Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/151 E. 2021/53 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/151
KARAR NO : 2021/53
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 09/02/2016
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” isimli turizm sektörü dergisinin Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, … markasının 38 ve 41. Sınıflarda tescili için TPE’ye başvurduğunu, başvurunun ilanına davalı şirket tarafından itiraz edildiğini ve …, …, …, … …, …, … …, …@… ibareli markalara dayanılarak itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiğini ancak bu karara davalı tarafından yapılan itirazın kısmen kabul edildiğini ve başvurunun “Dergi, kitap, gazete vb gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtayıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” için reddedildiğini, bu kararın yerinde olmadığını, TPE nezdinde 38 ve 41. Sınıfları kapsayan … ibareli çok sayıda marka bulunduğunu, müvekkilinin de … ibareli pek çok marka tescil işleminin devam ettiğini, müvekkili markası ile redde mesnet markaların benzer olmadığını, müvekkilinin tescil başvurusunu yaptığı markanın “…” (TURİZM MAGAZİN) kelimelerinin ilk hecelerinin kısaltmalarından oluşan “…” ibaresi şeklinde olduğunu, ortak bir isim ve/veya kelime barındırmakla birlikte, yeni unsurlarla zenginleştirilmiş yeni markaların yaratılmasının ticari hayatın bir gereği olduğunu, aksi bir yaklaşımla yeni markaların oluşturulamayacağı yönündeki söylemin hakkaniyete, piyasanın gerekliliklerine ve menfaat dengesine aykırı olacağını, tescil başvurusu yapılan “…” ibaresinin 556 sayılı KHK’nın marka tescili için aradığı tüm koşulları taşıdığını, müvekkilin tescil başvurusunun yazılışı ve kendine has tertip tarzı ile ayırt edici özellik ve vasıf kazandırılmış bir marka olduğunu, müvekkil markası ile davacı tarafından itiraza gerekçe olarak gösterilen … ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 7. ve 8. maddeleri anlamında bir ayniyet ya da benzerlik bulunmadığı gibi halk tarafından karıştırılma ihtimalinin de olmadığını, “…” markasının bir bütün itibariyle itiraza mesnet gösterilen markalardan görünüm, fonetik ve zihinde bıraktıkları etki itibariyle belirgin şekilde ayrıldığını, markaların hitap ettiği halk nazara alınarak bunların iki markayı karıştırıp karıştırmayacaklarının değerlendirileceğini, Yargıtayın bugüne kadar koyduğu kıstasın “orta seviyedeki tüketici” olduğunu, müvekkili markası ile itiraza mesnet markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı gibi tescili istenen markanın dergi-sosyal medya markası olduğunu, belli gelir ve eğitim seviyesine hitap ettiğini, tüketicisinin “bilinçli tüketici” olduğunu, markalarda yer alan “…” ibaresinin tali unsur olduğunu, “magazine” kelimesinin kısaltması olduğunu ve bir tek kişinin kullanımına özgülenemeyeceğini iddia ederek “…” ibareli marka tescil başvurusunun kısmen reddine ilişkin … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirketin vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait “… dergilerinin yayın hayatına başladığı Ankara’nın yanı sıra Türkiye’nin büyük illerinde ve birçok kitapevi vb. yerde satışa sunulduğunu, müvekkili şirketin dergicilik sektöründe faaliyet göstermesinin yanı sıra “… …” markası ile müşterilerine halkla ilişkiler, etkinlik ve itibar yönetimi hizmeti de verdiğini, müvekkili şirketin dergicilik sektöründe tanınmışlığının ve bilinirliğinin oldukça yüksek olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markasının hizmet kalitesiyle haklı bir üne kavuştuğunu, müvekkili markalarında yer alan SPOR, …, VİP, AND vb. ibarelerinin müvekkili şirketin seri markalarını yaratmak amaçlı konulan ayırt ediciliği zayıf yardımcı unsurlar olduğunu, müvekkili şirketin çatı markasının … ibaresi olduğunu, … markasının önüne ve arkasına birtakım ekler eklenerek seri markalar yaratıldığını, bu seri markalarla ortalama tüketici nezdinde yeni mal ve hizmetlerin müvekkil şirketle idari-ekonomik anlamda bir bağlılığı bulunduğu algısı yaratıldığını, davacının “…” markasının müvekkil şirketin “…” markaları ile iltibas oluşturacak kadar benzer olduğunu, müvekkili şirket aylık “…” dergisinin yanı sıra inşaat, iş, düğün, çocuk, mobilya dekorasyon vb. içerikli birçok dergi yayınladığından “…” markasının bir derginin adında kullanılması durumunda müvekkil şirketin çeşitlendirdiği dergilerden olduğu algısının ortaya çıkacağını, bununla birlikte bu durumun müvekkili ile davacı arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlantı bulunduğu algısını yaratacağını, böyle bir durumda müvekkili şirketin şöhretine halel geleceğini, davacı markasının müvekkili markası ile aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsadığını, davacının bu tescil ile müvekkilinin piyasadaki saygınlığından haksız yarar sağlayacağını, “…” ibaresinin müvekkili şirketin ticaret unvanında da yer aldığını, uzun süreli kullanım ve tanıtma sonucunda meşhur olan “…” markasının ayırt edicilik yönünden zayıf olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin tescile ve kullanıma dayalı öncelik hakkı olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 26/12/2017 tarih 2016/59 E. 2017/469 K. sayılı karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile “…” ibareli davalı markaları arasında, benzerlik ve seri marka imajı bulunduğu, çekişme konusu 41/04 “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” bakımından, markaların emtia listelerinin aynı tür ve benzer olduğu ve markalar arasında hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince mahkememiz ile aynı gerekçe ile davacı vekilininin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. HD’nin 26/02/2020 tarih ve 2019/3856 E. 2020/2072 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair verilen YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraf markaları arasında karıştırılmaya yol açacak derecede bir benzerliğin bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı vekilinin istinaf isteminin aynı gerekçe ile esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, “…” ibaresi 41. sınıftaki “Dergi, kitap, gazete vb gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtayıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” yönünden “MAGAZİN” ibaresinden türetilmiş olması nedeniyle ayırt ediciliği zayıf bir ibare olup, davacı tarafın marka başvurusunda bu ibareye ayrıca bir ön ek alınarak “…” ibaresinden tamamen farklı “…” ibaresi oluşturulmuş olmakla, karıştırılma ihtimalinin tespitinde markaların hecelerine ayrılmaksızın bir bütün olarak karşılaştırılması gerektiğinden davacının “…” ibareli başvurusu ile davalının “…” asıl unsurlu markaları arasında iltibasa neden olacak derecede benzerliğin bulunmadığının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle mümeyyiz davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, ”…davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, şeklinde karar verilmiştir.
Dava mahkememizin 2020/151 Esas sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair verilen YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı şirket tarafından … markasının 38. Sınıf: “ 01.Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. 02.Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). 03.Haber ajansı hizmetleri.”, 41. Sınıf: “ 01.Eğitim ve öğretim hizmetleri. 02.Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 03.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). 04.Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 05.Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 06.Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 07.Fotoğrafçılık hizmetleri. 08.Tercüme hizmetleri.” ni kapsayacak şekilde tescili için 20.10.2014 günü başvuruda bulunulduğu, TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 12.01.2015 tarih ve 233 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, … Medya Bilişim Yayıncılık Matbaa Reklam Ltd. Şti. tarafından …, …, …, … …, …, … …, …@… ibareli markalara dayanılarak 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi uyarınca ilana itiraz edildiği, TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, … Medya Bilişim Yayıncılık Matbaa Reklam Ltd. Şti. tarafından aynı gerekçelerle bu karara itiraz edildiği, İtirazı inceleyen TPE YİDK’nun 10.12.2015 tarih ve … sayılı kararı ile; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca … sayılı/başvuru numaralı ve “…”, “…”, “…”, “… …”, “…”, “…”, “fashion …”, “…@…” ibareli markalara dayanılarak reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olan markalardan “…” ibareli markaların “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” Hizmetleri için iltibas oluşturacak seviyede benzer oldukları kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenle, itirazın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bununla birlikte, diğer mallar/hizmetler açısından karıştırma veya ilişkilendirme ihtimallerinin bulunmadığı düşünüldüğünden tümden ret talebi haklı bulunmamıştır.” Gerekçesiyle itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun mal/hizmet listesinden “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” çıkartılmak suretiyle tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, YİDK kararının 11.12.2015 tarihinde davacı yanın marka vekiline tebliğ edildiği ve 09.02.2016 harç tarihli davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun ilanına davalı tarafından yapılan itiraz sonucunda başvurunun kısmen reddi ile ilgili verilen YİDK kararının 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/4 maddeleri gereğince yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığınoktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş ….bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş …markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise,…halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş……marka ile ilişkili olduğunu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilmez” ifadelerine yer verilmiştir.
Madde metninde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesi kavramları açıklanmamıştır. Ancak iltibas olgusu kaynak AB ülkelerindeki marka mevzuatları arasındaki uyumun sağlanmasıyla ilgili 1989/104 nolu direktifle uyumlu olarak iltibas tehlikesini de içine alacak derecede genişletilmiştir.
Uygulamada ve doktrinde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesinin belirlenmesinde bazı kriterlerden hareket edilmesi önerilmektedir. Bunlardan birincisi görsel, biçimsel, anlamsal ve sescil benzerlik, ikincisi tescili istenilen işaret ile buna engel olduğu düşünülen marka veya işaretin bütünsel anlamda potansiyel tüketiciler üzerinde bıraktığı genel intiba, üçüncüsü tescili istenilen işaretin bir diğer marka veya işareti andırıp andırmadığı, dördüncüsü markanın kullanılacağı ürün veya hizmetin ekonomik değeri ile bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyi, nihayet beşincisi alıcı grubunun markanın kullanılacağı ürün veya hizmetleri aldıkları sırada gösterecekleri muhtemel dikkat, ihtimam ve özenin derecesidir. Esasen tüm bu unsurların belli bir olayda hep birlikte ve aynı anda mevcut olması da şart değildir. Bunlardan biri veya bir kaçının bulunması hallerinde, somut olayın özelliklerine göre markalar arasında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bir iltibas veya iltibas tehlikesine neden olabilecek bir benzerlikten bahsetmek mümkün olabilecektir.
Başvuru ve önceki markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Zira tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir yada birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.(BENTLY, Lionel/SHERMAN, age. Sh. 817-818) Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması yada değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimalini için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece yada birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun yada baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yargıtay karıştırılma ihtimalinin tespitinde mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatini esas almaktadır. Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gerekenin ne olduğunu şöyle açıklamıştır:“Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
KHK’nin 8/4 hükmü, bir markanın (veya başvurunun) aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak hüküm bu ilkeye bir istisna getirmiş bulunmaktadır. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir marka veya başvurunun, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir. Kuşkusuz bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması, tek başına KHK 8/4 hükmü anlamında davalı şirket başvurusunun reddi için yeterli değildir. Ayrıca başvuruya konu işaret ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin birleşmesi gerekir. Bu haller, davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi (şöhretini sömürmesi), itibarına zarar verebilmesi, ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi(sulandırabilmesi)dir.
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
-dava konusu … kod numaralı … ibareli marka kapsamının; 41. Sınıf: 04. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Olduğu,
-Redde mesnet davalı markalarının:
… kod numaralı (30.12.2005) tescil tarihli … ibareli marka tescil kapsamının; 16, 41 sınıflarda;
… kod numaralı (14.12.2012) tescil tarihli … ibareli marka tescil kapsamının; 16. sınıf;
… kod numaralı (08.05.2007) tescil tarihli … ibareli marka tescil kapsamının; 41. sınıflarda;
… kod numaralı (17.12.2012) tescil tarihli … … ibareli marka tescil kapsamının 35, 38 ve 41. Sınıflarda,
… kod numaralı (05.02.2009) tescil tarihli … ibareli marka tescil kapsamının 16 ve 38. Sınıflarda,
… kod numaralı (14.12.2012) tescil tarihli … ibareli marka tescil kapsamının 16. Ve 41. Sınıflarda,
… kod numaralı (14.12.2012) tescil tarihli … … ibareli marka tescil kapsamının 16 ve 41. Sınıflarda,
… kod numaralı (17.12.2012) tescil tarihli …@… ibareli marka tescil kapsamının 09, 16, 38 ve 41. Sınıflarda, olduğu tetkik edilmiştir.
Davalının redde mesnet alınan markaları …, …, …, … …, …, … …, …@… ibarelerinden oluşmaktadır. Davalı markalarının tamamı … ibaresi etrafında türetilmiş seri markalardır. Zira markalarda yer alan SPOR, …, FREE, … ve … gibi ibareler, seri marka türetmeye yarayan tali unsurlardır.
Dava konusu davacı markası ise … şeklindedir. Marka “…” şeklinde bir bütün olmakla birlikte; … ibaresinin başında yer alan “tour” kelimesi “tur, gezi” anlamına gelen ve markanın kapsadığı çekişme konusu “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” hizmetleri açısından, ilgili yayın faaliyetinin gezi ve turizm sektörüne ilişkin olduğu yönünde güçlü bir mesaj veren, görece zayıf (tanımlayıcı, vasıf bildirici) bir marka işaretidir. Dolayısıyla işbu marka da, davalı markaları gibi … ibaresi etrafında türetilmiş bir marka görünümündedir.
Davacı yan her ne kadar … ibaresinin “MAGAZİNE” anlamına geldiğini ileri sürmüşse de, ülkemizde … şeklinde bilinen bir kısaltma ya da yaygın kullanım bulunmamaktadır. Dava dışı üçüncü kişilerin … ibaresine ilişkin kimi kullanımlarının ise … ibaresinin herkesin kullanımına açık bir ibare haline geldiği şeklinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda, … kelimesi çekişme konusu 41/04 alt grubundaki hizmetler bakımından ayırt edici bir marka işaretidir ve söz konusu ibare ile iltibas yaratan markaların tescili mümkün değildir. Öte yandan, … ibaresinin MAGAZİN kelimesini akla getiren bir kısaltma olduğu kabul edilse dahi, söz konusu ibare tescilli olduğu müddetçe asgari korumayı haiz olacağından, benzer marka tescillerine her halükarda engel yaratacaktır. Davacı TOUR ibaresi gibi dava konusu mal ve hizmet sınıfları yönünden oldukça zayıf bir ibare kullanmış yeterli ayırtedicilik yakalanamamıştır.
Yargıtay 11.H.D. nin 2010/15117E, 2012/14012K sayılı ilamında “zayıf markaların koruma kapsamı” değerlendirilmiş ve “…” markasında yer alan “…” ibaresinin sektöründe iplik emtiası için bir cins, vasıf ve ürünün karakteristik özelliğini betimlediği için ayırt ediciliği zayıf bir marka olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tip ibarelerin yanına başka unsurların kullanılması durumunda karıştırılma riskini olmayacağı yönündeki yerel mahkeme kararını; tescilli “…” markasının, hükümsüz kılınmadığı sürece hukuken koruma altında olacağı ve bu ibareyi içeren markaların benzer kabul edilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bu bağlamda; davalı markalarının ayırt edici, esaslı unsuru olan … kelimesinin, davacının … markasında aynen yer alması ve davacı markasının … ibaresinden türetilmiş imajı taşıması sebebiyle markalar arasında bağlantı kurulmasına yol açabilecek düzeyde benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı markasında ve davalı markalarında yer alan diğer ibareler markaların karıştırılmasını engelleyecek mahiyette ve etkide bir farklılaşma yaratmamaktadır. Davalının seri markalarının esaslı, ayırt edici unsuru olan … ibaresinin, aynı şekilde (markanın sonunda yer alacak şekilde) davalı markasında kullanılması, markalar arasında benzerliğe ve ilişkilendirme ihtimaline yol açmaktadır.
Davalının … esas unsurlu markalarından haberdar olan ortalama bir tüketicinin, davacı markasını aynı/aynı tür mal veya doğrudan ilişkili mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde, bu markanın davalıya ait olduğunu, onun izni ile kullanıldığını yahut davalı markalarının serisi olduğunu düşünmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira davalının … ibaresi etrafında seri marka yaratma amacı aşikardır. Markaların esaslı unsurlarındaki benzerlik/örtüşme, tüketici algısında taraf markaları arasında bağlantı kurulmasına sebebiyet verecek düzeyde baskındır. Bu bağlamda, ortalama bir tüketicinin, davacı ve davalı işletmeleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu zannına kapılma ihtimali oldukça yüksektir.
Öte yandan, çekişme konusu “41/04 “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).”, daha basım yayın sektörüne ilişkin olup, bu hizmetin tüketicileri toplumun her kesiminden kişilerdir. Bu bakımdan da ilgili emtianın özenli ve dikkatli bir tüketici kesimine hitap etmediği açıktır.
Sonuç itibariyle; … ibareli davacı marka başvurusu ile … ibareli davalı markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, aynı veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde markalar arasında karıştırma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu noktada çözümlenmesi gereken; dava konusu … markası kapsamında reddedilen çekişme konusu hizmetlerin, davalının … ibareli markalarının mal ve hizmetleriyle “aynı/aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığıdır.
“Aynı tür” mal veya hizmetten kasıt aynı sınıfın alt grubunda sayılan mal veya hizmetlerin birbirine göre durumudur. Farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı ise; bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle, bu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkânlarının bulunup bulunmadığı, birbirini tamamlayıcı niteliği bulunup bulunmadığı benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı dikkate alınarak belirlenir.
Davacı marka başvurusu kapsamında reddedilen çekişme konusu “41/04 “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” bakımından markaların emtia listeleri aynı/aynı tür hizmetlerden oluşmaktadır.
Somut olayda karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür ve doğrudan ilişkili olması, iltibası artıran bir husustur. Marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesi artmaktadır.
Davacı marka başvurusu kapsamında reddedilen hizmetler, davalı markaları kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür ve benzerdir. Bu durum taraf marka işaretleri arasındaki benzerlik ve seri marka imajı ile birlikte iltibasa sebep olabilecek düzeydedir.
Açıklanan nedenlerle; davacının … sayılı … ibareli marka başvurusu ile … ibareli davalı markaları arasında benzerlik ve seri marka imajı bulunduğu; çekişme konusu “41/04 “Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılması, dağıtımına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” bakımından, markaların emtia listelerinin aynı/aynı tür ve benzer olduğu ve markalar arasında hizmetler itibariyle 556 s. KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, başvurunun bu sınıflarda reddine ilişkin YİDK kararının yerinde olduğu kabul edilmilştir.
Açıklanan nedenlerle mahkememiz, Yargıtay tarafından bozulan mahkememizin 26/12/2017 tarih 2016/59 E. 2017/469 K. sayılı hükmünün hukuka uygun olduğu ve bozma kararında yazılı gerekçelerin kararın bozulması için dayanak olamayacağı kanaat ve düşüncesindedir. Bu nedenle direnme kararı vermiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1- Mahkememizin 26/12/2017 tarih 2016/59 esas 2017/469 karar sayılı ilamında DİRENİLMESİNE,
Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸