunduğu, karşı ileri sürdüğü itirazların, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 20.08.2019 tarihli karar ile reddolunduğu, bunun üzerine davacı yanca verilen kararın kaldırılarak başvurunun reddi talebiyle bir kez daha itirazda bulunulduğu, davacı itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-1344 sayılı kararıyla, “2018/93562 başvuru numaralı ve “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2017 95730, 2017 95722, 2017 95717, 2017 66395, 2017 66391, 2017 66344, 2017 116132, 2015 33355, 2015 33353, 2013 25436, 2013 25411, 2013 24446, 2013 24444, 2010 30288, 2009 63293, 2009 63290, 2004 40332, 2003 23774, 2008 09409, 2007 51509, 2013 24447 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimalii tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların benzerlik düzeyi, başvuru kapsamındaki itiraza konu mallar/hizmetler ve bunların nitelikleri dikkate alındığında, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. 6769 s. SMK 6/1 maddesi gerekçeli itiraz yerinde bulunmadığından kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/IV maddesi “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” hükmüne amir iken aynı Kanun’un 6/V maddesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/IV ve 6/V maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 30/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2018/93562 sayılı başvuru kapsamında yer alan 30. Sınıf malların tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki mallar ile aynı – aynı tür oldukları, bununla birlikte taraf markalarını oluşturan ibareler bakımından yapılan değerlendirmede taraf markalarının, rapor kapsamında açıklanan görsel, işitsel ve kavramsal açıdan sahip oldukları benzerlik halinin, ortalama tüketiciler nezdinde, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek bir benzerlik taşıdıkları, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markası

… …+şekil
(30. sınıf) … Peek
… Peek+şekil
…+şekil

(30. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamının 30. Sınıfta yer alan ”şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” için tescil başvurusunun yapıldığı, davacı yanın önceki tarihli dayanak markalarında 30. Sınıfta yer alan mallar arasında ”şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” malları ile birebir aynı oldukları, bu malların benzer ihtiyaçları karşılayan, benzer satış noktaları bulunan, tüketicinin rahatlıkla erişim sağladığı, satın alım süreçleri kısa, görece ucuz, birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilir, aynı satış noktalarında aynı raf ve reyonlarda satışa konu edilen gıda ürünleri oldukları anlaşılmıştır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; başvurunun … şeklinde bir kelime markası olduğu, İngilizce bilinen bir anlamı olmadığı, markanın bu haliyle “…” şeklinde telaffuz edileceği, hiç İngilizce almamış bir tüketici grubu açısından ise yazımına en uygun haliyle “…” şeklinde telaffuz edileceği, söz konusu ibarenin 30. Sınıftaki gıda ürünleri açısından ayırt ediciliği bulunan bir marka olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yana ait markalarının … ve bu markanın fiili ürün kullanımlarını içerir ambalaj görselleri ile oluşturulmuş markalar ile bu markanın serisi olarak yaratılmış …+şekil şeklindeki markalar olduğu, davacının gerek “…” gerekse de “…” markasının bilinen anlamlarının bulunmadığı, her iki markanın da “…” ve “…” şeklinde telaffuzlarının olacağı, her ne kadar davacının sair seri markalarının tamamı şekil unsuru ile oluşturulmuş markalar ise de bu şekil unsurlarının ürün ambalajına yönelik olduğunun açık olduğu, dolayısıyla tüketicinin ilgili markaları algılarken, yalnızca marka üzerindeki sözcük unsuruna odaklanacağı, bu durumda davacı markalarının tereddütsüz esas unsurunun “…” ve “…” ibareleri oldukları; davacının her iki esas unsura haiz markasının da 30. Sınıftaki gıda ürünleri açısından ayırt ediciliği bulunan markalar oldukları anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarını oluşturan esas sözcük unsurları dikkate alındığında davacı yanın “…” şeklindeki temel markalarının yedi harften oluştuğu, “…” şeklinde harf dizilimine sahip bu markanın ilk dört harfinin dava konusu “…” markası içerisinde de birebir yer aldığı dolayısıyla, dava konusu markanın da yedi harften meydana geldiği, dolayısıyla yedi harften oluşan taraf markalarının ilk dört harflerinden kaynaklı ilk iki hecelerinin birebir aynı oldukları, yalnızca son heceleri itibariyle markaların farklılaştıkları, bu durumun taraf markalarının harf dizilimsel olarak güçlü bir benzerlik taşımalarına neden olduğu gibi aynı zamanda işitsel olarak da güçlü bir benzerlik taşımaları sonucunu doğuracağı, her ne kadar taraf markaları dilimizde herhangi bir anlam ifade etmemekte ise de her iki markanın da başlangıç sesinin “…” ibaresini taşımasından kaynaklı olarak, tüketicinin bu ibareyi taşıyan markalar ile birebir aynı mal gruplarında karşılaştığında, her iki markanın da aynı kavramsal kökene işaret ettiği zannına kapılması da yine kuvvetle muhtemel olacağı, davacı yanın “…” esas unsuruna sahip markalarının yanı sıra aynı zamanda “…” şeklinde de bir markasının bulunduğu, dolayısıyla davacının alternatif marka yaratma eğilimin de bulunduğu bir durumda, aynı mallarda (ki bu malların gıda ürünü olmalarından kaynaklı ortalama tüketici grubuna hitap ettiği değerlendirmesi gözetildiğinde) “…, …, …” gibi markalar ile karşı karşıya kalan tüketicinin, her bir markanın aynı iktisadi kaynağa ait ürünler olduğunu düşünebileceği, özellikle fonetik ve harf dizilimsel açıdan oluşan ayniyet halinin markaların, ilgili tüketici grubu nezdinde dahi birbirileri ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini doğurabileceği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markalarının 30. Sınıfta birebir aynı tür malları kapsadıkları, karıştırılma ihtimalinin önüne geçilebilmesi adına taraf markalarını oluşturan işaretlerin birbirlerinden somut olarak farklılaşmış olmaları gerektiği, halbuki somut uyuşmazlıkta ayırt edici vasfa sahip oldukları belirtilen taraf markalarının, başlangıç sesleri ve devam hecelerinin (…)birbirleri ile birebir aynı oldukları, yalnızca son seslerindeki “…” ibareleri açısından birbirlerinden farklılaştıkları, ancak bu farklılaşmanın işaretlerin birbirlerinden yeterli düzeyde uzaklaşmaları sonucunu doğurmadığı, tüketicinin taraf markaları ile aynı ya da farklı zamanlarda karşılaştığı bir durumda markaların aynı iktisadi kaynağa ait olduklarını zannedebileceği, zira taraf markalarının birebir aynı malları kapsamalarından dolayı satış noktalarının da aynı olacağı, aynı reyon ve raflarda satışa konu edilecekleri ve tüketicinin anlık kararlar ile bu ürünlerden satın alacağı, ayrıca davacının “…” markasının yanı sıra yarattığı alternatif markalarının varlığının da dava konusu markanın da bu alternatiflerden biri olduğu yönünde izlenim uyandırması sonucunu doğurabileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2020-M-1344 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2018/93562 kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.465,60-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/03/2022

Katip Hakim
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.349,00-TL
TOPLAM :2.465,60-TL