Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/159 E. 2021/195 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/159
KARAR NO : 2021/195
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/06/2020
KARAR TARİHİ : 08/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı marka sahibinin, müvekkili şirket adına kayıtlı bulunan “…” ibareli markalara benzeyen, hükümsüzlüğü talep olunan “… …” ibareli markasını tescil ettirmek istemesi üzerine davalıya ait 2019/10258 başvuru numaralı “… …” markasına itiraz ettiklerini, yapmış oldukları itiraz sonucunda TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı’nın itirazlarını reddettiğini, verilen ret kararı sonrasında yapılan itirazın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nca 04.03.2020 tarihli … sayılı karar ile reddedildiğini, müvekkili şirketin, … … Mağazacılık San. ve Tic. A.Ş. tarafından 2009/09261 başvuru numarasıyla “…” ve 2015/08388 başvuru numaralı “… …” gibi markaları için koruma sağlamak amacı ile TPMK nezdinde tescil başvurusunda bulunduğunu, söz konusu markaların 18/25/35. sınıflarda tescil edildiğini; müvekkili firmanın Türkiye’de bilinen Kemal … Kundura Mağazaları ve Deri Mamulleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile bağlantılı bir firma olduğunu, söz konusu iki firmanın da aynı faaliyet alanında yer alan, yönetim kurulu ve kurucu üyeleri açısından benzerlik ve akrabalık ilişkisi taşıyan bir firma olduğunu, söz konusu şirketlerin ticari alanda da ortak hareket etmekte olduklarını, Kemal …’nın; 1950 yıllarında kurulduğunu, üç kuşaktır günümüze gelen sektöründe tanınmış bir marka olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ve “…” ibareli TPMK nezdinde bir çok markasının bulunduğunu, tescilli markalarının bulunduğunu; dava konusu edilen “… …” markası ile de müvekkilii adına kayıtlı “…” markasının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, Müvekkili şirkete ait “…” ibareli markalar ile davalı kurum nezdinde itiraz dosyalanan 2019/10258 başvuru numaralı “… …” ibareli marka arasında tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacak derecede benzerlik ve iltibasın mevcut olduğunu, Müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların 18, 25 ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu, davalıya ait dava konusu edilen “… …” markasının ise 25 ve 35. sınıflarda tescil edilmek istenildiğini, markalar arasında 25 ve 35. sınıflar bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olduğunu, Her iki markanın da esas unsuru olan “…” ibaresi birebir aynı olduğundan markaların tüketici nezdinde karıştırılacağını, davalı markasının müvekkilie ait tanınmış seri “…” ve “…” ibareli markaların devamı olarak algılanacağını, markalar arasında görsel, sessel, anlamsal ve sınıfsal benzerlik bulunduğundan davalı markasının müvekkili şirkete ait tanınmış seri markaların arasına sızma niteliğinde olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu markasını uzun yıllardır ticaret hayatında aktif olarak kullanarak, belli bir tanınmışlığa ulaştığını, marka başvuru sahibinin kötüniyetinin YİDK tarafından incelenmediğini, müktesep hak sahipliği yönünden değerlendirme yapılmadığını, müvekkili şirketin, markalarını uzun yıllardır nizasız ve fasılasız şekilde kullanmakta olduğunu, “…” ibareli markasının sunduğu hizmetler ile özdeşleşmiş sektörde bilinirliğe sahip tanınmış marka olduğunu, dava konusu markanın tescil edilmesi durumunda müvekkili firmanın markasına yönelecek tecavüzleri önlemek amacı ile yapmış olduğu girişimlerin, yatırımların harcamaların boşa gideceğini ve karşı tarafın da bundan haksız kazanç sağlayacağını, ifade ederek “Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından 04.03.2020 tarihli … sayılı kararı sayılı numara ile verilen ret kararının iptaline ve Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvurusu yapılan 2019/10258 başvuru numaralı “… …” ibareli markanın tescil edilmesi halinde başvurusu yapılan tüm sınıflar açısından hükümsüzlüğüne; davalı şirketin dava konusu markayı üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde öncelikle teminatsız olarak aksi takdirde mahkemece uygun bulunacak makul teminat mukabilinde dosya üzerinde inceleme yapılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile verilecek ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına” karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu 2019/10258 markanın kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, davalı markasında, davacı markasında olmayan kelime ve kullanımlara esas unsur olarak yer verildiğini, markalarda kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, bu durumun markaları sadece görsel olarak değil, işitsel ve anlamsal düzeyde de birbirinden ayırmakta olduğunu, davalı markasının, davacı markasından farklı bir birlik ve bütünsellik içerisinde tüketiciye sunulduğunu, markanın bir bütün olarak algılanacağını, taraf markaları arasından bütünsel açıdan benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunmadığını, davacı markalarının, “… …” ibaresinin yanı sıra başkaca esas unsurları da içermekte olduğunu, davalı markasında yer alan bütünsellik ve “…” ibaresinin davacının 2009/09261 sayılı markasında yer almadığını, kullanılan logolar ve bütünsel olarak markaların benzer olmadığını, davacının markalarının tanınmış olduğuna yönelik dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, davacının kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;davalı … Moda Tekstil Dış Ticaret Ltd Şti.’nin dava konusu “… …” ibareli markasını, 25 ve 35. sınıflarda tescili için, Türk Patent ve Marka Kurumu’na 02/02/2019 T.’inde marka tescil başvurusunda bulunduğu, markanın 2019/10258 başvuru numarası ile işleme alındığı, Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, davalı başvuru sahibinin marka tescil başvurusu üzerine “Başvurunun 12/12/2019 tarih ve 318 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasına” karar verildiği, ilân üzerine, davalı başvuru sahibine ait 2019/10258 başvuru numaralı, “… …” ibareli markaya karşı işbu davanın davacısı … … Mağazacılık San. ve Tic. A.Ş. tarafından, 31/12/2019 T.’inde, 2018/74607, 2015/08411, 2015/08403, 2015/08395, 2008/07449, 2015/08388, 2009/09261 sayılı markaları ile benzer olduğu ileri sürülerek, Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1, 6/3, diğer, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunulduğu, dava konusu Markanın sahibi … firması vekilince 15.05.2019 tarihinde itiraza karşı görüş verildiği ve bu karşı görüş ile birlikte SMK 19/2 hükmü uyarınca KULLANMAMA DEF-İ nde bulunulduğu tescil tarihi üzerinden 5 yıl süre geçmiş markalara dayalı olarak yapılan itirazın dikkate alınmamasını talep ettiği, davacı yan tarafından kullanmama def-ine karşı kullanım evrakları sunulmadığı ve TPMK tarafından yapılan değerlendirmede kullanmama def-i kapsamında giren markalar ve emtialar değerlendirmede dikkate alınmadığı, davacı muterizin itirazı üzerine, Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığınca, 71248886-2019/10258/E.2019-OE-479680 sayı ile verilen 18/11/2019 T.’li kararda davacı muterizin itirazlarının incelenmesi sonucunda 2018/74607, 2015/08411, 2015/08403, 2015/08395, 2008/07449, 2015/08388, 2009/09261 sayılı markaların 25 ve 25. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” için kullanımın ispatlanması talep edilmesine rağmen itiraz sahibi tarafından yasal süre zarfında Kuruma markanın kullanımına ilişkin delil olarak herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı tespit edildiğinden bahsi geçen mal ve hizmetler 6/1 kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmadığı ve “itiraz/itirazların incelenerek ve haklı bulunmayarak reddine” karar verildiği, Türk Patent ve Markalar Dairesi’nin itirazın reddine dair kararının tebliğini müteakip muteriz tarafından bu kez Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na itirazda bulunulduğu, itiraz üzerine Türk Patent YİDK tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, 04/03/2020 tarihli ve … sayılı YİDK kararıyla; “2019/10258 başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2015 08411, 2015 08403, 2015 08395, 2008 07449, 2015/08388, 2009 09261, 2018 74607 sayılı markalar gerekçe gösterilerek 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel, işitsel, veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından karıştırılma ihtimali gerekçeli itirazın reddi gerekmiştir. Son olarak, markaların benzerliği, markaların ticaret alanında nasıl kullanıldıklarına göre değil, başvuru/tescile konu edildikleri haliyle değerlendirilmektedir. Belirtilen nedenle, itiraz evraklarında sunulan ve markanın piyasadaki kullanımın gösteren evraklar, karıştırılma ihtimali, gerekçeli itiraz incelemesinde dikkate alınmamıştır. Belirtilen nedenle itirazın tüm gerekçeleriyle birlikte reddi gerekmiştir.” ifadelerine yer verilmek suretiyle itirazın reddine oybirliği ile karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içinde 09/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:
6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca: davalı tarafından ileri sürülen kullanım ispatı talebi de göz önüne alındığında dava konusu, “… …” ibareli marka ile davacı muterize ait 2015/08388 ve 2009/09261 sayılı markaların tüm başvuru sınıfları bakımından ortalama tüketici nazarında bütünsel açıdan iltibas tehlikesine yol açacak düzeyde benzer olduğu, ancak 2015/08388 sayılı marka YİDK karar tarihinde hükümden düştüğünden değerlendirmede dikkate alınmasının mümkün olmadığı, ayrıca Davacı yanın 2009/09261 sayılı … markasına ilişkin olarak marka tescil sürecinde kullanım ispatı sunulmadığından bu markaya dayalı itirazların da yerinde olmadığı ve nihayetinde Türk Patent ve Marka Kurumu’nun … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu, Hükümsüzlük istemi yönünden, işbu davada davalı tarafından kullanmama def-inde bulunulmadığından tescilin üzerinden 5 yıldan fazla süre geçen ve kullanımı ispatlanamayan markaların da incelemeye dahil edilmesi gerektiği, bu minvalde dava konusu 2019/10258 başvuru numaralı “… …” markası Davacı yanın 2009/09261 sayılı … markasına benzer olduğundan ve emtia benzerliği koşulu da gerçekleştiğinden markanın tescili kapsamında yer alan tüm emtialar bakımından SMK 6/1 hükmü uyarınca hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca: davacının tescilsiz kullanımlarına değil tescilli “…” ibareli markalarına dayanması ve kullanım ispatı sunduğu emtiaların zaten tescilli markaları kapsamında olması nedeniyle SMK’nın 6/3. Maddesinin uygulama koşulları oluşmadığı, SMK’nın 6/6. maddesi uyarınca: davacının ticaret unvanının çekirdek/esaslı unsuru “… …” ibaresi iken davalının davaya konu başvurusunun “… …” olması, dolayısıyla ticaret unvanının çekirdek unsuru ile davaya konu başvurunun esaslı unsuru aynı olmaması, davacının sair sınai mülkiyet hakkının bulunduğuna dair herhangi bir delil de sunmaması karşısında SMK’nın 6/6. maddesinin uygulama koşullarının oluşmadığı, SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca: kötüniyetle ilgili takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, davalı yanın dava konusu 2019/10258 no.lu “… …” markasını tescil ettirmek istediği 25. ve 35. sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının davacı muterize ait yukarıda tablo halinde sunulan itiraza konu markaların mal ve hizmet sınıflarıyla aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olduğu anlaşılmıştır.
Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; davalının davaya konu marka başvurusunun düz siyah zemin üzerine birbiriyle birleştirilmiş, biri beyaz, diğeri gri, sırasıyla enine ve boyuna çizgili, iki büyük “…” harfinin, harf figürünün altında ince bir beyaz yatay çizginin şekli unsur olarak konumlandırıldığı, çizginin altında beyaz, büyük harflerle “…” ibaresine yer verildiği görülmüştür. Söz konusu markada bulunan “…” ibaresi “MODA” anlamına gelmekte olup kılık kıyafet/giyim sektöründe yaygın olarak kullanılan bir ibaredir. Bu kapsamda davaya konu markada tüketiciye marka algısı ileten esas unsurun “…” ibaresi olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; markalardan 2015/08388 sayılı ve 2009/09261 sayılı markalar haricinde kalan markaların düz beyaz zemin üzerine herhangi bir şekil yahut renk unsuru içermeden kelime unsurlarından oluştuğu, mezkûr markalarda herhangi bir unsurun ön plana çıkartılmamış olması karşısında kelime unsurlarının bir bütün olarak esaslı unsur olduğu, bununla birlikte 2015/08388 sayılı markanın birbiriyle iç içe geçmiş “…” şekil unsuru ve altında “…” ibaresinden müteşekkil olduğu, 2009/09261 sayılı markanın ise yalnızca birbiriyle iç içe geçmiş “…” şekil unsurundan oluştuğu görülmekle bu markaların esaslı unsurunun bir bütün olarak şekil/şekil+kelime unsuru olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davaya konu marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalardan 2009/09261 sayılı markanın görsel benzerlik olarak benzer olduğu diğer davacı markaları ile davalı markası arasında görsel bir benzerlik olmadığı, benzer olduğu tespit edilen bu markaya ilişkin olarak yapılan kullanmama def-i ne karşı herhangi bir delilin sunulmadığı, YİDK iptali istemi yönünden markaya itiraz aşamasında sunulmayan delillerin sonradan dikkate alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle YİDK kararı yönünden markalar benzer olsa da kullanmama define cevap verilmemiş olması nedeniyle bu markaya dayalı itirazların değerlendirmede dikkate alınmasının mümkün olmadığı, ancak davalı tarafından hükümsüzlük davasında kullanmama definde bulunulmamış olması nedeniyle hükümsüzlük iddiaları bakımından benzerlik değerlendirmesi yapıldığında; davalı markasının “…” sesleriyle; davacı muterize ait itiraz konusu markaların ise genel itibariyle …. sesleriyle okunacağı, davacıya ait 2009/09261 sayılı marka ile davalı markası arasında işitsel benzerliğin bulunduğu, benzer olduğu tespit edilen bu markaya ilişkin olarak yapılan kullanmama def-i ne karşı herhangi bir delilin sunulmadığı, YİDK iptali istemi yönünden markaya itiraz aşamasında sunulmayan delillerin sonradan dikkate alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle YİDK kararı yönünden markalar benzer olsa da kullanmama def-ine cevap verilmemiş olması nedeniyle bu markaya dayalı itirazların değerlendirmede dikkate alınmasının mümkün olmadığı, ancak davalı tarafından hükümsüzlük davasında kullanmama def-inde bulunulmamış olması nedeniyle hükümsüzlük iddiaları bakımından benzerlik değerlendirmesinin yapılması gerektiği, 2009/09261 sayılı marka ile davalı markasının işitsel olarak benzer olduğu; taraf markaları kavramsal açıdan incelendiğinde, davalıya ait marka başvurusunu oluşturan “… …” ibaresinde yer alan “…” ibaresinin, İngilizce’de ‘moda28’ anlamına geldiği, “…” ibaresinin ise doğrudan bir anlamının bulunmadığı, söz konusu ürünle karşılaşan ortalama tüketicilerin sözlük karşılığı bulunmayan bu ibareyi kavramsal olarak nitelendiremeyeceği; öte yandan davacı muterize ait “…” esas unsurlu markaların kavramsal açıdan “… …”nın baş harflerinden alındığı görülmekle, taraf markalarında kavramsal açıdan benzerliğin bulunmadığı; Tüm bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak benzer olması, markalarda ortak olarak bulunan “…” ibaresinin, çekişme konusu emtialarda ayırt ediciliği düşük bir ibare olarak değerlendirilmesinin mümkün olmaması, “…” ibaresinin davaya konu marka başvurusunda esaslı unsur olması ve bu ibarenin marka imajındaki bağımsız varlığını koruması, davaya konu marka başvurusunda bulunan “…” ibaresinin jenerik ve çekişme konusu emtialarda hemen herkes tarafından sıklıkla kullanılagelen bir ibare olması karşısında davaya konu marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalardan 2009/09261 sayılı markanın bütünsel açıdan iltibas tehlikesine yol açacak düzeyde benzer oldukları, benzer olduğu tespit edilen bu markaya ilişkin olarak marka tescil sürecinde yapılan kullanmama def-i ne karşı herhangi bir delilin sunulmadığı, YİDK iptali istemi yönünden markaya itiraz aşamasında sunulmayan delillerin sonradan dikkate alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle YİDK kararı yönünden markalar benzer olsa da kullanmama def-ine cevap verilmemiş olması nedeniyle bu markaya dayalı itirazların değerlendirmede dikkate alınmasının mümkün olmadığı, Ancak davalı tarafından hükümsüzlük davasında kullanmama def-inde bulunulmamış olması nedeniyle hükümsüzlük iddiaları bakımından benzerlik değerlendirmesinin yapılması gerektiği, 2009/09261 sayılı marka ile davalı markasının işitsel olarak benzer olduğu; davacının tescilli markalarına dayandığı, dosyada mübrez belgelerde “…” ibaresinin SMK 6/1. Madde bağlamında benzer bulunmayan ürünler üzerinde kullanımına dair herhangi bir bilgi yahut belgenin bulunmadığı göz önüne alındığında SMK 6/3. Madde bağlamındaki talebin kabul edilebilir olmadığı; davacının ticaret unvanının “…” değil “… … MAĞAZACILIK SAN. VE TİC. A.Ş.” olması, bununla birlikte davacının “…” ibaresi üzerinde SMK 6/6. Madde bağlamında sair bir sınai mülkiyet hakkının bulunduğuna dair bir delil sunmaması karşısında SMK’nın 6/6. maddesine uygulama şartlarının oluşmadığı; davalı tarafa ait marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığına dair dosyada somut bir delile rastlanmadığı anlaşılmakla, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, YİDK kararı yönünden itiraza mesnet markaların kullanmama nedeni ile defi talebine karşı işlem dosyasında delil sunulmadığından davanın reddine; hükümsüzlük davasında kullanmama nedeni ile defiye başvurulmaması, itiraza mesnet markalar ile dava konusu marka arasında karıştırılma ihtimali bulunması nedeni ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
TPMK YİDK’nın … sayılı kararı yönünden davanın reddine,
Davalı adına tescil edilen … …+ŞEKİL ibareli 2019/10258 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davalı …’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TPMK’ya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.485,10-TL
yargılama giderinin takdiren 1.656,73-TL’sinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.368,50-TL
TOPLAM :2.485,10-TL