Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/234 E. 2022/101 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/234
KARAR NO : 2022/101
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : T…
.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
L
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/06/2019
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin dondurma sektöründe tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, söz konusu markanın TÜRKPATENT nezdinde T/00085 sayısı ile de tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, davalı yanın 2017/83868 sayılı başvurusuna yönelik itirazlarının kurum tarafından reddedildiğini, davalının markasında yer alan tüm unsurların müvekkili markalarında da yer aldığını, 28 ve 41. Sınıfta tescil edilmek istenilen davalı markasının, müvekkili markaları ile iltibas teşkil edeceğini, kurumun müvekkili markalarının tanınmışlığı ile ilgili vardığı kanaatin son derece hatalı, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin 2018/404 E- 2019/272K sayılı kararında “… red” şeklindeki dava dışı firmaya ait markanın müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar vereceğinin ifade olunduğunu, müvekkili markalarının 1985 yılından beri tescilli olduğunu, müvekkilinin 116 ayrı başvurusunun/tescilinin bulunduğunu, dava konusu markayı gören tüketicinin, anılan markayı da müvekkili markalarından biri olarak algılayacağını, dava konusu markada da hakim unsurun “…” ibaresi olduğunu, “mavi” ibaresinin markaya farklı bir algı katmadığını, “mavi” kelimesinin nitelik/vasıf bildiren bir özelliğinin bulunduğunu, kurumun verdiği aksi yönlü kararın kabul edilemez olduğunu, dava konusu markadaki sair unsurların herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını iddia ederek işbu 2019-M-3193 sayılı YİDK karar iptali ve 2017/83868 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu Mavi …+şekil ibaresinin tescili amacıyla 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerde 22.09.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2017/83868 sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.10.2017 tarih ve 286 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu çok sayıda markasını dayanak yapmak suretiyle itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacı yanın anılan ret kararına karşı bir kez daha itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2019-M-3193 sayılı kararıyla, “2017/83868 başvuru numaralı “mavi …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. 2006 63165 tescil numaralı ve “… taş adam” ibareli markanın hükümden düştüğü, 2006/28606 numaralı markanın ise farklı sahibe ait olduğu tespt edildiğinden söz konusu markalar incelemeye dahil edilmemiştir. Başvuru ile diğer itiraz gerekçesi markaların karşılaştırılmassı neticesinde ise markaların “…” ibaresini ortak olarak içerdiği ve benzer olduğu tespit edilmekle birlikte markaların tescil kapsamında yer alan mal/hizmetlerin aynı veya benzer mal/hizmetler olmadığı, bu nedenle markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Takiben tanınmışlık gerekçeli itiraz incelenmiştir. Muteriz “…” markasının kurum sicilinde T/00085 sayısı ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu ileri sürerek başvurunun reddedilmesini talep etmektedir. Başvuru ile muteriz atit “…” ibareli markaların tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı veya benzer mal/hizmetler olmadığı tespit edildiğinin 6/4 maddesi kapsamında yapılan itiraz haklı bulunmamıştır. Tanınmışlık gerekçeli itirazın incelenmesi neticesinde, “…” markasının kurum sicilinde tanınmış marka olarak kayıtlı olduğu tespit edilmesine rağmen, başvuru kapsamında yer alan mal/hizmetler ile muterize ait markanın tanınmış olduğu mallar arasında tüketici zihninde herhangi bir bağlantı kurulamayacağı, karşılaştırılan malların niteliği itibariyle birbirinden farklı olduğu, başvurunun “…” markasının sahip olduğu imaj ve prestijden faydalanma amacı taşıdığı veya “…” markasının ayırt edici karakterinin zedelenebileceği veya itibarının zarar görebileceğine yönelik somut bir kanaat oluşmadığı kanaatine varıldığındn tanınmışlık kapsmaında yapılan itiraz da haklı bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/06/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2017/83868 sayılı marka kapsamında yer alan 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında aynı, aynı tür ya da benzer bir mal veya hizmet grubunun mevcut olmadığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği kriteri gerçekleşmediğinden karıştırılma ihtimalinin de mevcut olmayacağı, davacının “…” markalarının hususiyetle “dondurmalar” emtialarında tanınmış marka olduğu, bu tanınmışlığın gıda sektörü ile bağlantılı olabilecek emtia ve hizmetlere sirayet edebileceği, ancak 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerin davacı yan markalarının tanınmışlığının bulunduğu sektörden tamamen farklı mal ve hizmetlere ilişkin olduğu, ayrıca “…” ibaresinin davacı tarafından yaratılmış bir ibare olmaması nedeniyle bu ibarenin farklı sektörlerde de farklı hak sahiplerince tercih edilebileceği gözetildiğinde, dava konusu markanın tescilinin, davacı markalarının ayırt edici karakterini veya itibarını zedeleyecek, davacı markalarından haksız yararlanma sonucunu doğurabileceği nitelikte sonuçlar doğurmayacağı düşünüldüğünden, davacı tanınmışlığının 28 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlere sirayet etmeyeceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Mavi …+şekil …
(28 ve 41. sınıf) …+şekil



Ev Pandası



(05, 07, 11, 29, 30, 31, 32,35, 43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacı yanın TÜRKPATENT nezdinde tescilli markaları arasında uyuşmazlık konusu 28 ve 41. sınıf hizmetleri içeren herhangi bir tescili bulunmadığı gibi bu hizmet sınıfı ile ilişkilendirilebilecek nitelikteki de hiçbir sınıfta tescili bulunmamaktadır. Zira davacı yan markaları genel anlamda, davacının fiili faaliyet sektörüne yönelik olarak gıda ürünleri ve benzeri içerikteki sınıfları kapsayacak şekilde tescilli olup ilgili sınıflar haricindeki sınıflarda da tescilli bazı markaları bulunmakta ise de bu markalar kapsamındaki malların da dava konusu 28 ve 41. sınıf mal ve hizmetler ile bir ilişkisi tespit edilememiştir.
Hal böyleyken taraf markaları arasında herhangi bir şekilde ortak mal ve hizmet grubu bulunmadığından karıştırılma ihtimalinin ilk koşulunun ve doğal olarak karıştırılma ihtimalinin somut olayda meydana gelmediği anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmemiştir.
Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın Mavi …+şekil ibaresinden oluştuğu, markanın küçük harfle mavi ibaresinin altında baş harfi büyük diğerleri küçük … ibaresinin bulunduğu ve … ibaresinin bitiminde bir … görselinin bulunduğu, markanın kelime +şekil markası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının adına tescilli markaların; kelime, kelime ve şekil markalarından oluştuğu, markaların ortak ve esaslı unsuru … ibaresi olduğu, bu ibarenin bir hayvan adı olup şekil unsuru ile davacının pek çok markasında vurgulandığı, böylece seri marka üretildiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Dava konusu markalarda ibare ve şekil olarak bulunan “…” bilinen bir memeli ve “etobur” bir canlı türü olup görünüş itibariyle ayıgiller familyasından olan Uzakdoğu’ya özgü bir hayvandır, tüm dünyada bilinen bu canlı gerek dilimizde gerekse de İngilizce’de “…” ya da “… bear” olarak geçmiştir. Bu kelime taraf markalarının emtia grupları yönünden tanımlayıcı bulunmadığından ayırt edici karaktere sahip bulunmuştur. Davalının markasında “…” kelime ve şekil unsurlarının öne çıktığı, davacının markalarının tamamının “…” kelime ve şekil unsurlarından türetildiği, bu çerçevede her iki yan markalarının incelenmesinde esas unsurun “…” olduğu görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, Taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “…” ibareleri arasında kelimelerin anlamı bakımından benzerlik bulunduğu tartışma konusu değildir. Öte yandan ibareler arasında fonetik benzerlik de bulunmaktadır. Davalıya ait ŞEKİL ögesinin de ayırıcı özelliği kuvvetlendirmekte olduğunu söylemek mümkün değildir. Şu hâlde, davacı şirkete ait ve “dondurma sektöründe” tanınmış olduğu bilirkişi incelemesi sonucu kabul edilen “…” ibareli markalar ile davalı şirket tarafından tescil başvurusuna konu “mavi …+ şekil” ibareli marka işaret bağlamında benzerdir. Bununla birlikte taraf markalarının tescil kapsamında bulunan malların birbirinden çok farklı olması nedeniyle markalar arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrası anlamında bir iltibas tehlikesi bulunmamaktadır.
Ancak, davacının “…” ibareli markalarının özellikle “dondurma sektörü” için 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrası anlamında tanınmış marka olmasının, davalı şirkete ait farklı mallarda tescili istenen benzer işaret için tescil engeli oluşturup oluşturmayacağının tespiti için anılan madde hükmünün somut olayla ilgili olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Daha evvel de izah edildiği üzere anılan maddede tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile sonraki markanın tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
Davalı şirkete ait başvuru konusu markanın kullanılacağı mallar ile davacı markasının kapsamındaki “dondurma” emtiasının birbirlerinden tamamen farklı nitelikteki mallar olmaları ve çok farklı ihtiyaçları karşılamaları nedeniyle aralarında herhangi bir bağlantı kurulmasının söz konusu olamayacağı, davalı şirkete ait markanın kapsamındaki malların hitap ettiği ortalama tüketicilerin davalı şirketin mallarını satın aldığı veya kullandığı sırada bu malları davacının “dondurma” ürünüyle ve davacı şirketle ilişkilendirmesinin mümkün bulunmaması karşısında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrasında tescil engeli olarak düzenlenmiş bulunan haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi gibi koşulların somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla YİDK kararının iptaline ilişkin davacı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bknz. aynı yönde, Derby/ Derbytech kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.12.2011, 2009/14791 Esas ve 2011/16644 Karar.)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸