Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/353 E. 2022/228 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/353
KARAR NO : 2022/228

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin www…com web sitesinin sahibi olduğunu, bu sitenin bir fiyat karşılaştırma motoru olduğunu, anlaşmalı alışveriş sitelerindeki ürünleri indeksler ve hangi sitede ne kadar fiyata satıldığı konusundaki sorulara yanıt verdiğini, müvekkilinin sitesinde slogan niteliğinde kullanılan “cebini koru” ibaresinin müvekkilinin 2019/27360 sayılı başvurusuna konu edildiğini ancak başvurunun ayırt edici niteliği haiz olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, markanın tescil edildiği hizmetlere bakıldığında işbu hizmetlerin direkt olarak markaya ilişkin olmadığı, tüketicilerin de direkt olarak mezkur ibareyi marka olarak algılayacaklarının aşikar olduğunu,müvekkili markasının ayırt edici olduğunu, şekil ihtiva eden başvuruda “şekil” başvurunun baskın unsur olduğunu, cebini koru markasının her tür ürün ve hizmetlerin fiyat ve teknik özelliklerinin karşılaştırılmasının sağlanması hizmetinin sunulması, ürünlerin performanslarının derecelendirilmesi (puan verilmesi) hizmetinin sunulması hizmetlerinde kullanılacağı düşünüldüğünde ürün karşılaştırmk ve en avantajlı fiyatların sitede gözükebileceği bir hizmet için …….KORU markasının son derece ayırt edici bir marka olduğunu iddia ederek 2019-M-8622 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuun resen mutlak red nedenlerine bağlı olarak reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”cebini koru ” ibaresinin 35. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 18.03.2019 tarihinde gerçekleştirildiği görülen başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 6769 s. SMK 5/1-b maddesi uyarınca reddine karar verildiği, anılan ret kararına karşı davacı yanın itirazda bulunduğu ve başvurunun tescil işlemlerinin devamını talep ettiği, davacı itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 14.10.2019 tarih ve 2019-M-8622 sayılı kararıyla; “2019/27360 başvuru numaralı “cebini koru” ibareli başvurunun 6769 s. SMK 5/1-b maddesi uyarınca reddine karşı başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, “…. koru” ifadesinin, “pahalı veya fazla harcamadan kaçın, paranı muhafaza et” gibi anlamlara gelen günlük yaşamda sıklıkla kullanılan, alelade bir slogan olduğu, ortalama tüketicilerin başvuruya konu ibareyi marka olarak algılamayacağı dolayısıyla ibarenin ticari kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getiremeyeceği görüşüne ulaşılmış ve başvurunun ayırt edici nitelikten yoksunluk gerekçesiyle 5/1-(b) bendi kapsamında reddedilmesi yönündeki karar yerinde bulunmuştur.” şeklindeki değerlendirmeler ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 06/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi birinci heyet kurulunca düzenlenen 21.01.01.2021 tarihli raporda ve 17.05.2021 tarihli ek raporda özetle: dava konusu 2019/27360 sayılı başvurunun kapsamında bulunan hizmetler için ayırt edici niteliğe haiz olmadığı, dava konusu ibarenin tescile konu hizmetler için kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi ikinci heyet kurulunca düzenlenen 01.12.2021 tarihli raporda ve 27.05.2022 tarihli ek raporda özetle: 2019/27360 sayılı başvuru kapsamında reddedilen hizmetler açısından 5/1-b kapsamında değerlendirebilecek bir işaret olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.

Bilirkişi raporlarının ve alının ek raporların her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-b maddesinde “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği” mutlak ret nedenlerinden sayılmıştır. Sicilde gösterilebilir olmasına rağmen herhangi bir mal veya hizmet için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler tescil edilemeyecektir.
Bir marka, bir işletmenin mal ve hizmetlerini, başka işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilebilmesi koşuluyla, özellikle kişi adları da dâhil olmak üzere sözcükler, harfler, rakamlar, malların, seslerin veya ambalajların şekli gibi işaretlerin, kaynak gösterme vasfı o işaretin markanın soyut ayırt edici niteliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Buna karşılık bir işaretin somut ayırt edici niteliği incelenirken, tescili talep edilen işaretin tescile konu mal veya hizmetleri diğer mal veya hizmetlerden ayırt etmeye elverişli olup olmamasına bakılır. Söz konusu işaretin tescile konu mal ve hizmetler açısından ayırt edicilik fonksiyonu yoksa aksine bu mal veya hizmetlerin bir özelliğini veya kullanım amacını belirtiyorsa ya da mal veya hizmet hakkında bilgi veriyorsa, somut ayırt edici niteliğe sahip değildir . Bu nedenle bir işaret soyut ayırt edici niteliğe, dolayısıyla, marka olma özelliğine sahip olabilir, ancak bu işaret belli mal ve hizmetler için ayırt edici niteliği bulunmadığından tescil edilemez. Dolayısıyla, soyut ayırt edici nitelik somut ayırt edici niteliğe göre daha geniş kapsamlıdır.
Bu bağlamda asgari düzeyde ayırt edici niteliği olması kaydıyla, her türlü işaret marka olabilmektedir. Ayırt edici nitelik başlangıçtan itibaren olabileceği gibi sonradan kullanıma bağlı olarak da zaman içinde kazanılabilir. Ayırt edici niteliğin tespitinde temel alınan husus, markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmet sınıflarıdır.
Dolayısıyla soyut anlamda ayırt edicilik değerlendirmesi yapılırken mal ve hizmet sınıfı temelinde bir değerlendirme yapılmaması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası
…..
(35. sınıf)

Yargıtay kararlarında, ayırt ediciliğin, markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunun sağlanıp sağlanmadığına bağlı olduğu ifade edilmektedir. Yargıtay 11. H.D.’nin 2005/1359 E., 2006/3136 K. Sayılı kararında “556 sayılı KHK ile hüküm altına alınan tanım ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ayırt edicilik fonksiyonu markanın en temel unsurudur. Çünkü, ayırt edicilik markanın üzerinde kullanıldığı bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan en önemli tescil şartıdır.” denilerek ayırt ediciliğin markanın en temel unsuru olduğuna dikkat çekilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak tüm dosya kapsamında yapılan incelemede, dava konusu başvuru ”cebini koru” şeklinde bir sözcük markası olduğu, “cebini” kelimesinde “b” harfi ve “koru” kelimesinde “k” harfinin dikey çizgi yanındaki eklentilerinin mavi ve turuncu renklerde “ok ucu – yön işareti” şeklinde tasarlandığı, bu şeklin bütüne hakim bir sonuç doğurduğundan bahsedilmeyeceği, “Cep” ibaresi yaygın sözlük anlamı itibariyle “Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış parça” anlamına gelmekle birlikte günümüz koşullarında, halk arasında kullanılan anlamlarından biri de kişinin sahip olduğu parayı/bütçeyi ifade etme amacıyla da kullanılan bir ibare olduğu, “koru” kelimesinin ise “korumak” fiilinin mastarsız hali olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu marka bu haliyle bir bütün olarak tüketicinin tasarruf algısına hitap eden nitelikte bir slogan olarak algılanacak ve tüketici bu slogan ile karşı karşıya kaldığı ticari bir mecrada indirimli/ucuz mal ya da hizmeti temin edebileceği yönünde bir izlenime kapılabilecektir. Zira benzer mahiyette “kampanya kaçırma, tasarruf et, sepeti kıyasla, fiyatsor” gibi ifadelerle oluşturulmuş ibareler özellikle internet üzerinden ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı son yıllarda, işletmelerce tercih edilen bir satış pazarlama yöntemi olup dava konusu başvurunun da yine benzer mahiyette bir satış – pazarlama stratejisi sloganı gibi algılanacağı; başvuruda yer alan ve görsel stilizasyonu etkileyen unsurların ise davacı iddiaları aksine işaretin bütününe hakim nitelikte unsurlar olmadıkları; slogan markası olarak tescil edilmek istenilen bir işaretin, tescili talep edilen mallara veya hizmetlere yönelik olarak, reklam sloganı veya bu malların satın alınmasını sağlamak amacıyla kalite veya teşvik emaresi olarak kullanılmasının yanında aynı zamanda belli bir kaynak gösterme fonksiyonunun bulunması gerektiği, bu şartların sağlanmadığı durumlarda, sloganın marka olarak tescilinin mümkün olmadığı, uyuşmazlık konusu ibaresi bir bütün olarak dikkate alındığnda anılan ibarenin redde konu 35. sınıftaki “Her tür ürün ve hizmetlerin fiyat ve teknik özelliklerinin karşılaştırılmasının sağlanması hizmetinin sunulması, ürünlerin performanslarının derecelendirilmesi (puan verilmesi) hizmetinin sunulması. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 1-34 sınıflarda yer alan malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri bakımından, tüketiciye, ilgili hizmetlerin iktisadi kaynağı bakımından tereddütsüz bir izlenim yaratmaya elverişli özgünlüğe haiz bir slogan niteliğinde olmadığı; anılan ibarenin verilen bu hizmetin tüketicinin bütçesini korumaya yönelik olduğu yönündeki promosyon içerikli anlamı dışında, tüketicilere anında ve kolayca marka olarak algılanmasını sağlayacak herhangi bir unsur içermediği, “…. koru” şeklindeki tamlamanın alışılmışın dışında bir anlam ya da kelimeleri bağımsız anlamlarından uzaklaştıran bir oynama içermediği; uyuşmazlık konusu ibarenin bir bütün olarak hiçbir ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, ibareyi meydana getiren unsurların tek tek incelenmesinin değil, oluşan bütünün yarattığı algının önem teşkil ettiği, tüketicinin ilgili pazarda bu ibare ile karşılaştığında, anılan ibareyi bir pazarlama stratejisine yönelik işaret olarak algılama eğiliminin daha yüksek olacağı, işaretin bir bütün olarak herhangi bir iktisadi kaynağı işaret ederek mal ve hizmet ile iktisadi kaynak arasında bir aidiyet bağı kurmaya elverişli olmayacağı; 5/1-b maddesi koşullarının somut olayda tüm mal ve hizmetler açısından meydana geldiği kabul edilmiş, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸