Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/174 E. 2022/93 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/173
KARAR NO : 2022/82

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU – UETS
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” ibaresini 2001 yılında, ilk kez tescil ettirmiş ve bu markalar üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını arttırmış ve arttırmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin “…” ibaresine haiz tanınmış marka başvurusu TÜRKPATENT tarafından incelemeye alınmış ve ilgili marka başvurusu kabul edilerek T/03137 başvuru numarası ile marka siciline işlenmiş olduğunu, müvekkili şirket 19 yılı aşkındır “…” ibaresine haiz markaları kullanması, ilgili markaya haiz ürünlerin kendi sektöründe tüketicilerce en çok tercih edilen ürün olması ve son olarak müvekkili şirketçe üretilen/ ürettirilen başarılı tanıtım projeleri sonucunda müvekkili şirketin hak sahibi olduğu “…” markası bütün sektörlerde bilinmekte/ tüketiciler tarafından sevildiğini, Tüketicilerin halihazırda sahip oldukları “…” marka imajının işbu dava konusu “…” markasına transferinin iltibasa sebebiyet vereceğini, işbu dava konusu “…” ibareli markanın 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetlerini kapsar bir şekilde tescil edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markalarının 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsadığı mahkemenizce de tespit edilebileceğini, dolayısıyla davalı yan markası ile müvekkili şirket markalarının 29, 30 ve 32. sınıflar yönünden ayniyet derecesinde benzer olduğunu, ortalama gıda tüketicisinin “…” ibareli marka ile müvekkili şirketin “…” ibareli markalarını benzer olarak algılayacağını, Yüksek Mahkeme kararları ve doktrin görüşleri özellikle çocukların tükettiği hazır gıda ürünleri hakkında yapılacak benzerlik incelemesinin bu tüketici kitlesinin markaları algılama biçimine göre yapılması gerektiğini ortaya koyduğunu, mevcut olayda ise dava konusu “…” markasının 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsar bir şekilde tescil edildiği düşünüldüğünde ortalama tüketicilerin bir kısmının çocuklardan oluştuğunun kabul edileceğini, müvekkili şirketin “…” ibareli ürünlerini çok uzun sürelerden beri kullanan/gören ortalama gıda tüketicilerinin işbu dava konusu marka ile karşılaştıklarında yanılgıya düşecekleri, özellikle çocukların işbu dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarını ayırt edemeyecekleri, bu markaların birbirleri ile ilişkili olduğunu düşüneceklerini, müvekkili şirketin … asli unsurunu taşıyan markaları ile işbu dava konusu “…” markası aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsar bir biçimde tescil edilmiş ve aynı tüketici kitlesine yöneldiğini, müvekkili şirket markaları ile işbu dava konusu markanın açık bir şekilde işitsel ve kavramsal benzerlikler taşıdığını, bu benzerliklerin markaların karıştırılmasına sebebiyet vereceğini, davalının müvekkiline ait tanınmış “…” markalarına benzer marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, birbirlerine ayırt edilemeyecek derecede benzeyen “…” markası ile “…” markalarının; aynı satış noktalarında, aynı raflarda, yan yana ve aynı cinsteki mallar üzerinde kullanılması sebebiyle karışıklığa meydan vereceğini, dava konusu markalar; gerek görünüm, gerek okunuş ve fonetik olarak, gerek harflerin dizilişi, gerek vurgu unsuru ve pek tabi kullanılacağı ürünler bakımından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şahsa ait “…” ibareli markanın tesciline cevaz verildiği takdirde bu durumun müvekkiline ait “…” ibareli tanınmış markaların ayırt edici karakterine zarar verecek ve davalının müvekkil markalarından haksız yarar sağlamasına sebep olabileceğini ifade ederek, davalı TÜRKPATENT’İN 28.05.2020 tarih ve 2020-M-4565 sayılı YİDK kararının iptaline, 2019/75084 kod numarasıyla tescil başvurusu yapılan ve tescil işlemleri devam eden “…” ibareli marka başvurusunun iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesiyle; müvekkiline ait marka ismi “…” olup markayı oluşturan logo, renklendirme ve yazı karakterleri ile davacı firma markalarını oluşturan kelime, logo, renklendirme ve yazı karakterleri arasında iltibasa yol açacak benzerlik bulunmadığını, taraf markaları arasında ortak kelime unsuru bulunmadığını, davacı yan … ve … kelimelerinin benzer olduğunu ve taraf markaları arasında bu sebeple iltibas oluşacağını ileri sürmekte ise de; bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, taraf markaları arasında anlamsal bir benzerlik bulunmadığını, görsel açıdan incelendiğinde ise; taraf markaları gerek farklı renkte yazılmış olmaları, gerek bütünsel kompozisyonları, gerekse de müvekkil markasının Arap harfleri ile yazımının şekil olarak eklenmesi nedeniyle görsel benzerlik içermediğini, müvekkili markası … şeklinde, diğerleri ise …, … olarak okunup algılanmakta olup, markalar arasında işitsel bir benzerliğin de olmadığını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan farklı olmanın yanı sıra, genel izlenim ve bütünsel imaj bakımından da farklı olduğunu, dolayısıyla, müvekkili markası ile davacı yan markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı yanın tanınmışlık iddialarını kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; bilindiği üzere, bir markanın tanınmış marka gerekçe gösterilerek yapılan itiraz üzerine reddedilebilmesi için ön koşulun, başvuru yapılan marka ile tanınmışlığı iddia edilen itiraz gerekçesi markanın aynı/benzer olmasının gerektiğini, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, somut olayda 6769 sayılı SMK Madde 6/5 hükmünün uygulanabilmesi için gereken ön koşulun mevcut olmadığını, davacı yanın kötü niyet iddialarının ise soyut iddialardan ibaret olup, kabulünün mümkün olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davaya konu 2019/75084 kod numaralı …+Arapça Yazı ibaresinin … tarafından 07/08/2019 tarihinde 29, 30, 32. Sınıflardaki mallarda tescil edilmesi için TÜRKPATENT’e başvuru yapıldığı, Marka Dairesi tarafından 6769 Sayılı SMK 16. Maddesi uyarınca 12/09/2019 tarih ve 332 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, ilana … Enerji İthalat ve Sanayi Ticaret AŞ ile … Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ’nin itiraz ettiği, … Enerji İthalat ve Sanayi Ticaret AŞ tarafından yapılan itirazın kısmen kabulüne, … Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ’nin itirazın ise reddine karar verildiği, karara karşı … Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ’nin itiraz ettiği ve YİDK’nın 28.05.2020 Tarihli 2020-M-4565 Sayılı kararıyla; “2019/75084 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2015 98217, T/03137, 2015 83448 sayılı “…” “…” ,”…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve tanınmışlık gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca tümden reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. … Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu çerçevede, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Ayrıca, muterizin md. 6/5 tanınmışlık gerekçeli itirazı, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır.” gerekçesiyle, ”İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu markanın kapsamındaki malların davacı markalarının kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, somut olay kapsamında davacı yan markasının tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, TÜRKPATENT 2020-M-4565 Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu, kötü niyet iddiaları hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

… +(Arapça Yazı) …+şekil
(29, 30, 32. sınıf) …

… Bitter+şekil
(05, 29, 30, 32. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalıya ait dava konusu markanın kapsamındaki; “29. Sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30. Sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 32. Sınıf: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” mallarının davacıya ait redde gerekçe markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın kırmızı büyük harflerle “…” ibaresi ve bu ibarenin hemen altında Arap harfleriyle “…” şeklinde telaffuz edilen ibarenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının redde gerekçe markaların münhasıran veya ürün ambalajının üzerinde “…” ibaresi veya başka bir unsur ile birlikte “…” ibaresini içeren, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markaları olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi, davacı markalarının esas unsurunun ise “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu “…” ibaresinin “hırs, özgürlük, kuvvet, güvenilirlik” gibi anlamlara gelen kişilere verilen bir isim olarak kullanıldığı, “…” kelimesinin ise Arapça kökenli olup “cömertlik, yüce gönüllülük” anlamlarına geldiği, dilimizde -m harfinin aidiyet bildiren 1. tekil iyelik eki olarak algılanması ile kara sözünden türetilmiş olarak algılanabileceği tespit edilmiştir. Bu kapsamda anlamsal benzerlik bulunmamaktadır. Davacı markaları ile dava konusu marka, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, dava konusu markanın yedi harfli, davacı markasının beş harfli olduğu, her ne kadar davacı markası ile dava konusu markanın son dört harfi “aram” aynı olsa da, dava konusu markanın başında yer alan “alg” harflerinin ve Arapça ibarenin varlığının işitsel ve görsel farkılık yarattığı görülmektedir. Dava konusu markanın Türkçe karakter ile okunduğu düşünüldüğünde tüketicinin “…” şeklinde okuyacağı, bu okuma şeklinin … ifadesinden tamamen ayrıldığı, arapça telaffuzda ise ayrılığın arttığı anlaşılmaktadır. Tüketicinin bütünü bölerek al ifadesini kırmızı olarak algılayıp ikincil ibare olan … ifadesini … şeklinde algılaması ve aynı manayı vermesi mümkün görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “… +(Arapça Yazı)” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… +(Arapça Yazı)” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸