Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/76 E. 2022/15 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/76
KARAR NO : 2022/15
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 22/02/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan markaya tecavüzün tespiti, sonuçlarının ortadan kaldırılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; …nin 1967 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğunuü müvekkilinin 2004/29142 ve 2006/32979 sayılı markaların sahibi olduğunu, www…org adresinde müvekkili markasını davalı tarafından kullanıldığı ve eğitim uzmanı olarak belirtilen… ile 24.10.2018 tarihinde imzalanmış protokol gereğince www…com adresinde üniversite adı ve logosunun yer aldığı sertifika ilanına yer verildiği, Ek-5 olarak sundukları protokol incelendiğinde de davalı derneğin müvekkilinin adını ve logosunu kullanmakta olduğunun tespit edildiğini, www…com adresinde yer alan sertifikalar üzerine müvekkili üniversiteye başvurular yapıldığını, bunun üzerine davalı derneği üniversite logosunun kullanma hakkı olmadığı gibi başka kişi ve kuruluşlara da devretme hakkının bulunmadığı hususunda ihtarname gönderildiğini, ancak davalı derneğin bu ihtarnameye herhangi bir cevap vermediği, www…com adlı internet sitesinin sahibi … Eğitim Danışmanlık… Ltd. Şti. olduğunu, ilgili firmanın üniversite logosunu sertifikalarında kullanması hususunda kendisine herhangi bir yetki verilmediğini, anılan firmaya da ihtarname gönderildiğini, ihtarname üzerine firmanın müvekkiline ait “h” logosunu kaldırdığını ancak üniversite adını kullanmaya devam ettiğini, bunun üzerine Ankara 2. FSHHM’de 2019/27E sayılı dava açıldığını, davalı dernek ile dava dışı … Eğitim firması arasında gerçekleştirildiği iddia edilen sözleşme örneği incelendiğinde adı geçen firmaya üniversite logosunu kullanma hakkının devredildiğinin görülebileceğini, anılan sözleşmenin hukuka aykırı olduğunu, markanın kullanım hakkının devrinin ancak rektör iznine tabi olduğunu, bu yönde bir sözleşmenin müvekkili ile davalı arasında bulunmadığını iddia ederek davalının müvekkilinin uzun yıllardır kullanmakta olduğu ve ayrıca tescilli bulunan markasına vaki tecavüzünün kaldırılmasını, markanın kullanılmakta olduğu internet sitelerine erişimin engellenmesini, davalının müvekkilinin logosunu ve ismini defterlerinde de kullanıyor olmasının tespiti durumunda defterlerinden ve tüzünten çıkarılmasını ve tüm emtialardan kaldırılmasını, marka hakkına tecavüzün tüm sonuçlarıyla birlikte kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; 4271 sayılı TMK ilgili hükümleri, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve bu kanunun 14. Maddesine göre çıkartılan yönetmelik ve tüzük hükümleri, 3289 sayılı kanun ve bu kanun 20. Maddesine atfen çıkartılan yönetmelik hükümleri, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatında ve bilimum üniversiteler mevzuatında var alan sportif faaliyetlerin, Gençlik ve Spor Kulubü Derneği tüzel kişiliği bünyesinde yürütülmesinin zorunlu hale geldiğini, bu zorunluluk nedeniyle davacı üniversitenin, müvekkili derneği 16.09.2004 tarihinde kurmuş olduğunu, müvekkili derneğinin ticari ve siyasi amaçları bulunmayan bir dernek olduğunu, üniversite adına eğitim amaçlı sportif faaliyetler gerçekleştirdiğini, müvekkili derneğin tüzüğünün …nce görevlendirilen kurucu heyet tarafından düzenlenerek imzalandığını, bu nedenle derneğin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin başından beri rektörlük makamı bilgisi dahilinde oluşturulduğunu, davacının iddialarının iyi niyetten uzak olduğunu, müvekkili derneğin kurulduğu günden bugüne aynı isim altında kullanıldığını kullanılan renkler ve sembollerin kanun ve tüzük hükümleri gereği zaten değiştirilmesini dahi mümkün olmadığını, müvekkilinin davacıya ait logo ve ismi başka bir firmaya devrettiği iddiasının yerinde olmadığını, müvekkilinin dernek tüzüğü kapsamında bir faaliyet gerçekleştirdiğini ancak görülen lüzum üzerine bu faaliyetine son verdiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı tarafın internet sitesinde dernek tüzüğünde ve emtialarında kullandığı ibarelerin davacının tescilli markalarına tecavüz niteliği taşıyıp taşımadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davalı derneğin, davacı adına tescilli …+şekil markasını kullanım hakkının, davacı üniversite bünyesinde kurulmuş bir dernek olması ve bu kapsamda hazırlanan tüzüğü itibariyle zaten mevcut olduğu, ancak ilgili tüzük kapsamında davalı derneğin, üçüncü kişilere de bu markayı kullandırabileceği/bir kullanım hakkı tanıyabileceği yönünde bir düzenlemenin mevcut olmadığı, yine davalı dernek ile davacı üniversite arasında marka kullanım hakkına yönelik imzalanmış bir lisans sözleşmesinin mevcut olduğuna yönelik hiçbir bilgi veya belgenin bulunmadığı, bu anlamda davalı derneğin, davacı üniversite adına tescilli markalara yönelik üçüncü kişilere kullanım hakkı tanımamasının mümkün olmadığı, bu kapsamda yapılacak bir işlemin de zaten geçerli bir dayanağının da olmayacağı, buna bağlı olarak dava dışı üçüncü kişiler tarafından, salt davalı dernek ile yapılan “eğitim protokolü” isimli sözleşmeye dayanarak, davacı üniversite adına tescilli markanın, “eğitim – öğretim hizmetleri” alanında değerlendirilebilecek eğitim programları sonucunda verilen sertifikalar üzerindeki izinsiz kullanılmasının bu nedenle geçerli bir hakka dayanmayacağı ve davacı adına tescilli markalardan doğan hakların ihlali olarak değerlendirilebileceği, ancak üçüncü kişilerce gerçekleştirilen ihlal eyleminin, davalı dernek açısından, SMK m. 29/1-ç doğrultusunda lisans alan açısından getirilen düzenlemeler kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiilleri” içeren 29. maddesinin (a) bendi uyarınca; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.” marka hakkına tecavüz olarak değerlendirmektedir.
SMK’nun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı ile düzenlenen 7. maddesi ise aşağıdaki şekildedir:
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
6769 sayılı SMK’nın 29 maddesinde, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller belirtilmiş olup;
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
6769 sayılı SMK’nın 149 ncu maddesine göre, sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
6769 sayılı SMK 150 maddesine göre; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu bildirilmiş olup, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Kullanımları
(www…. eğitim.com sitesindeki)

… h+ şekil … h+ şekil
(01…45.sınıf)

Davacı markası ve davalı www…. eğitim.com sitesindeki kullanımları incelendiğinde, davacı markasının 01 …45 sınıflardaki mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere tescil ettirilen … h+ şekil ibaresinden oluştuğu, davalının www…. eğitim.com sitesindeki davacı adına tescilli “…” ibaresinin ve ayrıca logonun yer almakta olduğu anlaşılmaktadır.
Herhangi bir işaretin marka gibi kullanılması “markasal kullanım” olarak adlandırılmaktadır. Bir işaretin marka olarak kullanılıp kullanılmadığı ise o işaretle karşı karşıya gelen ortalama niteliklere sahip bir tüketicinin algısına göre belirlenmelidir. Şayet ortalama tüketici, o işareti bir mal veya hizmetin markası gibi algılıyorsa markasal kullanımdan söz edilecektir. Markasal kullanımdan söz edebilmek için işaretin sadece mal veya hizmet üzerinde kullanılması zorunlu olmayıp, ilanlarda, kataloglarda, ticari belgelerde kullanılması mal veya hizmetle bağlantılı olarak markasal etki doğuracak şekildeki tüm kullanımları markasal kullanım oluşturacaktır (Bilge, …; Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara, 2014, s. 116)
Bununla birlikte markaya tecavüzün oluşması için kullanılan ibarenin ticari etki doğuracak şekilde kullanılması gerekmektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde, davacı vekilince davacı markasının dernek ve dernek ile sözleşme yapan bir şirket tarafından kullanıldığı iddia edilmektedir. Hemen belirtelim ki dava dışı sertifika verdiği iddia edilen şirket davalı olarak gösterilmemiş, bu şirkete karşı dava ikame edilmemiştir. Şu hâlde bu şirketin kullanımlarının ticari olup olmadığı davalıya tesir etmeyecektir. Keza davalının yaptığı protokol incelendiğinde derneğin kar elde edileceğine dair düzenleme de bulunmamaktadır. Bir derneğin kar elde etmesi kendi mevzuatı çerçevesinde kendi bünyesinde ticari işletme kurmasına bağlıdır.
Davalı ise davacı üniversite bünyesinde resmi olarak kurulmuş bir dernektir. Davalının kar amacı güden ve ticari işletme kurarak markayı kullandığına, program satarak gelir elde ettiğine dair iddia veya delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde ticari amaç gütmeyen kullanımın marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, davacının haksız rekabet iddiasının da bulunmadığı anlaşılmış açıklanan nedenlerle davanın sair hususlar incelenmeksizin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸