Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/358 E. 2021/223 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/358 Esas – 2021/223 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/358
KARAR NO : 2021/223

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacı şirketin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü haline geldiğini; davacının adına tescilli FORM ibareli pek çok markası olduğunu; davacının FORM ibareli ilk markasının 1990 yılında tescil edildiğini; davacı şirketin FORM ibaresini içeren tasarım tescillerinin olduğunu; davacı şirketin WIPO nezdinde tescilli FORM ibareli markalarının bulunduğunu; davalı tarafından yapılan … sayılı … FORM ÇAYI ibareli marka başvurusuna davacı şirket tarafından yapılan itirazın reddine karar verildiğini; şirket markaları arasındaki benzerlik nedeni ile dava konusu kararın hukuka aykırı olduğunu; davacının FORM ibareli markalarının SMK madde 6/4, 6/5 gereğince tanınmış marka olduğunu; tanınmış marka statüsünün kesinleşmiş mahkeme kararları ile kabul edildiğini; davacının markalarının tanınmışlığının iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini; davalı şirketin dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli başvuru olduğunu; davalının marka olarak seçebileceği milyonlarca seçenek varken davacının tanınmış markasını tercih etmesinin tesadüf olamayacağını; davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan ayırt edici ve asli unsurun FORM ibaresi olduğunu; davalı şirketin … ibaresinin lider marka olması nedeni ile ayırt edicilik değerlendirilmesinde dikkate alınmaması gerektiğini; davalı şirket ile davacı arasında daha önceki tarihli uyuşmazlıklarda Ankara …FSHHM’nin 2007/27 E., 2009/12 K. sayılı kararında davalı şirketin … FORM ibareli marka başvurusu ile ilgili olarak davacı şirket lehine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini; aynı şekilde Ankara …FSHHM’nin 2007/99 E. ve 2008/135 sayılı kararında davalı şirketin … gün boyu ibareli marka başvurusu ile ilgili olarak davacı şirket lehine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini; taraf markalarının yöneldiği ortalama tüketicinin malları ayırmada ayıracağı zamanın dava konusu kararda dikkate alınmadığını; taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu; aynı raflarda yan yana satışa sunulacağını ve taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu; dava konus kararın hukuka aykırı olduğunu; davalı TÜRKPATENT YİDK’nın 21.10.2019 tarihli ve … sayılı kararının iptali ile davalı şirketin … sayılı marka başvurusunun tescili halinde iptaline ve hükümsüzlüğüne, markalar sicilinden terkinine, marka başvurusunun üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu kararın yerinde olduğunu, taraf markalarının benzer olmadığını, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını; somut olayda SMK madde 6/5 koşullarının oluşmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacının tanınmış olduğunu iddia ettiği markanın … markası olduğunu; davacının … markasının tanınmışlık iddiasının ise davacının işbu davaya dayanak markalarına sirayet etmeyeceğini; davacının Form ibareli markasının tanınmışlık başvurusunun ise davalı kurum tarafından reddedildiğini; davacının dava dilekçesi ve ekinde 2004 yılında yapılmış araştırma sonuçlarına dayandığını; 2020 yılında açılan bir davada 2004 yılındaki araştırma sonuçlarının delil değerinin bulunmadığını; davalının dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olmadığını; taraf markaları arasında iltibas yaratacak derecede bir benzerlik bulunmadığını; markaların bir bütün olarak bıraktıkları izlenimin tamamen farklı olduğunu; markaların başlangıç kısımlarının tamamen farklı olduğunu; davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan form ibaresinin tali konumda olan ve ayırt edicilik katmayan bir unsur olduğunu; davalı kurum nezdinde FORM ibaresinin içeren pek çok marka olduğunu; davacı markasının tescilli olmasına rağmen tanımlayıcı olduğunu; davacının dayanak markalarını tescili talep edilen sınıf ve emtialarda kullanmadığını; davacının markalarının 05 ve 30.sınıf mallar yönünden kullanımına ilişkin delillerin incelenmesi gerektiğini; davalının tescilini talep ettiği markası üzerinde eskiye dayalı yoğun ve yaygın kullanımı olduğu ve öncelikli hak sahibi olduğunu; davalı şirketin … markasının tanınmış marka olduğunu ve markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını; dava konusu kararın yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;davalı şirket tarafından 29.12.2017 tarihinde … Form Çayı ibaresinin 05.sınıf mallar yönünden tescili marka tescil başvurusunda bulunulduğu; başvurunun yayınına davacı şirket tarafından 15.03.2018 tarihinde adına tescilli 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2014/21783, 2014/21712, 2014/21704, 2013/41764, 2013/41705, 2006/01243 sayılı markalarına dayanılarak SMK madde 6/1, 6/4, 6/5 gereğince itiraz edildiği; davalı şirket tarafından sunulan itiraza karşı görüş bildirme formunda davacı şirketin 5 yıldan eski tarihli mesnet markaları için tescilli olduğu mallarda kullanımı kanıtlayıcı belge sunmasının talep edildiği ve davacı şirketin itirazının reddine karar verilmesinin talep edildiği; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 22.02.2019 tarihli kararı ile davacı şirketin 2016/41861, 2013/41705 sayılı markaları ile davalı şirketin marka başvurusunun benzer olduğu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun tespit edildiği, davacının diğer markalarının farklı mal ve hizmetleri kapsadığı, davacının 2006/01243 sayılı markasının ise kullanım ispatına ilişkin delil sunulmadığından iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı belirtilerek davalı şirketin marka başvurusunun reddine karar verildiği; Markalar Dairesinin anılan kararına karşı davalı şirket tarafından 17.04.2019 tarihinde ret kararının kaldırılması talebiyle itiraz edildiği; itiraz üzerine verilen dava konusu TÜRKPATENT YİDK’nın 21.10.2019 tarihli ve … sayılı kararı ile; davalı şirketin itirazının kabulü ile ret kararının kaldırılmasına karar verildiği kararda özetle; markaların benzer olmadığı, markalar arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davanın iki aylık yasal süre içerisinde 11/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: davalının … sayılı marka başvurusunun kapsamında yer alan tüm mallar yönünden mal ve hizmet benzerliğinin oluştuğu; davalının 2017 121559 sayılı marka başvurusu ile davacının 2013 41705, 2016 41861 sayılı markalarının benzer olmadığı; bu nedenle somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı; SMK madde 6/5 gereğince tanınmışlığa bağlı sonuçların oluşmayacağı; TÜRKPATENT YİDK’nın 21.10.2019 tarihli ve … sayılı kararının yerinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, davalının dava konusu 2017 121559 sayılı marka başvurusunun kapsamında yer alan 05 ve 30.sınıf mallar davacının adına tescilli önceki tarihli markalarının kapsamında yer almaktadır. Dolayısı ile somut olayda mal ve hizmet benzerliğinin davalının 2017 121559 sayılı marka başvurusunun kapsamında yer alan tüm mallar yönünden oluştuğu anlaşılmıştır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; davalının dava konusu marka başvurusu kelime markası olup markada şekil unsuru yer almadığı, markayı oluşturan kelime unsurlarının … Form Çayı ibareleri olduğu, bu ibarelerin markada siyah renk ile standart yazım karakteri kullanılarak yazıldığı, davalının dava konusu marka başvurusunda … ibaresi üst bölümde büyük harflerle yazılı bulunmakta iken Form Çayı ibaresi alt kısımda ülk harf büyük diğer harfler küçük olacak şekilde konumlandırıldığı, davalının marka başvurusunda yer alan davacının markaları ile ortak olan FORM ibaresi 1.Biçim, şekil; istenen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge.2. Bir insan ya da hayvanın fiziksel durumu, dış görünümü.3. Bir insan ya da hayvanın fiziksel ve ruhsal yönden durumu. anlamlarına geldiği, bu ibare markada ön plana çıkarılmadığı gibi Form Çayı şeklinde ürünün niteliğini ifade eder şekilde açıklayıcı bir ibare olarak marka etkisi yaratmadan, tali unsur olarak kullanıldığı, zira Form Çayı ibaresi bir tamlama olup çayın formda kalmaya yardımcı bir destek ürünü olduğunu ifade eder biçimde kullanıldığı, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının itirazına mesnet markaları ise FORM PLUS ve … FORM FORMDA KAL ibarelerinden ve şekil unsuru ile kompozisyondan oluştuğu, davacının FORMPLUS markası kelime markası iken … FORM FORMDA KAL markası kelime ve şekil markası olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. “Form” ibaresi ayırt edici vasfı çok güçlü olmayan bir kelime olup tüketicinin de davacı markalarını hususiyetle “ambalajlı bisküvi ve kraker” ürünleri ile bildiği, başka bir ifadeyle, davacının “form” ibaresine kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı emtiaların dahi, diğer gıda ürünleri arasında, sadece “bisküvi ve krakerler” ile sınırlı olduğunun muhtelif yargı kararları ile kabul edildiği bir halde, tüketicinin davalı markası ile karşıya kalması durumunda, zihninde ve algısında hiç tereddütsüz olarak davacı markalarını oluşturacağının kabulü mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “FORM PLUS ve … FORM FORMDA KAL” esas ibareli markalar ile davalının “… Form Çayı” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… Form Çayı” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (9) numaralı fıkrasının uygulama alanı dahi bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021