Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/31 E. 2021/83 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/31 Esas – 2021/83 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/31
KARAR NO : 2021/83
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 18/01/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; Avrupa’nın 13 ülkesinde aktif olan ve Türkiye de 14 alışveriş merkezi operasyonunda ve yeni proje-lerde yer alan müvekkilleri şirketin, söz konusu perakende platformu nedeniyle Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde pek çok markanın sahibi olduğunu, davaya konu markanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki başvurusunun 16.02.2018 tarihinde yapıldığını, … numarası ile kaydedildiğini, … başvuru numaralı “forum … iste gelsin ” ibareli marka tescil başvu-rusunun incelenmesi sonucunda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 hükmü gereğince, reddi-ne karar verildiği, verilen ret kararına itiraz edildiğini, 10.11.2018 tarih, … sayılı YİDK kararı ile itirazın incelenerek reddine karar verildiğini, YİDK kararının iptali gerektiğini, başvuru yapılan ve itiraza konu edilen “forum … iste gelsin” markasının, Forum … AVM içerisinde kullanı-lan/kullanılacak olan bir projeye dair başvuru olduğunu, markanın kullanıldığı Forum …’nın, Ege Bölgesinin ve İzmir’in ilk açık hava alışveriş merkezi olduğunu, müvekkillerinin “forum ” ibaresi yer alan markaları bulunduğun, bu markaların sadece hizmet verdiği tüketici çevresinde değil, tüm alanlara matuf olarak yüksek tanınmışlığa sahip markalar olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu verdikleri kararda, müvekkillerinin bu alandaki marufi-yetini ve önceki tescillerini görmezden gelerek yapılmış olunan itiraza rağmen, ret karar verildiğini, itiraz nedeni gösterilen markaların ise 35 ve 38. sınıflarda tescilli olduklarını, farklı yazı karakterleri, farklı renklere sahip olmaları yanında müvekkillerince yapılan başvurunun tamamen ayırt edici nite-likte logo/görsele sahip olması ve “forum …” ibaresi taşıyor olması nedeni ile markaların aynı ya da benzer olduğundan söz edilemeyeceğini, benzerlik taşıyan tek unsurun “iste gelsin” ibaresi olup, görsel olarak tamamen ayrıştıkları için ve yalnızca başvuru sınıflarının çakışıyor olması yanında, kullanım amaç ve yerlerinin de tamamen farklı olduğundan dolayı sadece aynı ibare barındırıyor diye yapılan itirazın kabulünün mümkün olmadığını, Türk Patent ve Marka Kurumunun verdiği karardaki mantık uyarınca, “iste gelsin” ibareli markaların hiç birinin tescil edilemez olduğunu ve hatta “iste gelsin” ibaresinin tek bir markaya konu olacağını, bu şekilde her ibarenin bir markanın tescilinde kullanılması ile o ibarenin tüm kullanımlarının sadece marka sahibinin hakkı olacağını, ona bir çeşit mülkiyet hakkı vereceğini, ancak böyle bir anlayışın marka hukukunda yeri bulunmadığını belirterek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı kararının iptaline, müvekkilleri şirkete ait … başvuru numaralı “forum … iste gelsin” ibareli markasının tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesiyle davalı olarak sadece TÜRKPATENT taraf gösterilmiş, ancak davacı vekili 15/10/2019 tarihli dilekçesiyle HMK 59. Maddesi uyarınca davada mecburi dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle diğer davalı … TEKNOLOJİ TİCARET A.Ş’nin davaya dahil edilmesini talep etmiş, taraf teşkili ve usuli işlemler bu şekilde tamamlanmıştır.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, taraf markalarının bütün olarak bıraktıkları izlenim göz önüne alındığında, göze çarpan ve ortalama tüketicinin hafızasında kalan kısmın “İŞTE GELSİN” sözcüğü olduğunun ortada olduğunu, taraf mar-kaları karşılaştırıldığında da her iki markanın da esas unsurunun “işte gelsin” ibaresinden oluştuğu-nun görüldüğünü, taraf markalarının mal/hizmet listesi incelendiğinde ise her ikisinin eşya listesinde de aynı/aynı tür hizmetlerin yer aldığı tespit edildiğini, tüketici tarafından her iki markanın karıştırılması ve markalar arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesinin doğması ihtimali bulunduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerliğin olduğunun açık oldu-ğunu, davacının “forum …” ibareli markalarının yüksek tanınmışlığı olduğu, bu nedenle itiraza mesnet markalarla karıştırılmayacağını iddia ettiğini, başvuru konusu markada dikkat çeken ve bas-kın unsurunun “işte gelsin” ibaresinin bulunduğunu, davacının diğer markalarında “forum” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığının görüldüğünü, dava dilekçesinde yer alan diğer iddialarda haksız ve mesnetsiz olup Kurum kararının hukuka uygun olarak tesis edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesiyle; müvekkilleri şirketin, 20.04.2017 tarihli ve … sayılı “…” ibareli markası ve “…” unsurlu seri markalarına dayanarak davacının … numaralı ve 16.02.2018 tarihli marka başvurusuna itirazda bulunulduğunu, davalı diğer kurumun yerinde olarak 6. maddeye dayalı itirazı kabul ettiğini, müvekkillerinin markasının tescilli olduğu sınıf (35.sınıf ve 38. sınıf) ile davacının tescil başvurusu yaptığı sınıfların (35.38,41,43,44,45. sınıf) aynı olduğunu, markalar aynı veya benzer mal ve hizmet sınıfında bulunduğunu, tescili talep edilen emtia ve hizmetler incelendiğinde müvekkillerinin markası ile davacının … başvuru no.lu markasının, aynı ve ayni tür malları kapsadı-ğının açıkça görüldüğünü, müvekkilleri şirketin ticari unvanından da görüleceği üzere bir teknoloji firması olduğunu, davacının ana faaliyet alanı olan hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla her iki tarafın ana faaliyet alanının aynı veya benzer olmasının tüketici kriterlerinin de ayniyet olduğunu gözler önüne serdiğini, bu nedenle söz konusu markaların aynı ya da benzer tüketiciye hizmet ettiğinden ve aynı yerde sergilendiğinden markaların karıştırılma tehlikesi bulunduğunu, müvekkillerinin “…” ibareli veya esas unsurlu seri markası ile dava konusu “forum … …” ibareli markasının görsel, sesçil ve anlamsal olarak aynı / ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu benzerliğin markalar arasında karıştırma tehlikesi yarattığını, üstelik markaların aynı mal ve hizmet sınıfında yer aldığını, davacı şirketin markası ile müvekkilleri şirket markasının benzer hizmet sınıfında olduğunu, bu sınıfta yer alan ürünlerin özelliğinin küçük yaştaki tüketicilere de hitap etmesi, değerinin çok küçük olması, tüketicinin alışveriş esnasında fazla zaman ayırmaması-anlık karar vermesi, dikkat gösterilmeden ürünün alınması olduğunu, tüketicinin, dava konusu “forum … …” markasını müvekkillerinin “…” ibareli markasının bir serisi olarak değer-lendireceğini, böyle bir değerlendirmenin varlığının, markalar arasında kök işlevi bakımından karıştırılma ihtimalinin kabulü için yeterli olduğunu, ayrıca müvekkillerinin “…” esas unsurlu markasının tanınmış marka olduğundan, ayrıca 35. ve 38. sınıfta haklı şöhreti sebebiyle de davacının “forum … …” ibareli marka başvurusunun, 6769 s. SMK, Paris Sözleşmesi ve TRIPS hü-kümleri gereğince tescil talebinin reddi kararının yerinde olduğunu, davacı şirketin açıkça hakkını kötüye kullandığını, davacı yanın çok farklı ibareler içeren markalar alabilecekken, müvekkillerinin markası ile neredeyse aynı olan, “forum … …” ibareli marka başvurusunda bulunmasının, kötü niyetli olduğunu açıkça gösterdiğini, davacının, müvekkilerinin nerdeyse her gün reklamı çıkan “…” markasını bilmemesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı şirketin, 16.02.2018 tarihinde … sayı ile yapmış olduğu başvuruda, “forum … iste gelsin” markası için, 35.05 sınıf, “perakendecilik” hizmeti açısından başvuruda bulunduğu; Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, başvurunun yayınlanmasına karar verildiği, yayın üzerine, davalı şirketin başvuruya itiraz ettiği, davacı yan tarafından karşı görüş sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı, 07.08.2018 tarihli kararı ile davacı şirket başvurusunun reddine karar verildiği, itiraza esas olarak gösterilen … numaralı marka açısından, “Markanın ve kapsamındaki mal / hizmetin benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu tespit edilmiştir.” kaydının bulunduğu ibarelerine yer verildiği, davacı şirket tarafından Kurum kararına karşı itiraz edildiği, 10.11.2018 tarihinde itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararıyla,
“…… başvuru numaralı “forum … iste gelsin” ibareli başvurunun ….sayılı “….com şekil”, “….com ailece alışveriş şekil”, “….com çılgın çarşamba fırsat günü şe-kil”, “…”, “…”, “….com” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir.
Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma ihtimalini ortaya çıkartır. Karıştırılma ihtimali, kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, markaların ve malların veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dahil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak, bütüncül olarak değerlendirilmelidir.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin bütüncül değerlendirme yapılırken, ihtilafın konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği, işaretlerin bütün olarak oluşturdukları izlenim esasında incelenmelidir, ancak bu yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin genel değerlendirmede, malların veya hizmetlerin orta-lama tüketicisinin markalara ilişkin algısı belirleyici etkiye sahiptir. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarına ilişkin kap-samlı bir analize girişmez.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğu varsayılır. Bununla birlikte, ortalama tüketicilerin farklı markalar arasında doğrudan bir karşılaştırma yapma şansına nadiren sahip olduğu, bunun yerine markaların zihninde kalan tam olmayan imajını (hatırasını) esas aldığı faktörü dikkate alınmalıdır. Buna ilaveten, ortalama tüketicilerin dikkat seviyesinin, ihtilafa konu malların veya hizmetlerin niteliğine göre değiştiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılmanın ortaya çıkması ihtimali de artar. Bu nedenle, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik (ün) nedeniyle, daha yüksek olan markalar, ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanırlar. Bu nedenle, karıştırılma ihtimalinin varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik (ün) dikkate alınmalıdır. Buna paralel olarak, önceki tarihli markanın bir bütün olarak ayırt edici niteliği ne kadar düşükse karıştırılma ihtimali de o oranda azalacaktır.
Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır. Sadece düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, markaların ihtiva ettiği diğer unsurlarla beraber ortaya çıkan genel izleniminin son derece benzer olması gibi istisnalar hariç olmak üzere, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmaz. Bununla birlikte, sadece ayırt edici niteliği olmayan ve/veya tanımlayıcı unsurların örtüşmesi (markaların aynı zamanda benzer şekil unsurları ve/veya diğer kelime unsurlarını içermesi, markaların genel izleniminin oldukça benzer veya aynı olması durumları hariç olmak üzere) karıştırılma ihtimaline yol açmaz.
Birden fazla unsurdan oluşan bileşke markalar söz konusu olduğunda, iki marka ara-sındaki benzerliğin tespiti, bileşke bir markayı oluşturan öğelerden sadece birisini alarak, o öğeyi başka bir markayla karşılaştırmanın ötesinde bir incelemeyi gerektirir. Karşılaştırma, ihtilaf konusu markaların her birini bütün olarak inceleyerek yapılmalıdır, ancak bazı durumlarda, bileşke markayı oluşturan öğelerden biri, bileşke markanın kamunun ilgili kesiminde yarattığı bütüncül algıda baskın konumda bulunabilir.
Bu çerçevede yapılan incelemede, itiraz gerekçesi markalarda asli ayırt edici unsur konumundaki “İste Gelsin” ibaresinin başvuruda da baskın konumda yer aldığı, bu bağlamda ilgili tüketici kesimi nezdinde marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği, ayrıca markaların aynı/aynı tür hizmetleri kapsadıkları tespit edildiğinden markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Başvuru sahibi itirazında ret gerekçesi “….com” markasının kullanılmadığını ileri sürmüştür. Ancak, söz konusu iddia Kurum nezdindeki tescili ve benzer bir marka ile iltibas değerlendirmesini ortadan kaldırır nitelikte bir iddia olmadığından karara etki eder mahiyette bulunmamıştır.
Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir…”
şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 13/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davaya konu … sayılı davacı şirket markası ile davalı şirketin itiraza dayanak markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde iltibas ihtimalinin bulunduğu, davaya konu … sayılı davacı şirket markasının tescili talep edilen hizmetlerin tamamının, davalı şirketin itiraza dayanak markalarında yer alan hizmetlerle aynı / aynı tür olduğu ve /veya benzer hizmetleri içerdiği, somut olay kapsamında davacı yan markasının tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, davaya konu … sayılı davacı şirket markası açısından, müktesep hak talebinin yerinde olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı Markası Davalı Markaları

FORUM … ….com
iste gelsin+şekil ….com + şekil
(35. sınıf) ….com ailece alışveriş + şekil
….com çılgın çarşamba fırsat günü+şekil
iste gelsin
…+şekil
(35. ve 38. sınıf)

Dava konusu marka kapsamında yer alan emtialardan 35. sınıfta yer alan tüm hizmetlerin davalı şirketin itiraza dayanak markalarında yer alan hizmetlerle aynı / aynı tür olduğu ve /veya benzer hizmetleri içerdiği, dolayısıyla bu sınıftaki hizmetler konusundaki iltibas değerlendirmesinin mal ve hizmet benzerliği gerçekleştiği, şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Davacının markasının incelenmesinde; davaya konu FORUM … iste gelsin+şekil ibareli markanın kelime ve şekil unsurundan oluştuğu, davaya konu markanın beyaz fon üzerine, yoğunluklu olarak kırmızı tonlarda ve diğer renkleri de içerecek şekilde, üstte “forum …”, altta şekil ile bütünleşik figüratif özellikli “iste gelsin” ibaresi içerdiği, markada şemsiye formunda şekil ile “iste gelsin” ibaresinin ön plana çıktığı, “forum …” ibaresinin daha küçük boyutta kompozisyon edildiği, … ibaresinin esas unsur konumunda olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markasının incelenmesinde; davalı şirket markalarının ise kelime markası veya kelime ve şekil markası olduğu, ortak olacak şekilde “…” ibaresinin yer aldığı, davalı şirket markalarından, … ve … tescil numaralı markasının kelime markası olduğu, beyaz fon üzerine siyah tonlarda, tek satıra gelecek şekilde “….com” “…” ibarelerini içerdiği, … tescil numaralı markaların aynı kompozisyona sahip oldukları, beyaz fon üzerine sarı ve mavi tonlarda şekil ve ibare içerdiği, markanın sol tarafından şekil ile şeklin üstünden devam eden iki ayrı satırda “…” ve “.com” ibarelerinin yer aldığı, … tescil numaralı markada altta küçük boyutta “ailece alışveriş” ibaresinin, … tescil numaralı markada alt kısımda küçük boyutta “çılgın çarşamba fırsat günü” ibaresinin bulunduğu, … numaralı markanın ise beyaz fon üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde birleşik “…” ibaresinin yer aldığı, ibarenin “iste” kısmının kalın yazı karakteri ile “gelsin” kısmının ince yazı karakteri ile yazılmış olduğu, “iste” ibaresinde yer alan “i” harfi üzerinde şeklin bulunduğu, davalı markalarında da yine … unsurunun esas unsur konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının “…” esas unsuruna haiz markasının, davalı yana ait aynı esas unsuru taşıyan markalar ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, bu durumun ise bütünsel açıdan işaretleri birbirleri ile benzer kıldığı, ortalama bir tüketicinin taraf markalarını benzerliği tespit olunan mal veya hizmetlerde gördüğünde, birbirlerinin devamı, yeni bir versiyonu olarak algılayabileceği, başka bir deyişle işaretlerin aynı iktisadi – idari kaynak tarafından piyasaya sürülmüş markalar oldukları yanılgısına kapılabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurma ihtimalinin yer aldığı, davalı markalarındaki “…” ibaresinin, dava konusu markada da bütün olarak yer aldığı ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, markasının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, yurt içi ve yurtdışı satış ağı vb. delillere rastlanmadığı, başvuru markasının, tescil aşamalarına ilişkin olarak, lehine 6769 sayılı SMK’nun 6/5 kapsamındaki koruman yararlanamayacağı, davacı yanın “forum” ibareli, “forum …” ibareli 35.05 sınıfta tescilli markaları olduğu, … tescil numaralı markanın ise “forum … iste gelsin” şeklinde 41, 43, 44, 45. sınıflarda tescili olduğu, her ne kadar “forum” ibareli, “forum …” ibareli markaları açısından artık çekişme konusunun bulunmadığı sabitse de … tescil numaralı marka açısından çekişme için sürenin geçtiğinin söylemeyeceği, dava konusu başvuruda kazanılmış hak sağlayan markaların asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulmuş bir markadan söz edilemeyeceği, davaya konu markada asli unsurun “iste gelsin” ibaresi olduğunun kabulü gerektiği, dava konusu başvurunun kendisi ile benzer önceki tarihli … tescil numaralı marka ile farklı tür emtiaları içermeleri birlikte değerlendirildiğinde davacı yanın önceki tarihli markalarından kaynaklı bir müktesep hakka sahip olacağı yönünde bir değerlendirmede bulunulmasının da mümkün olmayacağı anlaşıldığından davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2021