Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/17 E. 2022/302 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/17 Esas – 2022/302
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/17
KARAR NO : 2022/302

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı şirket tarafından 2019/03110 sayılı marka başvurusunda bulunulduğunu, müvekkili firmaya ait … DOYSUN ibareli markaları ile benzer olması nedeni ile 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi uyarınca itiraz edildiğini, itirazlarının reddedildiğini, markaların görsel, fonetik ve kavramsal açıların tümü itibari ile ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu için halk nezdinde iltibas yaratacağını, müvekkilinin ülkemizin köklü ve öncü kuruluşlarından biri olduğunu, … markasının kullanım hakkının müvekkilinde olduğunu, … A.Ş.’nin üst segment markası …, dünya çapında “Respect Food-Gıdaya Saygı” felsefesiyle gıda israfına karşı sürdürdüğü girişimi, Türkiye’de “… Doysun” projesiyle bir adım daha ileri taşımakta olduğunu, 2017 yılından itibaren bir çok video ile tanınmış marka haline gelen ‘… DOYSUN’ yalnız videolar ile tanınmış hale gelmeyip aynı zamanda ‘… Doysun Gıdaya Saygı’ ismiyle kitap yayınlamış olduğunu, Youtube üzerinde 150.000’e yakın abonesi olduğunu, müvekkili markası ‘… Doysun’ isimli Instagram hesabı üzerinden de paylaşımlarda bulunmakta olup 375 bin takipçisi bulunmakta olduğunu, Buna ek olarak …’ün sunumuyla … Doysun adlı program NTV kanalında her Pazar 11.15 te izleyicilerle buluşmakta olduğunu, müvekkil adına tescilli … DOYSUN markalari ile ayirt edilemeyecek kadar benzer olan marka başvurusunun ayni ürünler ve ilişkili hizmetler için tescili 6769 sayili sinai mülkiyet kanunun 6. maddesine aykiri olup, yidk kararinin iptali gerekmekte olduğunu, müvekkilinin2017/44938 ve 2017/114262 numaralı … doysun ibareli markaları bulunduğunu, başvuruya konu markanın esas ibaresinin RUHUNU BESLE ibaresi olduğunu, bu markanın müvekkile ait … DOYSUN markalarının serisi olduğu izlenimi uyandıracak nitelikte olduğunu, bu durumun dava konusu markaların gerek kavramsal gerekse işitsel ve görsel olarak karıştırılmasına, aralarında bağlantı kurulmasına neden olduğunu, davalı yanın RUHUNU BESLE markası müvekkili adına tescilli bulunan … DOYSUN ibaresinin ilk kelimesini aynen içermekte olduğunu ve BESLE ile DOYSUN ibareleri de özellikle kavramsal olarak tüketici zihninde AYNI çağrışımı uyandıran kelimeler olduğunu ve dolayısı ile markaların bir bütün olarak neredeyse birebir aynı olduğunu, markaların ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacak derecede benzer olduğunu, markaların aynı sınıfta yer alan aynı malları ve hizmetleri kapsamakta olduğunu, “… DOYSUN” ibareli markaların 6769 sayili SMK’nın 6/5’nci maddesi anlaminda tanınmış marka olduğunu, … doysun markalari ile ayirt edilemeyecek kadar benzer markasinin tesciline izin verilmesi müvekkilin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği … doysun markalarinin sulandirilmasina neden olacağını, marka başvurusunun iyi niyetle yapılmadığını, marka başvurusunun TTK anlamında haksız rekabet oluşturmakta olduğunu, beyanla TPMK YİDK’nın 2019-M-9847 sayılı kararının iptaline ve tescili halinde 2019/03110 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davalının markasının özgün yazı stili, işaretlerin özgünlüğü, işaretlerin özgünlüğü, markanın tüketici nezdinde bıraktığı izlenim ile davacı markasından tamamen farklı olduğunu, tüketicilerin bu markayı davacıya ait olarak algılamasının mümkün olmadığını, markanın bütünü ile incelenmesi gerektiğini, markaların görsel,kavramsal, ses uyumuve genel intiba olarak karşılaştırması yapıldığında herhangi bir benzerlik ve iltibas bulunmadığını, ayırt ediciliğin sağlandığı, davalı markasının da tüketicilernezdinde tanınmışlığa sahip olduğunu, kurum nezdinde içerisinde RUH ibaresi geçen 41. Ve 43. Sınıflarda tescil başvuruları olduğunu, markasının faaliyet alanının güzellik merkezi olduğunu davacının faaliyeti ile de ilgisi olmadığını, ayrıca davacının tarafının faaliyet alanı olan güzellik bakım hizmetler ile ilgili 44. Sınıfta tescili de bulunmadığını, markalar arasında emtia benzerliği de bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … tarafından 14/01/2019 tarihinde ” ruhunu besle glamor” ibaresinin 41, 43, 44. sınıf mallar ve hizmetlerde kullanılmak üzere TÜRKPATENT nezdinde marka başvurusu yaptığı, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 19/02/2019 tarihli karar ile başvurunun 12/02/2019 tarih ve 318 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımına karar verildiği, yayıma… A.Ş adına vekili tarafından 12/04/2019 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından md.6/1 kapsamında inceleme sonucu markalar arasında iltibas bulunmaması nedeniyle reddedildiği, muteriz tarafından yapılan ikinci itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından incelendiği ve Kurul tarafından tesis edilen 2019-M-9847 sayılı YİDK kararında; “ 2019/03110 başvuru numaralı ve “ruhunu besle glamor” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2017 114262, 2017 44938 sayılı ve “… doysun”, “… doysun” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği üzere 6769 s. Kanun’un 6 ncı maddesi (1) inci fıkrası “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmüne amirdir. Bu bağlamda, bahsi geçen hüküm anlamında karıştırılma ihtimalinden söz edebilmek için öncelikle, iki koşulun birlikte var olması gerekmektedir. Bu iki koşuldan birincisi, tescili talep edilen markanın daha önceden tescilli ya da başvurusu yapılmış bulunan itiraz gerekçesi marka(lar) ile aynı ya da benzer olması, diğeri ise uyuşmazlığa konu markaların aynı ya da benzer/ilişkili mal ya da hizmetleri kapsamasıdır. Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, 6769 s. Kanun’un ilgili hükmü anlamında markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/IV maddesi “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” hükmüne amir iken aynı Kanun’un 6/V maddesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/IV ve 6/V maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir. ” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/01/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda / ek raporda özetle: davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer olmadığı, bu nedenle iltibas ihtimali bulunmadığı, davaya konu marka başvurusunda 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi tanınmış marka olduğunun ispat edilemediği, davaya konu marka başvurusunda6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi bağlamında kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu 2019-M-9847sayılı YİDK kararının isabetli olduğu ve ispat koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

RUHUNU BESLE GLAMOR+şekil … Doysun
(41, 43, 44. sınıf) … Doysun
(07, 08, 09, 11, 35, 38, 41, 43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu başvuru konusu marka kapsamındaki ”41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43. Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” ile davacının 2017 114262 tescil numaralı markasının tescil kapsamında yer alan ”41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43. Sınıf:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvan bakım evleri hizmetleri” nin aynı/aynı tür ve benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; davalı markasının beyaz zemin üzerine eflatun renkli ve italik olarak üstte “”Ruhunu Besle”” ibaresi altında ise mavi renkli içiçe ters şekilde geçmiş G harfinden oluşan logo ve altında yine eflatun renkli “glamour” ibaresinden oluşan kompozisyon bir marka olduğu, davalı marka kompozisyonunda bulunan “GLAMOR” ibaresinin ve üstündeki logonun daha küçük fontta ve altta kullanıldığı, şekil unsuru da yer almakta ise de mezkur şeklin marka imajında etkisinin düşük olması karşısında “söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği markadaki sözcük unsurlarının baskın ve ayırt edici unsur olduğu; bu kapsamda markanın baş kısmında yazılan “RUHUNU BESLE” ibaresinin, marka imajını aktaran esaslı/asli unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının her iki markasının da beyaz zemin üzerine siyah ve stilize edilmemiş harflerle herhangi bir şekil unsuru da içermeyen “… Doysun” kelime kompozisyonundan oluştuğu, marka imajının esaslı unsurunun “… Doysun” ibaresinin tamamı olduğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının esas unsurlarının “… DOYSUN” ve “ RUHUNU BESLE” ibareleri olduğu, bu ibareler içerisinde tek ortak kelimenin “… / RUHUNU” kelimesi olduğu, RUH kelimesinin “insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin” ve mecazi anlamda “duygu ” anlamlarına geldiği, tek başına ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu ve yaygın kullanımı olduğu, taraf markalarında bulunan BESLEMEK VE DOYMAK kelimelerinin de genel olarak “açlığı gidermek” ve mecazi anlamda “tatmin etmek, bir duyguyu gönülde yaşatmak” anlamlarına geldiği, dolayısıyla bu kapsamda taraf markalarının kavramsal olarak benzer oldukları; bununla birlikte davaya konu markalarda telaffuza konu olabilecek ibarenin “RUHUNU BESLE GLAMOR” ve “… DOYSUN” ibareleri olduğu, sesçil olarak RUH ibaresinin benzerlik taşımasının diğer unsurlar nedeni ile markaların bütünsel olarak sesçil olduğu sonucunu doğurmayacağı, taraf markalarının sesçil olarak benzer olmadıkları; markaların görsel olarak birbirlerine benzemediği, bu kapsamda markalarda yer alan unsurların yoğun kullanımı nedeni ile ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzer olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalıya ait marka ile davacının markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması ortalama tüketicilerin davacı markalarından edindiği izlenimi davalı başvurusuna aktarabilecek olmaması, tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark edeceği, her iki markanın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olmaması, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde RUH kökünden türetilmiş bir çok marka kaydı da bulunması karşısında iltibas ihtimali bulunmadığı; iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı; davacı tarafça, davalının marka tescil başvurusunda kötü niyetli davrandığına yönelik ileri sürdüğü iddiaları ile ilgili olarak dosyaya herhangi bir belge sunmadığı gibi davalı yanın anılan başvuruyu kötü niyetli olarak gerçekleştirdiğini gösterir herhangi bir emareye de dosya kapsamında rastlanmadığı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022

¸ ¸