Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/258 E. 2021/151 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/258
KARAR NO : 2021/151
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 04/07/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararlarının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 18.02.2005 tarihinde kurulmuş bir şirket olduğunu, kurulduğu günden bu güne otel işletmesi ve restoran işletmesi olarak faaliyetine devam ettiğini, Kahveci … isminin şirket kurucusunun babasının ismi ve lakabı olduğunu, şirket kurucularının Marmaris’te, Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana kıraathane işlettikleri için kahveci olarak bilindiklerini, müvekkilinin Kahveci … ismi üzerinden KHK madde 8/3 hükmü anlamında üstün hakka sahip olduğunu, “Kahveci …” ibaresi ile “…” ibaresinin karıştırılma ihtimalini kabul etmediklerini, ülkemizde Ali isminin çokluğunun dikkate alınarak önemli unsurun “Kahveci” açısından ele alınmasının daha doğru olduğunu düşündüklerini iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ile müvekkilinin … sayılı başvurusuna verilen ret kararının kaldırılarak başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, SMK m. 6/1 hükmü kapsamında karıştırılma ihtimali ile ilgili olarak aranan kanuni unsurların dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar bakımından mevcut olduğunu, davada tescil kararı verilmesinin de talep edildiğini, mahkemenin davacıyı haklı görse bile tescil işlemlerinin devamına karar verilmesine yetkili olmadığını, Kurum tarafından yapılan iş ve işlemlerin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, vekâletname ibraz etmiş olmakla birlikte davaya cevap sunmamış, 20.20.2020 tarihli ön inceleme duruşma tutanağı ile de “davalının davaya süresinde cevap vermediği” yönünde kayıt düşülmüş, davalı şirket vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanıyla; davacı iddialarını kabul etmediklerini, YİDK iptal şartlarının oluşmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 28.08.2018 tarihinde yapılan dava konusu marka başvurusunda 43. sınıf için tescil talebinde bulunulduğu, dava konusu marka başvurusunun 12.09.2018 tarih ve 308 sayılı Bülten’de gerçekleştirilen yayımına, davalı şirket tarafından 12.11.2018 tarihinde itiraz edilmiştir. Yayıma itirazda “benzerlik/karıştırılma ihtimali (6/1)”, “tanınmışlık (6/5)”, “kötü niyet (6/9)” ve “diğer” gerekçelerine dayanılmıştır. İtirazda dayanak gösterilen benzer markalar; 2015/79099, 2015/105837, 2015/104089, 2013/38994, 2012/70607, 2012/70507 numaralı markalardır. Yayıma itiraza ilişkin açıklamalar özetle; markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali olduğu, başvurudaki “kahveci” ibaresinin faaliyet konusunu belirten genel bir unsur olduğu, … markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız yarar sağlanacağı yönünde olduğu, başvuru sahibinin yayıma itiraza karşılık olarak sunduğu karşı görüşlerinde özetle; başvuru sahibi adına 2009 47591 tescil numarası ile koruma altında olan “kahveci … boutique hotel” markası bulunduğu, taraf markalarının benzer olmadığı, “…” ibareli tescilli başkaca markalar bulunduğu, önceki markaları ile başvuruları arasındaki tek farkın, başvuruda “boutique” ibaresinin yer almaması olduğu, başvuru ile müvekkilinin 2015/107587 numarası ile kullanmakta olduğu şekil unsurunu da koruma altına aldığı, tanınmışlık ve kötü niyet itirazlarının kabul edilmesinin mümkün olmadığı yönünde olduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) tarafından davalı şirketin yayıma itirazı, haksız bulunarak reddedildiği, muteriz davalı şirket tarafından MDB kararına itiraz edilmiştir. Karara itiraza ilişkin açıklamalar, yayıma itiraz aşamasındaki itirazlarla aynı mahiyette olduğu, başvuru sahibi davacının, karara itiraza karşılık sunduğu karşı görüşleri de yayıma itiraz aşamasındaki karşı görüşleri ile aynı yönde olduğu, karara itirazın incelenmesi üzerine verilen ve dava konusu yapılan 13.05.2019 tarih ve … sayılı YİDK kararıyla “… Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu marka örneğinde asli ve ayırt edici unsur olarak yer alan “…” ibaresinin muteriz firma adına tescilli 2013 38994, 2012 70607, 2012 70507 sayılı “…”, “…”, “ “… hotels resorts” ibareli markalar ile güçlü benzerlikler taşıdığı, başvurunun muteriz firmaya ait 2013 38994, 2012 70607, 2012 70507 sayılı markaların tescil kapsamında bulunan hizmetler ile aynı/aynı türden hizmetleri kapsadığı ve ilgili hizmet alıcılar nezdinde, söz konusu hizmetler bakımından, markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. … incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. Yukarıda belirtilen çerçevede, muterizin haksız rekabet ve kötü niyet gerekçeli itirazları, sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır. Sayıla gerekçelerle, işbu itirazın kabulü gerekmiştir.” gerekçeleriyle itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 16/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 04/07/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu marka başvurusu ile davalı şirketin redde mesnet alınan markaları arasında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası

Taraf markaları incelendiğinde, başvuru markası kapsamında yer alan hizmetlerin tamamı, dava konusu yapılan YİDK kararı ile başvurunun reddine mesnet alınan 2013/38994, 2012/70607, 2012/70507 tescil numaralı davalı şirket markalarındaki 43. sınıftaki hizmetlerle aynı/aynı türdür. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesinde geçen emtia benzerliğine ilişkin kıstas belirtilen emtialar için sağlanmıştır. Devamla;
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın renk, şekil ve sözcük unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, siyah zemin üzerinde altın renginde stilize “A” harfi ile “Kahveci … Hotel” ibarelerinin yer aldığı, “Kahveci” ibaresinin tescil başvurusuna konu edilen yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için; “Hotel” ibaresinin ise geçici konaklama, gündüz bakım ve hayvan barınma hizmetleri için cins belirtir nitelikte olduğu, dolasıyla söz konusu ibarelerin belirtilen hizmetler için ayırt edici niteliği haiz olmadıkları, neticeten stilize biçimdeki “A” harfi ile “…” ibaresinin ön planda olduğu ve esaslı unsur sayılacağı anlaşılmaktadır.
Davalının redde mesnet markaları incelendiğinde, davalı şirketin redde mesnet alınan markalarının ise “…” veya stilize A harfi ile “…” ibarelerinden oluştuğu, 2013/38994 tescil numaralı markada sadece …’den ibaret sözcük unsuru bulunduğu, 2012/70607 ve 2012/70507 tescil numaralı markalarda ise renkli stilize “A” harfinden oluşan başkaca unsurlar da yer aldığı, bu markalardan 2012/70507 tescil numaralı olanda yardımcı unsur durumunda konumlandırılmış olan “Hotels & Resorts” ibarelerinin de bulunduğu, ancak bu ibarelerin çekişme konusu 43. sınıftaki hizmetler arasında yer alan konaklama ile ilgili hizmetlerin türünü belirtmekte oluğu, markaların esaslı unsurunun … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markaları arasında … ibareleri veya stilize A harfleri bakımından ortak unsurların veya birbirine çok yakın unsurların bulunduğu, bu durum, kapsamların birbiri ile aynı / aynı tür olması karşısında da markaların, tüketiciler nazarında birbiri ile ilişkilendirilmesini yahut birbirinin devamı olarak algılanmasını kaçınılmaz kılacak nitelikte olduğu, her ne kadar davacı taraf Ali ibaresinin ülkemizde sık kullanılan bir isim olduğunu ve başvurusundaki Kahveci ibaresinin markaları farklılaştırdığını iddia etmiş ise de kahveci ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olması karşısında iddianın dinlenemeyeceği, davalı şirketin …tescil numaralı markalarında “…” ibaresinin tek başına değil stilize biçimdeki A harfi ile birlikte oluşturulması, davacının başvurusunda da stilize A harfine yer verilmiş olması, ayrıca her iki markadaki kullanımın da “…” şeklinde bir bütünde buluşması hususları bir arada düşünüldüğündü markaların ilgili tüketici nazarında birbiri ile bağlantılı olarak algılanmasına sebep olacak nitelikte olduğu, davalı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davacının “Kahveci … Hotel+şekil” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “Kahveci … Hotel+şekil” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas ihtimali bulunduğu, bu kapsamda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı, davalının kötü niyetini ortala koyar delil ve emare bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸