Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/229
KARAR NO : 2021/10
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 13/06/2019
KARAR TARİHİ : 12/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin … sayılı markaların sahibi olduğunu, davalı yanın … sayılı ve “…” şeklindeki marka başvurusunun müvekkilinin önceki tarihli “comfort” ibaresi içerir markaları ile iltibas oluşturacak derecede benzer olduğunu, taraf markalarının ayniyet derecesinde benzer olduklarını, müvekkilinin “… comfort” markasının tanınırlığı ve ayırt ediciliği dikkate alındığında dava konusu markadaki “comfort” ibaresinin tüketici nezdinde iltibasa yol açacağını, müvekkili şirketin ayrıca “comfort soft care” şeklinde de markasının bulunduğunu, dolayısıyla davalı şirket başvurusunun da müvekkili markaları ile benzer olduğunun kabulünün gerekeceğini, müvekkilinin daha önce de “comfort” ibaresi içerir markalara ilişkin itirazlarının kurum tarafından kabul edildiğini, kurumun kendi kararlarına aykırı yönde verdiği dava konusu kararın bu nedenle açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin senelerdir “comfort” ibaresini değişik şekillerde kullandığını ve tescil ettirdiğini, dava konusu markanın da müvekkili şirket markası ile bağlantılı olduğu yönünde mesaj verir nitelikte bir başvuru olduğunu, taraf markalarının 03, 05 ve 16. Sınıf emtialar bakımından çakıştığını, bu nedenle işaretlerin karıştırılma ihtimallerin çok yüksek olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalıya karşı daha önceden de itiraz konusu edilmiş markaların var olduğunu, dolayısıyla davalının müvekkili markalarından haberdar olduğunu, belirterek, … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, incelemeye esas sözcüğün “KONFOR” anlamına gelen “COMFORT” sözcüğü olduğunu ve anılan ibarenin ayırt edici vasfının düşüklüğü yanında, söz konusu ibarenin iddialara mesnet markalarda yardımcı unsur olarak kullanıldığını, başvuruya konu işarette “COMFORT” ibaresini ön plan çıkaracak herhangi bir farklılaştırmaya ise gidilmediğini, bu nedenle işaretler arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, kötüniyete ilişkin iddiaların deliller ile desteklenmediğini, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili davaya cevap dilekçesiyle, müvekkili şirketin markasının esas unsurunun ‘…’ ibaresi olduğunu, ‘…’ ve ‘COMFORT ’ibarelerinin yardımcı unsur niteliğinde olduğunu, ‘COMFORT’ kelimesinin temizlik/kağıt havlu (vs çeşitleri) sektöründe, ‘ KONFOR’ anlamında kullanılan yaygın bir terim olduğunu,sektördeki bir çok firma tarafından bu ibarenin kullanıldığını ve tescillendiğini, comfort” ibaresinin müvekkili markası için tamamlayıcı unsur olduğunu ve sadece “… … ” ibaresi kullanılarak markaların ambalajlandığını, taraf markaları arasında çok ciddi farklar olduğunu, aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı yasa 6/1 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;
Dava konusu … ibaresinin 03, 05 ve 16. Sınıf emtialarda tescili amacıyla 06.07.2018 tarihinde gerçekleştirilen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.07.2018 tarih ve 305 sayılı bültende ilanına karar verildiği, anılan ilana karşı davacı yanın … sayılı markalarına dayalı olarak ileri sürdüğü itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 04.12.2018 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 01.04.2019 tarih ve … sayılı kararıyla; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki karara karşı, başvurunun … başvuru sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, ihtilaflı “comfort” ibaresinin tescili talep edilen mallar üzerinde sektörde sık kullanımı olan bir ibare olmasından dolayı düşük düzeyde ayırt ediciliğe sahip olması hususu, gerekçe markaların baskın unsurları ile başvuru markasının baskın unsurunun ihtilaf konusu olan “comfort” ibaresi olmaması hususu ile birlikte değerlendirilmiş ve markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna ulaşıldığından bu işbu itirazın tüm gerekçeleriyle reddi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 13/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 13/06/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen rapor ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar ile davacı yanın gerek işlem gerek dava dosyasına sunduğu mesnet markalar kapsamındaki emtia gruplarının aynı, aynı tür ya da benzer olduğu, bununla birlikte taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal özellikleri bakımından yarattıkları bütünsel algıların birbirlerinden farklı olduğu, “comfort” ibaresinin rapor kapsamında açıklanan nedenlerle markalar arasında iktisadi – idari bir ilişki kurulmasına yol açmayacağı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun ve ekraporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla, yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Başvuru konusu marka kapsamında yer alan 03, 05 ve 16. sınıf malların tamamı, davacı yanın gerek işlem dosyasında gerekse de dava dosyasına dayanak yaptığı markaları kapsamındaki aynı sınıflarda yer alan mallar ile aynı veya aynı türdeki emtialardır.
Emtialar arasındaki bu ilişkinin iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu marka ele alındığında … şeklindeki başvurunun standart karakterler ile yazılmış yabancı kökenli kelimelerden oluşan bir sözcük grubu markası olduğu, “…” kelimesinin gerek dilimizde gerekse de İngilizcede bilinen bir anlamı bulunmayan, üç harfli ve yazıldığı şekliyle telaffuz edilecek bir kelime olduğu, bu haliyle markadaki diğer kelimelerin de İngilizce olması nedeniyle bu ibarenin de uydurulmuş bir yabancı sözcük gibi algılanma olasılığının bulunduğu, çoğul eki almış “wipe” kelime kökünün ise “silme, temizleme” anlamlarına gelen fiilin isim hali olduğu ve bu haliyle “ıslak mendil, temizleme mendilleri” anlamında kullanıldığı, ortalama tüketicinin bu kelimenin anlamını bilmesinin beklenmeyeceği ancak sektör açısından ilgili emtialarda tanımlayıcı olarak değerlendirilebileceği, yine “comfort” ibaresinin ise “rahat, rahatlık, konfor” anlamlarında kullanılan, dilimize de “konfor” şeklinde benzer bir fonetik ile yerleşmiş bir kelime olduğu, markadaki “…” ve “Comfort” kelimelerinin ilk harfleri büyük şekilde yazılmışken “…” kelimesini oluşturan harflerin tamamı küçük yazıldığı, marka bu haliyle bütün olarak ele alındığında herhangi bir kelimenin diğerine nazaran bariz bir şekilde ön plana çıkartıldığından bahsedilmesi mümkün olmadığı, anlaşıldığından markanın bütün olarak incelenmesinin doğru olacağı anlaşılmaktadır.
Davacı yanın işlem dosyasına dayanak markalarına bakıldığında; … Comfort +şekil markasının davacıya ait “…” tanınmış ve lider markasını içerdiği, “comfort” ibaresinin anılan ibareye nazaran daha küçük ve tali nitelikte yazıldığı, bununla birlikte lider/çatı markaları içeren tesciller için uygulamada da kabul edildiği üzere asıl korunmak istenilen unsurun çatı marka yanında yer alan ibare olduğunun kabulünün gerekeceği ancak kimi durumlarda ek olarak yer alan ibarenin jenerik ya da ayırt edici vasfı son derece zayıf bir sözcük olması halinde çatı ibarenin markanın asli ayırt edici unsuru pozisyonunu korumaya devam edeceği göz ardı edilmemelidir.
Davacının bir diğer markası olan Comfort Soft Care markasında ise “comfort” ibaresinin markadaki asli unsur olarak vurgulandığı, “soft care” ibaresinin ise İngilizce’de “yumuşak bakım” anlamına geldiği, bu anlamı itibariyle ayırt edici vasfı zayıf ve hatta kimi mallar bakımından (kozmetik ürünleri, kişisel bakım ürünleri vs açısından) ürünün bir özelliğini belirten tanımlayıcı bir ibare olarak algılanması da mümkündür. Dolayısıyla “… comfort” markasının aksine, anılan markadaki esas unsur tereddütsüz bir şekilde “comfort” ibaresinin kendisidir. Davacının hükümsüzlük taleplerine dayanak yaptığı markalar ise Uni Comfort ve Uni COMFORT Soft Care+şekil şeklinde olup anılan markaların da yukarıda bahsi geçen markalar ile benzer bir sistematikte oluşturuldukları, markasında “uni” ibaresinin “comfort” ibaresine nazaran nispeten daha büyük ve üstte olacak şekilde konumlandırıldığı, diğer markasında ise markanın bütününe hakim unsurun “uni” ibaresi ve sair kelime ve şekil unsurlarına rağmen “comfort” kelimesinin kendisi olduğu anlaşılmaktadır.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak; taraf markaları 03, 05 ve 16. sınıf emtiaları ortak olarak içermekte iseler de markaları oluşturan işaretlerin bütünsel anlamda birbirlerinden yeterli düzeyde farklılaştıkları, markalardaki ortak unsur konumunda olan “comfort” ibaresinin, ticaret hayatında kalite algısını tüketiciye verme amacıyla yaygın bir şekilde pekçok sektörde kullanımı bulunan bir kelime olduğu, aynı şekilde uyuşmazlık konusu emtialarda da bu ibarenin yaygın kullanımının bulunduğu, dolayısıyla bu ibarenin tek başına ayırt edici gücünün yüksek olmadığı, bu tür kelimelerin tek başına veyahut çeşitli ek şekil / kelime unsurları ile birlikte tescilleri mümkün ise de bu tescillerin anılan ibare üzerinde mutlak bir hakkı her koşulda sağlamayacağı ve bu tür zayıf ayırt edici ibarelerin, makul düzeyde bilgilenmiş, özenli ve dikkatli tüketiciler nezdinde çoğu kez tek başına yanılgı doğurmaya neden olmayacakları, kaldı ki aynı sektörde faaliyet gösteren diğer firmaların, bu ibareye dayalı kullanımlarının engellenmemesi adına zayıf kökenli böylesi bir ibareye yapılan ayırt edici eklentilere davacının katlanması gerekeceği, bu nedenlerle tüketicilerin zayıf ayırt edici nitelikteki bu gibi ibareler sebebiyle işaretler arasında iktisadi – idari bir işletmesel bağlantı kurmayacağı, işaretleri birbirlerinin devamı veya serisi olarak algılamayacakları ve dolayısıyla işaretler arasında bir bağlantı kurmayacakları, davalı markasına yapılan eklerin davacı markasından uzaklaşmayı sağladığı bu nedenlerle karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin koşullarının somut olayda meydana gelmediği, davalının marka tescil başvurusunda kötü niyetli olduğuna yönelik öne sürdüğü iddiaları destekler herhangi bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2021
Katip … Hakim …
¸ ¸