Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/87 E. 2021/311 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/87
KARAR NO : 2021/311
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 28/02/2019
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1974 yılından beri ilaç sektöründe faaliyette bulunduğunu, davalı yanın … sayısı ile gerçekleştirdiği başvurusuna karşı itiraz ettiklerini, ancak bu itirazların kurum tarafından reddine karar verildiğini, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının ise “…” şeklinde başvuruda bulunduğunu, markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasının, anılan marka içerisinde bütün olarak yer aldığını, markaların birbirlerinin serisi olarak algılanacak düzeyde benzerlik taşıdıklarını, davalı markasının “…” şeklinde telaffuz edileceğini, müvekkili markalarının ise “…” ve “…” şeklinde telaffuz edilmekle birlikte vurgunun “maksi” kelimesi üzerinde olacağını, “D”harfinin ayrı telaffuz edileceğini, bu şekilde markanın “makside” şeklinde algılanacağını, taraf markaları kapsamındaki emtiaların benzer olduklarını, markaların bütün olarak benzerlik taşımaları nedeniyle aralarında karışıklık oluşacağını, seri marka ilişkisi doğacağını, ilaçların tüketici kitlelerinin doktor, eczacılar gibi meslek gruplarının yanı sıra ortalama tüketiciler olduklarını iddia ederek … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili başvurusu ile davacı markalarının benzer olmadığını, işitsel ve görsel olarak farklı olduğunu, markaların bütün olarak tüketicide bıraktıkları izlenimlerin birbirlerinden farklı olduklarını, müvekkilinin markasını yaratırken kimsenin markasına benzeşmeye çalışmadığını, müvekkilinin 35 adet marka tescilinin bulunduğunu, markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik var ise de bu durumun tek başına markaların birbirleri ile ilişkilendirilmeleri sonucunu doğurmayacağını, “MAXI” ibaresini içerir piyasada aktif olarak kullanılan ve tescil edilmiş benzer çok sayıda markanın bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ibarenin 05. Sınıf mallarda tescili amacıyla 22.02.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.03.2018 tarih ve 296 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, itirazların Markalar Dairesi Başkanlığınca reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı yanca bir kez daha itiraz edilerek MDB tarafından verilen kararın kaldırılması ve başvurunun reddine karar verilmesinin talep olunduğu, davacı itirazlarını karşılayan Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.12.2018 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki MDB kararına karşı başvurunun 186780, 2005/49330, 2017/120327, 2018/09185 sayıl markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK 6. Maddesi uyarınca reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, ihtilaf konusu markalarda yer alan “… sözcüklerinin “….” harflerinin aynı diziliş sırası ile yer almasının bir sonucu olarak belirli düzeyde görsel ve işitsel benzerlik arz ettiğini kabul etmekle birlikte söz konusu bu harflerin başvuru ve itiraz gerekçesi markalarda ortak olarak yer alıyor olmasının, başvuru kapsamındaki mallar bakımından, tek başına, markaların birbirleriyle karıştırılması veya ilişkilendirilmesi sonucuna yol açmayacağı, başvuru konusu ibarete “… (uzun)” sözcüğünün “…” (gün)” sözcüğü ile anlamlı bir bütün oluşturduğu, ihtilaf konusu ibarelerin bütünsel olarak farklılaştığı, markaların bu halleriyle karıştırılabilecek veya ilişkilendirilebilecek derece benzer olmadığı” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 28/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:başvuru konusu … sayılı marka ile davacı yanın önceki tarihli markalarının 05. Sınıf mallarda aynı ya da aynı tür emtiaları kapsadıkları, bununla birlikte markaları oluşturan işaretlerin bütünsel anlamda, ilgili niteliklerdeki tüketici kitlesi göz önüne alındığında, karıştırılma ihtimaline neden olacak bir benzerlik taşımadıkları, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
… …
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında 05. sınıfta yer alan malların tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan mallar ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olup taraf markalarının bu anlamda benzer tüketici kitlelerine hitap edip benzer ihtiyaçları karşıladıkları, birbirlerini tamamlayan ya da birbirleri yerine ikamesi mümkün olan mal ve hizmetler oldukları, satış, sunum ve dağıtım kanallarının ortak oldukları anlaşılmıştır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; … … şeklindeki başvurunun “…” ve “…” şeklinde iki ayrı yabancı kelimenin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş yedi harften oluşan bir sözcük grubu markası olduğu, marka içerisinde “iri, büyük, uzun” anlamlarına gelen “…” ibaresinin daha kalın harf karakterleri ile yazdığı, “gün” anlamına gelen “…” ibaresinin ise daha ince harf karakterleri ile yazıldığı, bununla birlikte birbirleri ile aynı büyüklükte oldukları, markanın bütün olarak “uzun gün” anlamına gelecek şekilde çevrilerek algılanabileceği, markanın “…” şeklinde telaffuz edileceği, bütün olarak markayı oluşturan kelime kombinasyonunun bütününün markanın esas unsuru olarak değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yana ait markalara bakıldığında ise … ve …. şeklinde esas unsurlara haiz markaların beş ve yedi harften oluşan kelime markaları oldukları, markaların yazıldıkları şekilde ve “x” harfinin okunuşuna uygun olarka “…” ve “…” şeklinde telaffuz edilecekleri, anılan ibarelerin bilinen anlamlarına rastlanılmadığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları kapsamında aynı ya da aynı tür mallar yer almakla birlikte markaları oluşturan işaretlerin benzerlik değerlendirmesinde, işaretlerin bütünsel algıları itibariyle ilgili tüketicide bıraktıkları izlenimin esas alınması gerektiği, somut olayda dava konusu başvurunun, davacı yana ait önceki tarihli markalar ile “m-a-x-i” harflerinden kaynaklı bir benzerliği bulunsa da bu benzerliğe sahip işaretlerin her iki taraf markasında da birbirlerinden tamamen farklı algılar yaratır şekillerde kullanıldıkları, dava konusu markada “…” kelimesi bağımsız ve sıfat niteliği itibariyle kullanılmakta iken davacı markalarında kelimenin içerisinde, bağımsız anlamını doğrudan ve tereddütsüz olarak tüketiciye yansıtmayacak şekilde kullanılmış olup bu durumun işaretlerin birbirlerinden ayrıştırılmaları bakımından yeterli düzeyde farklılık yarattığı, 05. Sınıf malların ilgili tüketici kitleleri gözetildiğinde, tüketicilerin her iki taraf markasında herhangi bir şekilde bağ kurmayacağı, kaldı ki “…” ibaresinin ticaret hayatında yaygın bir kullanımı bulunduğu da gözetildiğinde bu durumun da işaretler arasında anılan ibareden kaynaklı oluşan benzerliğin, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açmasının önüne geçeceği; neticet olarak, başvuru konusu … sayılı marka ile davacı yanın önceki tarihli markalarının 05. Sınıf mallarda aynı ya da aynı tür emtiaları kapsadıkları, bununla birlikte markaları oluşturan işaretlerin bütünsel anlamda, ilgili niteliklerdeki tüketici kitlesi göz önüne alındığında, karıştırılma ihtimaline neden olacak bir benzerlik taşımadıkları dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸