Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/16 E. 2021/225 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/16
KARAR NO : 2021/225
DAVA : Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın … sayılı tasarımı tescil ettirdiğini, bahsi geçen tasarımın müvekkilin 2005 yılından beri tescilli olarak kullandığı tasarımların aynısı olduğunu, … sayılı müvekkili tasarımı ile dava konusu ambalaj deseni tasarımının birebir aynı olduğunu, her iki tasarımda da ambalajın ortasında marka, marka etrafında fındık içi bulunduğunu, her iki tasarımda da toplam 8 adet fındık görselinin kullanıldığını, davalı ambalajının katlanmış halinin müvekkili tasarımının katlanmış hali ile aynı olduğunu, tasarımlarda kullanılan renklerin dahi benzer olduklarını, davalıya ait tasarımın esinlenmenin ötesinde taklit yolu ile oluşturulduğunu, müvekkilinin dava dışı üçüncü bir firmaya ait ve dava konusu tasarım ile benzer nitelikte olan … sayılı tasarıma karşı ileri sürdüğü itirazların kabul edildiğini, dava konusu tasarım başvurusunun kötü niyetle yapılmış olduğunu ileri sürerek işbu … sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacı yanın iddialarının aksine müvekkili tasarımının, davacı tasarımından esinlenme veya taklit edilme yoluyla oluşturulmadığını, taraf tasarımları arasında işitsel ve görsel açıdan farklılıklar bulunduğunu, her iki markanın ürünlerinin de küçük hacimlerde dörtgen prizma kalıplar halinde üretilen fındıklı çikolatalar olduğunu, piyasada fazlasıyla bu ürünlere benzer ürünün yer aldığını, ancak bu benzerliğin çikolataların dörtgen prizma şeklinde paketlenmesine ilişkin olup alt taban ile üst tabanlar arasında boyut farklılığı ve kenarların köşeli veya oval olması seçenekleriyle oluşturulabilecek çok fazla bir kombinasyonun da bulunmadığını, davacı tasarımı ile müvekkili tasarımının farklı özellikler taşıdığını, her iki ürünün de fındıklı olmasından kaynaklı olarak fındık içi resminin kullanılmasının olağan olduğunu, ancak fındıkların konumlandırmalarının farklı olduğunu, ayrıca yine ambalajlar üzerindeki yazıların da farklı olduğunu, ambalajlarda kullanılan siyah ve gold renklerinin sıkça kullanılan renkler olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının … tescil numaralı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşımadığı, davacının daha önceki tarihli tasarımlarıyla iltibas tehlikesi oluşturduğu iddiası ile davalıya ait tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebi noktalarında noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ ek raporda özetle: dava konusu … sayılı tasarımın, davacı yana ait önceki tarihli 2005 05272 sayılı tasarım karşısında, yeni olarak algılansa da ayırt edici olarak algılanmayacağı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun / ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir tasarımın sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Yenilik ve ayırt edicilik” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 56. maddesi;
“Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:
a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.
b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.
Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” şeklindedir.
Aynı Kanun’un “Kamuya sunma” başlıklı 57. maddesi ise;
“Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.
Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.” şeklindedir.
6769 sayılı SMK’nın 58. maddesine göre tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu kanundan doğan haklarını kullanabilir. Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
Bir tasarımın yeni olabilmesi için, onun aynısının, tescil tarihinden evvel dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Tasarımların aynı olup olmadığının tespiti için yapılacak benzerlik testinde; aynı izlenimi uyandırma, aynı etkiyi yapma, karıştırılma tehlikesi veya olasılığı incelenemez. Bunlar ikinci aşamaya yani ayırt edicilik tetkikine aittir. Tasarımın yeniliği yoktur diyebilmek için, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın, önceden kamuya sunulan (faydalı model, marka ve) tasarım belgelerindeki tasarımlar ile aynı olması şarttır. Terkini talep edilen tasarım öncekinden sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilecektir. Yenilik önceki tasarıma göre belirlenecektir. Aynı kabul edilmeye engel olamayan küçük ayrıntılarda farklılık hâkimin takdirine göre belirlenecektir. Burada şu ölçü verilebilir; fark, aynı olmayı ortadan kaldırmıyor, mevcut önceki tasarım görünümünü sürdürüyor, fark sadece mevcut görünüme, yani mevcut tasarıma ek, onda bir değişiklik, ondan bir sapma niteliği taşıyorsa, yani farklılık o (mevcut tasarım) esas alınarak ondan hareketle yapılmışsa küçüktür. Bunun dışında kalan farklar ise büyüktür. Yenilik ne özgünlük, ne eşsizlik, ne estetiğe sahip bulunma, ne de estetiğin ve kalitenin basamağıdır.
Başvurusu yapılan bir tasarım yenilik testini geçebilirse ikinci olarak ayırt edicilik incelemesine tâbî tutulur. Bu test bir kıyaslama incelemesidir. Bir tasarımın ayırt ediciliğe sahip bulunması demek, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile kıyaslanan tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması demektir.
Bilgilenmiş kullanıcı ise, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı ara veya nihaî tüketicidir. Ancak asla bir uzman değildir. Mahkememiz de bilgilenmiş kullanıcı konumunda bulunan ilgililerin katılımıyla oluşturulmuş bilirkişi heyetinden mütalâa almıştır.
Kıyaslama, tescili istenen tasarım ile kıyaslanan tasarımların tam karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. Ayırt edici niteliğin incelenme ve değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesini ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınmasını emredici bir ifadeyle istemiştir. Bilgilenmiş kullanıcının fark edebileceği değişiklikler ise daima göz önünde tutulmalıdır.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bulunmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bu nesnel değerlendirmede tekdüze özellik ve nitelikler göz önünde tutulur. Bazı biçimler (=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda tasarımcının hareket alanı pek dardır. Meselâ, bir otomobilin, ütünün ve şişenin şekli gibi. Her otomobil, ütü ve şişe birbirine benzer. Ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Dolayısıyla işlevin yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
DAVALI TASARIMLARI DAVACI TASARIMI

Benimsenen bilirkişi mütalâalarında da ifade olunduğu üzere; dava konusu tasarım paketli olarak satılan küçük çikolataların ambalajlaına ilişkindir. Bu tür tasarımlar için teknik zorunluluk olarak değerlendirilebilecek yegane özellik ambalajın, kapladığı ürünün formu ile uyumlu olacak bir şekle sahip olması olup bunun dışında ambalajda kullanılan desen, şekil, motif, renk, kurgu, kompozisyon itibariyle hiçbir teknik zorunluluğun var olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Ancak özellikle gıda sektöründe kimi ürün türleri açısından mutat olarak kullanılan renk unsurlarının var olduğu bilinmektedir. Söz gelimi çikolata ürünlerinde, ürün içeriğinde kullanılan meyve, kuruyemiş ürünlerine atfen ambalajların şekillendirilmesi mutat bir uygulamadır. Örneğin Antep fıstıklı ürün ambalajlarının yeşil renk ile olması, bitter çikolatalı ürün ambalajlarının siyah/çok koyu kahve, sütlü çikolatalı ürün ambalajlarının ise açık kahve rengi olması, yine portakal aromalı bir çikolatanın turuncu ambalajlı ya da somut uyuşmazlıktaki gibi karamelli biri çikolatanın karamel sarısı renkli ambalajları olması bilinen bir husustur. İlgili sektör açısından seçenek özgürlüğü oldukça geniş olmakla birlikte ambalaj üzerinde, içerisinde yer alan çikolata ürününün görseline, çikolatanın hangi içerikte olduğunu vurgulamak adına içerik ile ilgili renklere yer verilmesinin yaygın bir tasarım uygulaması olduğu da bilinmektedir.
Dava konusu tasarımların birebir çikolata ambalaj tasarımı olması nedeniyle, bilgilenmiş kullanıcının bu tür ürünlerin satışının gerçekleştirildiği herhangi bir bakkal, market, çikolata dükkanında çalışan bir satış görevlisi olabileceği gibi sıradan tüketicinin dahi bu tasarım için bilgilenmiş kullanıcı olarak kabul edilmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf tasarımlarına ait görseller incelendiğinde 1 sıra numaralı görsellerin ambalajın açık halini, 2 sıra numaralı görsellerin ise ambalajın ürün üzerine uygulanmış halini gösterdiği görülebilmektedir.
Bir grafiğin tasarımı, belirli bir zemin üzerinde şekil, renk, tipografik eleman gibi unsurların kompozisyonu ile oluşur. Söz konusu düzenin bütünlük arz etmesi, kompozisyondaki şekil-zemin ilişkilerinin kurgusu ile ilintilidir. Tipografik elemanları markayı oluşturan unsur olarak dışarıda tuttuğumuzda; geriye kalan tasarım elemanlarının (çizgi, şekil, zemin, renk, doku vb.) düzenlenme ilkeleri ve birbirleri ile kurduğu ilişkiler, tasarımların incelenmesine dayanak oluşturmaktadır. Dava konusu tasarımlar ile korunmak istenilen çikolatanın şekli değil ambalaj görselinin kendisidir.
Her iki taraf tasarımının da siyah ambalaj fonu üzerinde altın ve kırmızı renklerde oluşturulmuş olduğu, ambalajların açık hallerine ait görsellerde tam merkez noktalarında, tarafların ürünleri için kullandıkları marka görsellerinin yer aldığı, markaları oluşturan görsellerde altın sarısı rengin ortak olarak kullanıldığı, önceki tarihli dokümanda yer alan markada sözcük unsurunun ise kırmızı renk ile kompoze edildiği, her iki ambalajda da markaların dikdörtgen yapıda tasarlandığı ve yine altın rengi çizgilerle sınırlarının belirlendiği görülmüştür. Bunun yanı sıra taraf ambalajlarının her ikisinde de marka görsellerinin etrafında birbiri ile neredeyse aynı şekilde stilize edilmiş fındık içi görsellerine yer verildiği görülmektedir. Her iki tasarımda da toplam sekiz adet fındık içi görseli yer almakta olup fındıkların, merkezde yer alan logoların etrafına dizilimleri de aynı olduğu gibi yönleri de (alt ve üst ortada yer alan fındıklar haricinde) dışa dönük yapıda ve birebir aynı şekilde tasarlanmıştır. Yine kullanılan fındık görsellerinde de bilinen fındık içi görseli rengi kullanılmış olup bu bağlamda ambalajların açık hallerinin birbirleri ile oldukça güçlü bir görsel benzerlik taşıdıkları, yalnızca ambalajlar üzerindeki markasal unsurlar ve tali nitelikte kullanılmış sözcük unsurları (dava konusu tasarımda “tane tane fındıklı”, “bç” gibi ibareler yer almaktadır) bakımından genel görümlerde detaylarda kalan farklılıkların mevcut olduğu, keza tasarımların ürün üzerine uygulanmış ambalajlı hallerinde de meydana gelen bütünde üst kısımda taraf markalarına ait görsellerin yer aldığı, yanal yüzeyde ise fındık içi görsellerinin benzer konum ve görünümler ile yer aldığı, yine fındık görsellerinin yanal yüzeylere olan oransal büyüklüklerinin de neredeyse aynı olduğu, fındık içerikli bir ürünü ifade etmek için ambalaj üzerinde fındık görselinin kullanımı mutat bir kullanım olmakla birlikte somut uyuşmazlık bakımından tasarıma katkı sağlan görseller unsurların tamamı bakımından karşılaştırma yapıldığında, ambalajlar üzerindeki sözcük unsurları (tipografik elemanlar) haricinde kalan şekli, başka bir ifadeyle tasarım bütünlüğünü etkileyen grafik unsurlar bakımından taraf tasarımları bilgilenmiş kullanıcı nezdinde bir bütün olarak değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu ambalajları tasarımlarının, birbirleri karşısında yeni olarak algılansa dahi yeterli ayırt edicilik taşımadıkları, tasarımların, ambalaj üzerinde yer alan markaların güncellenmesi/değiştirilmesi ile oluşturulmuş versiyonları olarak algılanacakları, başka bir ifadeyle bilgilenmiş kullanıcının önceki ambalajdan edindiği görsel algının, dava konusu ambalajda da aynı şekilde devam edeceği ve değişmeyeceği, her ne kadar ambalajın ürün üzerine uygulanmasında, ambalajın bütününe hakim unsurların markaları meydana getiren işaretler olduğu değerlendirilebilir ise de ilgili tasarımların nihai kullanımlarında, ürün üzerinden açılarak gözlemleneceği, bu gözlemde de tasarımların ihtiva ettikleri görsel unsurlardaki, renk kombinasyonlarındaki ve bütünsel mizanpajlarındaki ortak noktaların çokluğu karşısında farklı özelliklerin bütünsel algıları birbirlerinden uzaklaştırmaya yeterli olmadığı değerlendirilmiş olup nihai olarak … sayılı tasarımın, önceki tarihli doküman karşısında yeni ve fakat ayırt edici olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
Netice olarak; dava konusu … sayılı tasarımın, davacı yana ait önceki tarihli 2005 05272 sayılı tasarım karşısında, yeni olarak algılansa da ayırt edici olarak algılanmayacağı kabul edilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
Davalıya ait … numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.470,60-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.354,00-TL
TOPLAM :2.470,60-TL