Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/241 E. 2021/293 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/241
KARAR NO : 2021/293

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararlarının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka tescili olduğunu, bu marka ile Adana’da ayakkabı üretim ve satım sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin yaptığı yatırımlar ile ayakkabı sektöründe yurtdışında çok geniş tüketici ağına ulaşmayı başardığını, yine müvekkilinin online satış kanalı ile de bu markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, sosyal medya hesaplarında çok sayıda takipçiye sahip olduğunu, dolayısıyla “…” markası üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ve bu markayı belli bir değer haline getirdiğini, dava konusu marka başvurusunun tescil edilmesinin müvekkilinin ticari menfaatlerine zarar vereceğini, dava konusu markanın müvekkili şirket markalarının birebir aynısı olduğunu ve yine 25 ve 35. Sınıfta tescil talebine konu edildiğini, davalının aynı zamanda kötü niyetli başvuru sahibi olduğunu, gerçekleştirilen başvurunun müvekkilinin tanınmış markasının birebir aynısı olduğunu, davalının böyle bir zarureti olmadığı halde kendisine tercih ettiği bu markanın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin 1997 yılından beri sektörde faaliyet gösterdiğini, bu süreçte davalı ile de ticari ilişkisinin bulunduğunu, dolayısıyla davalının müvekkili markalarından haberdar olduğunu, müvekkilinin markasının kullanımını ispat yönünde talepte bulunan davalının bu talebinin de kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin Türkiye’de markasını ciddi şekilde kullandığını, sosyal medya hesaplarından da bu kullanımların görülebileceği ve yine mağaza fotoğraflarının tespit edilebileceğini, müvekkilinin özellikle Adana ili Seyhan ve Çukurova ilçesinde, Şanlıurfa ili Viranşehir ilçesinde bulunan ayakkabı mağazalarında isim olarak kullandığının görülebileceğini, sunulan belgelerin yeterli bulunmamasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca başvuru sahibinin kötü niyetli olduğu halde müvekkilinin marka kullanımlarını ispat edemediği gerekçesiyle tümden ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davalının Mardin ili Midyat ilçesinde faaliyet göstererek müvekkilinin 22 yıllık itibarına zarar verdiğini iddia ederek … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı marka hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle, davalı tarafça davacının itirazına mesnet … sayılı markasının kullanımının ispatlanması talebinde bulunulduğunu, ancak somut olayda davacı yanın markasının kullanımını gösterir delillerin kanunda aranılan kriterleri karşılamadığını, bu sebeple 6/1 maddesinde ilgili markanın değerlendirmede dikkate alınmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı başvuru sahibi adına dosya kapsamına sunulmuş herhangi bir beyan dilekçesinin bulunmadığı, ancak davalı vekilinin ön inceleme duruşmasına katılarak davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 6, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”öz … … …” ibaresinin 18, 25 ve 35. sınıf mal ve hizmet sınıflarında tescili amacıyla 11.01.2018 tarihinde … sayısı ile gerçekleştirilen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.02.2018 tarih ve 295 sayılı bültende ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın … sayılı markasına dayalı olarak benzerlik ve kötü niyet iddiaları çerçevesinde itirazda bulunduğu, davalı başvuru sahibinin ise bu itirazlara karşı kullanım ispatına dayandığı, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 08.10.2018 tarihli kararı neticesinde ise “marka kullanımının ispatına ilişkin delil sunulmadığı veya sunulan delillerin yeterli bulunmadığı tespit edildiğinden, 6/1 maddesi kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmamıştır” şeklindeki gerekçe ile yapılan itirazların reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu ve kararın kaldırılarak başvurunun reddini talep ettiği, davacı itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 17.04.2019 tarih ve … sayılı kararıyla; “… başvuru numaralı markanın ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki karara karşı, başvurunun … sayılı marka ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Markalar Dairesi Başkanlığı … sayılı ve “…” ibareli markanın kullanımının yeterli derecede delil ile ispatlanamamış olması gerekçesiyle 6769 s. SMK 6/1 incelemesinde belirtilen markayı esas alarak inceleme gerçekleştirmemiş ve belirtilen markayı inceleme dikkate almayarak itirazı reddetmiştir. Kurul tarafından yeniden yapılan değerlendirme neticesinde itiraza mesnet olarak gösterilen markanın kullanımına ilişkin olarak sunulan bilgi ve belgelerin yeterli olmadığı kanaatine varıldığından, itirazın tüm gerekçeleri bakımından reddi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 03/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 20/06/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Mahkememizce davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak, davacının marka tescilinde geçen emtia listesi bakımından “ciddi derecede kullanımının” bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesi için Adana …. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, mahkemenin 2021/6 Talimat sırasına kaydedilen dosyada alınan talimat bilirkişi raporuna göre özetle; ”Davacı şirketin 2008 -21958 “Ticaret -Hizmet” alanında tescil ettirmiş olduğu patent belgesi ile Emtia Listesi olarak 25, 35 ürünler alanında sahip olduğu marka yenileme belgesinde yer alan ürünler bakımından “Fikri ve sinai haklar kapsamında ciddi kullanım ispati yönünden değerlendirme yapmak üzere tarafıma tevdi edilen dosya ile ilgili olarak, iş yerinde muhtelif tarihlerde yapmış olduğum inceleme neticesinde, firmanın muhasebesinin “muhasebe ofis tarzı” olarak değerlendirilen toplulaştınılmış kayıt nizamı ile ticari defterlerinin tutulmuş olması, bu durumunda da genel muhasebe ilke ve kurullarına uygun olması, dava konusu işlemin incelenmesi için ticari defterlerde yer alan kayıtların detay belgelerinin de incelenmesini gerektirmiştir. Bu doğrultuda, firmanın “KURUMSALLAŞMA” yönünden, tam olarak kurumsallaşamadığı, firmanın orta ölçekli firma oldugu; büyüme aşamasındaki firmaların öz kaynaklarını, kurumsallaşma yerine sinai yatırımlara aktararak üretim ve satış kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmaların daha öncelikli olduğu gerçeği ile kurumsallaşmanın maliyetinin yüksek olduğu algısı yatırımcıların büyüme önceliğinin sınai yatırımlara vermesi; bu durumun ülke gerçeği ile tam olarak örtüştüğü, defter ve belgelerinin kurumsal firmalarda olduğu gibi detaylı tutulmadığı, ürün bazında, stok bazında kayıtların takip edilmediği, ancak son dönemlerde firma iç bünyesinde kendine özgü bir sistemi kurma ve geliştirme yönünden yatırımlar yaptığı, fimanın patentini tescil ettirmiş olduğu 25 kodlu Ürünleri yoğun bir şekilde kullandığı, 35 kodlu ürünlerle ilgili olarak ta gelişme yolunda faaliyetlerine devam ettiği, envanter defterinde yer alan yıl sonu sayımlarında ürünlerin yer alması, Muhasebe Hesap Planında marka tescili ile ilgili kayıtların 260 HAKLAR hesabının altında tescil ettirilen markalara ait alt hesapların yer alması, iş yerinde yapılan belge incelemesi ile malzeme incelemesinde tespit edilen üretim gereçlerinin olması, davacı şirketin, ülkemizin genel ticari genel görünümü içerisinde yer alan kurumsallaşma ve büyüme yönünden gelişmekte olan firmalar kategorisinde yer alan “ortalama” bir firma olduğu, ticari defterlerinin detaylı tutulmasa da, firmanın tescil ettirmiş olduğu “25-35” emtia listesinde yer alan ürünler yönünden “…” markasını yoğun olarak kullandığı, takdirin mahkeme ait olduğu” bildirilmiştir.
Mahkememizce davanın esası bakımından alınan bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle; davacı yanın işlem ve dava dosyasına dayanak tek markası olan … sayılı markasına karşı davalı yanca ileri sürülen kullanmama def’i savunması karşısında işlem dosyasına sunduğu delillerin, davacının markasının kullanımını ispatlamaya herhangi bir şekilde elverişli olmadığı, bununla birlikte mahkemece aksi yönde bir görüşün benimsenmesi halinde ise sunulan sınırlı sayıdaki delilden davacı yanın önceki tescilli markasının “ayak giysileri – ayak giysilerinin mağazacılığı hizmetleri” bakımından kullanıldığının değerlendirilebileceği ve buna bağlı olarak … sayılı başvuru kapsamında yer alan 18.sınıftaki “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler.Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.”; 25.sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” Emtiaları ve yine 35.sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.”mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları bakımından taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu, başvuru konusu davalı markasının kötü niyetli tescil başvurusuna konu edilip edilmediği noktasında rapor kapsamında yer verilen tespitlerin takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Başvuru kapsamında yer alan 18.sınıftaki “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler.Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer molzemelerden mamul faşımc amaclı başka sınıflarda ver olmayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.” 25.sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, fakkeler, kepler.” Emtiaları ve yine 35.sınıftaki “Müşterlerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “İşlenmiş veya İşlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaclı başka sınıflarda yer glmayon eşyalar: çantalar, cüzdanler, deri veya kösele. kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü Malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar. terlikler, sandaletler. Baş giysileri: sapkolor, kasketler, bereler, tokkeler, kepler.” mallarının bir araya gelirlmesi hizmetleri; (belirllen hizmeller perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) emtialar bakımından davacının emtia listesinde yer alan ayak giysileri, mağazacılık hizmetleri emtialarının benzer olduğu ve taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Kalan mal ve hizmetler kötü niyet kapsamında tartışılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; öz … … … şeklindeki marka görselini çeşitli kelimelerin belli bir düzende bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir bileşke marka olduğu, markada ön planda olan baskın unsurun “…” sözcük grubu olduğu, sözcük grubunu oluşturan her iki kelimesinin de ülkemizde kullanılan kişi isimleri (… ismi … isminin kısaltması olarak bilinmektedir) oldukları, bu sözcük grubunun baş kısmında, markanın bütününe göre son derece küçük şekilde yazılmış “öz” ibaresinin, alt kısmında ise İngilizce’de “ayakkabılar dükkanı” anlamına gelen “…” kelimelerine yine küçük olarak yer verildiği, görselin en alt kısmında ise aynı zamanda davalının ismi olduğu görülen “…” kelimelerine yer verildiği görülmektedir. Bu bütün içerisinde ön planda olan unsur şüphesiz ki “…” ibareleri olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; … şeklinde olan markanın başkaca hiçbir ek unsur taşımadığı görülmektedir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı yanın işlem ve dava dosyasına dayanak tek markası olan … sayılı markasına karşı davalı yanca ileri sürülen kullanmama def’i savunması karşısında mahkememizce talimat yolu ile alınan bilirkişi incelemesinden ticari defterlerin tutulamaması, kaydedilen fatura ve gelir gider dengesi gözetildiğinde davacının markasını tescil edilmiş olan emtia gruplarında yoğun ve ciddi olarak kullandığı, davacı markasını oluşturan sözcük grubunun bir bütün olarak markasında içeren dava konusu markanın, meydana getiriliş kompozisyonu itibariyle davacı markası ile derhal, tereddütsüz ve hiçbir duraksamaya yer vermeksizin görsel, kavramsal ve işitsel unsurların tamamı bakımından ve yine bütüncül algı itibariyle davacı markası ile karıştırılacak düzeyde bir benzerliğe sahip olduğu, markanın baş kısmında yer alan “öz” kelimesinin gerek tali nitelikteki kullanımı gerekse de ticaret hayatındaki kullanım amacı itibariyle “gerçek, asıl, hakiki” olanı vurgulayan bir işaret olduğu, bu durumun ise markanın bütününde farklılaşmaya dönük hiçbir katkısının olmadığı, bu durumun önceki markaya doğrudan yollama yapan bir algı yarattığı aşikar olduğu, ayrıca dava konusu markanın alt kısmında yer alan davalıya ait ad-soyadın (…) ise yine davacı şirket ve davalı taraf arasında iktisadi – idari bir ortaklıktan doğan bir kullanım hakkının var olduğu yönünde bir izlenimi meydana getirecek bir algı oluşturduğu, karıştırılma ihtimalinde önemli olan hususun ilgili tüketicinin algısı olup tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki tarihli davacı markalarını taşıyan mal veya hizmetler ile bir şekilde karşılaşmış, duymuş, görmüş, tecrübe etmiş ortalama bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu markayla da benzerliği tespit olunan mal veya hizmetlerde karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki bu benzerlik nedeniyle bir ilişki kuracağı ve markaları aynı iktisadi kaynağın yarattığı yeni bir marka olarak algılaması kuvvetle muhtemel olduğu, her ne kadar taraf markaları kapsamındaki benzerlik düzeyi tek başına kötü niyet göstergesi değil ise de gerek davacı yanca 23.11.2017 tarihinde Adana 2. Noterliği’nin 10597 yevmiye numarası ile davalıya gönderilmiş bir ihtarname varken davalının bu tarihten kısa bir süre sonra anılan ibare ile marka başvurusunda bulunmuş olması gerekse de başvuru konusu edilen görselin yine dosya kapsamına davacı yanca sunulan delillerden, birebir davacı yanın fiilen kullandığı görseli içermesi hususları nazara alındığında davalının kötü niyetle hareket ettiğinin kabulünün uygun düşeceği, başvurunun davacının tescilli markası kapsamındaki emtiaları da kapsadığı düşünüldüğünde davalının açık bir şekilde davacı markasının varlığından haberdar olduğu bu hususunda kötü niyeti ortaya koyar nitelikte olduğu anlaşılmış, tüm bu nedenlerle davanın tümden kabulü ile TPMK YİDK’nın … sayılı kararının iptaline ve davalıya ait … kod nolu “ÖZ … … …+Şekil” markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “ÖZ … … …+Şekil” markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.258,20-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/09/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ:
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :4.163,00-TL
TOPLAM :4.258,20-TL