Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/70 E. 2021/114 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/70
KARAR NO : 2021/114

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 19/02/2019
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; … sayılı davalı başvurusuna müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itirazların nihai olarak davalı kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin toplam 1856 tane mağazasının bulunduğunu, bu mağazalardan 651 tanesinde M, 366 tanesinde …, 134 tanesinde …, 636 tanesinde …, 127 tanesi … istasyon, 56 tanesi …, 52 tanesi … ve 19 tanesinin de toptan olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin … markalarının TÜRKPATENT sicil kayıtlarında da T/00176 sayısı ile kayıtlı olduğunu, müvekkilinin faaliyetlerinde “…” markası ile özdeş hale gelmiş “m” ibareli logoları kullandığını, özellikle turuncu “m” harfine dayalı seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin sahip olduğu bu seri markaların ortalama tüketici nezdinde müvekkili ile özdeşleşmiş hale geldiğini, nitekim bu durumun Ankara…. sayılı ilamı ile de tespit edildiğini ve anılan kararın Yargıtay tarafından da onandığını,davalının gerçekleştirdiği marka başvurusunun, müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik taşıdığını, dava konusu markanın müvekkili markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, her iki taraf markasında da bir “M” harfi ve başak figürleri bulunduğunu, dava konusu markada her ne kadar “…” ve “un” ibareleri bulunmakta ise de “…” ibaresinin okunamayacak kadar küçük konumlandırıldığını, “un” ibaresinin ise zaten 30. Sınıfta tanımlayıcı olduğunu, bu nedenle markada tek ve esas unsurun “M” harfi olduğunu, dava konusu markanın özellikle 2016/85791 sayılı müvekkili markası ile aynı görsele sahip olduğunu, işaretler arasındaki benzerliğin halk tarafından karıştırılabilir düzeyde olduğunu, markaların kapsamlarındaki emtiaların ortak olarak 30. Sınıfı içerdiğini, müvekkilinin sahip olduğu seri markalar düşünüldüğünde, dava konusu markanın da aynı tür mal ve hizmetler için tescil edilmek istenilmesinin müvekkili tarafından sunulan bir ürün olduğu algısını oluşturacağını, müvekkili markalarının tanınmış olması nedeniyle dava konusu markanın tescilinin davalı lehine haksız yarar sağlayacağını, müvekkilinin “M” markasının yoğun kullanım sonucu ayırt edicilik kazanarak tanınır hale geldiğini, “…” markasının ise zaten tanınmış olduğunu, dolayısıyla dava konusu markanın da müvekkili tarafından desteklenen bir işaret olduğu algısı oluşabileceğini, başvurunun aynı zamanda kötü niyetli olduğunu, iddia ederek … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, YİDK iptal talebinin süresinde ileri sürülmediğini, dava konusu marka ile davacı adına tescilli “M” ibaresini içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğu iddiasının yerinde olmadığını, davalı adına tescili talep edilen işaretin “…” ve “un” sözcükleri ile “M” harfi ve şekil unsurundan oluştuğunu, söz konusu işaretin bir bütün olarak algılanması gerektiğini, davacı yanın dayanak markalarında yer alan “M” harfinden kaynaklı benzerlik halinin iltibas oluşturmaya yeterli olmayacağını, tanınmışlık ve kötü niyet koşullarının oluşmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5 ve 9. maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”… m un” ibaresinin, 30.sınıf emtialarda tescili amacıyla 22.06.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.11.2017 tarih ve 288 sayılı Bülten’de ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “m” ibaresi taşıyan markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, anılan itirazların 19.04.2018 tarihli MDB kararı sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın MDB kararının kaldırılması ve başvurunun reddi talebiyle bir kez daha itirazda bulunulduğu, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 17.12.2018 tarih … sayılı kararıyla; “… başvuru numaralı “… m un” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun …. sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. İtiraz ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurulda başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçeli itiraz kabul edilmemiştir. Takiben karıştırılma ve ilişkilendirilme olasılığı, tanınmışlık gerekçeli itirazlar incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, tek harflerin standart formlarının ayırt edici nitelik taşımadığı ve ancak bu harflerin belli bir tasarımla sunuldukları zaman ayırt edicilik vasfını haiz oldukları ve dolayısıyla markaların ayırt edici ve marka olma vasıflarının tek harfli markalarda ortak olan tek harf üzerinden değil söz konusu harfin genel tasarımı üzerinden değerlendirilmesi gerektiği, itiraz gerekçesi markalar ile başvuru konusu markanın farklı tasarımlara haiz olduğu, bu nedenle “m un şekil” ibareli başvuru ile muteriz markalarının görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim açılarından benzer markalar olmadığı ve başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında ortalama tüketicilerce bağlantı kurulmayacağı kanaatine varılmıştır. Belirtilen nedenlerle 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan itiraz haklı bulunmamıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markalar benzer markalar olarak değerlendirilmediğinden itiraz gerekçesi markaların itibarlarından haksız fayda sağlama, itibarlarına zarar verme ve ayırt edici karakterlerini zedeleme hallerinin ortaya çıkmayacağı sonuçlarına ulaşılmıştır. İtiraz sahibinin “…” markasının tanınmışlığının ise işbu itirazın sonucuna etkisinin bulunmadığı düşünülmüştür. Sayılan nedenlerle iş bu itirazın reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 19/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 19/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan 30. Sınıf emtiaların tamamının davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan emtialar ile aynı, aynı tür; 35. Sınıfta yer alan bu emtiaların satışı hizmetleri açısından ise benzer olduğu, bununla birlikte rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle, başvurunun, davacı yanın seri marka ailesi ile karıştırılma ihtimali doğurabilecek düzeyde benzer bir algı yarattığı, dava konusu markanın tescilinin davacı yan markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlama ve davacı yanın ilgili piyasada oluşturduğu/oluşturmaya çalıştığı ayırt edici karakteri zedeleyeceği, bu nedenle tanınmışlığa dayalı olarak da davacı markalarının korunması gerektiği, başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğu değerlendirmesinde bulunulamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ekraporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Dava konusu başvuru ile davacı markaları incelendiğinde, başvuru kapsamında yer alan 30. Sınıf emtiaların tamamı, davacı yanın önceki tarihli dayanak “M” ibaresi taşıyan markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan emtialar ile birebir aynı, aynı tür 35. Sınıfta aynı malların satışına ilişkin mağazacılık hizmetleri ile ise de güçlü bir benzerlik taşımaktadır. Dolayısıyla iltibas ihtimalinin varlığı için gözetilmesi gereken öncelikli şartın, uyuşmazlık bakımından gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Emtialar arasındaki bu ilişkinin iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka … M UN +şekil şeklinde olup markanın turuncu/kırmızı renklerde büyük bir “M” harfi merkezli olarak oluşturulduğu, bu harfin hemen altında yine aynı renk ile yazılmış “un” sözcüğü, üst kısmında ise ilk bakışta okunamayacak derecede küçük şekilde yazılmış “…” sözcüğü ve yine “M” harfini kase gibi içine alacak şekilde çevrelemiş başak filizi şeklinden oluşturulmuş bir sözcük + şekil markası olduğu, markanın bütününde “M” harfinin ilk bakışta ve derhal algılanan tek esas unsur olduğu, “un” kelimesinin tescili talep olunan emtialardaki cins, çeşit bildirir niteliği itibariyle zaten markasal bir vasfının bulunmadığı, “…” ibaresinin ise bilinen bir anlamına rastlanmamakla birlikte marka içerisindeki konumlandırması itibariyle tali nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; başta …. kod numaralı M+şekil şeklindeki markasının “M” merkezli bir şekilde oluşturulmuş fonda burçak filizleri ve değirmen görseli şeklinde oluşturulduğu, bununla birlikte davacının ayrıca M, …, M FIRIN, M+şekil, MJET, M-LIFE şeklinde çeşitli görsel unsurlar ve kelimeler ile birlikte yaratılmış markalarının bulunduğu, davacının “M” harfi etrafında oluşturduğu seri bir marka ailesinin yer aldığı, “M” harfine logo niteliğinde yer verdiğin kullanımlarda bu harfi “kalın arial” fontunda, turuncu veya beyaz renklerde kullandığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markalarının 30. Sınıfta birebir aynı, aynı tür emtiaları kapsadıkları gibi markaları oluşturan işaretlerin bütüncül kompozisyonlarında da benzer algılar oluşturacak düzeyde görsel ve kavramsal yakınlık ihtiva ettikleri, karşılaştırılan işaretlerin harf markası olması nedeniyle fonetik bir değerlendirme yapılmasının doğru olmayacağı, harflerin birebir aynı sese sahip olduğu, davacı yanın ”M” logosu etrafında, çeşitli alternatif varyasyonlar ve ek unsurlar ile birlikte yarattığı bir seri marka ailesinin bulunduğu, dava konusu görselin de özellikle “M” harfinin yazım karakteri ve kullanılan renk unsuru nedeniyle davacının bu seri marka ailesinin bir üyesi olduğu algısı oluşturarak davacının önceki markalarından imaj transferi oluşmasına neden olabilecek düzeyde bir benzerlik taşıdığı, tüketicinin aynı satış noktalarında taraf markalarını taşıyan ürünler ile karşı karşıya kalması halinde özellikle iktisadi – idari anlamda kaynak yönünden yanılgıya düşmesinin kaçınılmaz olacağı, zira tüketicinin gıda ürünlerini satın alırken harcadığı zaman, emek, dikkat ve hatta ürünlerin maddi karşılıkları itibariyle anlık kararlar ile hareket ettiği, bunun neticesinde ise önceden bildiği, tanıdığı, deneyimlediği ve güvendiği davacı markasını taşıyan ürünlerden satın almak isterken yanlışlıkla dava konusu markayı taşıyan ürünleri satın alabileceği, davacı yanın aynı zamanda tanınmışlık nedeniyle de dava konusu markanın varlığını engellemesinin mümkün olduğu, bu nedenle dava konusu markanın tescilinin davacı yan markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlama ve davacı yanın ilgili piyasada oluşturduğu/oluşturmaya çalıştığı ayırt edici karakteri zedeleyeceği ve bu nedenle tanınmışlığa dayalı olarak da davacı markalarının korunması gerektiği, davalının marka tescil başvurusunda kötü niyetli olduğuna yönelik iddiaları destekler herhangi bir delilin mevcut olmadığı, salt benzerlik iddiasının kötü niyetin varlığına kanaat getirmede yeterlilik arz etmediği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “… M UN+ŞEKİL” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.171,75-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.076,55-TL
TOPLAM :2.171,75-TL