Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/65 E. 2021/201 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/65
KARAR NO : 2021/201
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 18/02/2019
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin …markalarının kadınlar başka olmak üzere tüm kullanıcılara hitap ettiğini, müvekkilinin …markalarının tanınmış olduğunu ve bunun TÜRKPATENT tarafından tespit edilerek T/02689 kod numarası ile tanınmış marka statüsünde tescil edildiğini, müvekkilinin …ibareli seri markalarının olduğunu, bu markaların … numaralı markalar olduğunu, dava konusu … markası ile müvekkilinin markalarının karıştırılması ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin www…com.tr ibareli internet sitesinin 30.12.2013 tarihinde adına tescil edildiğini ve halihazırda kullanıldığını, dava konusu marka başvurusuna yaptıkları itirazların reddedildiğini, davalının … kod numaralı başvurusunun kötü niyetli olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararın iptaline, … kod numaralı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, karşılaştırılan ibarelerin karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olmadığını, dava konusu marka görüldüğünde tüketici algısında oluşacak intibaının davacının itirazına dayanak markaları ile herhangi bir ilgisinin bulunmayacağını, bir bütünlük içinde algılanacak olan başvuru markasının davacı markalarından tamamen farklı olduğunu, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekilicevap dilekçesiyle, davacı markası ile müvekkili markası arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, her iki markanın sınıflarının ve hitap ettiği kesimin farklı olduğunu, müvekkilinin markasının çok önem verdiği bir kişinin adı olduğunu, müvekkilinin markasının davacının marka başvurusundan yıllarca önce işletme adı olarak tescil ve ilan edildiğini, markanın müvekkili tarafından yıllardır kullanılıyor olması nedeniyle hükümsüzlük talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, haksız kazanç ve kötüniyet iddiasının dayanağı olmadığını ve kabul edilemez olduğunu, işlem dosyası kapsamında markaya itiraza karşı görüşlerinin yer almadığını, karşı görüş kapsamındaki itiraza ilişkin savunmalarının TÜRKPATENT’ten celbini talep ettiklerini, …kelimesinin içinde yer aldığı bir çok marka tescilinin bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 04.08.2017 tarihinde yapılan dava konusu …+ şekil ibareli marka başvurusunda 43. sınıf için tescil talebinde bulunulduğu, dava konusu marka başvurusunun yayımına davacı tarafından itiraz edildiği, yayıma itirazda “benzerlik/karıştırılma ihtimali (6/1)”, “Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmışlık (6/4)” ve “tanınmışlık (6/5)” gerekçelerine dayanılmıştır. İtirazda dayanak gösterilen benzer markalar; T/02689, 2016/25476, 2015/25153, 2014/82833, 2014/04105, 2012/81844, 2012/112017, 2012/112009, 2012/82145 numaralı markalar olduğu, yayıma itiraza ilişkin açıklamalar dava aşamasındaki iddialarla genel olarak aynı nitelikte olmakla birlikte dava dilekçesinde ileri sürülen alan adı ile kötüniyet iddiasına yer verilmediği, davacının yayıma itirazları Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) tarafından haklı bulunmayarak reddedildiği, muteriz davacı tarafından MDB kararına itiraz edildiği, karara itiraz, yayıma itiraz aşamasındaki gerekçe, dayanak ve açıklamalarla aynı mahiyette olduğu, karara itirazın incelenmesi üzerine verilen ve dava konusu yapılan 17.12.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararıyla “… başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri tüm unsurlarla birlikte yarattıkları bütüncül algı dikkate alındığında markalar görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından iş bu itirazın da tanınmışlık da dahil tüm gerekçeleri bakımından reddi gerekmiştir.” gerekçeleriyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 19/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 18/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporlarda özetle:dava konusu marka ile davacının 2014 04105 (…), 2012 81844 (…), 2012 112017 (…), 2012 112009 (Láv) numaralı markaları arasında dava konusu markanın kapsamındaki 43. Sınıf hizmetlerin tamamı bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmışlık ve Türkiye’de ulaşılan tanınmışlık düzeyine ilişkin itiraz/hükümsüzlük gerekçelerine ilişkin iddialarını tevsik için herhangi bir delil ibraz etmediği, kötüniyet iddialarının somutlaştırılmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, başvuru markası kapsamında tescil talebine konu edilen ve tescil edilmiş olan 43. sınıftaki hizmetlerin tamamının davacının itirazlarına ve davaya dayanak yaptığı 2014 04105 (…), 2012 81844 (…), 2012 112017 (…), 2012 112009 (Láv) ve 2012 82145 (Law) tescil numaralı markalarının kapsamındaki 43. Sınıf mallarla/hizmetlerle aynı; 29,30,32,33,35 sınıf mallarla/hizmetlerle benzer olduğu anlaşılmıştır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markada mavi renkte ve tonlama yapılmak suretiyle su damlasını andıran bir şekil unsuru ile birlikte mavi renkte ve büyük harflerle … ibaresinin mevcut olduğu, söz konusu sözcüğün, Bulgarca olarak karşılığı tespit edilmiş olan ve “bir dişi aslan” anlamına geldiği, ancak Bulgarca ülkemizde yaygın olarak bilinen bir sözcük olmadığı, dava konusu markada görsel bağlamda şekil unsuru göre biraz daha büyük ebatta olsa da markanın bütünsel olarak algılanacağı ve bu algıda sözcük unsurunun etkisinin daha yüksek olacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı şirketin dayanak markalarında ise sadece …ibareli markalardan bir tanesinde (2014 04105) A harfinin üst kısmı renklendirilmek suretiyle bir çeşit şapka figürü oluşturulmuştur. Ancak, bu durum markanın …olarak algılanmasını ortadan kaldırmayacaktır. …sözcüğü “yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, yerin derinliklerinden gelen ve genellikle yanardağ ağzından aşağılara doğru akan kızgın, sıvı durumunda kayaç maddeleri” anlamına gelmektedir. Láv sözcüğünün de “…” olarak algılanacağı “a” harfinin ses değerini değiştiren işaretin algılanmasının kesin olacağı söylenemeyecektir. Davacının 2012 82145 tescil numaralı markasındaki Law sözcüğü ise İngilizce olup Türkçe karşılığı; “yasa, kanun, hukuk” anlamlarına gelmektedir. Bu anlamın ilgili tüketiciler tarafından İngilizce dilinin yaygın kullanımı veya bilinme derecesi de dikkate alındığında ve de kullanımı yaygınlaşmış olan cep telefonlarının gelişmiş teknoloji ile entegre olmasının da etkisiyle bilineceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Davacının markasının davalı markasında aynen yer alması ve ilk üç sesin benzer olması nedeni ile görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…/LAW” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama ”…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, dava konusu marka ile davacının 2014 04105 (…), 2012 81844 (…), 2012 112017 (…), 2012 112009 (Láv) numaralı markaları arasında dava konusu markanın kapsamındaki 43. Sınıf hizmetlerin tamamı bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmışlık ve Türkiye’de ulaşılan tanınmışlık düzeyine ilişkin itiraz/hükümsüzlük gerekçelerine ilişkin iddialarını tevsik için herhangi bir delil ibraz etmediği, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…+ŞEKİL” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.065,65-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :1.970,45-TL
TOPLAM :2.065,65-TL