Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/310 E. 2021/173 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/310
KARAR NO : 2021/173
DAVA : Markanın haksız rekabet ve marka ihlali oluşturmadığnın tespiti ile
556 sayılı KHK 74 md dayalı açılan tespit davası
DAVA TARİHİ : 17/11/2016
KARAR TARİHİ : 28/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan markanın haksız rekabet ve marka ihlali oluşturmadığnın tespiti ile 556 sayılı KHK 74 maddesine dayalı açılan tespit davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkillerinden … S.A.’nın 2012/59830 ve 2013/101114 sayılı parfüm ve kozmetik ürünleri için “…” marka başvurularının, Davalıya ait … markası nedeniyle tescil edilemediğini verilen bu karar neticesinde müvekkili tarafından davalı aleyhine dava konusu … markasını kullanmadığı gerekcesi ile hükümsüzlük davası açıldığını ve mahkemece karar verildiğini, ancak kararı temyiz ettiklerini halen Yargıtay incelemesinde olduğunu, Davalı şirket tarafından da 24.06.2016 tarihinde … S.A.’nın Türkiye İştiraki olan … Türkiye Kozmetik Tic. ve San. A.Ş.’ye karşı marka haklarına tecavüz suçu işlediği gerekçesiyle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor. sayılı dosyası ile sikayette bulunduğunu ve ve şoruşturmanın halen devam ettiğini, söz konusu derdest soruşturma dosyasının varlığına rağmen davalı tarafından bu kez 05.10.2016 tarihinde yine marka haklarına tecavüz suçunu isnad ederek ve yine Davacı-Müvekkillerden … Türkiye’ye ve müvekkili müşterisi … Parfümeri Kozmetik Ticaret San. A.Ş.’ye karşı bu defa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/115439 sor. sayılı dosyası nezdinde aynı konu ve sebeplerle ikinci kez şikâyette bulunduğunu, Söz konusu dosyaya İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde halihazırda yürütülen … sayılı soruşturmanın varlığı nedeniyle derdestlik itirazında bulunduklarını, davalı tarafından devam eden soruşturma dosyalarına rağmen bu kez de …yevmiye numarası ile müvekkili müşterisi ve Türkiye’nin en köklü parfümeri zincirlerinden … Parfümeri Kozmetik Tic. Ve San. A.Ş.’ye ihtarname göndererek marka tecavüzü suçu işlediklerini iddia ettiğini, bunun üzerine … Parfümeri ise …yevmiye sayılı cevabi ihtarname ile kendilerinden talep edilecek her türlü tazminden ve zarardan dolayı müvekkili Davacı … Türkiye’ye rücu edileceğini belirttiğini, Davalı yanın, Davacı-Müvekkil … Türkiye ve daha da önemlisi ürünlerini satan … Parfümeri’ye karşı başlatmış olduğu haksız soruşturma ve yönelttiği ihtarname hak arama özgürlüğünün aşılması ve haksız bir sataşma, muaraza oluşturduğunu, Davacı…. S.A.’nın, “…” ibaresi altında üretilen, satış, pazarlaması yapılan parfümleri ve bu ürüne ilişkin her türlü kullanımları ve fiilleri usul ve yasaya uygun olup davalı şirketin markalarına tecavüz ve/veya haksız rekabetinin söz konusu olmadığını, müvekkillerine karşı yapılacak olası bir şikâyetin hak arama özgürlüğü içinde kalabilecekken, davalının, müvekkillerin Türkiye iştiraki ve daha da önemlisi ürünlerini satan … Parfümeri’ye karşı başlatmış olduğu haksız soruşturmalar silsilesi ve gönderdiği ihtarnamenin hak arama özgürlüğünün aşılması ve haksız bir sataşma, muaraza oluşturduğunu huzurdaki dava ile söz konusu muarazanın men’i ve haksız rekabetin önlenmesini ve davacı-müvekkillerimizin parfüm ürünlerindeki marka kullanımlarının marka ihlali ve haksız rekabet teşkil etmediğinin hükmen tespitini talep etmek mecburiyeti doğduğunu beyanla davacı müvekkili şirketlerin parfümler üzerindeki marka kullanımlarının ve fiillerinin davalının markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğinin hükmen tespitine, davalı yanın, davacı müvekkili şirketin “…” markalı parfüm ürünleri ve bunlarla ilintili olarak her türlü kullanımlarına ve fiillerine yönelik müdahalelerinin ve muarazanın önlenmesine, davalının davacı müvekkili şirketin ve iştirakleri ve müşterileri nezdinde itibarını ve ticari ilişkilerini zedeleyen fiilleri nedeniyle; maddi tazminat talepleri saklı kalmak kaydıyla, davacı müvekkil şirketlerin uğradığı manevi zararın tazmini için, 10.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi itibariyle bankaların uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme hükmünün gideri davalılardan alınmak üzere ülke çapında yayın yapan, tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilânına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacının ilk günden itibaren hiçbir şekilde … markasının müvekkile ait olduğunu kabul etmediğini, müvekkilinin markasının hükümsüzlüğü ve markanın sicilinden terkini talepleri ile Ankara 1.FSHHM’de dava açıldığını ve söz konusu davanın mahkemece reddedildiğini, davacı tarafın haksız saldırı ve sataşma olarak nitelendirdiği eylemlerin Ankara 1 FSHHM ce verilen karara da dayanılarak başvurulan kanun yolları olduğunu, davacının yurt dışında tescil ettirdiği markasının Türkiye‘de müvekkil adına tescilli olduğunu öğrendikten sonra müvekkilinin “hiçbir faaliyette bulunmadığı” iddiasıyla markanın kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğü talepli dava açtığını ve davası reddedildiğini, davacı tarafın büyük bir firma olmasının özgüveniyle sadece marka tescilini istemesinin yeterli olacağı yanılgısına düştüğünü ve müvekkilene ait markaya kötü niyetle el atmak istediğini, hiçbir faaliyette bulunmadığını iddia ettiği davalı müvekkilin … markasını ciddi olarak kullandığının mahkeme kararı ile sabit hale geldiğini, davacının bu karardan itibaren başkasına ait markayı kanunsuz olarak kullanmadığını iddia edemeyeceğini, ancak mahkemece verilen karara rağmen müvekkili marka hakkında tecavüz ettiğini bilerek … markası ile ilgili ticaretine aynen devam ettiğini, bu nedenle müvekkilinin kendine ait markanın kullanılmasının önüne geçmek için Cumhuriyet Savcılığı’na ilk önce asaleten şikayette bulunduğunu, söz konusu şikayet kapsamında davacı bu sefer de müvekkilinin kötü niyetli ve asıl niyetinin kendilerinden haksız menfaat elde etmek olduğu ileri sürdüğünü, ancak müvekkilinin kendi yarattığı, geliştirdiği ve kullandığı markasını böylesine saldırgan ve itici bir şekilde elinden almaya çalışan davacıya karşı markasını koruma çabası dışında ne manevi ne de maddi bir tazminat talebinin de bu güne kadar olmadığını, davacı tarafın, derdest bir soruşturma dosyası mevcutken açılan diğer soruşturmalardan şikayet ettiğini, savcılıkların yetki çevrelerinin olduğunu ve suçun işlendiği yer Savcılığında şikayetçi olmak gerektiğini, suç birden fazla yerde işlenmeye devam ediliyor ise elbette birden fazla Savcılıkta suç duyurusunda bulunulacağını, kaldı ki aynı yetki çevresinde tekrardan suç işlendiyse yeniden şikayetçi olmanın önünde de hiçbir engel olmadığını, tecavüz eden davacı tarafın, yasal haklarını kullanarak bu durumla mücadele edenin ise müvekkili olduğunu, davacının, müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin, hak arama özgürlüğünün sınırlarının aşılması ve haksız bir sataşma olduğu iddiasında bulunduğunu, ancak 556 sayılı KHK ile tescil edilen markaların korunmasının amaçlandığını, Müvekkilinin kendine ait markaya tecavüz eden her kim olursa olsun markasını KHK çerçevesinde koruyacağını, … Parfümeri’ye gönderilen ihtarnamenin markanın bize ait olduğu ve kendilerinin müvekkiline ait markaya tecavüz ettiğini bildirmekten ibaret olduğunu, davacı taraf, eylemlerinin müvekkilin markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğinin tespitini talep ettiğini, ancak … markasının Türkiye’de müvekkiline ait olduğunu, müvekkili firmadan başka herhangi bir firmanın müvekkilin izni veya muvafakati olmadan … markası ile Türkiye’ye parfüm ithal edemeyeceğini, pazarlayamayacağını, dağıtamayacağını, satamayacağını ve üretemeyeceğini, davacı tarafın, müvekkiline ait olduğu hem TPE nezdinde hem de yargı kararıyla sabit olan … markasını hangi yasa çerçevesinde ve hangi haklara dayanarak Türkiye’de kullandığını açıklaması gerektiğini, “…” markası Türkiye’de müvekkil adına tescilli milli bir marka olduğunu, Bu itibarla korunacak hakların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin yıllardır bu markaya ciddi yatırımlar yaptığını ve istihdam yarattığını, davacının markasının meşhur olduğunu iddia ettiğni ancak Türkiye’de tescilli bir marka olmadığını bu nedenlede korumadan yararlanamayacağını, davacı tarafın tecavüz sayılan fiillerini durdurmadan, müvekkilin hak arama özgürlüğünü aştığından söz ederek huzurdaki davayı açtığını, davacının huzurdaki dava ile adeta hem kendi hem de müşterileri için müvekkiline ait markaya tecavüz hakkı talep etmeye çalıştığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA/ GEREKÇE:
Mahkememizce, 31/10/2017 tarih ve 2016/431 Esas 2017/327 sayılı kararı ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tescilli marka hakkına dayanarak markasını korumak amacıyla hareket ettiği, yasal şikayet hakkının kullandığı, yasanın verdiği yetkiye dayanarak ihtarname çekerek haksız kullanım var ise önlenmesini talep ettiği ve taleplerinin dayanağının 556 sayılı KHK olduğu, yasal bir hakkın kullanımı durumunun var olduğu, şikayet hakkının davacıyı ve bayilerini baskı altına alma haksız rekabet yaratma amacıyla kötü niyetle yapıldığına dair delilin mevcut olmadığı, tescilli markaya her tecavüz eyleminin ayrı bir dava ve şikayet konusu olabileceği, bu nedenle ayrı yerlerdeki ve aynı zamanlardaki tecavüzünden dolayı ayrı ayrı dava konusu olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, ayrı yerlerdeki tecavüz iddiası ile ilgili şikayette bulunmanın da haksız rekabet veya muaraza yarattığından söz edilemeyeceği, markanın üzerinde kullanıldığı iddia edilen ürünlerin davalı marka kapsamında bulunan ürünler olduğu, her iki Cumhuriyet Savcılığının yetki alanlarının farklı olduğu hususu, davalı şikayet sayıları ve davacının markayı kullandığı ürün emtia grubu da göz önünde bulundurulduğunda, davalının yasal şikayet hakkının kullanımından ibaret eyleminin davacıya muaraza yaratmak amaçlı olmadığı, 556 sayılı KHK 74/4 maddesi birinci fıkrada belirtilen ”dava (marka hakkına tecavüzün mevcut olmadığı hakkındaki dava), marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı dava açılmış bir kişi tarafından açılamaz” denildiğinden bu madde kapsamında davacılar hakkında davalı tarafından markaya tecavüz iddiası ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığına takip yapılmakta olduğundan, dava şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20.HD’nin 28/06/2019 tarih ve 2018/1287E. 2019/725K. sayılı ilamıyla;
”1-Dava, markanın haksız rekabet ve marka ihlali oluşturmadığının tespiti ile haksız şikayet nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 556 sayılı KHK’nın 74/1. maddesine göre, menfaati olan herkes, marka sahibine karşı dava açarak, fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep edebilir. Aynı maddenin 4. fıkrasına göre de, bu dava, marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı dava açılmış bir kişi tarafından açılamaz. Mahkemece, davacılar hakkında davalı tarafından markaya tecavüz iddiası ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyuruları ve sonrasında başlatılan soruşturma 556 sayılı KHK’nın 74/4. maddesi uyarınca dava şartı olarak nitelendirilmiştir. Oysa, bu maddede “kendisine karşı tecavüz davası açılmış olan kimse” kavramından, sadece hukuk davalarının mı yoksa hem hukuk, hem ceza davalarının mı anlaşılması gerektiği açık olmamakla beraber, marka hakkına tecavüz suçu hukuk yargılamasına göre daha dar olduğundan ve hukuk yargılamasında ihlal kabul edilen her eylem, ceza yargılamasında suç olarak tanımlanmadığından, artık burada kasdedilenin hukuk davası olduğunun kabul edilmesi gerekir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul 2018, s.897). Diğer taraftan somut uyuşmazlıkta henüz açılan bir ceza davasının dahi bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece, esasa girilmeden, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp esas hakkında yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. 2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Dava mahkememizin 2019/310 E. Sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce Ankara BAM’nin kaldırma kararı göz önünde bulundurularak davacı kullanımlarının davalı marka hakkına tecavüz edip etmediği hususunda iddia ve savunmalar doğrultusunda bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davacının … şeklindeki tescilsiz marka kullanımının, davalının 2007/71094 sayılı … markası ile iltibas yarattığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
Yüksek Mahkemeye göre markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir1. Yargıtay 11. HD 2004/14154 Esas ve 2006/1555 Karar sayılı kararında; “…556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/1-b bendi uyarınca markaların iltibas yaratıp yaratmadıklarının belirlenmesinde, markaların kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının alıcısı olan ortalama düzeydeki halk nezdinde karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığının tespiti gereklidir. … Dairemizin bu konuda yerleşik içtihatları uyarınca asıl unsurun; bunların ayırt edici ve baskın unsurları unutulmaksızın markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin tümüne hâkim olan görünüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajda aranması gereklidir.” şeklindeki görüş ve değerlendirmelerle, karıştırılma ihtimalinin tespitinde, markaların kapsadığı mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatinin esas alınması gerektiğini ve değerlendirmenin markanın bıraktığı toplu intiba dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu değerlendirmede esaslı unsurun özellikle dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirket tarafından Ankara 4. FSHHM’nin 2018/45 E. sayılı dosyası ile davacı ….TÜRKİYE KOZMETİK TİC. ve SAN. A.Ş.’ne karşı “marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile maddi ve manevi tazminat” istemli dava açılmış olup; bu dosya kapsamından Marka ve Patent Vekili H. …. Işın tarafından düzenlenen 15.04.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda; “- Davalının dava konusu marka kullanımının, davacının tescilli markasından doğan haklarının ihlali ve haksız rekabet sayılacağı, davacının marka hakkının ihlali ve haksız rekabet eyleminde bulunulduğu iddiasına bağlı tespit, men, ref, maddi tazminat (SMK 151/2-b) istemlerinin yerinde olduğu, davacının SMK 151/2-b maddesine dayalı olarak talep edeceği tazminatın, mahkemenin takdirine göre (olayımızda 556 sayılı KHK’nın uygulanması gereken dönemin gözetilip gözetilmeyeceği kararına bağlı olarak) 28.536,60 TL veya 285.366 TL olduğu, davanın açıldığı 29.01.2018 tarihinden geriye yönelik 29.01.2013 tarihleri arasında markasının davacı tarafından ‘şampuanlar, duş jelleri, el temizleme jelleri, kremleri, solüsyonları, sıvı el temizleyicileri, köpük sabunlar, ıslak mendiller, parfümler, yüksek parfümlü genel temizleyiciler, çok yüksek kokulu konsantre parfümler, hidroalkolik jeller, koku giderici oda sıvıları, otomat deterjanları’nda Türkiye içerisinde ciddi biçimde kullandığı” şeklinde görüş bildirildiği ve28.08.2019 tarihli Ek Raporda aynı görüşün tekrar edildiği anlaşılmıştır.
Davalının kullanımına konu mallar “parfümeri ve kişisel amaçlı koku verici ürünler” olup ilgili tüketici kitlesinin özellikleri iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmalıdır. Parfüm emtiası, çok geniş bir fiyat yelpazesinde satışa sunulmaktadır. Bu sebeple de ilgili tüketici kesimi, toplumun her kesim ve katmanından kişiden oluşmaktadır. Her ne kadar somut olayda davacının … markalı parfüm ürünü, oldukça pahalı bir mal olsa da; günümüzde çok daha düşük fiyatlarla satılan parfümeri ürünlerinin varlığı sebebiyle, lüks tüketim malı niteliğindeki parfümlerin dahi çok geniş bir kesim tarafından bilinir hale geldiği muhakkaktır. Dolayısıyla parfüm markaları bakımından ilgili tüketicinin özen ve dikkat seviyesinin çok yüksek olmayacağı, iltibas eşiğinin orta seviyede kalacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla birbirine yaklaşmış markalar bakımından iltibas olasıdır.
Davalı markasının münhasıran ayırt edici esaslı unsuru olan … ibaresinin, davacının tescilsiz markalarında aynen kullanıldığı görülmektedir. Her ne kadar, davacı markaları pembe zemin üstündeki fiyonk şeklinden ve bu şeklin üzerindeki … ibarelerinden oluşan, farklı bir görsel kompozisyonu haiz olsa da; davacı kullanımına konu işaret mevcut haliyle davalı markasının yeni bir versiyonu görünümündedir. Markaların aynı esaslı unsur etrafında türetilmiş olmaları sebebiyle aralarında seri marka imajı bulunmaktadır. Söz konusu markaların aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması kuvvetle muhtemeldir.
Neticeten, … ibareli davalı markası ile … ibaresini içeren davacı kullanımı arasında iltibasa yol açacak kadar benzerlik olduğu, bu marka işaretlerinin aynı veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılmaları halinde ilgili tüketici kesimi nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
2007 71094 sayılı davalı markanın, “03.sınıf: Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler (Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, pastalar dahil).Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b. için ). 05.sınıf: İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler ve elementler. Tıbbi amaçlı diyet maddeleri; zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç). Hijyen sağlayıcı ürünler (pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri dahil). Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. Mekanlar için koku gidericiler, koku vericiler (kişisel kullanım amaçlı olanlar hariç). Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” için tescillidir.
Davacının “parfümeri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler” emtiası üzerindeki tescilsiz marka kullanımının, davalı markasının kapsadığı “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler.” emtiası ile aynı/aynı tür mallara yönelik olduğu açıktır.
Bu kapsamda davacının, davalının … markası ile benzer olan tescilsiz markayı, davalı malları ile aynı/aynı tür olan “parfümeri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler” üzerinde kullanması, markalar arasında ilgili tüketici kesimi bakımından iltibas riski yaratmaktadır. Her ikisi de aynı tüketici kesimine hitap eden işbu markalar / kullanımlar arasında, benzerlik ve bağlantı kurulması ihtimali kapsamında karıştırma tehlikesi mevcuttur.
Bu bağlamda, davacının tescilsiz markası ile karşılaşan bir tüketicinin, bu markanın davalıya ait olduğunu düşünmesi, davalının davacıya marka kullanımı yönünde izin verdiği, lisans vb. bir hak tanıdığı yahut işletmeler arasında idari veya ekonomik bağ bulunduğu izlenimine kapılması kuvvetle muhtemeldir. Bu tür bir bağlantı kurulması ihtimali iltibas kapsamındadır ve mevzuatta marka sahibinin izni olmadan gerçekleşen, iltibas yaratan kullanımlar yasaklanmıştır. Bu durumda, davalının 2007 71094 sayılı markası ile davacının tescilsiz marka kullanımının benzer olduğu, söz konusu kullanımların aynı emtia (03. Sınıf: Parfümeri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler) üzerinde gerçekleştiği ve bu sebeple davacı kullanımının davalı markası ile bağlantı kurulması ihtimali dâhil karıştırılma ihtimaline yol açabileceği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerde göz önüne alındığında davalının davacıya karşı men ve ref davası ikame etmesinin hukuki yarara dayandığı, davacının markasının kullanmama nedeni ile iptalinin veya hükümsüz kılınmasının da geçmiş şikayetlerinde hukuki yararı tümden ber taraf edici kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile 111,48-TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Talebin reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸