Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/238 E. 2021/111 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/238
KARAR NO : 2021/111

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 18/06/2019
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin … Holding A.Ş. bünyesinde kurulmuş bir şirket olduğunu, konut, iş merkezi, ofis, alışveriş merkezi, otel vb projeler geliştirmek amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkilinin kurulu bulunduğu 2013 yılından beri “… …” yani “… …” adıyla müzikaller, sanatçı ve toplulukların konuk olduğu, bünyesinde çeşitli amaçlara yönelik birden fazla sahne ve alanda konser, tiyatro, sergi, gösteri, eğitim vs etkinliklere ev sahipliği yapan bir kültür ve sanat mekanı işlettiğini, müvekkilinin … sayılı markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin “… …” ve “… …”nin tanınmış marka olduğunu, bu isim altında çok sayıda yazılı ve görsel basında reklam ve tanıtımın yapıldığını, davalının müvekkili markaları ile çok benzer şekilde “İSTANBUL …” markasının tescili amacıyla … sayılı başvuruyu gerçekleştirdiğini, kurum nezdinde yapılan itirazlar neticesinde başvuru kapsamından 35, 38 ve 41. Sınıf hizmetlerin çıkartılmasına karar verilmiş ise de 16. Sınıfta kalan mallar için tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, YİDK tarafından verilen … sayılı karar neticesinde yapılan nihai itirazların reddine karar verildiğini, halbuki müvekkili markasının tanınmış olması nedeniyle korunması gerektiğini, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu markada yer alan “İstanbul” kelimesinin ayırt edici vasfının zaten bulunmadığını, bir yer adı olduğunu, dava konusu markadaki tek ayırt edici ibarenin “…” ibaresi olduğunu, üstelik “…” ibaresinin markanın tam ortasında, diğer kelime unsurlarından daha büyük şekilde yazılmış olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının serisi niteliğinde algılanacağını, davalı tarafın, davacı müvekkili şirketin kullanımları ile yüksek düzeyde ayırt edicilik kazanan markalarından haksız şekilde yararlanacağını¸ tüketicinin dava konusu markayı gördüğünde, zihninde müvekkili markalarının çağrışacağını¸ “…” ibaresinin “…” ibarelerinin kısaltması olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” ibarelerini her zaman yan yana kullandığını, dolayısıyla bu ibarelerin özdeşleştiğini, müvekkilinin … sayılı markası kapsamında 16. Sınıf emtiaların yer aldığını, yine dava konusu markadaki 16. Sınıf emtialar ile 35.sınıf hizmetlerin de benzer olduğunu, 16 ve 41. Sınıf hizmetlerin ise aynı kaynaktan gelme ve tamamlayıcılık kriterleri bakımından benzer olduklarını, yine 16 ve 42. Sınıf hizmetlerin de benzer görülmeleri gerektiğini, müvekkilinin “… …” markasının kısa zamanda çok bilinen ve tanınan bir cazibe ve sanat merkezi olarak yer edindiğini, Google arama sonuçlarına davalı markası olan “İstanbul …” şeklinde bir arama yapıldığında, müvekkili markalarına ilişkin sonuçların çıktığını, dolayısıyla dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının sulanmasına neden olacağını iddia ederek işbu … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın tescili haline hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, taraf markaları arasında düşük düzeyli benzerlik olduğunu, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların birden fazla unsurdan oluştuğunu, “…” ibaresinden kaynaklı benzerliğin diğer unsurları geri planda bırakacak düzeyde olmadığını, bu anlamda başvuru kapsamında kalan emtialar bakımından taraf markaları arasında ortalama tüketiciyi yanıltacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını, yine dava konusu markanın 6/4 ve 6/5 maddeleri kapsamında davacı markaları ile ilişkilendirilmeyeceğini, kötü niyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 3, 5 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu işaretin 16, 35, 38 ve 41. Sınıf mal ve hizmet sınıflarını kapsayacak şekilde 10.04.2018 tarihinde … sayısı ile başvuru konusu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.04.2018 tarih ve 299 sayılı bültende ilanına karar verildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 13.09.2018 tarihli kararı neticesinde kısmen haklı bulunduğu ve başvuru kapsamından 35, 38 ve 41. Sınıf hizmetlerin tamamının çıkartılmasına karar verildiği, söz konusu kısmi kabul kısmi ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu ve kısmi redde konu 16. Sınıf mallar bakımından da başvurunun reddine karar verilmesini talep ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.04.2019 tarih ve … sayılı kararıyla, “… başvuru numaralı ve “istanbul …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın kismen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, yayına itiraz sahibi firma tarafından, başvurunun … sayılı ve “… center … şekil”, “… center … sekil”, “… …”,”… center …”, “… center …”, “… … drama sahnesi”. “… … studio”, “velvet by … …” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 nci maddesi uyarınca tümden reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen … sayılı ve “… …”, “… center …”, “… center …”, “… … drama sahnesi”, “… … studio”, “velvet by … …” ibareli markaların benzer olmadıkları kanaatine varıldığından bu markalar açısından karıştırılma ihtimali iddiası yerinde görülmemiştir. Öte yandan yine işbu başvuru ile itiraza mesnet olarak gösterilen …, sayılı ve … center … şekil”, “… center … şekil” ibareli markaların benzer oldukları ve kısmen aynı aynı tür hizmetleri kapsadıkları kanaatine varılmış, ilgili durumun Markalar Dairesi Başkanlığı kararında da tespit edilmiş olduğu görülmüş ancak başvurunun eşya listesinde kalan mallar açısından karıştırılma ihtimali oluşmayacağı kanaatine varlığından tümden ret talebi yerinde görülmemiştir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/IV ve 6/V maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 24/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 18/06/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu … sayılı İSTANBUL …+şekil ibareli başvuru kapsamında, davacı yan itirazları neticesinde çıkartılan emtialar sonrasında kalan tek mal grubu olan 16. Sınıf grubunda yer alan “Kağıt, karton (mukavva). Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” Emtiaları bakımından taraf markalarının benzer emtiaları kapsadıkları, bununla birlikte taraf markaları arasında “…” ibaresindeki ortaklık nedeniyle rapor kapsamında açıklanan gerekçelerle benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yanın dava konusu ibare üzerinde 16. Sınıf emtialarda, dava konusu marka başvuru tarihinden önceye dayalı hak sahipliğini ispatlar herhangi bir delil dosyaya sunmadığı, davacı yanın markalarının tanınmışlığına dair işlem dosyasında yeterli delilin bulunmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ekraporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/5437 E. 2015/12845 K. Sayılı ilamında; “Mahkemece, davalı markasının esas unsurunun “SAP” olduğu, davacı markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, taraf markalarının tescilli olduğu sınıflar bakımından 41. sınıfın “eğitim ve öğretim hizmetleri” alt grubu bakımından aynı olduğu, 41. sınıfın “dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri” alt grubunun da davacı markalarının bazılarının tescilli olduğu 16. sınıfın “basılı evraklar, basılı yayınlar” alt grubu ile benzer olduğu, aynı ve benzer alt sınıflarda tescilli ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali yaratacağı, ayrıca davacının seri markalarının varlığı nedeniyle davalı markasının da davacı şirkete ait seri markası olarak algılanabileceği,” bildirilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi 41. Sınıftaki “eğitim – öğretim hizmetleri”, bu hizmetlerin tüketiciye (ki bu noktada ilgili tüketici öğrenciler ve velileri olarak kabul edilebilir) sunumu esnasında eğitim – öğretim hizmetlerinde kullanılan materyallerin kullanılması da kapsayan bir hizmet türü olup burada hizmet ve materyaller arasında doğrudan bir amaçsal bağlantı bulunduğu yine 41.sınıftaki “Dergi, kitap, gazete v.b. yayımlama hizmetleri.” nin ortaya çıkardığı ürünlerin kitap, dergi, gazete gibi basılı yayınlar olduğu, dolayısıyla 41. Sınıftaki bu iki hizmet grubu ile dava konusu markada yer alan 16. Sınıftaki “Kağıt, karton (mukavva Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” arasında güçlü bir bağ bulunduğu, kalan al ve hizmetler açısından benzerlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Benzerliği tespit olunan 16 ve 41. sınıf mal ve hizmetler bakımından ise emtialar arasındaki bu ilişkinin iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının markasının incelenmesinde; İSTANBUL …+şekil şeklindeki markada kırmızı renkli bir tiyatro perdesi görselinin yanında üst kısımda coğrafi bir yer adı olan “İstanbul” kelimesi ve bu kelimenin altında “…” harflerine yer verildiği, “…” harfleri tüketici tarafından derhal algılanması muhtemel açılımı olan bir kısaltma olarak kabul edilemeyeceği, her ne kadar bu ibarenin her koşulda “…” şeklinde algılanacağı yönünde davacı sayın vekili bir itiraz ileri sürmüşse de ülkemiz ortalama tüketici nezdinde, “…” harflerinin, bu yönde bir algı yaratmayacağı, uyuşmazlığın 16. sınıf emtialar üzerinden devam ettiği de göz önüne alındığında, söz konusu harf diziliminin, rastgele yerleştirilmiş harfler olarak algılanacağı ve markanın “İSTANBUL PE-SE-ME” şeklinde telaffuz edileceği, “İstanbul” ibaresinin ayırt edici vasfı göz önüne alındığında ve ayrıca yine marka içerisinde “…” ibaresinin daha koyu, daha büyük ve daha kalın karakterlerle yazılmış oluşu değerlendirildiğinde markanın esas unsurunun “…” olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın benzer emtia grubu taşıyan tek markasının … CENTER …+şekil şeklinde olduğu, markanın üst kısmında dünya formunda bir logo içerisinde konumlandırılmış çeşitli çizgilerden oluşan ve bu çizgilerle yaratılmaya çalışılmış bir “Z” harfi içerir bir logo, bu logonun hemen altında “… CENTER” ibareleri ve en alt kısımda ise “…” harflerinden oluştuğu, “…” ibaresi davacı yanın ticaret unvanının da kılavuz unsuru olduğu gibi davacı yanın bağlı bulunduğunu belirttiği şirketler grubunun da yine çatı markası konumunda olduğu, “CENTER” ibaresinin İngilizce’de “merkez” anlamına gelen bir sözcük olduğu, markadaki “…” ibaresi en alt kısımda konumlandırılmış ve “… center” ibarelerine nazaran nispeten küçük şekilde yazıldığı, davacı yanın markasının da “… SENTER PE-SE-ME” şeklinde telaffuz edileceği, “…” ibaresinin marka içerisinde tamamen geri planda kaldığından bahsedilmesi mümkün görülmeyip diğer sözcük unsurları ile birlikte telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, başvuru kapsamında kalan 16. sınıf mallardan “Kağıt, karton (mukavva). Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” malları bakımından taraf markaları arasında var olan emtia benzerliğinin işaretler arasındaki ortalama düzeydeki benzerlik ile birlikte ele alınarak değerlendirilmesinin doğru olacağı, böyle bir durumda her iki taraf markasında da “…” şeklinde ayırt edici gücü bulunan bir harf diziliminin mevcut oluşunun işaretleri özellikle işitsel ve kavramsal olarak birbirine yakınlaştıracağı, her ne kadar tüketici için “…” harfleri somut bir kavramsal karşılığa işaret etmeyecek ise de her iki markada da “…” harflerini aynı sıralamada gören tüketicinin işaretleri aynı kavramsal kökende algılayacağı, dava konusu markada “…” ibaresi baskın bir şekilde yazıldığı gibi “İSTANBUL” ek unsurunun da ayırt edicilik açısından markanın bütününe ciddi bir katkısının bulunmadığı, dolayısıyla ortalama bir tüketicinin taraf markaları ile aynı anda veya farklı zamanlarda karşı karşıya kaldığı durumlarda, markalardaki ortak unsur olan “…” ibaresini gördüğü, anımsadığı hallerde zihninde önceki ve sonraki marka arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı sorusunun oluşacağı, tüketicinin, iki ayrı marka ile karşı karşıya olduğunu derhal fark etse dahi işaretlerin ekonomik anlamda aynı teşebbüslerin ürünleri/hizmetleri olarak algılayabileceği gibi iki farklı iktisadi kaynak arasında bir ticari bağlantı kurulmuş olabileceği yanılgısına da kapılabileceği¸ davacı yanın işlem dosyasına, dava konusu marka ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliğini gösterir herhangi bir delil sunmadığı gibi “…” veya “… …” ibarelerinin, uyuşmazlık konusu 16. sınıf emtialarda, başvuru konusu markadan daha evvelki bir tarihten beri kullanıldığını gösterir delillerin de bulunmadığı, işlem dosyasındaki mevcut bilgi ve belgelerden ise davacı markalarının tanınmış olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 16. Sınıfta yer alan “kağıt, karton (mukavva). Basılı yayınlar, basılı evrak; kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” mal ve hizmetleri yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Davalı adına tescilli … sayılı “İSTANBUL …+ŞEKİL” ibareli marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.073,65-TL
yargılama giderinin takdiren 1.500,00 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.004,80-TL
TOPLAM :2.073,65-TL