Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/39 E. 2021/279 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/39
KARAR NO : 2021/279

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 29/01/2019
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; firmasının su arıtma sistemleri alanında faaliyet gösterdiğini, faaliyet gösterdiği sektörde kendisini kanıtladığını, muhatap firmanın kurum nezdindeki itirazındaki iddialarının tamamen asılsız olduğunu, muhatabın yalan beyanda bulunduğunu, kendisinin oluşturduğu “…” markasının özgün olduğunu, internet sitesinde yalnızca “…” ibaresine yer verildiğini, markasının ayırt edici olduğunu, davalının itirazların zoraki gerekçelere dayandığını, “…” kelimesinin sektörde kullanılan yaygın bir tabir olduğunu, kurumda pek çok marka tescilinin bulunduğunu, su arıtma sektöründe jenerik hale gelmiş bir sözcük olduğunu, İngilizce “yağmur” anlamına geldiğini, bu ibarenin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, “…” ibaresini içerir çok sayıda tescilli markanın bulunduğunu, sadece bu ibareden kaynaklı iltibas oluşmayacağını, “…” kelimelerinin işin niteliği olan “su arıtma sistemleri” ifadesinin İngilizce karşılığı olduğunu, kurum nezdindeki ilk değerlendirmede markaların benzer görülmediğini, markalar arasında bir benzerliğin olmadığını, markaların içerdikleri kelimelerin farklı olduğunu, yine işitsel, görsel ve anlamsal olarak da birbirlerinden son derece farklı olduklarını, markalardaki her kelime benzerliğinin karıştırılma ihtimaline yol açmayacağını, … sayılı başvurusunun reddi kararının hatlı olduğunu, bu nedenle … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, başvuru ile redde mesnet markaların harf dizilimleri bakımından hemen hemen aynı olduklarını, genel görünümleri ve bir bütün olarak bıraktıkları izlenimlerinin birbirlerinin aynı sı olduğunu, her iki markada da “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığını, başvuru konusu markaya ayırt ediciliğe katkı sağlayabilecek farklı ya da güçlü unsurların bulunmadığını, bu nedenle markaların birbirlerinin uzantısı olarak algılanabilecek nitelikte olduklarını, markalar arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde izlenim oluşması riski bulunduğunu, bu nedenle iltibas ihtimaline ilişkin koşulların somut olayda oluştuğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin kurum nezdinde tescilli “…” markalarının tanınır hale geldiğini, … sayılı markalarının bulunduğunu, davacı yanca yapılan başvurunun da müvekkili markaları ile benzer olduğunu, müvekkilinin 70 yılı aşkın tecrübeyle faaliyet gösterdiğini ve su yumuşatma sistemlerinde çözüm ortağı olan …Firması ile çalıştığını, dünyanın sınırlı su kaynaklarının korunmasına katkı sağlayan ürünler geliştirdiklerini, müvekkilinin adını ve gücünü bilimin sembolü olan “…” ibaresinden aldığını, müvekkilinin markalarının tanınmış marka olduğunu, dava konusu markada “…” ve “…” ibarelerinin aynen kullanıldığını, başvuruda yalnızca ek olarak “tag” ibaresine yer verildiğini, bu hecenin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmayacağını, davacının amacının müvekkilinin tanınmış markalarına benzerlik yaratmak olduğunu, tüketicinin müvekkiline ait ürünlerden satın almak isterken, davacı ürünlerini satın alabileceğini, tarafların 11. Sınıfta aynı emtiaları kapsadığını, bu nedenlerle karıştırılma ihtimalinin doğabileceğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerine 6/6 maddesi anlamında da üstün hakkının bulunduğunu, www…com.tr alan adının 28.09.2011 tarihinden bu yana kayıtlı olduğunu, başvurunun kötü niyetli gerçekleştirildiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 4, 5, 6 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı ve … … ibareli marka başvurusunun 18.01.2018 tarihinde 11. Sınıfta spesifik bir alt grupta başvuru konusu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 12.02.2018 tarihli ve 294 sayılı bültende ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı yanın … sayılı markalara dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların 09.07.2018 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile reddedildiği, anılan ret kararına karşı davalı yanca bir kez daha itirazda bulunulduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 15.11.2018 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… sayılı başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki karara karşı, başvurunun …. sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK 6. Maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir Başvuruya konu marka ile itiraz gerekçesi markaların “…” ibaresini ortak olarak içerdikleri, başvuruda “…” ibaresinin yer alması nedeniyle markaların seri marka izlenimi taşıdığı, markaların aynı, benzer, ilişkili malları kapsadığı da dikkate alındığında, ilgili tüketici kesimi nezdinde marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği, diğer bir ifade ile markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklindeki gerekçeler ile itirazların kabulüne ve başvurunun reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 01/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 29/01/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar ile ret gerekçesi davalı markaları kapsamında yer alan emtiaların aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte oldukları, taraf markalarını oluşturan işaretlerin ortak olarak “RAIN” kelimesini ön ses olarak içermeleri nedeniyle işaretlerin kavramsal, işitsel ve görsel açıdan bir benzerlik taşıdığından bahsedilse dahi rapor kapsamında açıklanan nedenlerle anılan ibarenin sektördeki niteliği ve kullanım yaygınlığı gözetildiğinde, markalardaki farklı unsurların anılan benzerlik nedeniyle bir iltibas ihtimali meydana getirmesinin önüne geçtiği yorumunda bulunulabileceği, dolayısıyla başvuru kapsamında yer alan ve reddedilen 11. sınıf emtialar açısından markalar arasında iltibas ihtimali koşullarının oluşmadığı, 6/4 ve 6/5 maddelerinin somut uyuşmazlık açısından uygulanabilir olmadığı, davacı yanın 6/6 maddesi uyarınca üstün bir hakkının mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka başvurusu kapsamında 11. sınıfta yer alan emtialar ile davalı yanın ret gerekçesi markaları kapsamında yine 11. sınıfta ve ayrıca 35. sınıftaki mağazacılık hizmetlerinde 11. sınıf emtiaların satışı hizmetleri bakımından aynı, aynı tür ya da benzerlik ilişkisinin bulunduğu, bu emtiaların doğrudan doğruya benzer piyasa anlayışına sahip, benzer alıcı kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçları gidermeye yönelik, birbirleri yerine ikame edilebilme ve rekabet etme olanakları olan, dağıtım, sunum ve satış kanalları, kullanım yöntemleri ve amaçları benzer ve nihayetinde hedeflenen halk kesimi ortak olan emtialar oldukları değerlendirilmektedir.
Davacının markasının incelenmesinde; markanın bütününe hakim unsurun “…” ibaresi olduğu, bu kelimenin İngilizce “…” ve “tag” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş, bütün olarak yeni ve somut bir anlamı olmayan bir kelime olduğu görülmektedir. “…” ibaresi İngilizce’de “yağmur, yağmur suyu” anlamına gelmekte, “tag” kelimesi ise “etiket” anlamına gelmektedir. Bütünsel anlamda anılan ibare “yağmur etiketi” gibi bir anlam taşımakta ve “…” şeklinde okunmaktadır. Başvuru konusu markada bu ibarenin yanı sıra oldukça küçük bir şekilde logonun sağ üst kısmında kalacak şekilde konumlandırılmış “water traeatment systems” kelimelerine yer verildiği, tali nitelikte konumlandırılmış bu ibarelerin “su arıtma sistemleri” anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; rainform, …, … rw+şekil, … …, … …, …+şekil, …, …, … realwater, rainplatinum şeklinde “…” ibaresinin sabit tutularak bu ibare etrafına eklenen ek eklime unsurları ile yaratılmış bir marka serisi şeklinde ve yine bu ibareye alternatif olarak üretildiği görülen … ve … şeklinde olduğu, davalının “…” şeklindeki markalarının “yağmur suyu” anlamına geldiği, bu ibarenin yanında “rw, …, … platinium, …” gibi ek unsurlara da ikincil ayırt edici unsur ya da tali unsur olarak yer verdiği, yine davalının markasında da “…” ibarelerinin kullanıldığı, “…” markalarının ise “…” ve altın anlamına gelen “gold” kelimelerinin birleşimi ile oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarından ortaklığı tespit edilen emtialar bakımından dava konusu “… …” markasının ilgili tüketici tarafından bir bütün olarak algılanacağı, davalı markalarının net olarak “…+water”, “…+gold” gibi iki kelimenin birleşiminden ve sair ek unsurlardan oluştuğunun görülebildiği, buna rağmen her iki markada da “…” ibaresini ön ses olarak algılanacağı, bu ibarenin ise 11. sınıftaki “Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı” bakımından ilgili sektörde yaygın kullanıldığı ve “yağmur sularının arıtımı” mesajını tüketiciye verme amaçlı kullanılan bir ibare olarak yorumlanacağı, bu kapsamda … ibaresinin dava konusu emtia ve hizmet listesi bakımından zayıf marka niteliğinde olduğu, bu ibareye eklenen zayıf dahi olsa ibarelerin ayırt ediciliği sağlayacağı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, tüketicinin dava konusu marka ile davalı markaları arasında refleksif olarak doğrudan bir ilişki kurmayacağı gibi iki ayrı marka karşısında olduğunu da algılayabileceği, … ibaresinin sektördeki yaygın kullanımın varlığı nedeniyle tüketicinin taraf markaları arasında özellikle iktisadi – idari bir ortaklık bulunduğu kanaatine varmasının mümkün olmadığı, taraf markalarından önce ve sonra anılan ibarenin ilgili emtialarda çok sayıda firmaca tescil edilmiş olmasının iltibas ihtimali temelinde yatan imaj transferi algısının oluşmasının önüne geçeceği, dava konusu markanın bir bütün olarak davalı markalarından ayrışmayı başardığı, bu nedenlerle taraf markaları arasında 6/1 maddesi uyarınca benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, davacı yanın başvuru konusu marka ile ilgili bir tanınmışlık iddiasının olmadığı, davalı yanın ise işlem dosyasında tanınmışlık iddiasına dayandığı görülmüş ise de bu iddialarını somutlaştıramadığı, dosyaya oldukça sınırlı sayıda birkaç delil ibraz ettiği, hal böyleyken 6/4 ve 6/5 maddelerinin somut uyuşmazlık bakımından uygulanabilir olmadığı, öte yandan davacı yanın 6/6 maddesi anlamında üstün bir hakkının var olduğunu gösterir herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı, davacının bu kapsamda değerlendirilebilecek bir ticaret unvanı da bulunmadığı, söz konusu maddeye dayalı olarak davalı yan www…com.tr alan adına dayalı kurum nezdinde itiraz gerçekleştirmiş ise de salt alan adı tescilinin üstün hak sahipliğine vücut vermesinin mümkün olmadığı anlaşılmış açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Tescil talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.152,15-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI : 2.056,95-TL
TOPLAM : 2.152,15-TL