Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/73
KARAR NO : 2021/120
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 21/02/2019
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” ve “11” esas unsurlu markanın yaratıcısı ve sahibi olduğunu, “….com” markasının aynı zamanda … başvuru numarası ile tanınmış markalar siciline de tescilli olduğunu, müvekkilinin … Holding ve Güney Kore menşeili … Grup ortaklığında e-ticaret sektöründe faaliyet göstermek üzere Haziran 2012’de kurulduğunu, bu kapsamda “….com” isim ve adresli açık Pazar platformu açtığını, şirketin kurucu ortağı … Grup’un Güney Kore’de “…” adında bir e-ticaret platformunun da sahibi olduğunu, ….com adresli sitenin 115.000 sanal mağaza,15 milyon kayıtlı üyesi bulunduğunu,sitenin ayda 33.9 milyon kişi tarafından ziyaret edildiğini,2018 yılı sonu itibariyle ticaret hacminin 9.5 milyar TL’nin üzerine çıktığını, 2013 yılından günümüze TV reklamları,billboard,açık hava reklamcılığı,dijital medya reklamları,yazılı ve görsel medya vs. sayesinde 35. Sınıf başta olmak üzere tüm emtia ve hizmetler yönünden tanınmışlık düzeyine eriştiğini, “…” markasının tüketici algısında doğrudan müvekkilini çağrıştırdığını, davalının tescili talep ettiği markanın 1 rakamlarının çarpıştırıldığı ve 11 rakamının açıkça gösterildiği logosunu mağazacılık hizmetleri başta olmak üzere herhangi bir ticari faaliyet esnasında gören ortalama bir tüketicinin aklına derhal ve hiçbir tereddüde yer olmaksızın müvekkili şirketin ve müvekkilinin 11 esas unsurlu markalarının geleceğini, tüketicinin anılan ibareyi müvekkilinin sunduğu yeni bir marka, yeni bir hizmet, yeni bir ticari faaliyet olarak yorumlayacağını, dolayısıyla davalı markasının 35. Ve 25. Sınıflarda tescil edilmesi durumunda ortalama bir tüketicinin aklına derhal ve hiçbir tereddütte yer olmaksızın müvekkili şirket ve müvekkil şirketin “11” esas unsurlu markalarını getireceğini ve tüketiciyi yanıltacağını, müvekkilinin “11” ve “…” ibarelerini esas unsur olarak içerir çok sayıda marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin tanınmış kişilerle de anlaşarak tanıtım ve reklam çalışması gerçekleştirmek suretiyle markasını, tüketici nezdinde oldukça yüksek bir bilinirlik düzeyine taşıdığını, davalının özellikle 35. Sınıfta bu şekilde markasını kullanması, müvekkilinin tanınmışlığını zedeleyeceğini ve ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğini, müvekkilinin davalıdan önce 25. Ve 35. Sınıfları içeren “…” ibareli başvuru numarası … , … olan bir çok tescil bulunduğunu, bu markaları ticaret hayatında baskın ve aktif bir şekilde kullandığını, bu ibareyi ürün paketleri ve faturalarında da kullandığını, 11 sayısının müvekkili ile özdeşleştiğini bu sayı olmaksızın bir marka oluşturmadığını, marka kompozisyonlarında 11 sayısının kullanıldığını, 11 sayısının bir şeyin kusursuz olduğunu belirtmek için kullanılan 10 numara kavramına göre kusursuzdan daha iyi anlamında ve 1’e 1 iletişim ve her kategoride 1 numara şeklinde ve anlamında kullanıldığını,yine 11 sayısının müvekkili şirketin ortaklarından … Grup bakımından da önem arz ettiğini, Türkiye’deki ….com oluşumunun Güney Kore’deki 11.st.co.kr. e-ticaret platformunun bir yansıması ve devamı olduğunu, müvekkilinin “11” ve “…” esas unsurlu seri markaları ile dava konusu marka arasında SMK 6/1. Madde anlamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğunu, başvuru kapsamındaki emtiaların müvekkilinin önceki tarihli 11 rakamını ve … figürünü esas unsur olarak içeren seri markaları kapsamında kalan emtialar ile birebir aynı veya aırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, dava konusu markalar kapsamında müvekkili adına tescilli ve tanınmış markalarda yer alan 11 rakamının müvekkiline ait markaları ile iltibasa sebebiyet verebilecek düzeyde kullanılmış olmasının ve müvekkiline ait markaların tanınmış olduğu emtiaları kapsamasının açıkça müvekkiline ait markaların tanınmışlığından yararlanmak adına tasarlanmış bir marka olduğu sonucunu ortaya koyduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait markaların bir serisi olarak yorumlanacağını, dava konusu markanın üst kısmında tüketici tarafından ilk bakışta derhal fark edilecek birbirine çarptırılmış 1 rakamları ve altında da açıkça 11 rakamının kullanıldığını, bu şekilde müvekkiline aiit markalardaki logo ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik sağlandığını, özellikle perakendecilik hizmetleri olarak tanımlanabilecek hizmetlerde bu markayı gören ortalama tüketici kitlesinin aklına hemen müvekkiline ait markaların geleceğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2018/624 E. Ve 2018/1319 K. Sayılı kararında “…” ibareli markalar ile “….com” ibareli markanın biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak 11 rakamının ön plana çıkarılması nedeniyle,görsel,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik olduğunun değerlendirildiği beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptali le tescili halinde … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, markaların SMK 6/1. Madde kapsamında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun tespiti için başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin varlığı, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet merkaların kapsamında aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında, ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimal, bulunması şartlarının kümülatif olarak varlığının gerektiğini, markalar arasında ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal algı bakımından ilişkilendirme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunmadığını, markanın bütünü itibariyle nazara alındığında, genel izlenime bakıldığında benzerlik olmadığı sonucuna varıldığını, SMK 6/4. Maddesinin koşullarının oluşmadığını, SMK 6/5. Madde hükmünün uygulanabilmesi için haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarının zarar görmesi, markanın ayırtedici karakterini zedelemesi şartlarının sağlanması gerekmesi gerektiğini ancakbu şartların oluştuğuna dair davacı tarafından herhangi bir kayıt sunulmamış olduğunu, yine davacının SMK 6/9. Maddesi kapsamında kötüniyete ilişkin iddialarının ispatı için yeterli derecede somut ve inandırıcı delil sunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı tarafından 22/05/2017 tarihli … nolu marka tescil başvurusu ile ”11+şekil” ibaresinin NICE sınıflandırma sisteminin 25 ve 35. Sınıfında yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere adına tescil edilmesi talep edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 6769 Sayılı Kanunun 16. Maddesi gereği 12/10/2017 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacı tarafından ilana itiraz edildiği, ilgili daire tarafından itirazın reddine karar verildiği, muteriz tarafından yeniden yapılan itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından incelendiği ve kurulun … sayılı YİDK kararıyla; “… başvuru numaralı “1 şekil” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı başvurunun …. sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6. Maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. …Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, iş bu başuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle markalar arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. …Somut olay açısından itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 sayılı SMK’nın 6/IV ve 6/V maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir. …Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve ncelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını,tek başına, başvurunun kötüniyetle yapıldğı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin, markaların benzer oldğu iddiasının ötesinde kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı,tescile konu mallar/hizmetler ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi hususlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 24/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:davaya konu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzerlik olduğu ve aynı madde kapsamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, SMK’nın 6/4. Maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, davacı yanın markalarının yüksek derecede tanınmış olması, davaya konu markanın tescilinin davacıya ait “…” ibareli markaların ayırt edici gücünü düşürme ihtimalinin bulunması karşısında SMK’nın 6/5. Maddesi uygulama şartlarının oluştuğu, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği ve bu konudaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu … sayılı YİDK kararının iptal koşullarının oluştuğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Taraf markalarının emtiaları incelendiğinde, davacının davaya konu … tescil sayılı markanın başvuru tarihinin 28/07/2017 olduğu ve davaya konu markadan sonra olduğu, … tescil sayılı markanın başvuru tarihinin 12/10/2017 olduğu ve davaya konu markadan sonra olduğu, anılan markaların dışında kalan davacı markaları ile davaya konu markanın tüm sınıfları aynı/benzer/ilgili olduğu; sonuç olarak bu mal ve hizmetler yönünden SMK madde 6/1’de sayılan emtiaların benzer olması şartının sağlandığı anlaşılmaktadır.
Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; davaya konu 11+şekil ibareli markanın sayı ve şekil unsurlarından oluşan kompozisyon marka olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; itiraza konu markaların bir kısmı da yazı, renk ve şekil unsurlarından oluşan kompozisyon markalar iken bir kısmının ise sözcük markaları olduğu, davacı markalarından emtia listesi benzer ve hükme esas alınabilecek markalardan; ….” çerçevesinde seri yaratılan markalar olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı markasının da “11” ibaresi ve şekilden ibaret olduğu, 11 kısmının taraf markalarında öne çıktığı, bu ibareye eklenen “şekil” ibaresinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağlantırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davalının mezkur markayı davacının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davalının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davacının “…” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, sonuç olarak dava konusu markadaki şekil unsurunun davaya konu markaya somut bir anlam farkı yüklememesi, dava konusu marka başvurusunda esas ve tüketici algısında markasal nitelikte gösterir mahiyetteki temel unsurun “11” ibaresi olması, dava konusu marka ifade edilirken, tanımlanırken ya da telaffuz edilirken “11” ibaresinin tek unsur olarak ön plana çıkacağı, aynı şekilde davacının markalarının da asli unsurunun “…/11” ibaresinden oluşuyor olduğu, bu ibarenin anılan tescil kapsamındaki hizmetler açısından zayıf bir marka olarak değerlendirilemeyecek olması, “11” ibaresinin dava konusu markaya eklenen farklara rağmen genel imaj içerisinde kaybolmaması ve bütünsel varlığını halen korumaya devam etmesi karşısında dava konusu marka başvurusunun tüm sınıfları bakımından 6769 s. SMK 6/1 maddesi kapsamında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu; İltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) ve (9) numaralı fıkrasının tartışılmasının hukuki yarar kapsamında olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle neticeten davanın tümden kabulü ile TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline, davalıya ait … kod nolu “11+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “11+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.176,55-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021
Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.081,35-TL
TOPLAM :2.176,55-TL