Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/177 E. 2022/238 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/177 Esas – 2022/238
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/177
KARAR NO : 2022/238

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 21/06/2020
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; TÜRKPATENT YİDK’nın 26.05.2020 tarih ve 2020-M-4590 sayılı kararının hukuki temelden yoksun olduğunu, müvekkili tarafından 13.05.2019 tarihinde 2019/47708 sayısı ile 43. sınıf hizmetler için “…” ibareli marka başvurusunun yapıldığını ve başvurunun 325. Marka bülteninde yayınlandığını, ilgili yayına davalı … ve … tarafından itiraz edildiğini, yayına itiraz ve YİDK kararlarının yerleşik uygulamalar ve içtihatlara ters olduğunu, Marka İnceleme Kılavuzu’ndaki bilgiler doğrultusunda “THE” ibaresinin eklendiği markalara ayırt edicilik kazandırdığını ve iltibas tehlikesinin en az seviyeye indirdiğini, Kurum tarafından verilen kararlara ve itiraza mesnet olarak gösterilen markalarda “MUHTAR” ibaresi dışında başka ayırt edici unsurların da bulunduğunu, müvekkiline ait marka ile davalılara ait markalar arasında ayırt ediciliği sağlayacak ibareler ve logolar bulunması sebebiyle ret kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkiline ait “…” ibaresinin itiraza mesnet “kebapçı muhtar/ kebapçı muhtarın yeri” markaları arasında yazılış ve okunuş bakımından ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunmadığını, müvekkiline ait marka ile itiraza mesnet markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan farklılık olduğunu, uzman olmayan tüketicilerin bile markaların logo ve ibarelerini gördüklerinde benzer veya aynı firmadan olduklarını düşünemeyeceklerini, “MUHTAR” ibaresinin tek başına değil de “THE” ibaresiyle birleşerek bütünsel bir anlam kazandığını, bu sebeple farklı ve özgün olduğunu, “MUHTAR” ibaresinin kullanıma bağlı ayırt ediciliğinin düşük bir ibare olduğunu, müvekkiline ait marka ile davalılara ait markaların her ne kadar aynı sınıfta yer alsalar dahi tüketiciler nezdinde yanılgıya düşülecek bir benzerlik bulunmadığını, müvekkiline ait markanın İstanbul’da itiraza mesnet markaların ise Alanya ve Denizli bölgelerinde kullanılması sebebiyle iltibasa yol açacak ve tüketiciyi yanılgıya düşürecek şekilde benzer olmadığını iddia ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-4590 sayılı kararının tümden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili …’ün “…” markası ile 43. Sınıfta hizmet vererek tanınmış hale geldiğini, davacının tescili istenen markasının esas unsurunun “MUHTAR” ibaresi olduğunu “THE” ibaresinin İngilizcede bir takip için, işaret etmek için yaygın olarak kullanılan zayıf bir ibare olduğunu, müvekkiline ait markada yer alan “s” takısı ve “quality pub” ibarelerinin benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini ve asıl unsurun “MUHTAR” ibaresi olduğunu, davacının “MUHTAR” ibaresini kullanmak istemesi müvekkilinin markasının tanınmışlığına zarar vereceğini ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu ve itiraza mesnet markaların hem görsel hem de işitsel olarak benzer oldukları, görsel olarak yapılan incelemede müvekkilinin ve davacının markalarında esaslı unsurun “MUHTAR” ibaresi olduğunu, davacının davaya konu marka tescil başvurusunun müvekkiline ait markalarla aynı sınıfta yer alması sebebiyle, seri marka olduğu izlenimini yarattığı bu sebeple hem maddi hem de manevi olarak müvekkiline zarar verebileceğini, “…” ibareli markanın tüketicilerin bilinçaltında oluşturduğu algı bakımından müvekkiline ait markayı anımsatmakta, çağrıştırmakta olduğunu, davacıya ait marka tescil başvurusunun müvekkiline ait markayla aynı sınıfta yer almaları sebebiyle karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, Marka Hukuku kapsamında karıştırılma ihtimalinin varlığının tek başına iltibas için yeterli görüldüğünü, davacının tescile konu markasının müvekkiline ait markalarla benzerliğinin TTK m. 56 hükmü kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiğini, markalar arasındaki benzerliğin, alıcıları farklı iki marka karşısında olduklarını anlamalarına rağmen, bu markaların aynı kişiye/firmaya ait olduğunu sanmaları ya da işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın olduğu kanısına kapılmalarına yol açacak olması nedeniyle iltibas ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Davalı …’ün 30/08/2021 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, davacı tarafından Denizli 4. Noterliğinin 01/09/2020 gün ve 22649 Yevmiye numaralı veraset ilamı dosyaya sunulmuş, bu hususta vefat eden davalının mirasçıları ………….. davaya dahil edilerek kendilerine tebligat yapılmış ve taraf teşkili sağlanmıştır. Mirasçılar tarafından vekil tayin edilerek davanın reddi talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü nedeniyle başvurunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” marka başvurusunun davacı U………. tarafından 13.05.2019 tarihinde 43. sınıfta yer alan; “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.”ni kapsayacak şekilde gerçekleştirildiği, söz konusu başvurunun 2019/47708 numarası ile işleme alındığı ve TÜRKPATENT tarafından incelenerek 27.05.2019 tarihinde 325 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanarak ilan edildiği, anılan ilana karşı davalı tarafça önceki tarihli muhtelif markaların varlığına dayanılarak itiraz edildiği ve bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığınca kabul edilerek davaya konu markanın reddolunduğu, bunun üzerine davacı yanca bu karara itiraz edildiği, davacı yanın itirazları üzerine Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından gerçekleştirilen incelemeler sonucunda verilen 26.05.2020 tarihli 2020-M-4590 sayılı kararıyla, ”…Kurul; başvuru ile başvuruya gerekçe olarak gösterilen bilgileri yukarıda verilen markaların benzer oldukları aynı/aynı tür malları/hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiş olduğundan markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu kanaatine varılmış ve Markalar Dairesi Başkanlığı kararı yerinde görülmüştür. Ayrıca her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/ hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmektedir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2019/47708 “…” markası ile YİDK kararına gerekçe gösterilen 2019/31167 numaralı “…”, 2017/108410 sayılı”…Muhtarın Yeri” 2018/28260 sayılı ”…… Yeri” ve son olarak 2017/00918 sayılı “Kebapçı Muhtar” markaları arasında, ilgili tüketici nezdinde iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalılar Markaları
… … + şekil – (2019/31167)
(43. sınıf) …Muhtarın Yeri + şekil
(2017/108410)
….. Muhtarın Yeri + şekil
(2018/28260)
….. Muhtar
(2017/00918)
(43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacı yana ait dava konusu markanın kapsamındaki hizmetler ile YİDK kararına gerekçe gösterilen …, …Muhtarın Yeri, Kebapçı Muhtarın Yeri markaların kapsamındaki hizmetlerin birebir örtüştüğü, Kebapçı Muhtar Markasının ise sadece ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” adına tescilli olduğu, bu markanın da davacı markasında yer alan ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile aynı olduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu 2019/47708 başvuru numaralı “…” markasının beyaz fon üzerine siyah renk ve büyük harfler kullanılarak ve herhangi bir figüratif unsura yer verilmeksizin yan yana getirilmiş “THE” ve “MUHTAR” ibarelerinden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; itiraza gerekçe gösterilen davalı markalarından olan 2019/31167 sayılı markanın; beyaz arka plan üzerine siyah renk kullanılarak fötr şapka giymiş takım elbiseli bir erkek figürün altında “…” ibaresinden oluştuğu, redde mesnet diğer marka 2017/108410 sayılı markanın; mor bir fon üzerine beyaz harflerle yazılmış “…Muhtar’ın Yeri” ibaresini içerisine alan mor renkli ışıma yapan sarı bir güneş figürünün içerisine yerleştirildiği, redde mesnet diğer marka 2018/28260 sayılı markanın; “kebapçı muhtarın yeri” ibarelerinden oluştuğu ve Muhtarın Yeri ibaresinin markada vurguyu ön plana çıkartacak şekilde “kırmızı” harflerle yazıldığı, Kebapçı ibaresinin ise siyah harflerle yazıldığı, markanın üst kısmında kırmızı bir satır görseline, alt kısmında ise kırmızı bir boynuz görseline yer verildiği, redde mesnet 2017/00918 sayılı markanın hiçbir görsel unsura yer vermeden kırmızı renkli “kebapçı muhtar” ibaresinden müteşekkil olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Tüm taraf markalarındaki ”MUHTAR” ibaresinin markalarda esas unsur konumunda olduğu, taraf markaları görsel olarak karşılaştırıldığında her ne kadar farklı yazı stilleri, renk kombinasyonları ve şekil unsurları kullanılmış olsa da markalarda ortak olarak yer alan “MUHTAR” ibaresinin görsel anlamda ön plana çıkan unsur olarak yer alması nedeniyle işaretler arasında ortalama düzeyde bir görsel benzerliğin var olduğu; her iki tarafa ait markalarda ortak olarak bulunan ve markaların esas unsuru konumunda olan “MUHTAR” ibaresinin 43. Sınıf emtialar bakımından kısmen dahi olsa ayırt edici vasfı bulunan bir kelime olduğu ve taraf markalarında baskın unsur olarak kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda taraflara da ait “MUHTAR” ibaresini içeren markalar arasında anlamsal bir benzerlik bulunduğu; karşılaştırılan markaların bazılarının başlangıç ve bitiş kelimeleri farklı olmakla birlikte esaslı ve baskın unsurların “MUHTAR” ibaresi olması nedeniyle, bu ibareye bağlı fonetik benzerliğin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalıların mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022