Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/77 E. 2021/426 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/77
KARAR NO : 2021/426

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/02/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilin 2000 yılında ABD’de kurulmuş spor eğitimleri, spor müsabakaları, eğlence ve dövüş müsabakaları programlarının yapımı hizmetleri faaliyetlerini gösteren bir şirket olduğunu, ayrıca fitness, karate, boks, güreş vs. pek çok spor dalında eğitim verdiğini, www…com ve www…com internet sitelerinin sahibi olduğunu, davalının 2017/122610 sayılı marka başvurusuna yönelik itirazlarının kısmen kabul kısmen reddedildiğini, taraf markalarındaki ortak unsur olan “…” ibaresinin her iki markada da esas unsur olarak yer aldığı gibi dava konusu markadaki yazı karakterinde, müvekkili markalarında kullanılan karakterin tercih edildiğini, dolayısıyla bu noktada markaların benzerliğinin zaten çekişmesiz olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile benzer hizmetleri kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiğini, müvekkili markalarının 6/4 ve 6/5 düzenlemeleri uyarınca tanınmış marka olduğunu, uzun yıllardır markalarını kullandığını, bu kullanımların ülkemizde de gerçekleştiğini, 1993 yılında ilk olarak olmak üzere 2000 yılından itibaren dünya çapında izlenen dövüş müsabakalarını düzenlediğini, 2015 yılında … organizasyonlarından 609 milyon dolar gelir elde ettiğini, 2016 yılında şirketin 4.2 milyar dolara satıldığını, şirket piyasada değerinin 5 milyar doları geçtiğini, müvekkilinin “…” markalarının pek çok ülkede kullanıldığını ve pek çok ülkede tescilli olduğunu, müvekkilinin markalarının yalnızca tescilli olduğu sınıflarda korunmaması gerektiğini, davalının çok açık şekilde kötü niyetli olduğunu, davalının kendisine ait instagram hesabında … dövüş müsabakalarına ilişkin paylaşımlar gerçekleştirdiğini, davalının markasında hem yazım hem görsel unsular itibariyle müvekkili markasının kullanıldığını, kötü niyetin korunmaması gerektiğini iddia ederek … sayılı YİDK karar iptaline ve tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporu sonrası vekili aracılığıyla vermiş olduğu beyanlarıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … ibaresinin 41. Sınıf hizmetleri kapsayacak şekilde 30.12.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2017/122610 sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 6769 s. SMK 5/1-ç maddesi uyarınca davacı yana ait bir kısım önceki tarihli markanın varlığı nedeniyle “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” yönünden re’sen reddine karar verildiği, kalan hizmetler bakımından ise 12.02.2018 tarih ve 294 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların 17.08.2018 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı sonucunda reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 02.02.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “2017/122610 başvuru numaralı ‘…’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2008 68344, 2008 68349, 2011 67367, 2016 20357 sayılı ‘…’, ‘ trainer’, ‘… …’ ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, diğer fikri haklar ve kötüniyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza mesnet olan 2008 68344, 2011 67367, 2016 20357 sayılı ‘…’, ‘… trainer’, ‘… …’ ibareli markalar arasında güçlü düzeyde benzerlik bulunduğu, yayına itiraz incelemesi sonrasında başvuru kapsamında kalan ‘Sınıf 41: Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).’ hizmetleri ile benzer veya ilişkili hizmetlerin itiraz gerekçesi 2008 68344, 2011 67367, 2016 20357 sayılı markalar kapsamında bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda, başvuru ile itiraz gerekçesi söz konusu markaların benzerlik düzeyi dikkate alındığında markalar kapsamındaki ilişkili hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varıldığından, itirazın ‘Sınıf 41: Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).’ bakımından kısmen kabulü gerekmiştir. İtiraz sahibince, işbu başvuru sahibinin, piyasada, markayı işbu başvuru örneğinden farklı biçimlerde ve adına tescilli bulunan 2011 67367 sayılı marka ve bu markada yer alan şekilsel unsurlar ile üst düzey benzerlik teşkil edecek biçimde kullandığı, dolayısı ile başvurunun tescil edilmemesi gerektiği ve başvuru sahibinin işbu fiilinin kötüniyet teşkil ettiği ileri sürülmektedir. Bilindiği üzere, Kurul yayına itiraz incelemesini 6769 sayılı SMK hükümleri çerçevesinde yapmaktadır. Bu çerçevede, söz konusu iddialar işbu itiraz incelemesinin kapsamı dışında bulunan ve ancak yetkili kurum/mahkemeler tarafından incelenebilecek hususlar olduğundan söz konusu iddiaların da işbu itiraz çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca, muterizin md. 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve kötü niyet gerekçeli itirazları, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır…” şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından ayrıca “Sınıf 41: Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” hizmetlerinin de çıkartılmasına karar verildiği; eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 22/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2017/122610 sayılı marka kapsamında kalan hizmetlerden “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri.”nin rapor kapsamında açıklanan nedenlerle davacı markalarında yer alan bir kısım hizmetler ile benzer olduğu, ayrıca taraf markarını oluşturan ibareler arasında, görsel, işitsel ve kavramsal unsurlar bakımından, ilgili tüketici nezdinde meydana gelen bütünsel algılar itibariyle, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin meydana gelebileceği, dosya kapsamına sunulan sınırlı sayıdaki delilin, davacı markalarının tanınmışlığına kanaat getirilmesi için yeterli olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka başvurusu kapsamında, davacı yan tarafından gerçekleştirilen itirazlar neticesinde çıkartılan hizmetler sonrasında kalan hizmetler “haber muhabirliği”, “foto muhabirliği”, “fotoğrafçılık” ve “tercüme” hizmetleridir. Spesifik nitelikteki hizmet grupları olan bu hizmetler ile davacı yanın markaları kapsamında yer alan ve hususiyetle sportif faaliyetleri, spor eğitimleri, bu konuya ilişkin tekstil – giyim ürünleri, spor malzemeleri, dijital içerikli yayınlar vb. hizmetlerdir. Bununla birlikte davacı yanın 2008 tarihli markaları kapsamında yer alan “global komünikasyon ağları aracılığıyla eğlence şovlarının ve haber programlarının yapımı ve dağıtımı hizmetleri” haber programcılığı yapım ve dağıtımını kapsayan bir hizmet olup bu genel tanımlamadaki hizmet içerisinde, hizmetin ifası sırasında görev alanların faaliyetlerini tanımlayan “haber muhabirliği”, “foto muhabirliği” hizmetlerinin de alt başlıklar olarak yer alacağı, başka bir ifadeyle başvuruda kalan hizmetlerden “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri.”nin davacı yanın önceki tarihli markasında bahsi geçen hizmetler ile birbirlerini tamamlayan, ifaları sırasında iç içe geçen hizmetler oldukları, bu hizmetlerin “habercilik” sektörüne yönelik, benzer ihtiyaçları karşılayan, ilgili tüketici kitleleri benzer olan hizmetler oldukları anlaşılmıştır.
Bununla birlikte tek başına “fotoğrafçılık hizmetleri” ise tamamen farklı bir iş/hizmet kolu olup karşıladığı ihtiyaç ve tüketici algısındaki yeri bakımından da “foto muhabirliği” hizmetinden farklı bir nitelikte gösterdiğinden davacı markaları kapsamındaki hizmetler ile benzer görülmemiştir. Aynı şekilde başvuruda kalan “tercüme hizmetleri” bakımından da davacı markaları kapsamında ilişkilendirilebilir bir mal veya hizmet grubu bulunmamaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu … markasının siyah bir fon üzerine beyaz ve büyük harf karakterleri ile yazılmış “…” ibaresi ve bu ibarenin yanına “C” harfinin boşluğundan başlayacak şekilde konumlandırılmış, “…” ibaresine nazaran daha küçük ve kırmızı renklerde yazılmış “FIT” kelimesinden oluştuğu, “…” ibaresinin bilinen bir anlamı bulunmamakla birlikte FİT” ibaresi Türkçede “I- Birini başkasına karşı kışkırtma. II- argo 1. Ödeşme. 2. Razı olma. III- ç. a. 30,5 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi. IV- Kabullenmiş; hazır” anlamlarına gelen bir kelime olduğu, İngilizcede ise; pek çok anlamın yanı sıra “beden ve fizik olarak zinde, sağlıklı olmak” anlamını haiz olduğu, dava konusu marka ….” şeklinde telaffuz edilecek olup markanın bütünsel algısı itibariyle esas vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın ise dava konusu marka kapsamında kalan hizmetler ile benzer hizmetleri kapsadığı görülen markaları … ve … şeklindeki markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde “…” ibaresinin, “…” şeklinde ve “En Üst/En Büyük Dövüş Şampiyonası” gibi bir anlamı olan ibarenin baş harflerinin kısaltması ile oluşturulduğu görülmekle birlikte, bu ibareden bağımsız olarak tüketici nezdinde yaratacağı bir algının mevcut olmayacağı, dolayısıyla tüketicini her iki markayı bir arada görmedikleri sürece “…” şeklindeki ibareyi, anılan kelime grubundan oluşan marka ile ilişkilendirmesinin beklenmeyeceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markalarının yarattıkları bütünsel izlenimler itibariyle, dava konusu markanın, davacı markasının görsel anlamda revize edilmiş bir versiyonu olarak algılanabileceği, kaldı ki davacı markalarının genel olarak kapsamının ve ayrıca dosya içerisine sunduğu sınırlı sayıdaki delilden faaliyet alanın spor sektörüne yönelik oluşu da gözetildiğinde, dava konusu markada ek unsur olarak yer verilen “fit” ibaresinin, kavramsal olarak da yine davacı markaların faaliyet kapsamıyla ilişkilendirilebilir bir sözcük unsuru olarak bu ilişkiye katkı sağlayacağı, bu nedenle taraf markaları arasında iktisadi – idari anlamda bir ilişki kurabileceği, “…” şeklindeki bir harf kısaltmasının, söz gelimi “ABC, XYZ” gibi tüketicinin ilk anda aklına gelebilecek kısaltmalardan olmadığı da açık olup bu nedenle de tüketicinin işaretler arasında bağlantı kurma eğilimi yüksek olacağı, dava konusu marka kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan hizmetlerden “Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri.” bakımından taraf markalarının benzerlik hizmetleri kapsadıkları, bu benzerlik ile birlikte markaları oluşturan işaretlerin esas unsurları bakımından ortaya çıkan görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bütünsel algılarda yarattığı izlenim da göz önüne alındığında, ilgili tüketici kitlesi nezdinde markalar arasında işletmesel bir bağlantının var olduğu algısının meydana gelebileceği, bunun neticesinde işaretler arasında iktisadi– idari bir bağlantının var olup olmadığının sorgulanması sonucunu beraberinde getireceği, işaretlerin arasındaki benzerlik ve emtialar bazındaki ilişkinin tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali sonucunu doğurabileceği, bu durumun da işaretler arasında imaj transferine yol açabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul miktarda ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, somut olayda ise bahsi geçen ihtimallere dair koşulların tamamının oluştuğu; davacı yan markasının tanınmışlığına yönelik olarak işlem ve dava dosyası kapsamına sunulan delilerin davacı markalarının uluslararası tescil belgeleri, “…” markasına ait wikipedia’da yer alan bilgilendirme yazısı, “…” markaları ile ilgili yazılı basında çıkan 28.09.2018 tarihli (başvurudan sonraki tarih), 05.07.2018 tarihli (başvurudan sonraki tarih) görsel basında çıkan haberler, davacı firmaya ait sosyal medya hesapları ve bu hesaplardan yapılan paylaşımlar, davalı taraf kullanımlarını gösterir deliller gibi belgeler olduğu, bu delillerin, davacı tarafa ait markalarının Paris Sözleşmesi ve mevzuatımız uyarınca tanınmış marka olarak kabulü için yeterli olmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde markalarının piyasa değeri, yıllık cirosu gibi beyana dayalı iddialarının başkaca deliler ile desteklenmediği, dosya kapsamına sunulan sınırlı sayıdaki delilin, davacı markalarının tanınmışlığına kanaat getirilmesi için yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenleri ile neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 41. Sınıfta yer alan “Haber muhabirliği hizmetleri, Foto muhabirliği hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı şirket adına tescilli 2017/122610 sayılı “…+Şekil” ibareli markanın tescilli olduğu, 41. Sınıfta yer alan “Haber muhabirliği hizmetleri, Foto muhabirliği hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 41. Sınıfta yer alan “Haber muhabirliği hizmetleri, Foto muhabirliği hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli …. sayılı “…+Şekil” ibareli markanın tescilli olduğu, 41. Sınıfta yer alan “Haber muhabirliği hizmetleri, Foto muhabirliği hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davanın kısmen kabulü yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.560,85-TL
yargılama giderinin takdiren 1.280,43-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.465,65-TL
TOPLAM :2.560,85-TL