Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/320 E. 2021/193 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/320
KARAR NO : 2021/193

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 08/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin gerçekleştirdiği marka başvurusunun, davalı şirketin 2003/06255, 2014/57043, 2004/42844 sayılı markaları ile benzer görüldüğünü, halbuki markalar arasında genel intiba bakımından farklar bulunduğunu, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklılık arz ettiklerini, müvekkili markasının esas unsurunun “…” olduğunu, bu nedenle ret gerekçesi markadan farklılaştığını, verilen kurum kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin daha önceki markalarının da bulunduğunu, müvekkilinin markalarının 2005 yılından beri kullandığını, “…” ibaresinin zayıf bir işaret olduğunu, iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 2003/06255, 2014/57043, 2004/42844 sayılı markaların sahibi olduğunu, anılan markaların “…” esas unsurlu olduğunu, markalar arasında bu anlamda yalnızca “T” harfinden ibaret fark bulunduğunu, bu durumun markaları benzer ve birbirlerinin serisi izlenimi yaratır konuma soktuğunu, markalar arasında büyük bir yakınlık bulunduğunu, tüketicinin markaları her zaman hatırında tüm detayları ile tutamayacağını, davacının “perakendecilik – mağazacılık” sektöründe kullanmak üzere kendisine tercih edebileceği sayısız işarete rağmen müvekkili markaları ile benzerlik teşkil eden bir işareti tescil ettirmeye çalıştığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6/1 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”… …” işaretinin 35 ve 37. sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 16.07.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2018/66341 sayılı marka başvurusunun, mutlak ret nedenleri çerçevesinde yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun “inşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kompresörlerin kiralanması hizmetleri” emtiaları bakımından dava dışı 209087 sayılı marka nedeniyle kısmen reddedildiği, kalan hizmetler bakımından ise 30.10.2018 tarih ve 311 sayılı bültende ilanına karar verildiği, anılan ilana karşı davalı yanın 2003/06255, 2004/42844 ve 2014/57043 sayılı markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların 06.03.2019 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı neticesinde haklı bulunduğu ve başvurunun reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı bu defa başvuru sahibi davacı yanın itirazda bulunduğu ve kararın kaldırılmasını talep ettiği, davacı itirazını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 16.06.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “Kurul “…” ibaresini ayırt edici unsur olarak içeren “… generator” ibareli başvuru ile 2003/06255, 2014/57043, 2004/42844 sayılı ret gerekçesi markaların görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından benzer markalar olduğu görüşündedir. Ayrıca başvuru ile ret gerekçesi markaların aynı, aynı tür ve benzer nitelikte hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği gerekçesine varılmış ve aynı tespit doğrultusunda MDB ret kararı yerinde görülmüştür.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 18/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 19/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu 2018/66341 sayılı marka kapsamındaki 35, 37 ve 40. Sınıf hizmetlerin tamamı, davalı yanın ret gerekçesi markaları kapsamında aynı, aynı tür emtialar olarak yer almakta olup taraf markaları arasında emtia benzerliğinin mevcut olduğu, karşılaştırılan markaların esas unsurlarını oluştan “…” ve “…” şeklindeki işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal olarak yarattıkları bütünsel algılarının birbiri ile benzer olduğu, bu anlamda bütünsel algıda işaretlerin tüketici nezdinde ilişkilendirilebilir oldukları, karşılaştırılan markalardan “…” ve “…” şeklindeki işaretlerin ise bütünsel algıda birbiri ile benzer olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı Markası Ret Gerekçesi Davalı Markaları
… GENERATOR …
(35, 37 ve 40. sınıf) …
(35, 37 ve 40. sınıf)

Taraf markaları mal ve hizmet sınıfları incelendiğinde; başvuru kapsamında kalan 37. sınıf hizmetlerin tamamının davalı yanın ret gerekçesi markalarından 2004/42844 ve 2003/06255 sayılı markaları kapsamında yer alan ve yine 37. sınıftaki ”Makinelerin tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri; elektrikli aletlerin tesis ve tamiri hizmetleri, ofis makine ve ekipmanlarının tesisi, bakımı ve tamiri (büro araç, daktilo gibi ürünlerin servisi) hizmetleri, bilgisayar donanımlarının tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri… ” emtiaları ile aynı tür; sınai cihazların bakım, onarım ve kurulum hizmetleri ile yine her türlü elektrikli ve elektronik aletlerin tesisi hizmetini kapsayan, aynı kaynaklarca sunulan, aynı ihtiyaçlara yönelik, benzer tüketici kitlelerine hitap eder nitelikteki hizmetlerdir. Dolayısıyla bu hizmetler birbiri ile aynı, aynı tür hizmetlerdir. Bununla birlikte yine başvuruda yer alan 40. Sınıftaki hizmet grubunun da bahsi geçen her iki ret gerekçesi markada da birebir yer aldığı görüldüğünden 40. sınıf bakımından da bir ayniyet söz konusudur. Son olarak dava konusu başvuruda 35. sınıf 05. alt grubunda yer alan ve bu alt grupta 04 ve 07. sınıf emtiaların satışına yönelik sınırlandırılan hizmetlerin de yine ret gerekçesi 2014/57043 sayılı marka kapsamında birebir aynı şekilde yer aldığı görülmüş olup ilgili hizmet sınıf açısından da ayniyet düzeyinde bir ilişki bulunmaktadır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu marka ”… GENERATOR” şeklinde mavi renk ile yazılmış ve yalnızca sözcüklerden oluşan bir markadır. “…” kelimesi bir frekans biriminin adı olup saniye başına düşen devir sayısını ifade eder. İlgili ibare İngilizce olup tek kelime ve beş harften meydana gelmiştir. Bu ibarenin altında yer alan “generator” kelimesi ise dilimize “jeneratör” şeklinde yansımış yine İngilizce bir kelimedir. “…” kelimesinin İngilizce bilen tüketiciler açısından dahi telaffuzu yine yazıldığı gibi “…” şeklinde olacak ve hatta bu telaffuzda “t” harfi yutulabilecektir. Her iki kelimenin birbirine göre konumlandırma biçimi ve boyutları karşılaştırıldığında, başvuruda ön plana çıkan ve tüketici algısına markasal nitelikte hitap edecek tek unsurun “…” olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davalı yanın ret gerekçesi iki marka sadece “…” ibaresinden oluşmakta olup anılan kelimenin bilinen bir anlamı tespit edilememiştir. Anılan ibare de yine yazıldığı gibi okunacaktır. Ret gerekçesi diğer markası ise “…” şeklinde olup bu kelimenin de bilinen bir anlamı bulunmamakta ve telaffuzunun yazıldığı şekilde “…-sat” şeklinde telaffuz edilebileceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; dava konusu marka kapsamında yer alan tüm emtiaların, davalıya ait ret gerekçesi her iki “…” markasında da aynı ya da aynı tür ifadelerle yer aldığı, bu anlamda markaların başvuruda kalan tüm emtialar bakımından benzerliği kriterinin meydana geldiği, yine “…” ve “…” kelimeleri arasında yalnızca tek bir harften oluşan farklılığın, işaretleri birbirlerinden yeterince uzaklaştırmadığı, bu noktada ilgili tüketici kitlesinin dikkat ve bilgi düzeyinin yüksek olmasının, işaretler arasındaki benzerlik ve karıştırılabilirlik düzeyine üstün olamayacağı, başka bir ifadeyle “…” ve “…” ibarelerinin, bütünsel olarak tüketici nezdinde birbirleri ile karıştırılabilir algılar yaratacakları, ancak aynı kanaate “…” markası açısından ise varılamadığı, bu durumun ise teknik anlamda yapılan nihai incelemeyi ve sonucu etkiler nitelikte olmadığı, neticeten, dava konusu 2018/66341 sayılı marka kapsamındaki 35, 37 ve 40. Sınıf hizmetlerin tamamı, davalı yanın ret gerekçesi markaları kapsamında aynı, aynı tür emtialar olarak yer almakta olup taraf markaları arasında emtia benzerliğinin mevcut olduğu, karşılaştırılan markaların esas unsurlarını oluştan “…” ve “…” şeklindeki işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal olarak yarattıkları bütünsel algılarının birbiri ile benzer olduğu, bu anlamda bütünsel algıda işaretlerin tüketici nezdinde ilişkilendirilebilir oldukları anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸