Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/79 E. 2021/396 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/79
KARAR NO : 2021/396
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/02/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili … Türkiye (…) 1992’de kurulan ve Türkiye’nin halka açılan ilk ve tek danışmanlık firması olduğunu, bireysel ve kurumsal iş performansı gelişiminde pazar lideri olan müvekkilinin insan kaynakları ve pazarlama alanlarında dünyaca tanınan konuşmacıların yer aldığı iki zirve düzenlediğini, The … Group’un bireylerin ve şirketlerin performans gelişimine yönelik geliştirdiği çözüm odaklı tüm ürün portföyünün tek resmi yetkilisi olan müvekkilinin … (…)’in Türkiye’deki tek resmi iş ortağı olduğunu, müvekkili şirketin, … (…) Gümüş Ödülü sahibi ve aynı zamanda …’nin Türkiye’deki tek resmi lisansörü olarak kendi sektöründe öncü ve tek şirket olduğunu, …’in 2012’de açıkladığı “Dünyanın En İyi Çalışma Kültürüne Sahip 10 Şirketi” listesinde yer alan tek Türk şirket olan müvekkilinin … iki yıldızla, … … Ödülü sahibi olup başarılarını tasdiklemiş olduğunu, Dünya standartlarında, alanında lider iş ortakları ile hizmet veren müvekkilinin, …., … (IIC), … (…), Middlesex University, Society for Human …. (…) ve The … Group ile çalıştığını, organizasyonel gelişim ve insan kaynakları alanlarında danışmanlık hizmetleri sunan bir yönetim danışmanlık şirketi olan müvekkilinin, eğitim, yönetici konferansları ve uluslararası yönetici eğitim ve gelişim programlarına ilişkin hizmetler de sunduğunu, müvekkilinin, bugün … Türkiye (…) olarak, Yüksek Performans Modeli ve lider bir Türk iş dünyası yaklaşımıyla ülkenin en güçlü Organizasyonel Gelişim ve İnsan Kaynakları danışmanlığı şirketlerinden biri olduğunu, Müvekkili şirket, 2017/107303 başvuru numarası altında ”&…” ibareli markasını 35. ve 41.sınıflarda tescili talep etmiş olup, söz konusu başvurunun 12.12.2017 tarihli ve 290 sayılı bültende yayımlanmış olduğunu, söz konusu başvuru yayını sırasında … vekili tarafından 2013/32660 sayılı “…” ibareli markasıyla karıştırılma ihtimali olduğu gerekçesiyle itiraza uğramış olduğunu, söz konusu bu itiraz üzerine yapılmış inceleme sonucunda Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.12.2018 tarihinde itirazın kısmen kabulü ve kısmen reddine karar vermiş olup söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından kullanılan “&” işareti ayırt edicilik kazanmış bir ibare olup müvekkili şirketin tescil edilmiş başka markalarında da kullanıldığını, müvekkili şirketin “…+şekil” ibareli markasının ise iki unsurdan oluştuğunu, ancak, &… markasının yayımı sırasında … vekili tarafından 2013/32660 sayılı … markasıyla karıştırılabileceğinden bahisle yapılan itiraz başvurusunda hatalı şekilde, “markalara yalnızca bir harf eklemek ya da markadan tek harf çıkartmak sureti ile markaya ayırt edicilik kazandırılamayacağı sabittir.” ifadesinin yer aldığını, söz konusu bu tespitin açık şekilde hatalı olup bu tespitten yola çıkılarak müvekkili şirketin tescil talebinin reddine karar verilmesinin de açık şekilde hukuka aykırı olduğunu, bu çerçevede, müvekkili şirketin markasında yer alan işaretin müvekkili lehine kullanımla ayırt edicilik kazanmış olup … markası ile karıştırılabileceği iddiasının asılsız olduğunu, söz konusu işaretin müvekkili şirkete ait tescil olmuş &Pazarlama Zirvesi, &Digital Liderlik Zirvesi, &Be Digital Liderlik Zirvesi, &Game Changers Ödülleri markalarında da kullanıldığını hatta “&” işareti ile oluşturulmuş işaretlerin uzun yıllardır müvekkili şirketin internet sitesinde yer aldığını, söz konusu bu kullanımın müvekkili şirketin “&” ibaresi ile başlayan çeşitli markaları kullanmakta olup; söz konusu bu marka kullanımının müvekkili şirket ile “…” ibaresi ile başlayan marka ibarelerinin özdeşleştiğine işaret ettiğini, müvekkili şirketin “&” ibaresi altında çeşitli etkinlikler de düzenlemekte olup bu hususların müvekkili şirketi aynı sektörde faaliyet gösteren işletmelerden ayırdığını, müvekkili şirketin “&…” markasının okunuşunun “and … week” olduğunu, söz konusu markanın 41. sınıfta müvekkili şirket lehine tescilli olduğunu, tescil edilmek istenen “&…” markası bir bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkili şirket tarafından kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığını ve bu nedenle de marka değeri taşıdığının tartışmasız olduğunu, tescili talep edilen marka ile “…” markası arasında karıştırma ihtimali bulunmadığını, … markası ile müvekkili şirkete ait &… markası sunulan ürün ve hizmetler bakımından ayrışmakta olup marka sahibi iki işletmenin de farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, her ne kadar iki marka da 35. Sınıfta tescilli olsa da, bu markaların kapsadığı ürün ve hizmetlerin de aynı olduğu anlamına gelmediğini, kaldı ki, 35.sınıfta tescilli ve “…” ibaresini taşıyan ve “…” markasıyla karıştırılma olasılığı daha yüksek olan başkaca markaların da bulunduğunu, iki marka da renk, desen, kullanım şekli yönünden birbirinden oldukça farklılaşmakta olup ortalama bir tüketici gözüyle değerlendirme yapıldığında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının açıkça görüldüğünü, zira iki marka arasında hiçbir fark olmadığı söylenemeyeceğinden “aynı” olmadıkları gibi, sadece ufak farklılıkların bulunduğu da söylenemeyeceğinden “benzer” de olmadıklarını, sadece tek bir kelimenin aynı olmasının bu iki markanın karıştırılabileceği anlamına gelmediğini, kaldı ki, müvekkili şirketin markasında ilaveten “&” unsuru yer almakta olup bu unsurun müvekkili şirket lehine kullanımla ayırt edicilik kazanmış olduğunu, müvekkili markasında asli unsur olarak yer alan “ ” ibaresi “ve”, “iki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz” anlamında olup İngilizce “and” şeklinde okunduğunu, dolayısıyla müvekkili markasının okunuş olarak “andnow” olarak okunan bir marka olduğunu, nitekim müvekkiline ait internet sitesinin de www.andnowweek.com alan adına sahip olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilerek müvekkil şirketin “&…” ibareli markasının 35. Sınıfta tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, başvuru sahibi adına tescili talep edilen marka üzerine yapılan incelemede, başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetler açısından başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, itiraza mesnet gösterilen markanın baskın unsuru olan “…” ibaresinin başvuru konusu markada birebir yer aldığını ve yine bu markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde tescil isteminde bulunulduğunu, tüketici nezdinde oluşturabileceği açık karıştırılma ihtimali karşısında reddedilen mal ve hizmetler açısından tescil kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacının tescil başvurusunda bulunduğu markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin tescilli markasındaki “…” ibaresi ile aynı olması nedeniyle orta düzeydeki tüketiciler bakımından karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, müvekkili adına tescilli markanın 19, 35 ve 42. Sınıflar yönünden tescil edilmiş olduğunu, davacının talebinin de 35 ve 41. Sınıflar ile ilgili olduğu göz önünde bulundurulduğunda, aynı mal ve hizmetler için tescil talebinde bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddi ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığı, ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı şirket tarafından 24/11/2017 tarihli 2017/107303 nolu marka tescil başvurusu ile &… ibaresinin 41. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere adına tescil edilmesinin talep edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından bu başvurunun 12/12/2017 tarihli ve 290 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, ilana davalı tarafından itiraz edildiği, ilgili daire tarafından itirazın kısmen kabul edildiği, davacı tarafından kısmen kabul kararına itiraz edildiği, 24.12.2018 Tarihli … Sayılı TÜRKPATENT YİDK Kararıyla, ”…Yapılan incelemede, başvuru konusu marka ile ret gerekçesi markanın Türkçe’de “şimdi” anlamına gelen “…” ibaresini ortak ayırt edici unsur olarak içerdiği, söz konusu ibarenin kısmi ret gerekçesi markada baskın şekilde konumlandırıldığı ve markaların görsel, işitsel ve bir kısım tüketici açısından da kavramsal açıdan benzer olduğu, kısmi redde konu hizmetlerin gerekçe markanın da kapsamında yer aldığı, başvurunun tescili halinde ilgili tüketici kesimi nezdinde marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği, başka bir ifadeyle markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle, ”İtirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 25/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetlerinin davalı markasının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davalı markası arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunduğu, dava konusu marka ile davalı marka arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının müktesep hak iddiasının ispatlanamadığı, TÜRKPATENT … Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası
&… …
(41. sınıf) (19, 35, 42. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetlerinin davalıya ait markanın kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı; emtia kapsamı bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu marka şekil+… kelimesinin yan yana getirilerek oluşturulduğu, markada yer alan işaretin “ve” anlamına gelen toplumun her kesimi tarafından bilinen ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olması nedeniyle dava konusu markanın esas unsurunun “…” kelimesi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markasının incelenmesinde; davalı markası “…” ibaresi ve hemen altında “…” ibaresinin konumlandırılmasıyla oluşturulduğu, “…” ibaresinin “…” ibaresine kıyasla daha ön planda olduğu ayrıca İstanbul’da bir semt adı olan “…” kelimesinin coğrafi bir yer adı olması nedeniyle tanımlayıcı, dolayısıyla ayırt edici niteliği zayıf olan bir ibare olması nedeniyle davalının redde mesnet markasının esas unsurunun “…” olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Dava konusu marka ile davalı markası, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, hem dava konusu markanın hem de davalının redde mesnet markasının esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu, davacı markasında yer alan “&” işaretinin markalar arasında karıştırılmayı engelleyici bir unsur olmadığı, somut uyuşmazlıkta bu benzerliğin görsel, işitsel, yazılış ve anlamsal bakımından dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olmadığı, dolayısıyla işletmeler arasında bir farklılığa yol açmayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, konusu marka ile davalının markası arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davacının “&…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “&…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, öte yandan davacının müktesep hak iddiasında bulunduğu markaların tescil tarihleri ile dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmediği tespit edildiğinden söz konusu markanın müktesep hakka konu edilemeyeceği dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸