Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/140 E. 2022/78 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/140
KARAR NO : 2022/78
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : …

VEKİLİ :
DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU – UETS
VEKİLİ :
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 21/05/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacı tarafından 2019/04151 sayılı ve … … ibareli marka tescil başvurusunda bulunulduğu; marka başvurusunun yayınlanması üzerine davalı şirket tarafından yayına itiraz edildiğini; itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kararı ile reddine karar verildiğini; konunun bu sefer davalı şirket tarafından YİDK’ya taşındığı ve dava konusu YİDK’nun 2020-M-2874 sayılı kararının verildiğini; karar ile davacının marka başvurusunun reddine karar verildiğini; dava konusu kararın hukuka aykırı ve haksız olduğunu; inter ibaresi ile başlayan birçok isim ve marka bulunduğunu; markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını; inter kelimesinin sonuna reklam, pazarlama, tanıtım, iletişim sözcüklerinin ilavesi ile oluşan kelimeler grubunun marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü ile inter kelimesinin başlı başına ayırt edici vasfının bulunmadığını belirten ve dava konusu olaya teşkil edecek Yargıtay kararlarının dilekçe ekinde sunulduğunu; inter ibaresi ile başlayan pek çok marka olduğunu; davalı şirketin yolcu taşımacılığı alanında faaliyet gösterdiğini; davacı şirketin ise yük taşımacılığı alanında faaliyet göstermekte olduğunu; başvuru konusu sınıfın aynı olmasına rağmen tarafların sunmuş oldukları hizmetlerin farklı olduğunu; bu durumun davalı şirketin http://www…com.tr /tur/hakkimizda adresindeki internet sayfasındaki ifadeler ile de sabit olduğunu; markalar arasında benzerlik bulunmadığını; davacının 2019/04151 sayılı ve … … ibareli marka başvurusunun reddine dair verilen YİDK’nun 2020-M-2874 sayılı kararının iptali ile davacının marka başvurusunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, her iki markada da inter ibaresinin yer aldığını; söz konusu markaların aynı olan inter ibaresi ile başladığı; söz konusu ibarenin ayırt edici gücü zayıf olsa da markaların başında yer alan ibarelerin ortalama tüketici zihninde daha çok yer bulduğu; markalar arasında iltibas tehlikesinin somut olayda oluştuğu; dava konusu kararın yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davalı şirketim 37 yıl önce kurulduğunu; esasen taşımacılık sektöründe Türkiye’de önde gelen lider şirketlerden olduğunu; inter ibaresinin davalının tüm markalarında yer aldığını; söz konusu davalı markalarının tanınmış hale geldiğini; davacı şirketin marka başvurusunda yer alan … kelimesinin … kelimesinin kısaltılmışı olduğunu ve bu nedenle de davacı şirketin marka başvurusunda inter ibaresinin ayırt edici, esaslı unsur olarak yer aldığını; taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu; tarafların markalarının kapsamında yer alan hizmetlerin aynı olduğunu; TÜRKPATENT nezdinde taşımacılık hizmetinin yük ve yolcu olmak üzere ayrıştırılmadığını; dava konusu kararın yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile başvurunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı şirket tarafından 16.01.2019 tarihinde, … … +şekil markasının tescili için 39.sınıfta başvuruda bulunulduğu; marka başvurusunun resmi marka bülteninde yayınlanması üzerine davalı şirket tarafından adına kayıtlı markalar gerekçe gösterilerek karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım hakkı, tanınmışlık, diğer fikri haklar ve kişi hakları, kötüniyet gerekçeleri ile itiraz edildiği; itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 24.10.2019 tarihli kararı ile haklı bulunmayarak reddine karar verildiği; davalı şirketin bu sefer konuyu YİDK’na taşıdığı; YİDK tarafından verilen 28.03.2020 tarih ve 2020-M-2874 sayılı kararı ile itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verildiği görülmüştür. Söz konusu kararda özetle, itiraz gerekçesi markalar için davacı şirket tarafından kullanım ispatı itirazında bulunulduğu; davalı şirketin itirazına mesnet markalarından 2016/01071 sayılı marka dışında kalan markaların kullanımının ispatlanmadığı ve bu nedenle de Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 2016/01071 sayılı marka dışında kalan markaların dikkate alınmadığı; yeniden inceleme ve değerlendirme itirazında bu hususun itiraz konusu yapılmadığından işbu incelemede de sadece 2016/01071 sayılı markanın değerlendirmede dikkate alındığı; her iki markanın da inter ibaresi ile başladığı; bu ibarenin her ne kadar anlamlı ve ayırt edici niteliği görece düşük olsa da markaların algılama başında yer alan ibarelerin tüketicilerin dikkatini daha çok çektiği hususu ile başvurunun bütün algılama yaratır nitelikte bulunmadığı hususu dikkate alındığında başvuru ile itiraz gerekçesi 2016/01071 sayılı markanın davacı marka başvurusu ile benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesi ile başvurunun reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/05/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: taraf markalarının benzer olmadığı; taraf markalarının kapsamında yer alan hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu; taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığı; takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası
… …+şekil …
(39. sınıf) (39. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacının dava konusu marka başvurusunda yer alan 39.sınıf hizmetlerin tamamı davalının adına tescilli markalarının kapsamında yer aldığı, şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan birinin belirtili emtialar yönünden gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davacının markasının incelenmesinde;dava konusu marka başvurusunun … … ibareleri ile şekil unsurundan oluştuğu, davacının marka başvurusunda yer alan … ibaresinin büyük harflerle ve büyük punto ile üst bölümde yer aldığı; … ibaresinin beyaz renk ile, … ibaresinin ise siyah renk ile kaleme alındığı, diğer yandan davacının marka başvurusunda yer alan … ibaresinin aha küçük puntolarla markanın alt bölümünde yazılı bulunduğu, davacının marka başvurusunda yer alan … ibaresi İngilizce kökenli bir sözcük olup tedarik üzerinden mal ve hizmetlerin planlamasının yapılarak farklı noktalara ulaştırılması, taşımacılık olarak çevrilebileceği, bu ibarenin yapılan işi tanımlayan tali ibare olduğu, davacının marka başvurusunda yer alan… kelimesinin ayırt ediciliğinin genel olarak düşük olduğu, zira bu kelimenin İngilizce kökenli bir kelime olduğu ve “arası” anlamına geldiği, örneğin international kelimesinde de olduğu gibi bu ibareye eklenecek ilave kelimelerle farklı anlamları oluşturabildiği, ayrıca international kelimesinin de kısaltması olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı marka başvurusunda tek başına inter kelimesinin değil bir bütün olarak … ibaresinin markada esas etki yarattığı, söz konusu ibarenin büyük harf ve punto kullanılarak markada ön plana çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalı şirketin itirazına mesnet markasının ise … ibarelerinden oluştuğu, ibarenin siyah renkle ve küçük harflerle yazıldığı, garage kelimesinin İngilizce kökenli bir ibare olup Türkçede de garaj şeklinde kullanıldığı, davalının markasında şekil unsuru yer almadığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının ortak esaslı unsurları olan … ibaresi ile “…” ibaresinin anlam bakımından benzer olmadığı tartışma konusu değildir, diğer yandan inter kelimesinin yaygın kullanımı ve zayıf ibare olması nedeni ile bu ibareden türetilecek markalarda basit farkların yeterli değişikliği sağlayacağı düşünülmelidir. Markaların son kelimeleri olan … ve garage ibareleri ses bakımından tamamen farklıdır, davacı markasında şekil unsuruna da yer verilmiş olup görsel fark da sağlanmıştır. Öte yandan 39. Sınıf hizmet bakımından tüketici bilinçli tüketicidir. Bu mal ve hizmet sınıfına yönelen tüketici araştırmacı ve dikkatlidir, basit farkları algılayabilecek niteliktedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davacının “… …+şekil” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, 39. Sınıftaki emtiaların bilinçli tüketiciye hitap ediyor olması hususunda alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “… …+şekil” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markanın bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, aksi yöndeki YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu anlaşılmış davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2020-M-2874 sayılı kararın iptaline,
Tescil talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.583,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.467,00-TL
TOPLAM :2.583,60-TL