Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/380 E. 2021/328 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
…FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/380
KARAR NO : 2021/328

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/12/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin “…” ve “… …” markalarının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır kesintisiz ve fasılasız olarak “…” markalarını kullandığını, “… …” markasının 21.05.2010 tarihinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalının … sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazların kabul edilmediğini, davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin aynı olduğunu, dava konusu markada “…” ibaresinin çatı marka olduğunu, “…” kelimesinin ise durum, cins, vasıf bildirir bir sıfat olduğunu, bu unsurların taraf markasını farklılaştırmadığını, Ankara …FSHHM’nin 2011/153E dosyasında “…”, Ankara …FSHHM’nin 2013/132E dosyasında “… ….”, Ankara …FSHHM’nin 2009/65E dosyasında “… ….” vb. pek çok dosyasında iltibas ihtimalinin tespit edildiğini, somut olayda da taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin mevcut olduğunu, müvekkili lehine sonuçlanmış çok sayıda mahkeme kararının mevcut olduğunu, “….“ vb. pek çok marka açısından iltibas ihtimaline karar verildiğini, davalı taraf başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, başvurunun 6/4 ve 6/5 hükümleri uyarınca da reddedilmesi gerektiğini, müvekkili markalarının pek çok ülkede de tescilli olduğunu, müvekkili şirketler ile “…” markalarının özdeşleşmiş olduğunu, dava konusu başvurunun tamamen reddedilmesi gerektiğini, iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum tarafından verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin “…” tanınmış markalarının sahibi olduğunu, dava konusu markanın asli unsurunun bu ibare olduğunu, “…” kelimesi olmadığını, davacının “…” kelimesini tekeline almaya çalıştığını, markalar bütün olarak değerlendirildiğinde birbirlerinden farklı algılar yarattıklarını, markaların sessel açıdan benzer olmadıklarını, yine yazılımsal ve anlamsal açıdan hiçbir benzerlik taşımadıklarını, “…” ibaresi içerir 29. Sınıfta 827 adet markanın olduğunu, bu ibarenin peynirin karakteristik bir özelliğini, çeşidini taşıdığını, “… …” kelimelerinin bir peynir çeşidinin adı olduğunu, davacının bu cins adını sahiplenmeye çalıştığını, tüketicinin taraf markaları arasında bir iltibas yaşamayacağını, “… … peynir”in bir cins ismi olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … … … +şekil ibaresinin 29. Sınıf mal grubunda tescili amacıyla 28.08.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.09.2018 tarih ve 309 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” ibaresi içerir markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazlarının 11.04.2019 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itiraz ettiği ve başvurunun tümden reddini talep ettiği, davacı itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.10.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “… … …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2011 110645, 2011 110653, 2011 110657, 2011 110663, 2005 37670, 2009 04690, 2011 110675, 2011 110650, 2001 05921, 2016 39889, 2008 55255, 2000 04179, 2011 110596, 103490, 98 013222, 99 004781 sayılı “… …”, “… …”, “… …”, “… … …. … şekil” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Kurul’da, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, itiraz dilekçesinde belirtilen eskiye dayalı kullanım iddiası incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, bu iddianın, yeterli bilgi, belge, delil ile desteklemediği anlaşılmış ve bu nedenle eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Md. 6/4 kapsamında yapılan inceleme sonucunda “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Bunun yanında, itiraz dilekçesinde öne sürüldüğü gibi itiraza gerekçe markanın, 6769 s. SMK’nın 6/6 kapsamındaki hak sahipliği yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığından, bu iddianın kabulü mümkün olmamıştır. Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan 29. Sınıf emtialar ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı, aynı tür ya da benzer emtiaların yer aldığı, dava konusu markada bağımsız ayırt edici unsur olarak kullanılan “…” ibaresinin, davacı yanın uzun yıllardır tescilli ve seri marka niteliğindeki markalarının da esas unsuru olduğu, davacı tarafından dosya kapsamına sunulan emsal mahkeme kararları ile rapor kapsamında yer verilen emsal nitelikteki Yüksek Yargı kararlarında, “…” ibaresini markasal algı yaratacak şekilde içeren markaların davacı markaları ile iltibas yarattığı yönündeki değerlendirmeler de göz önüne alındığında, somut uyuşmazlık konusu marka başvurusunun da davacı yan markaları ile ortalama tüketici nezdinde iltibas yaratabileceği, davacı yan markalarının yıllara sair kullanımlarını gösterir deliller, tanınmış markalar sicil kaydı ve emsal nitelikteki yargı kararlarındaki tespitler neticesinde özellikle “süt ve süt ürünlerinde” yoğun kullanım ile elde ettiği ciddi bir ayırt edicilik ve bilinilirliğinin bulunduğu, dava konusu markanın tescilinin davacı markasının ayırt ediciliğini zayıflatabilecek sonuçlar doğurabileceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ekraporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin …fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; başvuru kapsamında yer alan 29. Sınıf mal grubunun tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikteki gıda ürünleri veyahut bu ürünlerin satışına yönelik hizmetler ile ilişkilidir. Bahsi geçen emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesi benzer olduğu gibi, ayrıca satış, sunum ve dağıtım kanallarının da benzer olduğu,birbirlerini tamamlayan, birbirleri yerine ikame edilebilen ve doğrudan rekabet içerisinde olan emtialar oldukları anlaşılmıştır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; … … … + şekil şeklindeki başvuruda, logonun üst kısmında aynı zamanda davalı yan ticaret unvanının da kılavuz unsuru olan ve yine dalacının lider/çatı markası konumunda olduğu görülen “…” ibaresi kendine özgü logosu ile kullanılmış olup bu ibarenin hemen altında ilgili logodan daha büyük harf karakterleri ve daha öncül algılanacak şekilde “… …” tamlamasına yer verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; anılan markalarda yine davacının çatı markası olan “…” ibaresi birlikte kullanılmış “…” kelimesinin esas unsur olarak kullanıldığı, yine davacı yanın …, …. … gibi şekillerde “…” ibaresini sabit kılarak oluşturmaya çalıştığı seri markalarının mevcut olduğu, dolayısıyla davacı markalarında da ayırt ediciliğin … ibaresi üzerinde toplandığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları arasında başvuru kapsamında yer alan 29. sınıf emtiaların tamamı bakımından aynı, aynı tür ya da yüksek düzeyli bir benzerlik ilişkisinin mevcut olduğu, keza yine dava konusu markada ön planda yer alan ayırt edici unsurun “… …” tamlaması olduğu, bu tamlamadaki “…” kelimesinin, “…” ibaresini daha da vurgulayan bir sıfat olarak kullanıldığı, dolayısıyla “…” ibaresinin anılan markada daha vurgulu olduğu, bu ibarenin davacı markalarının da esas unsuru olmasından kaynaklı olarak işaretler arasında yüksek düzeyli işitsel, kavramsal ve görsel benzerliklerin mevcut olduğu, emtia benzerliği ve işaret benzerliği bir bütün olarak ele alındığında markaların aynı iktisadi – idari kaynağa ait markalar olarak algılanabilecekleri, ortalama tüketicinin taraf markaları ile her koşulda yan yana karşılaşma imkanı olmadığından, farklı zamanlarda farklı yerlerde anılan markalar ile aynı ya da benzer mal ve hizmetlerde karşılaştığında, önceden tanıdığı davacı markaları ile dava konusu markayı doğrudan ilişkilendirme eğiliminin kuvvetli olacağı, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul miktarda ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, sonuç olarak dosya kapsamına sunulan emsal nitelikteki yargı kararlarının varlığı da göz önüne alındığında, emtiaların tamamında taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu; davacı yan tarafından dosya kapsamına sunulan emsal nitelikteki mahkeme kararları ile birlikte TÜRKPATENT sicil kayıtlarında yer alan T/03334 sayılı tanınmış marka sicilindeki kaydı ve “… …” markalarına ilişkin olarak sunulduğu görülen sair kullanımlar göz önüne alındığında, davacı yanın “… …” markalarının özellikle “süt ve süt ürünlerinde” kullanım sonucunda ciddi şekilde ayırt edicilik kazanmayı başardığı, dolayısıyla anılan ibarenin …Kişiler tarafından özellikle “süt ve süt ürünlerini” de içerecek şekildeki kullanımlarının, davacı markalarının yıllara sair kullanımla sonucunda elde ettiği ayırt ediciliğin zayıflaması ve zaman içerisinde bu ibarenin, somut olayda da iddia edildiği şekliyle ürün cinsi, jenerik ad, ayırt ediciliği bulunmayan bir işarete dönüşmesi yönünde olumsuz bir algı doğurarak davacı markalarının ayırt ediciliğinin zayıflaması sonucunu doğurabileceği; hal böyleyken somut olayda davacı yan markalarının, tanınmışlık korumasından da yararlanabileceği ve bu durumun işaretler arasındaki iltibas ihtimalini kuvvetlendirebileceği anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “… … …+Şekil” markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.532,70-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.437,50-TL
TOPLAM :2.532,70-TL