Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/36 E. 2021/131 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/36
KARAR NO : 2021/131

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 28/01/2019
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili tarafından davalının gerçekleştirdiği başvuruya yönelik itirazların reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının markasının 5/1-f bendi uyarınca kaynakta yanıltıcı olduğunu, YİDK kararında, müvekkili markalarının tanımış olmasının göz ardı edildiğini, davalının “…” şeklinde başvuruda bulunmasının hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını, davalının bu başvuru müvekkili şirketler topluluğu ile halk nezdinde ilişkilendirilme çabasında olduğunu, davalının aynı zamanda kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin 1960’lı yıllardan beri ticaret unvanı ve markaları ile faaliyet gösterdiğini, dava konusu markanın müvekkilinin ticaret unvanı ile de iltibas yaratacak düzeyde olduğunu, müvekkilin … sayılı tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu ve bu ibare ile çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, müvekkili markalarının hem 37. Sınıfta hem de sair sınıflarda da tescilli olduğunu, “…” kelimesinin 1960’lı yıllardan bu yana müvekkili tarafından kullanılan bir marka olduğunu, davalı şirketin markasının müvekkili şirketler topluluğunun bir parçası algısı oluşturduğunu, müvekkilinin … sayılı “…”, “… sayılı “…”, “… sayılı “…” şeklinde markalarının bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığının göz ardı edildiğini, taraf markaları arasında iltibasın bulunduğunu, müvekkili şirketin 100’e yakın “…-…-…” şeklinde markasının olduğunu iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptaline, davalıya ait … kod numaralı …+şekil ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu başvuru ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimalin bulunmadığını, başvuruya konu “…” markası ile itiraza gerekçe gösterilen markaların bütüncül algıda farklı ticari kaynaklardan gelen markalar olduklarının algılanabileceğini, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ortak olduğunu, başvuru haricinde marka örneğinde ayırt edici ek unsurların yer aldığını, dolayısıyla markaların iltibas oluşturacak düzeyde benzer olmadıklarını, “…” ibaresinin tek başına yanılgı oluşturmayacağını, anılan ibarenin ayırt edici vasfının düşük olduğunu, markaların bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, 6/5 maddesinin şartlarının somut olayda oluşmadığını, yine 6/6 maddesi kapsamındaki değerlendirmenin de yerinde olmadığını, ilgili unvanını, başvurunun tescilini engelleyemeyeceğini, kötü niyet iddialarını ispatlar nitelikte delillerin dosyaya sunulmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 1996 yılından beri temizlik hizmetlerinde faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkil şirketin 2017 yılında unvanını “… TEMİZLİK HİZMETLERİ SAN. TİC. LTD. ŞTİ” olarak değiştirdiğini, davacının hizmet alanının enerji sektöründe yönelik olduğunu, taraf markalarının tüketici kesiminin farklı olduğunu, “…” ibaresinin İngilizce “integrated professional resolution” şeklindeki kelimelerin baş harflerinin kısaltması ile oluşturulduğunu, “entegre profesyonel çözümler” anlamına geldiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacı şirketlerden bütünüyle farklı bir anlamda markasını oluşturduğunu, taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığını, davacı markalarının “…” şeklinde olduğunu, müvekkili markasının ise “…” şeklinde olduğunu, markalar arasında sadece kavramsal olarak değil görsel ve işitsel olarak da farklılıklar bulunduğunu, tüketicinin bu markaları asla karıştırmayacağını, davacı taraf markalarının görsel unsurlarının farklı olduğunu, TÜRKPATENT nezdinde tescilli “…” ibaresi içerir çeşitli markaların bulunduğunu, “…” ibaresinin kimsenin tekelinde olamayacağını, davacı tarafın “…” tanınmış markasının olabileceğini ancak müvekkili markasının davacının markalarını akılara getirmeyeceğini, müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasının yerinde olmadığını, müvekkilinin kendi markasını oluşturup kullanmasının kötü niyetli değerlendirilemeyeceğini, bilinçli tüketicilerin her iki taraf markası ve logosunu birbirinden ayırabileceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 Sayılı Yasanın 6/1, 3, 4, 5, 6, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu …+şekil ibaresinin, 37. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 14.11.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayıl başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.12.2017 tarih ve 291 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana davacı yanın ve dava dışı davacı şirket gruplarından … Enerji A.Ş. tarafından itirazda bulunduğu, bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 30.05.2018 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın ve dava dışı şirketinin bir kez daha itirazda bulunduğu ve başvurunun reddini talep ettiği, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27.11.2018 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı ve “go-…”, “… enerji”, “…”, “… …” ibareli markalar ile 6769 s. SMK’nın 61646566 ve 6(9) uncu maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle … ENERJİ ANONİM ŞİRKETİ adına yapılan itiraz ve … sayılı markalar ile 6769 s. SMK’nın 6/1,6/4,6/5,6/6 ve 6/9 maddeleri uyarınca reddedilmesi talebiyle … adına yapılan itiraz incelenmiştir.
1)… ENERJİ ANONİM ŞİRKETİ adına yapılan itiraza ilişkin değerlendirilmesi şu şekildedir: İnceleme konusu başvuru ilana itiraz sahibinin ticaret unvanından oluşmadığından ve itiraz ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, ticaret unvanı ve kötü niyet gerekçeli itirazlar kabul edilmemiştir. Takriben karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı ve tanınmışlık gerekçeli itirazlar incelenmiştir. İnceleme sonucunda, ilgili tüketicilerin “…” ibareli başvuru ile “go-…”, “… enerji”, “…”, “… …” ibarelerini esas unsur olarak içeren itiraz gerekçesi markaları farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle. markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır.
2) … adına yapılan itiraza ilişkin değerlendirilmesi şu şekildedir: İnceleme konusu başvuru ilana itiraz sahibinin ticaret unvanından oluşmadığından ve itiraz ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, ticaret unvanı ve kötü niyet gerekçeli itirazlar kabul edilmemiştir. Takriben karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı ve tanınmışlık gerekçeli itirazlar incelenmiştir. İnceleme sonucunda, ilgili tüketicilerin “…” ibareli başvuru ile “…”, “…” ibarelerini baskın esas unsur olarak içeren itiraz gerekçesi markaları farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır.
Sayılan nedenlerle … ENERJI ANONIM SIRKETI ve … ANONİM ŞİRKETİ adına yapılan itirazlar reddedilmiştir.”
şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 03/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 28/01/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 37. sınıf hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan hizmetlerin aynı, aynı tür ya da yüksek düzeyde benzer olduğu, davacı yanın “…” şeklindeki markaları ile dava konusu “…” markaları arasındaki bütünsel anlamda karıştırılma ihtimali doğuracak bir benzerlik bulunmamakta ise de davacının … sayılı “…”, “… sayılı “…”, “… sayılı “…” şeklinde markaları ile başvuru arasında bütünsel açıdan iltibas ihtimali doğuracak bir benzerliğin 37. Sınıftaki tüm hizmetler bakımından oluştuğu, davacı yanın önceye dayalı hak sahipliği iddiasının deliller ile desteklenmediği, bununla birlikte taraf markaları zaten karıştırılma ihtimali uyarınca benzer görüldüğünden bu durumun sonuca bir etkisinin de bulunmadığı, davacı yanın “…” markasının tanınmışlığı iddialarının somut deliller ile desteklenmediği, anılan markanın TÜRKPATENT tanınmış marka sicilinde kayıtlı olduğu görülmüş ise de tanınmışlığın sağladığı korumanın dava konusu başvuru ile ne şekilde zedelenebileceği, dava konusu markanın nasıl bir haksız menfaat sağlayabileceği ve davacı markasının itibarından nasıl yararlanabileceğine ilişkin herhangi bir delilin sunulmadığı, davacı yanın ticaret unvanına dayalı üstün hak iddiasının ticaret unvanı kılavuz unsurunun da “…” şeklinde olması nedeniyle yerinde olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak başvuru konusu edildiği iddialarının deliller ile ortaya konulmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

…+şekil …
(37. sınıf) …
…+şekil
…+şekil
(37. sınıf)

Taraf markaları incelendiğinde, başvuru kapsamında yer alan 37. Sınıf hizmetlerin tamamının, davacı yanın önceki tarihli “…” ve “…” ibaresi içerir markaları kapsamında 37. Sınıfta yer alan hizmetler ile aynı, aynı tür ya da yüksek düzeyli benzerlik gösteren emtialar olduğu anlaşılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka başvurusu …+şekil şeklinde olup fonda siyah bir dörtgen şekli ve bu şeklin tam ortasına yerleştirilmiş “I-P-R” harfleri ile bu harflere nazaran oldukça küçük bir şekilde “R” harfinin altında konumlandırılmış “grup” kelimelerinden oluştuğu, şekil unsurunun özgün olmayan yapısı ve “grup” ibaresinin tali konumu ve jenerik nitelikteki ayırt ediciliği göz önüne alındığında başvurunun asıl unsurunun “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın itirazlarına dayanak markalarının …, …, …+şekil şeklindeki “…” harflerine eklenmiş “-bbbb harf ve kelimelerinden oluşmuş markalar ve yine davacının “…+şekil ” şeklindeki markalar olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Bu çerçevede dava konusu markanın esas unsurunu oluşturan “…” harflerinin, davacı yanın “…, …, …” ibareli markalarının başlangıcında yer alan ilk üç harf ile doğrudan ayniyet taşıdığı gibi yine davacının “…” markalarının da başlangıç harflerini oluşturduğu görülmektedir. “…” harflerinin bir bütün olarak tescile konu edilen hizmetler bakımından ayırt edici vasfı yüksek bir harf grubu markası olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının “…” markaları yanında “…” ibaresini içerir “…”, “…”, “…” şeklinde markalarının da bulunduğu, bu markalardaki “…” harflerinin kullanımının, aynen dava konusu markada olduğu gibi anlamsız harf dizilimi şeklindeki algısını koruduğu, başka bir ifadeyle, taraf markalarında hiçbir somut anlam taşımayan, “…” şeklinde birebir aynı nitelikte telaffuza haiz harf dizilimlerinin yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markalarının bu anlamda görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, davacı yanın “…” ibaresi içeren ve dava konusu başvuru ile iltibas değerlendirmesi kapsamında benzer görülen önceki tarihli tescilli markalarının var olduğu görülmüş ise de markaların fiili kullanımlarına ilişkin herhangi bir delil dosyaya sunulmadığı bu bağlamda davacının önceye dayalı kullanımlara bağlı gerçek hak sahipliği tartışmasının, karıştırılma ihtimali kapsamında elde ettiği menfaat ile uyuşmazlık konusu 37. Sınıf hizmetlerin tamamında zaten korunmuş olduğu sonucuna varıldığından gerçek hak sahipliği kapsamında ayrıca bir korumanın varlığına ihtiyacı olmadığı, davacı yanın “…” esas unsurlu markasının T/2495 sayısı ile tanınmış marka siciline kayıtlı olduğu görülmüş olmakla birlikte dosya kapsamında tanınmışlığa ilişkin beyanlar haricinde başkaca delillerin bulunmadığı, kaldı ki anılan marka ile dava konusu markanın da benzer görülmediği, bununla birlikte davacının “…” harflerinden oluşan sair markalarının ise tanınmışlığının yine somut deliller ile ortaya konulamamış olduğu, davacının bu kapsamda bir üstün hakkı bulunduğundan bahsedilemeyeceği, davacı yan ticaret unvanının … A.Ş. şeklinde olduğu, davacı ticaret unvanının “kılavuz” unsurunun da davacı markaları gibi “…” şeklinde olduğu, anılan ibare ile “…” şeklindeki dava konusu işaret benzer görülmediğinden, davacının üstün bir hakkının mevcut olmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasındaki benzerlik iddiasının tek başına kötü niyet göstergesi olarak nitelendirilemeyeceği, başkaca deliller ile kötü niyetin varlığının ortaya konulamadığı kötü niyet iddiasının ispat edilemediği anlaşılmış, SMK 6/1 maddesi kapsamında iltibas ihtimali bulunduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait ….kod nolu “…+ŞEKİL” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.068,35-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :1.973,15-TL
TOPLAM :2.068,35-TL