Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/316 E. 2021/413 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/316
KARAR NO : 2021/413

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/08/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili firmanın 1984 yılında dondurma sektörüne giriş yaptığını, “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde T/00085 sayı ile “tanınmış marka” olarak tescil edildiğini, davalı şahsının … … markası için 10. Sınıftaki malları kapsayacak şekilde tescil başvurusunda bulunduğunu, davacı ve davalı markaları arasında iltibas tehlikesi olduğunu, markaların asli unsurlarının ortak olduğunu, davacı firmanın 1985 senesinden beri tescilli markasının asli unsurunun “…” kelimesi olduğunu, davalının 2018/74995 sayılı başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı kurumun dava konusu … sayılı kararının davacının tanınmış markası yok sayılmak suretiyle oluşturulduğunu, ilgili tüketici nezdinde dava konusu markalar arasında idari/ekonomik bir bağ bulunduğu izlenimi oluşacağını, müvekkili firmanın “…” unsurlu markaları ile davalı yanın “… …” ibareli markasının gözde kulakta ve akılda bıraktığı izlenim itibari ile nihai tüketici tarafından karıştırılacağını, davalı firmanın tescil başvurusunun gerek 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanununa gerek Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarına gerekse de doktrinde kabul gören görüşlere aykırılık teşkil ettiğini, davacı yan ile davalı yanın markalarının ayırt edici unsurları birebir aynı olduğundan davalı tarafının tescil müracaatının kötü niyetli olduğunu, hal böyle iken YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğünü talep etme zarureti doğduğunu iddia ederek; yargılama süresince ilgili markanın dava dışı 3. Kişilere devrinin engellenmesi içerikli ihtiyati tedbir kararı verilmesine, “… …” ibareli marka tescil müracaatına müvekkili firma tarafından yapılan itirazın reddine dair verilen kararın iptaline ve tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, tescil edilmesi halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davacı vekili tarafından diğer davalının 2018/74995 sayılı “… …” ibareli marka başvuruna ilişkin olarak verilen … sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline karar verilmesinin talep ettiğini, söz konusu taleplerle açılmış bulunan işbu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, söz konusu markaların benzerlik düzeyi ve başvuru markası kapsamındaki 10. Sınıftaki mallar ile itiraza konu “…” markasının tanınmış olduğu “dondurma” malı arasındaki benzerlik/bağlantı düzeyi bir arada değerlendirildiğinde markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimalinin bulunmadığını, somut olayda 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların gerçekleşeceği yönünde bir kanaatin de oluşmadığını, davacı tarafın kötüniyet iddiasını ispatlayamadığını ve bu iddiaya itibar edilemeyeceğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’nın davaya cevap vermediği görülmüştür.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 4, 5, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı … tarafından … …+şekil markasının “10.sınıf: 10/05 Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler.” emtiasını kapsayacak şekilde tescili için 12.08.2018 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek, 12.09.2018 tarih ve 308 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, … tarafından söz konusu yayına … ve … esas unsurlu markalarının gerekçe gösterilerek iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet iddiasıyla itiraz edildiği, itirazı inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verildiği, İlgili Dairenin bu kararına, davacı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde ynı gerekçelerle itiraz edildiği, 09.07.2019 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile; “ İptali istenen YİDK kararının özetle; “2018/74995 başvuru numaralı ‘… …’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2001 07087, 108710, 2004 19572, 108709, 2013 53520, 184145, 2002 04121, 108732, 108731, 2004 19692, 2001 05451, 84057, 83824, 81212, 2014 59184, 2014 59149, 2014 59147, 2014 59193, 2001 05076, 2001 05077, 2017 10850, 2000 27597, 2000 27596, 2016 95202, 2016 91955, 2014 12371, 2000 25771, 2016 91933, 2014 107648, 2000 14844, 2016 83202, 2013 87742, 2000 12103, 2000 12102, 2000 12101, 2000 12104, 2016 62034, 2016 62032, 2008 42797, 2016 57178, 2008 14577, 2000 01553, 2000 01550, 2016 42194, 2016/42192, 2007 59607, 2006 63165, 99 020052, 2016 31247, 2016 31242, 2006 28506, 207040, 208309, 2005 57835, 2016 108120, 2016 108115, 2005 25246, 97 019183, 97 019182, 2005 12546, 2005 12545, 2015 21115, 2004 03651, 2014 59228, 2014 59212, 2014 59202, 2014 59201, 2005 11171, 2004 01975, 2004 01974, 2005 08329, 2005 05472, 2005 05471, 2005 05470, 2005 05469, 2005 05468, 2005 05467, 2005 05466, 2004 01281, 148490, 2003 35145, 2003 35143, 2003 35142, 2003 35141, 2003 35140, 2003 35139, 146270, 146269, 2018 07517, 2005 01425, 144824, 136641, 135890, 135910, 136240, 2004 40363, 2004 40362, 2004 40361, 2004 40360, 2003 31545, 2003 17034, 131441, 131123, 2002 07452, 2004 39914, 2004 39913, 2004 39912, 2004 39911, 126389, 2002 03360, 118954, 2001 12644, 2001 12470 sayılı ‘… ….’ ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği gibi markalar arasındaki karıştırılma ihtimali incelemesi; markalar arasındaki benzerlik düzeyi, mal/hizmetler arasındaki benzerlik düzeyi, itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın ayırt edici gücü ve ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyi gibi bir dizi unsurun değerlendirilmesine dayanır. Bu değerlendirme son tahlilde bütün unsurların birlikte değerlendirilmesiyle yapılmalıdır (Adalet Divanı, 22/06/1999, Lloyd Schuhfabrik, Adalet Divanı, 11/11/1997, Sabel). Markalar arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik değerlendirilmesi markaların ayırt edici ve baskın unsurlarını da göz önünde bulundurarak markaların bıraktığı bütünsel intibaya dayanarak yapılmalıdır (Adalet Divanı, 11/11/1997, Sabel). Söz konusu unsurlardan markalar arasındaki benzerliğin ve/veya mal/hizmetler arasındaki benzerliğin noksanlığı halinde markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilir. Karıştırılma ihtimali incelemesi yukarıda zikredilen bilgiler ışığında yapılmıştır. Başvuru kapsamında yer alan 10. sınıfa ait mallar ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların eşya listelerinde yer alan mallar ve ‘…’ markasının tanınmış olduğu ‘dondurma’ malı arasındaki benzerlik/bağlantı düzeyi ve başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasındaki benzerlik düzeyi birlikte değerlendirildiğinde söz konusu markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı ve başvurunun tescili halinde SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır. İlaveten markalar arasında benzerlik iddiasının tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını kanıtlar nitelikte olmaması ve muteriz tarafından başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasını destekler nitelikte başka bilgi ve belge sunulmaması sebebiyle söz konusu iddia yerinde bulunmamıştır.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 08/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:2018/74995 sayılı ibareli davalı markası ile “…” ibareli davacı markaları arasında başvurunun kapsadığı 10. Sınıftaki mallar bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi BULUNMADIĞI, davacının … ibareli markasının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğu iddiasının İSPATLANAMADIĞI, davacının … ibareli markasının ülkemizde tanınmışlık düzeyine erişmiş bir marka olduğu, ancak somut olayda tanınmışlıktan kaynaklı tescil engeli BULUNMADIĞI, davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası

Davacı Markaları

….tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalı marka başvurusu kapsamında yer alan ve huzurdaki davada çekişme konusu olan 10. Sınıftaki “Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler”, davacı markaları kapsamında bulunmadığı, bu mallar bakımından taraf markalarının emtia listeleri aynı aynı tür olmadığı, bunun yanı sıra, emtia listelerinin, benzer ve ilişkili mallardan da oluşmadığı, davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetler ile, davalı marka başvurusunun kapsadığı “Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler” emtiası arasında benzer ihtiyaçları giderme, dağıtım ve satış yerlerinin aynı olması, ikame imkanı bulunması, tamamlayıcılık içermesi gibi yönlerden herhangi bir örtüşme, ilişki ve benzerlik söz konusu olmadığı, davalı başvurusunun kapsadığı “10. Sınıf: Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler” malları bakımından emtia listeleri farklı ve ilişkisiz mallar içerdiğinden, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri emtialar yönünden gerçekleşmemiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın küçük tümü küçük harflerle ve bitişik yazılmış er+şekil+otikpanda ibaresinden oluştuğu, er kısmından sonra standart bir … kafa görseli ve devamında -otikapanda yazısından oluştuğu, tüketicilerin markayı bir bütün halinde erotikpanda olarak algılayacakları; davalı markasında da ayırt edici esaslı unsurun … kelimesi olduğu; zira markadaki … ibaresi TDK Güncek Türkçe Sözlük uyarınca “Cinsel duyumlar veya onlara bağlı olan duyumların uyandırdığı duygu ve coşkularla ilgili olan, kösnül, şehvani, şehevi, erosal.” anlamını haiz olup; marka bütünü içinde, markanın kapsadığı “Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler” emtiasını tanımlayan tali unsur durumunda olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının adına tescilli markaların; kelime, kelime ve şekil markalarından oluştuğu, markaların ortak ve esaslı unsuru … ibaresi olduğu, bu ibarenin bir hayvan adı olup şekil unsuru ile davacının pek çok markasında vurgulandığı, böylece seri marka üretildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu markalarda ibare ve şekil olarak bulunan “…” bilinen bir memeli ve “etobur” bir canlı türü olup görünüş itibariyle ayıgiller familyasından olan Uzakdoğu’ya özgü bir hayvandır, tüm dünyada bilinen bu canlı gerek dilimizde gerekse de İngilizce’de “…” ya da “… bear” olarak geçmiştir. Bu kelime taraf markalarının emtia grupları yönünden tanımlayıcı bulunmadığından ayırt edici karaktere sahip bulunmuştur. Davalı markasının bütününde “…” kelime ve şekil unsurlarının öne çıktığı, davacının markalarının tamamının “…” kelime ve şekil unsurlarından türetildiği, bu çerçevede her iki yan markalarının incelenmesinde esas unsurun “…” olduğu görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, başvuru kapsamında yer alan 10. sınıfa ait mallar ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların eşya listelerinde yer alan mallar ve ‘…’ markasının tanınmış olduğu ‘dondurma’ malı arasındaki benzerlik/bağlantı düzeyi ve başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasındaki benzerlik düzeyi birlikte değerlendirildiğinde söz konusu markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı ve başvurunun tescili halinde SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkmayacağı; markalar arasında benzerlik iddiasının tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını kanıtlar nitelikte olmaması ve davacı tarafından başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasını destekler nitelikte başka bilgi ve belge sunulmaması sebebiyle söz konusu iddia yerinde olmadığı, davalı şirkete ait başvuru konusu markanın kullanılacağı mallar ile davacı markasının kapsamındaki “dondurma” emtiasının birbirlerinden tamamen farklı nitelikteki mallar olmaları ve çok farklı ihtiyaçları karşılamaları nedeniyle aralarında herhangi bir bağlantı kurulmasının söz konusu olamayacağı, davalı şirkete ait markanın kapsamındaki malların hitap ettiği ortalama tüketicilerin davalı şirketin mallarını satın aldığı veya kullandığı sırada bu malları davacının “dondurma” ürünüyle ve davacı şirketle ilişkilendirmesinin mümkün bulunmaması karşısında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrasında tescil engeli olarak düzenlenmiş bulunan haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi gibi koşulların somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla YİDK kararının iptaline ilişkin davacı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bknz. aynı yönde, Derby/ Derbytech kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.12.2011, 2009/14791 Esas ve 2011/16644 Karar.)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸