Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/119 E. 2022/70 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/119
KARAR NO : 2022/70
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU – UETS
VEKİLİ : A
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 15/04/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2018/111122 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, davalı şirket tarafından müvekkilinin markasıyla hiçbir benzerliği bulunmayan bir marka listesi ile başvurunun ilanına itiraz edildiğini ve bu markalarda 2013/92959 sayılı “…” markası benzer görülerek başvurunun reddedildiğini, YİDK’ya yapılan itirazın reddedildiğini, markaların benzer olmadığını ve iltibas yaratacak nitelikte olmadığını, müvekkilinin markasının gerek yazı gerek renk gerekse de şekil unsurları bir arada kullanılarak bir bütünlük içerisinde özgün bir tasarım gerçekleştirdiğini, itiraza mesnet markanın düz yazı şekilde bir marka olduğunu, genel görünüm itibariyle hiçbir benzerlik bulunmadığından ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkilinin markasında akılda kalıcılığının esas sebebinin renk ve şekil unsuru olduğunu, YİDK’da sadece kelime unsurları esas alınarak sonuca ulaşıldığını, markaların kapsadığı al ve hizmetlerin ayniyeti ya da benzerliğinin tek başına markaların karıştırılması soncuna götürmek için yeterli olmadığını, itirazlarında dile getirilen zayıf marka hususunun incelemede dikkate alınmadığını, YİDK’da tartışılmadığını, itiraza konu markanın hiçbir ayırt ediciliği bulunmadığını, bu ibarelerin yan yana kullanılmasının son derece olağan olduğunu, “…” ibaresinin itiraz sahibi markasına özgülenecek bir anlam içermediğini, iltibas yaratmadığını, … ibaresinin 35. Sınıf yönünden ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu, ticari hayatta çeşitli malların bir araya getirilerek satılması hizmetlerinin daha çekici hale getirilmesi açısından sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu, davalının 35. Sınıftaki hizmetler için … sözcükleri üzerinde münhasır hak iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin tescile konu ibareyi çeşitli indirim tarihlerini tüketicilere bildirmek için, tanınmış markaları olan “…” , “…” ve “…” ibareleri ile birlikte kullandığını, müvekkilinin bu ibareyi 2015 yılından beri kullandığını, tanınmış markalarının da sayesinde belirli bir tanınmışlık ve ayırt edicilik düzeyine ulaştırdığını, davalının tescile kadar bu kullanıma ses çıkarmamış olmasının da esasen itiraz hakkını ortadan kaldırıldığını beyanla TPMK YİDK’nın 2020-M-2109 sayılı kararının iptaline, 2018/111122 nolu markanın başvurusunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili davaya cevap vermemiş, duruşmalara iştirak ederek YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin tüm dünya çapında ve ülkemizde tanınmış “… ve …” esas unsurlu markanın yaratıcısı ve sahibi olduğunu, “….com” markasının aynı zamanda T/02763 başvuru numarası ile tanınmış markalar sicilinde de tescilli olduğunu, müvekkilinin “…” logosunu markasının esaslı ve tek figüratif unsuru olarak belirlediğini, bu logoyu ve “ …” , “… ADRESİ ….COM” ibaresin bir çok ürünün tüketiciye ulaştırılmasında kullandığını, milyonlarca tüketiciye ve satış rakamlarına ulaşarak ülkenin en büyük e-ticaret sitesi haline geldiğini, tüm emtia ve hizmetler yönünden tanınmışlık düzeyine eriştiğini, “…” figürü tüketici nezdinde doğrudan müvekkilini çağrıştırdığını, davacının tescili talep ettiği markasında yer alan “…” logosu ile ilk etapta dikkat çeken ve “…” ibareli markayı gören tüketicinin bu ibareyi müvekkili tarafından sunulan yeni bir marka,yeni bir hizmet, yeni bir ticari faaliyet olarak yorumlayacağını, bu suretle aklına müvekkili şirketin … esas unsurlu markalarını getireceğini ve tüketiciyi yanıltacağını, müvekkilinin … LOGOSU ve … ibaresini esas unsur olarak içerir çok sayıda marka başvurusu gerçekleştirdiğini, müvekkilinin çok sayıda ünlü ile anlaşarak oldukça yoğun reklam ve tanıtım çalışmasında bulunarak markasını tüketici nezdinde oldukça yüksek bir bilinirlik düzeyine taşıdığını, müvekkilinin “…” logosunu “…” sözcük markaları ile eşdeğer pozisyonda ve hatta belki daha yoğun bir biçimde tüketici nezdinde tanınmış hale geldiğini, söz konusu logonun müvekkilinin markalarının tanınmış olduğu emtialarda tescilinin müvekkilinin tanınmışlığını zedeleyeceğini, müvekkilinin … logosunu içeren 35. Sınıfta davacıya ait marka öncesinde tescil edilmiş markalar olduğunu, müvekkilinin neredeyse tüm markalarında … logosuna ve … ibaresine yer verdiğini, taraf markaları arasında SMK 6/1. Md. kapsamında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik olduğunu, davacının marka başvurusuna SMK 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/9. Md. uyarınca itiraz edildiğini, müvekkilinin “…” esas unsurlu seri markaları ile dava konusu marka arasında aynı veya ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğunu, ortalama tüketicinin karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesi 6/1 anlamında benzerlik bulunduğunu kabul için yeterli olduğunu, müvekkili adına tescilli ve tanınmış markalardaki … FİGÜRATİF UNSURUNUN, müvekkilinin tanınmış emtiaları kapsamasının, açıkça dava konusu markanın müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yararlanmak adına tasarlanmış bir marka olduğu sonucunu ortaya koyduğunu, davacının bu şekilde tasarladığı marka başvurusu ile hitap ettiği ortalama tüketici algısında mental bir çağrışım yaratarak, bilinen bir markanın bu bilinirliğinden ve reklam gücünden yararlanılarak ticari fayda elde etme amacı olduğunu, davacı markasının müvekkilinin markalarının bir serisi olarak yorumlayacağını, figüratif unsurlarının tanınmışlığının yüksek olduğu durumlarda anılan ibarelerin başkaca sözcük unsurları ile birlikte kullanımları veyahut ufak tefek değişikliklere gidilmesi suretiyle kullanımlarının, markaları oluşturan işaretlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına neden olmayacağını, tam tersi tanınmış markanın tanınmışlığını sulandıracağını, davacının markasının tescil edilmesi durumunda müvekkilinin tanınmış marklarının itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar vereceğini, bu markadan imaj transfer etme ve böylece haksız yarar sağlanması başka bir ifadeyle müvekkil markalarının sulandırılacağını, yeni durum sebebiyle kişilerin aklına artık tek bir işletme gelmeyeceğini, … figürünün müvekkilinin ticaret hayatında kullandığı kimliği haline geldiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile başvurunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … GİYİM SANAYİ PAZARLAMA VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ adına 06.12.2018 tarihinde ”… +şekil” ibaresinin 35. Sınıftaki hizmetler yönünden tescili için TÜRKPATENT’e başvuru yapıldığı, 2018/111122 kod numarası ile işleme alınan başvurunun 315 sayı ve 27/12/2018 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana – … ELEKTRONİK TİCARET VE BİLİŞİM HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİ tarafından itiraz edildiği, itiraz gerekçesi 2013/92959 sayılı ”…” ibareli marka TÜRKPATENT tarafından benzer görülerek başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, red kararına karşı yapılan itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından incelendiği ve Kurulun 2020-M-2109 sayılı YİDK kararıyla; “2018/111122 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 2013 92959 sayılı “…” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan incelenmiştir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen ve bilgileri yukarıda verilen markanın benzer oldukları ve aynı/aynı tür malları hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiş olduğundan markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu kanaatine varılmış ve Markalar Dairesi Başkanlığı kararı yerinde görülmüştür. İtirazın ve başvurunun reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 15/04/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer olduğu, davaya konu marka başvurusunda bulunan tüm hizmetler yönünden SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunduğu, SMK’nın 6/5. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu 2020-M-2109 sayılı YİDK kararının iptal koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları

…+şekil …
(35. sınıf) (09,16,36,38,41,42,35. sınıf)

Bilirkişi raporu ile ayrıntılı dökümü yapılan taraf markalarının emtia gruplarına bakıldığında; davacıya ait marka başvurusunun 35. Sınıf yönünden aynı, diğer sınıflar yönünden ise benzer/ilişkili olduğu, davaya konu markada bulunan tüm hizmetler yönünden SMK md. 6/1’de sayılan emtiaların aynı ve benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; davacı markası arka planda … böcekleri temalı ön planda orta kısımda büyük puntolarla ve kırmızı renkle yazılmış “…” unsurundan oluşan kompozisyon bir marka olduğu; markanın orta kısmında büyük puntolarla yazılan “…” ibaresinin, marka imajını aktaran esaslı/asli unsur olduğu; her ne kadar dava konusu markada “…” şekli unsuru da yer almakta ise de mezkur şeklin marka imajında etkisinin düşük olması ve “söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği markadaki sözcük unsurlarının baskın ve ayırt edici unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davaya konu davalı markası ile tescil sınıfları aynı ve/veya benzer olan davacı markasının herhangi bir şekil yahut renk unsuru içermeyen, beyaz zemin üzerine siyah renkli harflerle “… ” ibaresinden müteşekkil olduğu; davalı markasının esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaların esaslı unsurları incelendiğinde “uğurlu” ve “gün” kelimelerinin ortak olarak kullanıldığı, davacının markasında baskın olan bu unsurların davalının markasında aynen yer aldığı ve slogan marka niteliğinde olan markalar arasında yer alan en ibaresi ve “ler” ekinin iltibas ihtimalini ortadan kaldırmak için yeterli olmayacağı anlaşılmaktadır. Markalar arasında anlamsal ve fonetik benzenliğin yanı sıra görsel benzerlik de bulunmaktadır. Makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin her iki markayı farklı zamanlarda görmesi hâlinde karıştırma olasılığı bulunmaktadır. İltibas ihtimali ise başvurunun reddi kararı açısından yeterlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davacının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸