Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/219 E. 2021/113 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/219 Esas – 2021/113 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/219
KARAR NO : 2021/113

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkillerinin çok önceden beri kullanmakta olduğu ve aynı zamanda dava konusu markanın da tescili istenilen ürünlerde tescilli “…” markalarının sahibi olduğunu, davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna yönelik itirazlarının davalı kurumca reddine karar verildiğini, müvekkili markalarının tanınmış olduğu, bu tanınmışlığının İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı kararı ile de tasdik edildiğini, ayrıca müvekkilleri markalarının TÜRKPATENT nezdinde de tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, … markalarının gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında birçok ülkede tescilli olduğunu, süt ve et üretiminde 1. Sırada, damacana su üretiminde 2. Sırada, şişelenmiş su üretiminde 1. Sırada yer alan bir marka olduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığı karşısında, davalı marka başvurusunun tescilinin mümkün olmadığını, “…” ibaresini gören tüketicinin önceden edindiği izlenimler ile müvekkili şirketlerin bir markası olarak algılayacağını, tüketicinin sırf “…” ibaresi nedeni ile davalının ürünlerini satın almak isteyebileceğini, müvekkili şirketin “…” ibaresine ayırt edicilik kazandırmak için yapmış olduğu tüm tanıtım ve reklamların boşa gitmesine, davalının bu ayırt edicilikten haksız yararlanmasına neden olacağını, nitekim benzer bir uyuşmazlıkta müvekkili markaları ile “…” markasının iltibas yaratacak düzeyde benzer görüldüğünü, dava konusu markanın da aynı şekilde müvekkili markaları ile iltibas yaratacak şekilde birebir aynı olduğunu, davalının müvekkilinin “…” ibaresini yasayı dolanarak tescil ettirmek istediğini, davalının “…” çatı markasını ve “…” ibaresinin başına “çifte” ibaresinin eklemek suretiyle marka başvurusunda bulunduğunu, bu durumun taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmayacağını, marka seçiminde talepte bulunanların sonsuz denebilecek seviyede seçim olanakları olduğunu, davalının marka olarak başka bir ibare seçme olanağı varken müvekkilinin “…” markalarını tercih etmesinin iltibas ve haksız rekabet şeklinde kötü niyetin bir göstergesi olarak görülüp korunmaması gerektiğini, benzer uyuşmazlıklarda Ankara …FSHHM’nin …E sayılı dosyasında “…”, Ankara FSHHM’nin …E sayılı dosyasında “…”, Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E sayılı dosyasında “…”, Ankara …FSHHM’nin…E sayılı dosyasında “…” ve ayrıca “…” gibi daha birçok marka başvurusu hakkında mahkemelerin müvekkili şirketin lehine kararlarının mevcut olduğunu, bu kararlar gibi çok sayıda mahkeme kararının mevcut olduğunu, ayrıca TÜRKPATENT nezdinde yapılan itirazlar neticesinde müvekkili lehine çok sayıda karar verildiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerine ayrıca 6/3 maddesi uyarınca da gerçek hak sahibi olduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, iddia ederek işbu … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davalı markalarının esas unsurunun aynı zamanda tanınmış marka statüsü bulunan “…” ibaresi olduğunu, dolayısıyla markada “…” ibaresinin kendiliğinden ön plana çıkacağını, bu durumun ise işaretler arasında iltibas ihtimalini ortadan kaldıracağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin, “…” markası ile tanınan uluslararası gıda devine ait, ülkemizin en büyük ambalajlı su ve maden suyu üreticisi olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresi ile tescilli çok sayıda markası olduğunu, “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka sicilinde kayıtlı olduğunu, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan 17/02/2005 tarihli 25730 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘’ İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik ‘’ ile 07/03/2013 tarih ve 28580 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘’ İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ‘’ 3. Bölüm ve 34. Maddesinde de açıkça belirtildiği gibi ; ‘’Kaynak sularının ticari tanımlaması, kaynağın ismini veya kaynağın bulunduğu yerin ismini yansıtmıyorsa, kaynağın ismi veya kaynağın bulunduğu yerin ismi, bu ticari tanımlama için kullanılan puntonun bir buçuk kat büyüklüğünde puntoyla yazılması gerekliliğinden bahsedildiğini, dolayısıyla yönetmeliğin etiket konusunda seçimlik bir zorunluluk getirdiğini, müvekkilinin de Ağrı ili, Eleşkirt ilçesi, “…” köyünde bulunan su kaynağının üretim izni sahibi olduğunu, davacı, içinde “…” ibaresi geçen tüm marka başvurularına itiraz ettiğini, ancak bu kelime üzerinde davacıların bir tekel hakkı olduğu yargısına varılmaması gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 3, 4, 5, 6, 9 ve 19/2 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”… …” ibaresinin 32. Sınıf mal grubunda tescili amacıyla 05.03.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.04.2018 tarih ve 298 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacılarca önceki tarihli “…” esas unsurlu markalara dayalı olarak itirazda bulunulduğu, davalı yanın ise davacılara ait … sayılı markaların karşı SMK m. 19/2 düzenlemesi uyarınca kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 20.12.2018 tarihli kararı neticesinde ise taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle itirazların reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacılarca bir kez daha itirazda bulunulduğu ve MDB kararının kaldırılarak başvurunun reddine karar verilmesinin talep olunduğu, davacılar itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 07.04.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; ”“… başvuru numaralı “sirma …” ibareli başvurunun ilanına … SÜT MAMULLERI SANAYI ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı markalarıyla muhtelif sayıdaki markaları ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s, SMK’nın 6 nci maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda, işbu başvuru ile 112530 sayılı markanın belirgin ve kolaylıkla algılanır görsel ve işitsel farklılıkları bulunduğu tespit eden Kurul; markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşmıştır, Ayrıca, işbu başvuru ile diğer itiraz gerekçesi markaların “…” unsurunu ortak olarak içerdikleri görülmüşse de başvuru konusu işarette “…” ibaresinin önünde yer alan “çifte” ibaresiyle birlikte “…” ibaresinin Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan bir köyün adı olması ve bu köyde yer alan pınarlardan dolayı suyu ile ünlü olması, başvuru konusu markada da “…” biçiminde kullanılan ibarenin marka görselinde konumlandırılış ve kullanım şekli de göz önüne alındığında; söz konusu ibarenin başvuru konusu markadaki bağımsız ayırt edicilik işlevinin görece düşük olduğu, dolayısıyla, markalar arasındaki farklılıkların benzerliklere göre daha belirgin şekilde ortaya çıktığı kanaatine varıldığından markalar arasında SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır, Dolayısıyla başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmış ve karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz haksız bulunmuştur, Muterize ait “…” ibareli markaların tanınmışlığının da bu sonucu değiştirmediği kanaatine varılmıştır. …Kurul’da 6769 , SMK nin 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı görüşüne varılmış ve bu yöndeki itiraz kabul edilmemiştir. …Muterizin ticaret unvanı gerekçeli itirazı ise, işbu başvurunun muterize ait ticaret unvanın içermediğinden kabul edilmemiştir. Bunun yanında markalar bulunmadığından eskiye dayalı kullanım gerekçesi de kabul edilmemiştir. Başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddia da somut delillerle ispatlanmadığı gibi, sadece markalar arasındaki benzerlik iddiasına dayandırıldığından ve Kurul’un kanaatine göre, markalar arasındaki benzerlik veya karıştırılma ihtimali, diğer başkaca koşulların varlığı aranmaksızın, tek başına, kötü niyet iddiasının kabulü için yeterli bir kanıt teşkil etmediğinden (aynı yönde bkz, AB Adalet Divanı Genel Mahkemesi, 01/02/2012 tarih, … sayılı kararı, para, 90) ve Kurul başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmediğinden bu gerekçeye dayalı itiraz da yerinde ve haklı görülmemiştir. … başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına … SU SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayili muhtelif sayıdaki markaları ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 nci maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda, işbu başvuru ile itiraz gerekçesi markaların “…” unsurunu ortak olarak içerdikleri görülmüşse de başvuru konusu işarette “…” ibaresinin önünde yer alan “çifte” ibaresiyle birlikte “…” ibaresinin Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan bir köyün adı olması ve bu köyde yer alan pınarlardan dolayı suyu ile ünlü olması, başvuru konusu markada da “…” biçiminde kullanılan ibarenin marka görselinde konumlandırılış ve kullanım şekli de göz önüne alındığında: söz konusu ibarenin başvuru konusu markadaki bağımsız ayırt edicilik işlevinin görece düşük olduğu, dolayısıyla, markalar arasındaki farklılıkların benzerliklere göre daha belirgin şekilde ortaya çıktığı kanaatine varıldığından markalar arasında SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmış ve karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz haksız bulunmuştur, Muterize ait “…” ibareli markaların tanınmışlığının da bu sonucu değiştirmediği kanaatine varılmıştır, Bununla birlikte, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması karşısında başvuru sahibi tarafından …sayılı itiraz gerekçesi markalar hakkında istenen kullanım ispati talebi de ulaşılan bu sonucu değiştirmeyeceğinden itirazın reddi gerekmiştir. … başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına … DIŞ TICARET ANONIM SIRKETİ tarafından yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun …. “….” ibareli muhtelif sayıdaki markaları ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s, SMK’nın 6 not maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, itiraz gerekçesi olarak gösterilen markaların farklı tüzel kişi sahibe ait markalar olmasından ve muteriz … DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin markaların sahibi olan tüzel kişilik ile arasındaki ilişkiyi ve bu kapsamda itiraz hakkının bulunduğuna dair herhangi bir belge sunulmamış olduğundan itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği,
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 10/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 31/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında 32. Sınıfta yer alan emtiaların tamamının, davacılara ait önceki tarihli markaları kapsamında yer alan markalar ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, davacılara ait markaların tamamının esas unsurunun münhasıran veya birtakım ek unsurlar ile birlikte “…” ibaresi olduğu, dava konusu markada ise “…” ibaresinin davalı taraf çatı/lider markası olduğu, bu nedenle asıl korunmak istenilen unsurun “…” ibaresi olduğu, iltibas değerlendirmesinde de bu işaretin esas alınması gerektiği, anılan işaret ile davacı markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak bıraktıkları bütünsel algı itibariyle benzer oldukları, bu benzerliğin ise “…” markaları ile ilgili dosya kapsamına da emsal olarak sunulan çok sayıda mahkeme kararının varlığı da göz önüne alındığında, iltibasa neden olabileceği, davacıların doğrudan “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiaları kapsamında fiili kullanımlarını gösterir delillerin dosyada mevcut olmadığı, “…” ibaresinin ise zaten davacının tescilli markaları olması nedeniyle gerçek hak sahipliğinin, 6/1 maddesi anlamında ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkarmadığı, davacılara ait “…” markalarının “içecek” ürünleri bakımından tanınmışlığına yönelik çeşitli mahkeme kararlarının mevcut olduğu ve ayrıca yine anılan ibarenin tanınmış marka sicilinde kaydının bulunduğu, bu tanınmışlığın taraf markalarının benzer olduğu emtialarda iltibas ihtimalini kuvvetlendiren bir etki oluşturduğu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların ispatlanamadığı, SMK m. 19/2 uyarınca davalı tarafça ileri sürülen kullanım ispatı talebine karşılık davacılarca işlem dosyasına sunulduğu anlaşılan delillerin, mahkeme dosyasının içerisinde yer almadığı, bununla birlikte davacılardan … SÜT MAMULERİ SAN. A.Ş. ve … SU SANAYİ VE TİCARET A.Ş.’ye ait çok sayıda güncel tarihli tescilli, uyuşmazlık konusu 32. sınıf emtiaların tamamını kapsayan “…” esas unsurlu markanın var olduğu ve bu markalara karşı zaten kullanım ispatı talebinin dikkat alınmasının mevzuat hükümleri uyarınca mümkün olmadığı, dolayısıyla ilgili davacılar bakımından SMK m. 19/2 savunmasının ulaşılan nihai kanaati zaten etkilemeyeceği; ancak davacılardan … DIŞ TİCARET A.Ş. ‘nin yalnızca tek bir dayanak markası (111156 tescil sayılı marka) olması, anılan markanın kullanım ispatı talebine konu edilebilecek nitelikte oluşu karşısında işlem dosyasına sunulduğu belirtilen deliller işbu dava dosyasında bulunmadığından bir değerlendirme yapılmasının ise mümkün olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Taraf markaları karşılaştırıldığında, başvuru kapsamında 32. sınıfta yer alan emtiaların tamamının, davacılara ait önceki tarihli gösterilen 32. sınıftaki emtialar ile aynı, aynı tür; 35/05 alt grubunda 32. sınıf emtiaların satışına yönelik hizmetler bakımından ise benzerlerdir. Söz konusu emtialar arasında karşıladıkları ihtiyaç, birbirleri yerine ikame edilebilirlik veya birbirlerini tamamlama, tüketicinin bu ürünlerin kullanımına dair alışkanlıkları, aralarındaki standart veya yaygın bilinen kullanım ilişikilerinin varlığı gözetildiği güçlü bir benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır.
Emtialar arasındaki bu ilişkinin iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın … … şeklinde herhangi bir şekil unsuru içermeyen, “…” ve “…” kelimeleri ile oluşturulmuş bir sözcük grubu markası olduğu, markadaki her iki kelime unsuru da birbiri ile eş boyutta ve yan yana yazıldığı, “…” ibaresinin, bir yer adı olduğu iddia olunmakla birlikte bunun dışında bütünleşik olarak bir anlamının bulunmadığı, “çifte” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir kelime olarak “…” şeklinde “çift pınarlı” anlamı ile tüketici tarafından algılanacak, ayırt edici vasfı bulunan bir kelime olduğu göz önüne alındığında davalının markasındaki asıl korunmak istenilen ibarenin, bu sözcük unsuru olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların markalarının incelenmesinde; her üç davacının da “…” esas unsurunu taşıyan çok sayıda markalarının bulunduğu, bu markalarda “…” ibaresinin tek başına veya tali nitelikte ek kelimeler (ekspres, protein, light, klasik, güzel yaşa, hep yanımda, labne, biodenge vs) ile birlikte hiçbir şekli unsur taşımaksızın kullanımları bulunduğu gibi, çeşitli şekil unsurları ile de pekiştirilmiş çok sayıda marka tescilinin mevcut olduğu, anılan markaların tamamında “…” ibaresinin münhasır esas unsur veya esas unsurlardan biri olarak yer aldığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı tarafça dosya kapsamına sunulan sair emsal kararlarda da “…” ibaresinin, dava konusu marka ile benzer şekilde oluşturulmuş pek çok marka ile iltibas yaratacak düzeyde benzer görüldükleri ve aksi yöndeki yerel mahkeme kararlarının da yine Yüksek Mahkemece bozulmasına karar verildiği, bu anlamda “…” markalarının, emsal yargı kararları ile de koruma altında olduğu, Yüksek Mahkemenin davacılara ait “…” ibaresini içerir şekilde yaratılmış tanınmış ve seri markaları ile ilgili benimsediği bu görüş ve içtihatlar göz önüne alınarak bir değerlendirme yapıldığında, dava konusu marka her ne kadar bütün olarak “…” şeklinde oluşturulmuş ise de (… markası davalının çatı markası olması nedeniyle değerlendirme ikincil unsur olarak yer almaktadır ) özellikle “…” markasının içecek sektöründeki bilinirliği dikkate alındığında, “…” markasıyla iltibas yaratacak derecede benzer başka bir markanın aynı markette, yanyana reyonlarda sunulması, ortalama dikkate sahip tüketicilerin yanılmasına, bu markalar arasında bir bağlantı olduğu kanısına varmalarına yol açabileceği, 32.sınıftaki ister alkollü ister alkolsüz ürünler olsun, bu ürünlerin tamamı bakımından davacının “…” ibaresini ihtiva eden seri markalarını bilen ortalama tüketicilerin “… …” markasının da davacı tarafça veya onun izni ile kullanıldığını düşünebilecekleri, dolayısıyla ortalama tüketicilerin işletmeler arasında idari ve ekonomik bir bağ olduğunu düşünmelerinin mümkün olduğu, önceki tarihli davacı markalarını taşıyan mal veya hizmetler ile bir şekilde karşılaşmış, duymuş, görmüş, tecrübe etmiş ortalama bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu markayla da benzerliği tespit olunan mal veya hizmetlerde karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki bu benzerlik nedeniyle bir ilişki kuracağı ve markaları aynı iktisadi kaynağın yarattığı yeni bir marka olarak algılaması kuvvetle muhtemel olduğu, davacılarca dosya kapsamına dava konusu “…” ibaresini içerir önceki kullanımları gösterir herhangi bir delil sunulmadığı, keza yine “…” ibareli markaların önceki kullanımlarını gösterir delillerin de dosyada mevcut olmadığı, ancak davacıların aynı ibareyi taşıyan tescilli markalarının varlığı karşısında bu hususta ayrıca bir değerlendirme yapılması yoluna gidilmesinin iş bu dosyada etkili olmayacağı, davacılardan … Süt Mamülleri Sanayi Anonim Şirketi adına kayıtlı “…” markalarının T/00116 sayısı ile Türkpatent nezdinde tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğu, bununla birlikte yine davacılara ait “…” markalarının uyuşmazlık konusu mallar yönünden özellikle “su” emtiasında tanınmışlığının çeşitli yargı kararlarına da konu edildiği, davacı markalarının sahip olduğu bu ayırt edicilik ve sektörel bilinilirliğinin, iltibas ihtimali değerlendirmelerinde, bu ihtimali kuvvetlendirici bir unsur olduğu, davalının marka tescil başvurusunda kötü niyetli olduğuna yönelik öne sürdüğü iddiaları destekler herhangi bir delilin mevcut olmadığı, salt benzerlik iddiasının kötü niyetin varlığına kanaat getirmede yeterlilik arz etmediği, SMK m. 19/2 uyarınca davalı tarafça ileri sürülen kullanım ispatı defi incelendiğinde davacılardan … Süt Mamuleri San. A.ş. Ve … Su Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’ye ait çok sayıda güncel tarihli tescilli, uyuşmazlık konusu 32. sınıf emtiaların tamamını kapsayan “…” esas unsurlu markanın var olduğu ve bu markalara karşı zaten kullanım ispatı talebinin dikkat alınmasının mevzuat hükümleri uyarınca mümkün olmadığı, dolayısıyla ilgili davacılar bakımından SMK m. 19/2 savunmasının ulaşılan sonucun nihai kanaati etkilemeyeceği anlaşılmış, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacıların yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.095,70-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2021