Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/267 E. 2021/409 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/267
KARAR NO : 2021/409

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 11/07/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespti, men ve ref’i davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1932 yılında kurulduğunu, ana faaliyet alanının alçı ve levha sistemleri olan ve sektöründe lider kuruluşlardan biri olduğunu, Amerika’dan sonra Türkiye ve Avrupa pazarına sunulan cam elyaf şilte kaplamalı ilk dış çephe levhası olan … markalı ürününü piyasaya çıkardığını, tanınmış birçok markaya sahip olduğunu ve TÜRKPATENT nezdinde tescilli 200 civarında markasının bulunduğunu, “…” markalı dış cephe kaplama levhası ürününün su ve neme karşı güçlendirilmiş çekirdeği ve özel turuncu renkli cam elyaf şilte kaplaması ile dış duvar imalatında kullanılan dış cephe kaplama levhası olduğunu, davalı şirketin 19.03.2018 tarihinde 17 ve 19.sınıflardaki mallar için … ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, tamamen müvekkili şirkete ait … markasıyla iltibas yaratmak ve müvekkili markasının tanınmışlığından haksız şekilde faydalanmak amacıyla yapılan bu başvurunun 6769 s. SMK’nın 6/1, 6/5 ve 6/9 maddelerine aykırı olarak tescil edildiğini, markaların sözcük ve stilize yazı karakterlerinin neredeyse aynı olmasına ilave olarak turuncu tonlarında kullanıma geçerek açıkça haksız rekabet yaratıldığını ve müvekkili markasından doğan hakların ihlal edildiğini, davalı şirketin tescil edildiği haliyle kullanmadığı markası ile;‘’X’’ ibaresini vurgulamak, aynı yazı karakteri ve tasarımı kullanmak, TURUNCU renk tonlarını kullanmak suretiyle müvekkilinin tanınmış markasından fayda sağlama amacı taşıdığını, bu durumun müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların ayırt edici karakterini zedeleyeceğini ve markanın itibarına zarar vereceğini, markaları doğrudan karşılaştırma imkanına sahip olmayan ortalama tüketicilerin … ibareli itiraza konu markayı görüntü ve okunuş olarak … ibareli müvekkili marka/markaları ile karıştırabileceğini, bu malların müvekkiline ait olduğu düşüncesiyle satın alabileceğini veya başvuru sahibinin müvekkili ile arasında ticari bir bağlantı olduğu fikrine kapılabileceğini, davalı markasının müvekkili markalarının serisi olarak algılanabileceğini, hem müvekkili şirkete ait … hem de davalı yana ait … markalı ürünlerin dış cephe kaplaması levhası ürünleri olduğunu ve tamamen aynı sınıf ve alanlarda kullanıldığını, dava konusu markayı müvekkili şirketten ayırt etmeye dönük herhangi bir figuratif ve görsel unsurun da bulunmadığını, dava konusu markanın aynı zamanda kötüniyetli olarak başvuru konusu edildiğini, huzurdaki davaya emsal nitelikte olan bir başka davada (…&… DAVASI) yerel mahkeme ve istinaf mahkemesi tarafından … markası ile … markası bir bütün olarak değerlendirildiğinde markaların birbirinin devamı intibaı uyandırdığı, bu nedenle benzer oldukları ifade edilerek “…” markasıyla ilgili TÜRKPATENT YİDK tarafından verilen kararın iptaline karar verildiğini, son olarak TTK’nın 54.maddesi ile 55.maddesi ile devamı maddeleri itibariyle davalı şirketin müvekkili şirkete ait marka haklarına tecavüz ile birlikte haksız rekabet fiillerini de gerçekleştirdiğinin açık olduğunu iddia ederek; davalı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde (17 ve 19.) sınıflarda tescilli 2018/27333 numaralı “…” markasının, müvekkili şirkete ait “…”’ ibareli seri markalarla iltibas yaratması, tescil edilmiş olduğu şekilde kullanılmayarak, müvekkili şirketin turuncu rengiyle özdeşleşmiş … ibareli seri markalar taklit edilerek, marka haklarına tecavüz edilmesi, haksız rekabet yaratılması nedeniyle imalatının, satışının, pazarlanmasının, tanıtımının ve kullanımının durdurulması, tabela, etiket, broşür ve her türlü belge ve doküman ile sair dijital, görsel, işitsel ve yazılı reklam-tanıtım materyallerinin kullanımının durdurulması, … markalı ürünlerin kaldırılması, imha edilmesi hususlarını kapsar şekilde haksız tecavüzün önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin … ibareli markalarının taklit edilmek suretiyle marka haklarına tecavüz edilmekte olunduğunun ve haksız rekabette bulunulduğunun 6102 sayılı TTK ve 6769 sayılı SMK uyarınca tespitine, marka hakkına tecavüz sayılan her türlü fiilin durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine, … markasının 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 maddeleri delaletiyle 25/1 maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve davanın kabulü halinde, dava sonucunda verilecek kararın, gideri davalı tarafça karşılanmak üzere, ulusal çapta yayın yapan ve trajı yüksek 3 gazetede yayınlanmasına, yayının resmi internet sitesinde ve Youtube, Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya uygulamalarındaki resmi hesaplarında yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle;davacı yanın dava dilekçesinde ya da eklerinde müvekkilinin … markasını kullandığına dair herhangi bir delil olmadığını, davacının sadece dava dilekçesinin 15 nolu eki olarak “Davalı şirkete ait müvekkilinin … markasını taklit ettiği ürün görselleri” şeklinde bir delil sunduğunu ancak davacı yanın sunmuş olduğu bu görsellerin hiçbir şekilde müvekkiline ait olmadığını, davacı yanın bu iddiayı destekleyecek bilgiler vermediğini, müvekkilinin dava konusu markayı herhangi bir görselin üzerinde ve/veya hiçbir platformda kullanmadığını, müvekkili markasının davalı yanın belirttiği gibi turuncu ya da farklı renklerde değil, tescil evraklarından da görüleceği üzere … şeklinde siyah renkli olarak tescilli olduğunu, müvekkili markasının tamamının büyük harflerle yazıldığını, davacı markalarının ise küçük harflerden oluştuğunu, markaların yazım karakteri, tasarımı ve rengi bakımından hiçbir şekilde benzemediğini, yine markaların fonetik açıdan da iltibas yaratma tehlikesinin bulunmadığını, tek benzerliğin markaların sonundaki “ex” ibaresi olduğunu, ancak her sektörde on binlerce markanın sonunda “ex” ibaresinin yer aldığını, davacı yanın ve müvekkili firmanın yer aldıkları sektörde de markasının sonunda “ex” ibaresini kullanan birçok firma bulunduğunu, davacı yanın “ex” ibaresinin kullanımını tekeline almaya çalışmasının hakkaniyetle ve iyi niyetle bağdaşmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde muhtelif yargı kararlarından ve muhtelif benzer markalardan örnekler vererek huzurdaki dava konusu markalar arasında benzerlikler olduğunun iddia edildiğini, ancak bu örneklerin tamamen mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu ve emsal olarak gösterilemeyeceğini ileri sürerek; davacı yanın gerek tecavüzün men’i gerekse hükümsüzlük davasının tüm istemleri bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.

YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının kullanımlarının davacının tescilli markasına tecavüz teşkil edip etmediği haksız rekabet yaratıp yaratmadığı, davacı markalarına yanaşır şekilde kullanıp kullanmadığı markasını tescil ettirdiği şekilde kullanıp kullanmadığı ayrıca 6769 sayılı SMK 6/1 5, 9 maddeleri ve 25/1 maddesi kapsamında davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı yine davacının dayanak markalarının 19/2 maddesi kapsamında kullanıp kullanmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
İhtiyati tedbirin değerlendirilmesi için alınan 17.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Hükümsüzlük İstemi Açısından; dava konusu 2018 27333 sayılı marka ile davacının davaya esas teşkil eden markaları arasında, 6769 s. SMK’nun 25/(1) maddesi yönlendirmesi ile 6/(1) maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/(1) maddesi uyarınca iltibas ihtimali ile dosya kapsamında tanınmışlığa ait delil bulunmadığından 6769 s. SMK’nun 6/(5). maddesi uygulama şartlarının oluşmadığı, davalı markasının, kötü niyetli olarak tescil edildiğine ilişkin delil bulunmadığı, 2018 27333 sayılı marka açısından hükümsüzlük nedenlerinin oluşmadığı; Marka Hakkına Tecavüz Eylemleri Açısından; davacı yanın davaya mesnet göstermiş olduğu markalar ile davalı yanın tescilli markası ve eylemli kullanımı arasında, benzerlik tespit edilmemiş oluşu, halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmayışı, bu nedenle davalı kullanımının marka hakkına tecavüz olmadığı” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davanın esasına yönelik ön inceleme duruşması sonrasında 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: 2018 27333 sayılı … ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik, iltibas ihtimali ve davalı markası açısından hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, davacının … markasının tanınmış marka olduğu iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığı ve somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/5 anlamında hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, 2018 27333 sayılı … ibareli davalı markasının kötüniyetle tescil edildiği iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığı ve somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/9 anlamında hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, iddia edilen davalı kullanımının, davacının marka haklarını ihlal ettiği ve bu eylemlerin 6769 sayılı SMK’nın 7. ve 29. Maddeleri uyarınca davacının markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiği, iddia edilen davalı kullanımının, TTK m. 55 uyarınca davacı markasına ve ürünlerine yönelik haksız rekabet teşkil ettiği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede düzenlenmektedir. Kanunun 29/1(a) bendinde 7. maddeye atıf yapılarak, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın” marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtilmekte, daha sonra marka hakkına tecavüz sayılan diğer haller sıralanmaktadır. Bu nedenle, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken 7. maddeyle 29. maddenin birlikte dikkate alınması gerekir.
SMK’nın 29/1(a) maddesi marifetiyle 7/2(a) maddesinde, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2(b) maddesinde ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sıralanmıştır.
SMK’nın 7/2(c) maddesine göre ise, “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” 29/1(a) maddesi marifetiyle marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir.
Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma ihtimalini ortaya çıkartır. Markalar arasında karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde, markaların ilgili piyasadaki ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel intiba ve global etki dikkate alınarak değerlendirme yapılmalı, markaların benzer olmaları halinde ise markanın tescil kapsamında yer alan mal ve hizmet ile ihlal iddiasında bulunulan markanın kapsadığı mal ve hizmetin benzer olup olmadığı ve ortaya çıkacak duruma göre markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Bu durumda, tescilli bir markanın aynısı ya da benzerinin aynı ya da benzer mal veya hizmetler için kullanımı halinde marka hakkına tecavüz söz konusu olacaktır.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin bütüncül değerlendirme yapılırken, ihtilafın konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği, işaretlerin bütün olarak oluşturdukları izlenim esasında incelenmelidir, ancak bu yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin genel değerlendirmede, malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin markalara ilişkin algısı belirleyici etkiye sahiptir. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarına ilişkin kapsamlı bir analize girişmez. Karıştırılma ihtimaline ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğu varsayılır. Bununla birlikte, ortalama tüketicilerin farklı markalar arasında doğrudan bir karşılaştırma yapma şansına nadiren sahip olduğu, bunun yerine markaların zihninde kalan tam olmayan imajını (hatırasını) esas aldığı faktörü dikkate alınmalıdır. Buna ilaveten, ortalama tüketicilerin dikkat seviyesinin, ihtilafa konu malların veya hizmetlerin niteliğine göre değiştiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılmanın ortaya çıkması ihtimali de artar. Bu nedenle, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik (ün) nedeniyle, daha yüksek olan markalar, ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanırlar. Bu nedenle, karıştırılma ihtimalinin varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik (ün) dikkate alınmalıdır. Buna paralel olarak, önceki tarihli markanın bir bütün olarak ayırt edici niteliği ne kadar düşükse karıştırılma ihtimali de o oranda azalacaktır.
Kelime ve şekil unsurlarının kombinasyonundan oluşan markalarda, tüketicilerin kelime unsuruna odaklandığı, kelime unsurunun tüketicilerin zihninde şekil unsuruna nazaran öncelikli olarak yer bulup anımsandığı genel kural olarak benimsenmektedir. Bu nedenle, markalar arasında benzerlik değerlendirmesinde şekli unsurlar bütünüyle göz ardı edilmemekle birlikte, markaların ayırt edici kelime unsurları esas alınarak gerçekleştirilmektedir
Markaların benzer olup olmadığı değerlendirilmesinde her olayın kendine özgü şartları mevcut olup markanın özgünlük derecesi, bilinirlik düzeyi, tasarımı, markalar arasındaki anlamsal, işitsel ve görsel benzerlik düzeyi, tescile konu mal ve hizmetlerin niteliği ve tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal ve hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşır. Karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde bu hususların tamamının birlikte ve bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir.
Karıştırılma ihtimali, bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi) ile karşı karşıya olmasıdır. Karıştırılma ihtimali, “bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların (veya hizmetlerin), gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönden çağrışımlar yapması” olarak tanımlanmıştır. Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil; alıcıların mal veya hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen, bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali vardır . Dolayısıyla, iltibas bulunduğunun kabulü için işaretin marka ile bağlantı kurulmasına ve düşünsel olarak markayı çağrıştırmasına elverişli olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Davalı Markası Davacı Markaları
Hükümsüzlük talebi yönünden İnceleme
SMK 6/1 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
… ibareli davalı markası ile davacının hükümsüzlük istemine mesnet gösterilen … ibareli markaları, çekişme konusu 19. Sınıftaki tüm mallar ile 17. Sınıfın 01, 02, 03 alt gruplarındaki mallar bakımından aynı/aynı tür malları kapsamaktadır.
Buna göre, davalı markası kapsamında yer alan “17/04 Taşıtlar için sentetik malzemelerden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı).” malları ile davacı markaları kapsamındaki 17 ve 19. Sınıflardaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki mağazacılık hizmetleri bakımından ise markaların emtia listeleri benzer mal ve hizmetlerden oluşmaktadır. Zira söz konusu mallar aynı yerlerde yan yana satılan, aynı ticari kaynaktan gelen ve benzer ihtiyaçları gideren ilişkili mallardır.
Bu kapsamda somut olay itibariyle iltibasın ilk koşulu olan emtia benzerliği somut olayda gerçekleşmiş olup; bu aşamada marka işaretlerinin benzer olup olmadığı ve ilgili tüketici kesiminin söz konusu markalar arasında bağlantı kurup kurmayacakları irdelenmelidir.
Dava konusu … markası ile davacının itiraza mesnet gösterilen … esas ibareli markaları karşılaştırıldığında;
Görsel olarak: Davalı markasının düz yazı karakteri ile siyah renkte büyük harflerle yazılmış … kelimesinden oluştuğu; bu ibarenin dışında markada herhangi bir şekil unsurunun bulunmadığı görülmektedir. Markanın sonundaki X harfi daha büyük puntolarla yazılarak vurgulanmıştır. Davacı markalarının bir kısmı siyah renkte düz yazı karakteri ile yazılmış … ROOF ve … kelimelerinden, bir kısmı turuncu zemin üzerine siyah renkte yazılmış … kelimesinden bir kısmı ise BOARD ibaresi siyah, EX eki turuncu renkte yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. Davacı markalarında EX eki farklı renkte ya da koyu şekilde yazılarak vurgulanmıştır. Her ne kadar markalarda sondaki X harfinin daha büyük şekilde yazılmasından kaynaklı kısmi yakınlaşma mevcutsa da, markaların bütünsel kompozisyonları itibariyle aralarında görsel benzerlik bulunmamaktadır.
Anlamsal olarak: Davalı markası İngilizce “büyük” anlamına gelen GRAND kelimesinin sonuna “dış, dıştaki” anlamındaki “exterior” kelimesinin kısaltması olan ya da “önceki, eski” anlamına gelen “EX” eki getirilerek türetilmiş fantezi bir ibaredir. Davacı markalarında ortak ibare olan “BOARD” kelimesi ise “levha, tahta, pano” anlamına gelmektedir. Davacı markaları da EX eki ile türetilmiştir. GRAND ve BOARD şeklinde iki farklı kelimeden türetilen taraf markaları arasında, kavramsal kurgulanıştan kaynaklı herhangi bir anlamsal benzerlik bulunmamaktadır.
İşitsel olarak: Davalı markası “…” şeklinde okunurken, davacı markaları “…” şeklinde okunmaktadır. Taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunmamaktadır.
Taraf markalarının sonunda ortak ek olarak yer alan EX ibaresi, yukarıda da açıklandığı gibi “dış, dıştaki” anlamındaki “exterior” kelimesinin kısaltması olup, huzurdaki davada çekişme konusu olan inşaat ürünleri (dış çephe kaplamaları) bakımından çağrışımsal etkisi olan bir sözcüktür. Salt bu son ekin örtüşmesinden kaynaklı taraf markaları arasında benzerlik olduğunu kabul etmek; izah edilen görsel, işitsel ve anlamsal farklılık karşısında mümkün değildir. Zira bütünsel açıdan markalar birbirlerinden yeterli düzeyde farklılaşıp uzaklaşmışlardır.
Somut uyuşmazlıkta çekişme konusu olan 17. ve 19. sınıflardaki mallardır. Bu mallar inşaat sektöründe genellikle inşaat işleri ile iştigal eden profesyonel kişilerce (müteahhitler, mühendisler, yapı ustaları vs.) satın alınan mallar olup tüketici kesiminin özen ve dikkat seviyesi ile sektörel bilgisi ve marka farkındalığı oldukça yüksek düzeydedir. Bu durum söz konusu mallar bakımından tüketim sürecinde iltibas eşiğini oldukça yükseltmektedir. Yani 17 ve 19. sınıflardaki mallar genellikle profesyonel ve özenli tüketicilere hitap eden spesifik emtialardır.
Yukarıda yer alan açıklamalar ve markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; taraf markaları arasında benzerlik kurulmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Markaların hitap ettiği ilgili tüketici kesimi bu iki markanın farklı işletmelere ait, ilişkisiz markalar olduğunu kolaylıkla anlayacak ve markalar arasında … ve … kelimeleri nedeniyle bağlantı kurmayacaktır. Her ne kadar davacı yan … markasına ilişkin emsal yargı kararının aksi yönde olduğunu ileri sürmüşse de; davacının sunduğu yerel mahkeme ve istinaf kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.02.2020 tarihli, 2019/3443 E. ve 2020/2111 K. sayılı kararı; “Somut uyuşmazlıkta, davacı “…” ibareli tescilli markalarına dayanarak, davalının “….” ibareli marka başvurusuna iltibas, tanınmışlık, kötüniyet hukuki sebeplerine dayanarak itiraz etmiş, ilk derece mahkemesince başvuru markası kapsamında yer alan 19. sınıf malların davacının itiraza mesnet markalar kapsamında da aynen yer aldığı, taraf markaları arasında görsel ve fonetik açıdan benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de davalılar istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmişse de, taraf markalarının görsel ve anlamsal olarak aralarında benzerlik bulunmayan “GUARD” ve “BOARD” ibarelerine “EX” ibaresinin eklenmesi suretiyle oluşturulduğu, “EX” ibaresinin taraf markalarında ayrı ve hususiyetli bir şekilde yazıldığı, oluşturulan bu yazım şeklinin başvuru markasına yeterli ayırt edicilik kazandırdığı da dikkate alınarak davalı tarafın bilirkişi raporuna vaki itirazlarını da karşılayacak şekilde içerisinde sektörden bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Açıklanan nedenlerle; 2018 27333 sayılı … ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik, iltibas ihtimali ve davalı markası açısından hükümsüzlük nedeni bulunmadığı anlaşılmıştır.
SMK 6/5 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı hükümsüzlük davası kapsamındaki iddialarında, dava konusu … ibareli markanın tescili sebebiyle, müvekkilinin … markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağını iddia etmiştir.
Eldeki davada, davacının … markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak sunduğu deliller yukarıda ayrıntılı olarak incelenmiş olup; … markasının tanıtımına yönelik bir takım faaliyetlerde bulunulduğu anlaşılmıştır. Ancak markanın satış rakamlarını, piyasa payını, ilgili tüketici kesimi nezdindeki bilinirliğini tevsik eden faturalar, piyasa araştırma sonuçları ya da tüketici anketleri vb. gibi veriler dosya kapsamında yer almadığından; davacının tanınmış marka iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
SMK 6/9 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı taraf, davalı markasının kendi markalarının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak tescil edildiğini iddia etmektedir. Yukarıda yer alan içtihatlardan da anlaşıldığı üzere, kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerekir. Davalının kötü niyetini ispat külfeti davacıya aittir. Dosya kapsamında davalının yedekleme, şantaj, spekülasyon vb. amaçlı tescil başvurusunda bulunduğunu gösterir her hangi bir belge bulunmadığından, davalının kötü niyetli bir başvuruda bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Marka Tecavüzü İddiası Bakımından Değerlendirme:
Somut olayda davacı yan, davalının 2018 27333 sayılı … markasını tescil edildiği biçimden farklı şekilde, kendi markalarına yaklaşarak kullandığını iddia etmektedir.
SMK’nın 155. maddesinde, marka, patent veya tasarım hakkı sahibinin, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği düzenlenmiştir.
Davalının 2018 27333 sayılı markası ile davacının … ibareli markaları arasında, tescilli oldukları biçim itibariyle benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı yukarıda hükümsüzlük istemi kapsamında değerlendirilmiştir. Dolayısıyla davalının tescilli markasını, tescil edildiği şekilde kullanması davacının marka haklarını ihlal etmeyecektir. Ancak, davacının iddia ettiği davalı kullanımı yönünden ayrıca değerlendirme yapmak gerekmektedir.
Davalının mezkur kullanımın kendisine ait olmadığı ve markayı kullanmadığı yönündeki savunmasına ilişkin sunulan görseller incelenmiştir.
İddia edilen davalı kullanımının, kendi mallarını diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayacak şekilde markasal kullanım niteliğinde olduğu görülmektedir.
… şeklindeki davalı markasının sonundaki X harfinin, davacı markalarındaki gibi büyük puntolarla yazılması, tescilli marka kompozisyonu dahilinde tek başına iltibasa yol açacak bir benzerlik yaratmamaktadır. Ancak, somut olayda davalının, davacı markalarının ayırt edici unsuru olan turuncu zemin rengini, teknik bir zorunluluk olmamasına rağmen aynen kullanıldığı, tek başına iltibas yaratmayan yazım şeklindeki örtüşme ile birleşince bu durumun, taraf marka ve kullanımları arasında ilişkilendirme ihtimali kapsamında benzerlik yarattığı; davalının kullanım şekli, davacı markalarının serisi, yeni bir versiyonu görünümündedir. Bu durumda ilgili tüketici kesiminin, davacı markaları ile davalı kullanımı arasında bağlantı kurması kuvvetle muhtemeldir.
Dava konusu olgu, pazarlama iletişimi bağlamında değerlendirildiğinde; görsel ve sözel iletişim bir bütündür. Gündelik yaşamda marka iletişiminin yoğun ve aşırı bilgilendirmesi sonucunda hedef kitlelerin satın alma davranışlarında bilinirlik ve geçmiş deneyimlerin satın almaya etkisi büyüktür. Bilinenden/bilinmeyene, görünürden/görünür olmayana doğru akan bu ilişki markaların da karıştırılma ihtimalini yükseltmektedir. Markaların görsel tasarım ilişkileri ile kurumsal söylem arasında her zaman koparılmaz bir bağ vardır. Davacı markasının piyasa derinliğinin ölçüsü ne olursa olsun, hedef kitlesinde yaratmış olduğu yerleşiklik, pazarlama ve pazarlama iletişimi açısından bir değerdir. Bu bağlamda görsel iletişimin temelini oluşturan kurumsal kimlik tasarımında renk seçimi markalara ayrıştırıcı özellik katmaktadır. Davalının davacı tarafın kurumsal rengi olan turuncuyu, teknik bir zorunluluk olmadığı ve pek çok renk seçeneği bulunduğu halde seçmesi, markaların birbirlerinin devamı/seri markalar olduğu algısını güçlendiren bir unsurdur. Tüketicinin/hedef kitlenin zihin kütüphanesinde yer edinmiş davacı markasına ait görsel unsurların, davalı kullanımında yer alması ve bu yolla benzeşim yaratılması iltibas tehlikesini güçlendirmektedir.
Sonuç itibariyle; davalı kullanımına konu işaret ile davacı markalarının 6769 sayılı SMK kapsamında benzer olduğu, aynı veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılmaları halinde karıştırma ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda marka tecavüzü olup olmadığının tespiti için, markaların benzerliğinin yanı sıra, davalı kullanımına konu mallar ile davacı markasının kapsadığı malların “aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığı belirlenmelidir. Bu kapsamda, iddia edilen davalı kullanımının “alçı levha” ürününe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davacının 2013 31735 sayılı markası 19. Sınıftaki “inşaat ürünleri”, 2014 108843 sayılı markası ise 19. Sınıftaki malların satışına ilişkin 35. Sınıftaki mağazacılık hizmetleri için tescillidir. Görüldüğü üzere söz konusu mal ve hizmetler aynı/aynı tür ve benzer olarak addedilmekte ve örtüşmektedir.
Her ne kadar inşaat ürünlerinin ilgili tüketici kesiminin, tüketim sürecindeki özen ve dikkat seviyesi yüksek olsa da, somut olayda şeklindeki kullanımın, tescilli davacı markalarına çok yaklaştığı dikkate alındığında; ilgili tüketici kesiminin dahi yanılgıya kapılabileceği değerlendirilmektedir. Bu bağlamda davacı markaları ile iddia edilen davalı kullanımı arasında, benzerlik ve bağlantı kurulması ihtimali kapsamında karıştırma tehlikesi mevcuttur.
Somut olayda, davalı kullanımı ile karşılaşan bir tüketicinin, bu markanın davacıya ait olduğunu düşünmesi, davacının davalıya marka kullanımı yönünde izin verdiği, lisans vb. bir hak tanıdığı yahut işletmeler arasında idari veya ekonomik bağ bulunduğu izlenimine kapılması kuvvetle muhtemeldir. Bu tür bir bağlantı kurulması ihtimali iltibas kapsamındadır ve 6769 sayılı SMK m. 7/2-(b) bendi uyarınca marka sahibinin izni olmadan gerçekleşen, iltibas yaratan kullanım yasaklanmıştır. Dolayısıyla, iddia edilen davalı kullanımının 6769 sayılı SMK m. 7 ve 29 hükümleri kapsamında davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Haksız Rekabet İddiası Bakımından Değerlendirme
Davalının, tescilli markasından uzaklaşıp, davacı markasına ve onun eylemli kullanımına yaklaşan kullanımının, tarattığı bütünsel algı itibariyle davacı markası ve ürünleriyle haksız rekabet teşkil ettiği; zira davalının teknik bir zorunluluk olmamasına ve piyasada onlarca renk seçeneği bulunmasına rağmen, rakibi firmanın marka zemin rengi ile sondaki vurgulu X harfi yazımını birleştiren mezkur kullanımı, davacının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler alma kapsamında haksız rekabet oluşturmaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre bilirkişi raporunda da zikredildiği üzere; 2018 27333 sayılı … ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik, iltibas ihtimali ve davalı markası açısından hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, davacının … markasının tanınmış marka olduğu iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığı ve somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/5 anlamında hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, 2018 27333 sayılı … ibareli davalı markasının kötüniyetle tescil edildiği iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığı ve somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/9 anlamında hükümsüzlük nedeni bulunmadığı, iddia edilen davalı kullanımının, davacının marka haklarını ihlal ettiği ve bu eylemlerin 6769 sayılı SMK’nın 7. ve 29. Maddeleri uyarınca davacının markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiği, iddia edilen davalı kullanımının, TTK m. 55 uyarınca davacı markasına ve ürünlerine yönelik haksız rekabet teşkil ettiği, anlaşılmış, hükümsüzlük yönünden davanın REDDİNE, tecavüz ve haksız rekabet yönünden davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalıya ait … markasının arka plan renginin tescil edilen markadan farklı olarak turuncu renkte kullanılmasının davacıya ait 2013/31735 ve 2014/108843 sayılı markalarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, bu şekilde gerçekleştirilen tecavüz ve haksız rekabetin men ve ref’ine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, mahkememiz kararının tirajı en yüksek ve ulusal çapta yayın yapan bir gazete vasıtasıyla masrafı davalıya ait olmak üzere ilanına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Hükümsüzlük yönünden
Davanın REDDİNE,
2- Tecavüz ve haksız rekabet yönünden
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalıya ait … markasının arka plan renginin tescil edilen markadan farklı olarak turuncu renkte kullanılmasının davacıya ait 2013/31735 ve 2014/108843 sayılı markalarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, bu şekilde gerçekleştirilen tecavüz ve haksız rekabetin men ve ref’ine,
Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
Mahkememiz kararının tirajı en yüksek ve ulusal çapta yayın yapan bir gazete vasıtasıyla masrafı davalıya ait olmak üzere ilanına,
3-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Hükümsüzlük talebinin reddi nedeniyle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Markaya tecavüz ve haksız rekabet talebinin kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Markaya tecavüz ve haksız rekabet talebinin kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.269,00-TL

yargılama giderinin davanın red ve kabul oranları dikkate alınarak 1.089,66-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :3.173,80-TL
TOPLAM :3.269,00-TL