Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/357 E. 2021/406 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/357
KARAR NO : 2021/406

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin dondurma sektöründe tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, söz konusu markanın TÜRKPATENT nezdinde T/00085 sayısı ile de tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, davalı yanın 2018/86988 sayılı başvurusuna yönelik itirazlarının kurum tarafından reddedildiğini, davalının markasında yer alan tüm unsurların müvekkili markalarında da yer aldığını, kurumun müvekkili markalarının tanınmışlığı ile ilgili vardığı kanaatin son derece hatalı, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin 2018/404 E- 2019/272K sayılı kararında “… red” şeklindeki dava dışı firmaya ait markanın müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar vereceğinin ifade olunduğunu, müvekkili markalarının 1985 yılından beri tescilli olduğunu, müvekkilinin 116 ayrı başvurusunun/tescilinin bulunduğunu, dava konusu markayı gören tüketicinin, anılan markayı da müvekkili markalarından biri olarak algılayacağını, dava konusu markada da hakim unsurun “…” ibaresi olduğunu, kurumun verdiği aksi yönlü kararın kabul edilemez olduğunu, dava konusu markadaki sair unsurların herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, iddia ederek işbu … sayılı YİDK karar iptali ve 2018/86988 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; markalara bakıldığında markaların aynı yahut aşırı derecede benzer olduğunu söylemenin olanaksız olduğunu, zira gerek markaların logosu, gerek müvekkili firma markasındaki ”…” ibaresinin, bu markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, müvekkil marka ile davacı markanın faaliyet alanları ile nice sınıfları farklı olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … … +şekil ibaresinin tescili amacıyla 42. Sınıf hizmetlerde 01.10.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2018/86988 sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 30.10.2018 tarih ve 311 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu çok sayıda markasını dayanak yapmak suretiyle itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabulüne karar verildiği ve başvurudan “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.”nin çıkartıldığı, sair emtialar açısından ise itirazların reddine karar verildiği, davacı yanın anılan kısmi kabul kısmi ret kararına karşı bir kez daha itirazda bulunduğu ve başvurunun kalan emtialar yönünden de reddini talep ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararı neticesinde özetle; “2018/86988 başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2014 59184, 2001 05076, 2017 10850, 2014 59149, 2000 27597, 2014 59147, 2000 27596, 2004 01975, 2005 08329, 2004 01974, 2001 05077, 2014 59193, 2004 01281, 2004 40363, 2004 40362, 2003 31545, 2004 40361, 2004 40360, 108732, 108731, 108710, 108709, 81212, 2016 95202, 2016 91955, 2014 12371, 2000 25771, 2016 91933, 2014 107648, 2000 14844, 2016 83202, 2013 87742, 2000 12103, 2000 12102, 2000 12101, 2000 12104, 2016 62034, 2016 62032, 2013 53520, 2008 42797, 2016 57178, 2008 14577, 2000 01553, 2000 01550, 2016 42194, 2016/42192, 2007 59607, 2006 63165, 99 020052, 2016 31247, 2016 31242, 2006 28506, 207040, 208309, 2005 57835, 2016 108120, 2016 108115, 2005 25246, 97 019183, 97 019182, 2005 12546, 2005 12545, 2015 21115, 2004 03651, 2014 59228, 2014 59212, 2014 59202, 2014 59201, 2005 11171, 2005 05472, 2005 05471, 2005 05470, 2005 05469, 2005 05468, 2005 05467, 2005 05466, 184145, 148490, 2003 35145, 2003 35143, 2003 35142, 2003 35141, 2003 35140, 2003 35139, 146270, 146269, 2018 07517, 2005 01425, 144824, 136641, 135890, 135910, 136240, 2003 17034, 131441, 131123, 2002 07452, 2004 39914, 2004 39913, 2004 39912, 2004 39911, 2002 04121, 126389, 2002 03360, 118954, 2001 12644, 2001 12470, 2004 19692, 2001 07087, 2004 19572, 2001 05451, 84057, 83824 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. … Bu çerçevede başvuru kapsamında yer alan 42. sınıfa ait hizmetler ile muterize ait T/00085 sayılı “…” markasının tanınmış olduğu “dondurma” malı arasındaki bağlantı düzeyi ve markalar arasındaki benzerlik düzeyi birlikte değerlendirildiğinde başvurunun tescili halinde SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2018/86988 sayılı marka kapsamında yer alan 42. Sınıf hizmetler bakımından taraf markaları arasında aynı, aynı tür ya da benzer bir mal veya hizmet grubunun mevcut olmadığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği kriteri gerçekleşmediğinden karıştırılma ihtimalinin de mevcut olmayacağı, davacının “…” markalarının hususiyetle “dondurmalar” emtialarında tanınmış marka olduğu, bu tanınmışlığın gıda sektörü ile bağlantılı olabilecek emtia ve hizmetlere de sirayet edebileceği, ancak 42. sınıf hizmetlerin davacı yan markalarının tanınmışlığının bulunduğu sektörden tamamen farklı bir hizmet sektörüne ilişkin olduğu, ayrıca “…” ibaresinin davacı tarafından yaratılmış bir ibare olmaması nedeniyle bu ibarenin farklı sektörlerde de farklı hak sahiplerince tercih edilebileceği gözetildiğinde, dava konusu markanın tescilinin, davacı markalarının ayırt edici karakterini veya itibarını zedeleyecek, davacı markalarından haksız yararlanma sonucunu doğurabileceği nitelikte sonuçlar doğurmayacağı düşünüldüğünden, davacı tanınmışlığının 42. sınıf bu hizmetlere sirayet etmeyeceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacı yanın TÜRKPATENT nezdinde tescilli markaları arasında uyuşmazlık konusu 42. Sınıf hizmetleri içeren herhangi bir tescili bulunmadığı gibi bu hizmet sınıfı ile ilişkilendirilebilecek nitelikteki de hiçbir sınıfta tescili bulunmamaktadır. Zira davacı yan markaları genel anlamda, davacının fiili faaliyet sektörüne yönelik olarak gıda ürünleri ve benzeri içerikteki sınıfları kapsayacak şekilde tescilli olup ilgili sınıflar haricindeki sınıflarda tescilli bazı markaları bulunmakta ise de bu markalar kapsamındaki malların da dava konusu 42. Sınıf hizmetler ile bir ilişkisi tespit edilememiştir.
Hal böyleyken taraf markaları arasında herhangi bir şekilde ortak mal grubu bulunmadığından karıştırılma ihtimalinin ilk koşulunun ve doğal olarak karıştırılma ihtimalinin somut olayda meydana gelmediği anlaşılmaktadır. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın sağ kısmında ayakta duran gözlüklü bir … görseli ile sol kısmında büyük harfle “…” ve ibarenin alt kısmında ibareye nazaran çok küçük punto ile yazılmış “…” yazısından oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının adına tescilli markaların; kelime, kelime ve şekil markalarından oluştuğu, markaların ortak ve esaslı unsuru … ibaresi olduğu, bu ibarenin bir hayvan adı olup şekil unsuru ile davacının pek çok markasında vurgulandığı, böylece seri marka üretildiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Dava konusu markalarda ibare ve şekil olarak bulunan “…” bilinen bir memeli ve “etobur” bir canlı türü olup görünüş itibariyle ayıgiller familyasından olan Uzakdoğu’ya özgü bir hayvandır, tüm dünyada bilinen bu canlı gerek dilimizde gerekse de İngilizce’de “…” ya da “… bear” olarak geçmiştir. Bu kelime taraf markalarının emtia grupları yönünden tanımlayıcı bulunmadığından ayırt edici karaktere sahip bulunmuştur. Davalı markasının bütününde “…” kelime ve şekil unsurlarının öne çıktığı, davacının markalarının tamamının “…” kelime ve şekil unsurlarından türetildiği, bu çerçevede her iki yan markalarının incelenmesinde esas unsurun “…” olduğu görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, somut olayda dava konusu marka … …+şekil olarak tasarlanmış olup kullanılan “ güneş gözlüklü …” figürünün de itiraza mesnet davacı markalarında kullanılan … görselleri ile … hayvanının fiziki yapısal özellikleri dışında benzer olmadığı; başka bir deyişle kullanılan görsel ile de davacı yan markalarına yönelik bir yakınlaşma gerçekleşmediği, davacı şirkete ait ve “dondurma sektöründe” tanınmış olduğu bilirkişi incelemesi sonucu kabul edilen “…” ibareli markalar ile davalı şirket tarafından tescil başvurusuna konu “… …+ şekil” ibareli marka işaret bağlamında benzer olmadığı, bununla birlikte taraf markalarının tescil kapsamında bulunan malların birbirinden çok farklı olması nedeniyle markalar arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrası anlamında bir iltibas tehlikesi bulunmadığı, davalı şirkete ait başvuru konusu markanın kullanılacağı mallar ile davacı markasının kapsamındaki “dondurma” emtiasının birbirlerinden tamamen farklı nitelikteki mallar olmaları ve çok farklı ihtiyaçları karşılamaları nedeniyle aralarında herhangi bir bağlantı kurulmasının söz konusu olamayacağı, davalı şirkete ait markanın kapsamındaki malların hitap ettiği ortalama tüketicilerin davalı şirketin mallarını satın aldığı veya kullandığı sırada bu malları davacının “dondurma” ürünüyle ve davacı şirketle ilişkilendirmesinin mümkün bulunmaması karşısında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrasında tescil engeli olarak düzenlenmiş bulunan haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi gibi koşulların somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla YİDK kararının iptaline ilişkin davacı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bknz. aynı yönde, Derby/ Derbytech kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.12.2011, 2009/14791 Esas ve 2011/16644 Karar.)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸