Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/331 E. 2021/203 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/331
KARAR NO : 2021/203
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 02/09/2019
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2018/12038 sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun davalı itirazı neticesinde reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, “…” markasının müvekkili başvurusundan önce Türkiye’de herhangi bir tescilinin bulunmadığını, aslen … firmasına ait olan bu markanın yine Almanya ve Türkiye’de … firmasının “…” markasının yanında ikincil unsur olarak kullanıldığını, dolayısıyla “…” markasının bilinirliği ya da bir kullanımının aslında mevcut olmadığını, davalı markasının tanınmış olmadığını, dava konusu markanın “ısıya dayanaklı pigment” anlamına geldiğini, davalı için Türkiye’nin önemli bir Pazar olması halinde şu veya bu şekilde dava konusu markanın tescilini yaptırmış olması gerektiğini, davalının yaptığı satışların bir Bentley otomobil fiyatında dahi olmadığını, sunulan faturaların davalıya ait olup olmadığının dahi belirsiz olduğunu, toplam üç firmaya yılda birer kez yapılan satışların mevcut olduğunu, davalının Türkiye’de … Ltd. Şti. aracılığıyla faaliyet gösterdiğini, YİDK kararında müvekkiline haksız ithamlarda bulunulduğunu, müvekkilinin markayı yedeklemek, marka ticareti yapmak gibi bir amacının bulunmadığını, müvekkili adına 30u aşkın tescilli marka bulunduğunu, pigment ürünlerinin perakende satışı olmadığını, davalının markasını tescil ettirmemiş olması nedeniyle bu markanın karşı taraf için bir önem taşımadığını iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, davanın reddinin gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı taraf vekili davaya cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin … firmasından 2005 yılından bölünme yoluyla ayrılarak kurulduğunu, “…” markasının ilk olarak 1993 yılında … firması adına tescil edildiğini, davacının bu hususu açıkça kabul ettiğini, müvekkili firmanın kimyasal ara ürünler, katkı maddeleri, özel kimyasallar ve plastiklerin üretimi, geliştirilmesi ve satışı faaliyetleri için kurulmuş bir firma olduğunu, 2005 yılından beri de “…” markasının müvekkili tarafından kullanıldığını, davacının müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davacının sunduğu dilekçelerinde “…” markasının … tarafından kullanıldığını açıkça ifade ettiğini, ….com web sitesinde müvekkili ile … markasının işbirliğinin görülebileceğini, “…” ibaresinin başlı başına bir marka olduğunu, pek çok ülkede markanın korunmakta olduğunu, tescillerin tamamının müvekkili adına olduğunu, ayrıca müvekkilinin 2008 yılından bu yana da markalarını Türkiye’de de kullanmakta olduğunu, 2013-2018 yıllarına dair düzenlenmiş faturalarının bulunduğunu, ayrıca yine 2011 ve 2018 yıllarına ait Türkiye’nin önde gelen boya şirketlerinden biri olan … firmasına ürün tedarik ettiklerini gösteren faturalarının bulunduğunu, müvekkilinin hem Türkiye’de hem dünyada ciddi satış hacimleri olduğunu, dava konusu markanın 2009 yılına kadar Türkiye distribütörlüğünün … Türk Kimya San. Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, yine pek çok distribütör firmanın faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, müvekkili markalarının Türkiye’de de tanınan markalar olduğunu, bu durumun YİDK kararında da tespit edildiğini, davacının da müvekkilinin bu markasının birebir aynısını başvuru konusu ettiğini, ayrıca yine başvurunun müvekkili firmaya ait aynı ve benzer ürünler için tescil edilmek istenildiğini, davacının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmediğini, kaldı ki davacının dava konusu markanın … firmasına ait olduğunu açıkça ikrar ettiğini, yine davacının TÜRKPATENT nezdindeki sair başvurularında da … Grubuna bir başka firmanı “BAY” seri markalarının birebir aynıları için de başvuru dosyaladığını, bu başvuruların da itirazlar üzerine reddedildiğini, davacının farklı hak sahiplerine ait dünyaca ünlü birçok markayı da eş zamanlı olarak tescil ettirmeye çalıştığını, davacının “continental, firestone, jolly joker, mars, mont blanc, ascott” gibi dünyaca ünlü markaları tescil ettirmeye çalıştığını, nitekim davacının kurum tarafından da kötü niyetli bulunduğunu, davacının iddialarının aksine “…” markasının sözlükte bir anlamının bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi bir anlamın oldukça zorlama olacağını, müvekkili markasının piyasa değerinin “bentley” marka araç ile kıyaslanmasının gülünç olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … ibaresinin 02 ve 17. Sınıftaki mallarda tescili amacıyla 07.02.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun 2018/12038 sayısı ile işlem gördüğü ve yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.07.2018 tarih ve 305 sayılı bültende ilana çıktığı, söz konusu ilana karşı işbu dosyanın davalısı tarafından itirazda bulunulduğu, itirazları değerlendiren Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 25.01.2019 tarihli kararı neticesinde SMK m. 6/9 kapsamında kötü niyetli bulunduğu ve başvurunun reddine karar verildiği, anılan ret kararına karşı davacı başvuru sahibi tarafından itiraz edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.06.2019 tarih ve 2019-M-5378 sayılı kararı neticesinde özetle; “2018/12038 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK 6. Maddesi uyarınca reddi yönündeki MDB kararına karşı başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede … firması adına kurum nezdinde tescilli herhangi bir marka hakkı bulunmadığı görülmüştür. Bununla birlikte sunulan belgelerden “…” ibaresinin firma adına otuzdan fazla ülkede 2. Sınıf emtialar bakımından tescilli bulunduğu, söz konusu firmanın Türkiye’den çeşitli firmalarla ticari ilişki içerisinde bulunduğu ve Türkiye sınırları içerisinde markasal kullanımının bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan marka sicilinde yapılan inceleme sonucunda işbu başvuru sahibinin, başka firmalar tarafından istimal edilen ve/veya maruf hale getirilen “….” gibi ibareleri de kendi adına tescil etme yoluna gittiği görülmüştür. Bu değerlendirmeler ışığında işbu başvurunun Türkiye’de henüz … adına tescili bulunmayan ancak markasal olarak kullanımı bulunan “…” ibaresi ile aynı/ayniyet derecesinde benzer oluşu, başvuru sahibinin ilgili markayı, itiraz sahibi firmanın “…” markası altında sunduğu mallarla aynı/aynı tür mallar ile ilgili olarak kullanıyor/kullanacak olması karşısında, başvuru sahibinin aynı sektörde faaliyet gösteren … firmasından ve işbu firmaya ait “…” ibareli markanın varlığından haberdar olmadığının kabul edilemeyeceği ve başvuru sahibinin “…” ibaresini 2. Ve 17. sınıflarda yer alan mallar için tescil ettirme girişiminin iyi niyetli kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.” şeklindeki değerlendirmeler ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 05/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davalı tarafın tescilli bir marka hakkına dayalı olarak itirazda bulunmamış olması nedeniyle SMK m. 19/2 uyarınca ileri sürülmesi muhtemelen bir kullanım ispatı talebinin işlem dosyasında zaten mevcut olmadığı, davalı tarafça işlem dosyasına sunulan delillerin, davalının, “…” markasını, 02.01 alt grubunda kalan “boya pigmentleri” mallarında, ülkemizde de ticari ve markasal etki doğuracak nitelikte kullandığının ve bu anlamda ilgili mallar ve bu mallarla yakın ilişkili gerçek hak sahibi olduğunun değerlendirilebileceği, dava konusu “…” markası ile davalı yanın fiili kullanımlarına konu “…” ibaresinin birebir aynı olduğu, bununla birlikte YİDK karar gerekçesinin yalnızca başvurunun kötü niyetle tescil edilmiş olduğu yönündeki ret gerekçesine dayandığı, heyetimize ilgili ret gerekçesi kapsamında bir değerlendirmede bulunulması yönünde açık görevlendirme verilmediği gibi kötü niyetin takdirinin salt hukuki bir değerlendirme olması nedeniyle mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Kullanımları

… …
(02 ve 17. sınıf) (02. sınıf)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; işlem dosyasına davalı tarafça sunulan dokümanlardan, “…” markalarına ilişkin yurtdışı tescil belgelerinden/başvurularından kayıtlara yer verildiği Almanya, Danimarka, Yunanistan, Hongkong, İrlanda, Hindistan, WIPO, Japonya, Kore, İsveç, Güney Afrika gibi ülkelerde “…” markasının 02. Sınıf mallar bakımından, dava konusu marka başvuru tarihinden daha evvelki tarihlerden beri tescilli olduğu; yine davalının 21.03.2013, 20.08.2013, 13.05.2014, 12.09.2014, 06.11.2015, 16.06.2015, 22.09.2016, 27.09.2016, 12.01.2017, 07.12.2017, 22.08.2018, 10.01.2018, tarihlerinde Türkiye’deki faaliyetlerine yönelik 12 adet fatura örneği ibraz ettiği, fatura taraf bilgilerini ve fatura tutarlarının genel olarak gizlendiği, bununla birlikte muhatapların Türkiye’de faal şirketler oldukları; bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere ilgili faturalara konu ürünlerin tamamının renk pigment granüllerinin satışına yönelik olduğu, yapılan satışların genel olarak ton bazlı oldukları, örneğin faturalarda “… yellow, “colorthem green olarak bahsi geçen malların boya pigmentleri oldukları, davalı taraf web sitesinden tespit edildiği, dolayısıyla ilgili ürünlerin niteliği ve yapılan satışlar gözetildiğinde, davalının “…” markası ile ülkemizde de aktif ticari faaliyetlerde bulunduğu kanaatine varılması ve bu faaliyetlerin de 02.01 alt grubunda gerçekleştiği yönünde bir değerlendirme yapılması mümkün görülmüş, dava konusu marka başvurusunun da … şeklinde olduğu ve 02. Sınıf malları kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiği gözetildiğinde davalı taraf tescilsiz kullanımlarına konu işaret ile davacı yanın marka başvurusunun birebir aynı işareti esas unsur olarak taşıdıkları ve yine birbiri ile örtüşecek şekilde (02.sınıf 01. Alt grubu) faaliyette bulundukları görülmüş ise de davalının 02. Sınıf diğer alt gruplarında ya da 17. Sınıf malları kapsayacak şekilde herhangi bir faaliyeti bulunduğu kanaatine varılması mümkün görülmemiş, “…” markasının, davalı tarafça ülkemizde de ticari ve markasal etki doğurmaya elverişli olarak değerlendirilebilecek nitelikte kullanıldığı ve anılan ibarenin davalı ile ticari anlamda ilişkilendirilebir düzeyde bir aidiyete sahip olduğu, bu aidiyetin de 02. Sınıftaki “boya pigmentleri” ve bu mallarla yakın ilişkili 02.01 alt grubundaki diğer emtiaları bakımından davalı lehine gerçek hak sahipliği sağlayacağı; sunulan belgelerden “…” ibaresinin davalı firma adına otuzdan fazla ülkede 2. Sınıf emtialar bakımından tescilli bulunduğu, söz konusu firmanın Türkiye’den çeşitli firmalarla ticari ilişki içerisinde bulunduğu ve Türkiye sınırları içerisinde markasal kullanımının bulunduğu; marka sicilinde yapılan inceleme sonucunda işbu başvuru sahibinin, başka firmalar tarafından istimal edilen ve/veya maruf hale getirilen ….” gibi ibareleri de kendi adına tescil etme yoluna gittiği, bu değerlendirmeler ışığında dava konusu başvurunun Türkiye’de henüz … adına tescili bulunmayan ancak markasal olarak kullanımı bulunan “…” ibaresi ile aynı/ayniyet derecesinde benzer oluşu, başvuru sahibinin ilgili markayı, itiraz sahibi firmanın “…” markası altında sunduğu mallarla aynı/aynı tür mallar ile ilgili olarak kullanıyor/kullanacak olması karşısında, başvuru sahibinin aynı sektörde faaliyet gösteren … firmasından ve işbu firmaya ait “…” ibareli markanın varlığından haberdar olmadığının kabul edilemeyeceği ve başvuru sahibinin “…” ibaresini 2. ve 17. sınıflarda yer alan mallar için tescil ettirme girişiminin iyi niyetli kabul edilemeyeceği anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸