Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/216 E. 2022/32 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/216 Esas – 2022/32
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/216
KARAR NO : 2022/32
HAKİM : ..
KATİP : .

DAVACILAR : .

VEKİLİ :
DAVALI :

VEKİLİ : Av.
DAVA : Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/05/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili …’ün “asr-ı zerafet” markası ile gelinlik, nişanlık, türban tasarımları tasarladığını, mağazasında tasarımlarını sergilerken gelinlik konseptine uygun olarak beyaz sedef üzerine eskitme altın işi içeren mobilya görünümlü polyester kalıp ve dekorlar kullandığını, beğendiği bu tasarımları ise diğer davacıya yaptırdığını, müvekkili …’ün 2010 yılından itibaren polyester kalıp ustası olarak döküm polyester kalıplarından ürün çıkartıp montaj yaptığını, bu ürünlerin montajını yapabilen başka bir ustanın bulunmadığını, 2013 yılından beri eşi ile birlikte … Antik işletmesini işlettiklerini, davalının tescil başvuru tarihi olan 23.02.2018 tarihinden daha önce kamuya sunulmuş dekor, tavan ve dresuar ürünlerini “iç mekan dizaynı” olarak tescil ettirdiğini, Ankara 4. FSHHM’nin 2019/1 D.iş sayılı dosyası üzerinden tespit yapıldığını, anılan dosyada 2012 01283 sayılı tasarımların varlığının tek tek tespit edildiğini ve sığ bir yaklaşımla mekanın tüketiciye çağrıştırdığı duyguların benzer olduğu yönünde hatalı karar verildiğini, anılan rapora istinaden müvekkilinin iş yerinde tedbir kararı uygulandığını, bu süreçte müvekkiline ciddi zarar verildiğini, ticari itibarının bitirilmeye çalışıldığını, halbuki anılan tasarımların yeni ve ayırt edici olmadığını, hükümsüzlüğü istenilen bu tasarımların müvekkili …’e ait www…..com ve diğer müvekkiline ait Facebook sayfasında kamuya sunulmuş tasarımlar olduğunu, bunlara ilişkin delillerini dosyaya sunduklarını iddia ederek 2018 01283 sayılı tasarımların yeni ve ayırt edici olmaması nedeniyle hükümsüzlüğünü, ayrıca 4, 6, 7 ve 8 nolu görsellerde iç mekan tasarımı bulunmadığı için tescil şekil şartlarına aykırılık nedeniyle hükümsüzlüklerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin tesettürlük gelinlik ve gelin başı tasarımı, gelin makyajı yapan kıyafet satış mağazası işlettiğini ve … Nur markası altında Türkiye çapında onlarca mağazası bulunduğunu, aynı zamanda yurtdışına da açılmış bir işletme olduğunu, müvekkili firma tarafından piyasaya sürülen gelinlik modellerinden başlayarak firmayı oluşturan marka adı, dış mekan tasarımı ve iç dizayn tasarımlarını işletmenin amacına uygun olarak oluşturduğunu, müvekkilinin …. Ankara adresi dahil bayilik verilen tüm şubelerde işyerinin görselliğini oluşturan marka adının harflerinin yazı şekli, iç tavan, aynalar, avizelerinin şekli dahil hepsini aynı standartlarda oluşturduğunu, bu tasarımları da 2018 01283 sayısı ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin kendi işyerinde özel olarak tasarladığı bu dizaynın diğer firmalara karşı ayırt edici nitelik kazandırdığını, davalının dosyaya sunduğu görsellerin zaten müvekkilinin işyeri fotoğrafları olduğunu, davacı …’ün daha önce müvekkiline Şentepe şubesinin tasarımın yaptığını, yine müvekkilinin bayiliklerine de aynı tasarımları yaparak müvekkili firma üzerinden büyük meblağlar kazandığını, diğer davacının ise müvekkilinden Bayilik isteyen bir şahıs olduğunu ancak bu talebi reddedilince aynı tasarımları kullanarak kendi … Nurunu kurmaya çalıştığını, davacının kendi işyerinde deyim yerinde müvekkilinin tasarımlarını taklit ettiğini, bunun üzerine İstanbul 1. FSHHM’nin 2018/177 D.iş sayılı dosyası üzerinden tespit yapıldığını ve davacının iş yerinin karıştırılacak ölçüde müvekkilinin tasarımlarına benzer olduğuna dair rapor düzenlendiğini, daha sonra davacı aleyhine Ankara 4. FSHHM’de 2019/1 D.iş sayılı tespit dosyasının açıldığını, buradan alınan karar ile davacının çeşitli illerdeki mağazalarına gidildiğini ve davacının müvekkilinin işyerlerini birebir kopyaladığının görüldüğünü, davacı tarafın eklediği görsellerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının şüpheli olduğunu, bilgisayar üzerinde tarih ve saat görsellerinin değiştirilebilir ve ayarlanabilir olduğunu, sunulan delillerin müvekkilinin başvurusundan önceki on iki ay içerisine kaldığını, bu nedenle müvekkili tasarımlarının niteliğini etkilemeyeceğini, daha eski tarihli delillerin ise tasarımın yeniliğini yine etkilemeyeceğini, Google Drive linklerinde yer alan görsellerin kişinin kendisince görülebilir olduğunu, dolayısıyla bunun kamuya sunma sayılmayacağını, işbu davanın tek sebebinin davacı ve bayileri aleyhine açılan davalara karşı zaman kazanma çabası olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
FERAGAT:
Davacı … 22/06/2022 tarihli dilekçesiyle, davaya konu 2018-01283 numaralı iç mekan tasarım tescilinin hükümsüzlüğü davasından feragat ettiğini davalı …’ın davaya konu tasarım ürünlerinin üretiminin tarafınca yapıldığı halde ürünlerin tasarımının … tarafından oluşturulduğunu, söz konusu ürünlerin ilk olarak davalı …’ın …. adresinde yapıldığını, sonra da davalı …’ın diğer bayilerine yapıldığını, bu anlamda www…..com tasarımlarının interet sitesindeki davaya konu görsellerin, davalının işyerinde çekilmiş fotoğraflar olduğunu, söz konusu görsellerin tasarımcısı olan …’ın izniyle kendisine ait iş yeri fotoğraflarının internet sitesinde ve drive google yüklendiğini, netice olarak davacı asil olarak davadan, taleplerinden ve delillerinden feragat ettiğini bildirmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tasarımın 6769 sayılı SMK 55 56, 57 58 ve 77 md kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu 2018 01283 sayılı çoklu tasarım başvurusunda yer alan 1, 4, 9 ve 11 sıra numaralı tasarımlara yönelik davacı yanca dayanak tutulan görsellerin, doğrudan davalı yanın işyerine yapılan uygulamadan alınan görüntüler olduğu, ilgili görüntülerin dava konusu tasarımın başvuru tarihinden 12 ay öncesinde kalan görseller olduğu, bu nedenle davalının kendi işletmesine ait bu görsellerin davalının izni ile davacı yanca kamuya sunulmuş görseller olduğu değerlendirmesinde bulunulabileceği, bu nedenle ilgili tasarımların yeni ve ayırt edici kabul edilmesi gerektiği, yine 7 sıra numaralı banko ve duvar görünümü içerir tasarımı ile 12 sıra numaralı tasarımın yenilik ve ayırt ediciliğini ortadan kaldıran herhangi bir delilin mevcut olmadığı, dava konusu 2, 3, 5, 6, 8, 10 sıra numaralı tasarımların ise yeni olarak kabul edilseler dahi ayırt edici olarak kabul edilemeyecekleri, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir tasarımın sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Yenilik ve ayırt edicilik” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 56. maddesi;
“Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:
a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.
b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.
Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” şeklindedir.
Aynı Kanun’un “Kamuya sunma” başlıklı 57. maddesi ise;
“Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.
Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.” şeklindedir.
6769 sayılı SMK’nın 58. maddesine göre tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu kanundan doğan haklarını kullanabilir. Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
Bir tasarımın yeni olabilmesi için, onun aynısının, tescil tarihinden evvel dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Tasarımların aynı olup olmadığının tespiti için yapılacak benzerlik testinde; aynı izlenimi uyandırma, aynı etkiyi yapma, karıştırılma tehlikesi veya olasılığı incelenemez. Bunlar ikinci aşamaya yani ayırt edicilik tetkikine aittir. Tasarımın yeniliği yoktur diyebilmek için, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın, önceden kamuya sunulan (faydalı model, marka ve) tasarım belgelerindeki tasarımlar ile aynı olması şarttır. Terkini talep edilen tasarım öncekinden sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilecektir. Yenilik önceki tasarıma göre belirlenecektir. Aynı kabul edilmeye engel olamayan küçük ayrıntılarda farklılık hâkimin takdirine göre belirlenecektir. Burada şu ölçü verilebilir; fark, aynı olmayı ortadan kaldırmıyor, mevcut önceki tasarım görünümünü sürdürüyor, fark sadece mevcut görünüme, yani mevcut tasarıma ek, onda bir değişiklik, ondan bir sapma niteliği taşıyorsa, yani farklılık o (mevcut tasarım) esas alınarak ondan hareketle yapılmışsa küçüktür. Bunun dışında kalan farklar ise büyüktür. Yenilik ne özgünlük, ne eşsizlik, ne estetiğe sahip bulunma, ne de estetiğin ve kalitenin basamağıdır.
Başvurusu yapılan bir tasarım yenilik testini geçebilirse ikinci olarak ayırt edicilik incelemesine tâbî tutulur. Bu test bir kıyaslama incelemesidir. Bir tasarımın ayırt ediciliğe sahip bulunması demek, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile kıyaslanan tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması demektir.
Bilgilenmiş kullanıcı ise, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı ara veya nihaî tüketicidir. Ancak asla bir uzman değildir. Mahkememiz de bilgilenmiş kullanıcı konumunda bulunan ilgililerin katılımıyla oluşturulmuş bilirkişi heyetinden mütalâa almıştır.
Kıyaslama, tescili istenen tasarım ile kıyaslanan tasarımların tam karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. Ayırt edici niteliğin incelenme ve değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesini ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınmasını emredici bir ifadeyle istemiştir. Bilgilenmiş kullanıcının fark edebileceği değişiklikler ise daima göz önünde tutulmalıdır.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bulunmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bu nesnel değerlendirmede tekdüze özellik ve nitelikler göz önünde tutulur. Bazı biçimler (=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda tasarımcının hareket alanı pek dardır. Meselâ, bir otomobilin, ütünün ve şişenin şekli gibi. Her otomobil, ütü ve şişe birbirine benzer. Ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Dolayısıyla işlevin yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

DAVA KONUSU TASARIM
2018 01283 sayılı tasarım
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 nolu tasarımlar
(Locarno Sınıfı : 32-00)

Her ne kadar davalı … davadan feragat etmiş ve delillerden de feragat ettiğini bildir ise de davacıların davayı beraber ikame etmeleri temelinde sunulan her delilin birlikte sunulduğunun kabulünün hukuki dinlenilme hakkına uygun düşeceği anlaşılmaktadır. Dosyaya giren delilden diğer davacı aleyhine feragat edilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda dosyada bulanan tüm deliler değerlendirilerek sonucu gidilmiştir. Davacı …..’ın tüm tasarımların davalıya ait olduğuna dair beyanı ise yapılan ve aşağıda anlatılan yargılama neticesinde sonuca etkili bulunmamıştır.
Bu kapsamda dava dosyası incelendiğinde:
Uyuşmazlık konusu tasarımların bir mağaza iç dizayn tasarımı oldukları görülmektedir. Mağaza tasarımları, günümüzde en yoğun tasarımsal çalışmaların gerçekleştirildiği alanlardan biri olup satışa konu edilen mal ve hizmete göre çeşitli mutat uygulamaların -sektörel teamüller endeksli – olduğu bilinmekte ise de bu nitelikteki tasarımlar açısından herhangi bir kısıtlama veya teknik zorunluluğun mevcut olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir.
İlgili sektör açısından ürün tasarımlarının aksine tasarımın hazırlanması esnasında herhangi bir teknik zorunluluk bulunmadığı gibi sınırsız bir seçenek özgürlüğü bulunmaktadır. Yani bir ürün niteliğinde bulunan olan tasarımlar söz konusu olduğunda birtakım teknik zorunluluklar bulunduğu ve seçenek özgürlüğünün kapsamının daha dar olacağı bilinmektedir. Bu durumun tasarım ile ilgili herhangi bir teknik zorunluluğun bulunmadığı, tasarım sahibine sınırsız bir seçenek özgürlüğü sağladığı aşikardır.
Öte yandan somut uyuşmazlıktaki bilgilenmiş kullanıcının mağazaların iç dizaynlarını tasarlayan bir uzman değil, bu mağazalarda çalışan satış danışmanları veya bu mağazalardan düzenli olarak alışveriş yapan herhangi bir tüketici olabileceği kabul edilmiştir.
Bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere;
Dava konusu 1 sıra numaralı tasarıma bakıldığında, tasarımın bir iç mekan tasarımı olduğu, mağaza dizaynında, tavanda çevresi işlemeli baklava dilimli aynalı yapı bulunduğu, bu aynalı yapı üzerinde mum yapılı sarkıt avizelerin yer aldığı, yan duvarların tamamının yine ayna kaplamalı olduğu, bu aynaların sütunlar ile birbirinden ayrıştırıldığı, sütunların yapısının oyma işlemeli olduğu, ayrıca sütunların birbirine, aynaların üst bölümünde konumlandırılacak şekilde yer verilmiş yine oyma işlemeli kemerler kullanarak bağlandığı; tasarım tesciline konu edilen görsel, çözünürlüğü son derece düşük bir görsel olup sütunlar ve kemer üzerindeki oyma işlemelerin detayları anlaşılabilir olmadığı, bununla birlikte tasarım görseline yer alan koltuk ve sair mobilyalar genel olarak avangart tabir edilebilecek nitelikteki işlemeli ve desenli mobilyalar olduğu; davacı yanın dayanak olarak sunduğu delillerden Facebook sosyal medya hesaplarından alınma görsellere bakıldığında, bu görsellerin yalnızca duvar üzerinde yer alan sütun ve oyma işlemeli kemer yapısın gösterir nitelikte olduğu, salt bu görsellerin dava konusu iç mekan tasarımının bütününde yer alan unsurlar açısından yenilik değerlendirmesinde tek başına yeterlilik arz eder görseller olarak algılanmasının mümkün olmadığı bu nedenle değerlendirmede yer verilmediği, ancak davacı yana ait https://www…..com/mekan-tasarimlarimiz/#!web adresinde yer alan ve 24.11.2017 tarihli olduğu görülen mağaza görselinin, tescil başvurusuna konu edilen mağaza görseli ile birebir aynı olduğu, başka bir ifadeyle davacının web sitesindeki görselin, zaten dava konusu tasarımın başvuru sahibi olan davalının işyerine ait görseller olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 57/2 maddesinde “Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez” hükmü gözetildiğinde, davalıya ait işyeri görüntüsünün, davacı web sitesinde daha evvel yayınlanmış olunması, davalının bilgisi, dolayısıyla izni ile gerçekleştirilmiş bir yayım olarak görülebilecek olup yayınlanma tarihinin 24.11.2017 olarak, dava konusu tasarımın başvuru tarihi olan 23.02.2018 tarihinden evvelki 12 ay içerisinde kalan bir tarih oluşu, anılan görselin, davalının tasarımının yeniliğini ortadan kaldırıcı bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle 1 sıra numaralı tasarımın yeni ve ayırt edici olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu 2 sıra numaralı tasarım başvurusuna konu görsel incelendiğinde, görselde korunmak istenilen hususun duvar üzerinde yer verilmiş sütün ve kemerli yapının kendisi olduğu, ilgili görselde tasarımın bütününe etki eden ve tasarımsal özelliklere haiz başkaca bir unsurun yer almadığı, tasarımdaki gelinlik görselleri ve sair ayrıntıların asıl korunmak istenilen unsurlar olmadığının anlaşılabildiği; dava konusu tasarımda yer alan sütun ve kemerli yapı üzerinde oyma işlemelere sahip olup sütunun zemine temas eden kısmı daha geniş olduğu, aynı şekilde kemerli yapı da iki sütun arasında yay şeklinde konumlandırılmakta ve orta noktada pik yaptığı, dava konusu tasarımda sütunun üst bölümünde düz, kenarları sıralı olarak sıkma efekti içerir yuvarlak bir başlık yer almakta olup bu bölümün hemen altında koç başını andırır bir kabartma yer aldığı, kemer yapısının da genel anlamda koç başı motifini andırır spiraller ve floral desen olarak tabir edilen bir stilizasyonda oluşturulduğu; dosyaya sunulan ve yine davacıya ait https://www…..com/mekan-tasarimlarimiz/#!adresinde yer alan 24.11.2017 tarihli ve 24.10.2017 tarihli yukarıda alt alta yer verilen görseller incelendiğinde, bu görselde kullanılan sütun ve kemer yapısının, dava konusu tasarımdaki ile birebir aynı olmadığı; gerek sütun üzerinde gerekse de kemer üzerinde yer alan işlemeler birbirinden yer yer farklılık gösterdiği, dolayısıyla anılan görselin bu defa davalı işyerinden doğrudan elde edilmiş bir görsel olmadığı anlaşılmıştır.
Ancak sütun yapıları birbiri ile oldukça benzer motif ve detaylar taşımaktadır. Özellikle 24.10.2017 tarihli görselden daha net görülebildiği üzere sütun yapısının yarım sütun şeklindeki yapılanmada, sütun ile duvarın birleşiminin boydan boya örgü yapıda olduğu, sütun üzerinde yer alan yüzey desenlerinin sınırlı bir şekilde farklılaşmakla birlikte genel yapılanmalarının oldukça benzer nitelikte olduğu, keza yine sütun ayak ve baş kısımlarının da birebir aynı yapılı olduğu, benzer kabartma sistematiklerinin bulunduğu, keza yine sütun gövdesinde alt alta yerleştirilmiş üç yuvarlak formun her iki taraf tasarımında da yer aldığı, desenlerdeki farklılaşmanın bütünsel algıda uzaklaşma için yeterli olmadığı, yine dava konusu tasarımda kemerin pik bölümünde özellikle vurgulanmış koç başını andırır bir formun yer aldığı, davacı yanın mesnet tasarımında da pik noktasında yuvarlak bir yapı içinde detaylandırmalara yer verildiği, her iki tasarım yan yana karşılaştırıldığında bilgilenmiş kullanıcının tasarımın işlemelerinde yer alan bu detayları zihninde tutamayacağı, tasarımların özellikle mağaza iç cephesinde kullanılma amacı taşıdıkları değerlendirildiğinde, ortak kullanım noktalarında her iki tasarım ile karşı karşıya kalan bilgilenmiş kullanıcı açısından tasarımların birbirleri ile belirgin ölçüde benzer kabul edilecekler, bu nedenle 2 sıra numaralı bu tasarım, davacıya ait internet adresinde yer alan görsel karşısında yenilik kriterini sağladığı kabul edilse de ayırt edici olmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu 3 sıra numaralı tasarımda da aslında 2 numaralı tasarımın geniş çekim görünümü içermekte olup farklı olarak ek bir tasarımsal unsur yer almamaktadır. Tasarımda yer alan mobilyalar, tasarım sahibi tarafından asıl olarak korunmak istenilen unsurlar olmayıp herhangi bir mağazada yer alabilecek nitelikteki mobilyalardır. Dolayısıyla başvuru sahibinin 3 nolu tasarımda korumak istediği asıl hususun mobilyalar olmadığı, burada da sütun ve kemerli yapın ön plana çıktığı görülmektedir. Ek olarak ifade olunabilecek hususu zemin kaplamalarının da yine davacı yanca sunulan görsellerde dava konusu tasarımdakilerle aynı olduğudur. Bu nedenlerle 2 numaralı tasarım için yapılan değerlendirmeler 3 numaralı tasarım için de geçerlilik arz etmekte olup 3 numaralı tasarımın da belirgin bir ayırt edici özelliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu 4 sıra numaralı tasarımda korunmak istenilen unsur, fotoğraf açısı ve odağı göz önüne alındığında, mağaza tavanında yer alan ayna ve etrafında yer alan işlemeli kısım olduğu görülmektedir. Davacı yanca bu tasarıma ait itirazların temelinde, tasarımın şekli açıdan tescil şartlarına haiz olmadığına ilişkin olduğu noktasında toplandığı görülmekte ise de tavan görselinin de mağaza iç tasarımı olarak tescil edilebilir bir unsur olduğu anlaşıldığından, dolayısıyla bu husustaki itiraz haklı görülmemiştir.
Bununla birlikte yine davacı yan, tasarım tesciline konu görselin davacı yanın web sitesindeki https://www…..com/mekan-tasarimlarimiz/#!adresinde yer alan 24.11.2017 tarihli görsele konu tavan olduğunu iddia etmekle birlikte 1 no’lu tasarım için yapılan değerlendirmeler, işbu tasarım açısından da geçerli olacaktır. Başka bir ifadeyle, davalının işyerinden alınan ve dava konusu tasarımın başvurusu tarihinden 12 ay öncesinde kalan fotoğrafların, ilgili tasarımın yenilik değerlendirmesinde dikkate alınması mümkün değildir.
Dava konusu 5 sıra numaralı bu tasarım açısından da korunmak istenilen unsurun sütun – kemer yapılı duvar deseni olduğu görülmektedir. Bununla birlikte her iki görsel kıyaslandığında dava konusu 2 sıra numaralı görsel bakımından yapılan değerlendirmelerin işbu tasarım açısından da geçerli olması gerektiği düşünülmektedir. Zira dava konusu 2 sıra numaralı görsele konu sütun – kemerli yapı 5 sıra numaralı bu tasarımda da kullanılmıştır. Ayrıca burada kullanılan dresuar tasarımının dahi birebir aynı olduğu görülmektedir. Hal böyleyken sütun ve kemer üzerinde motif ve desenlerin yerleştirilişlerindeki farklılıklar, tasarımları belirgin ölçüde birbirlerinden uzaklaştırmamakta olduklarından 5 sıra numaralı tasarımın ayırt edici nitelikte olmadığı düşünülmektedir.
Dava konusu 6 numaralı tasarıma bakıldığında, söz konusu görselin makyaj odasının görünümüne ilişkin olduğu, burada da davacı yanca asıl korunmak istenilen unsurun mobilyalardan bağımsız olarak duvar kısmında yer alan aynalı yapı olabileceği düşünülmektedir. Zira kullanılan mobilya ve sair fiziki donatı elemanları standart nitelikteki ürünlerdir. Bu ürünlerin özel bir düzen içerisinde odada konumlandırıldığı yönünde bir algı edinilmemiştir. Dolayısıyla fotoğrafın odağındaki kısmın ayna olduğu düşünülmektedir. Görsel, mağaza tasarımın belli bir bölümünü ihtiva etmektedir. Bu nedenle diğer görsellerde olduğu gibi tesciline engel bir durum olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda korunan unsurun bakla desenli ayna ve aynanın yan kısımlarında yer alan desenlerin bulunduğu duvar yapısı olduğu, davacı yanın özellikle ilgili tasarımdaki desen yapısının yeniliğini ve ayırt ediciliğini ortadan kaldıran herhangi bir delil dosyaya sunamadığı, davacı websitesinde yapılan araştırmalarda da ilgili görsel ile karşılaştırılabilecek bir delil bulunamadığı, bu nedenle sağlıklı bir değerlendirme yapılamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 7 sıra numaralı tasarım incelendiğinde, davacı yan söz konusu görselin SMK 55/1 uyarınca tescil edilebilir olmadığını ileri sürmüş ise de ilgili madde de belirtildiği üzere tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünüm olup ilgili görsele bakıldığında, duvara konumlandırılmış ve davalı markasını içerir bir yazı görseli, bu yazı görselinin üst kısmında yer alan kemer, sağ kısmında yer alan bir sütun ve ön kısmına yerleştirilmiş bir banko yer almaktadır. Dolayısıyla ilgili görsel bütün itibariyle iç mekan tasarımının mağaza kimliğini ortaya koyan ve giriş bölümüne ait olduğu düşünülen bir görsel olup bütünsel açıdan tasarım tesciline konu edilmesinde bir engel yoktur.
Davacı yanın https://www…..com/mekan-tasarimlarimiz/web sitesinde ilgili görsele en yakın görülen görsel 08.07.2019 tarihli yukarıda yer verilen görseldir. Ancak ilgili görselin özellikle banko kısımları bakımından birbiri ile derhal farklılaştığı görülmektedir. Dava konusu tasarımdaki banko antik roma sütunlarını andırır ayak ve tezgah yüzeyi taşımaktayken, davacının web sitesindeki önceki tarihli görseldeki bankonun yapısı farklı olduğu gibi üzerindeki desenler de ilgisizdir. Keza tasarımlardaki sütun ve kemer yapılanmaları da birbirinden farklılaşmayı başarmışlardır. Dava konusu tasarımda kavisli bir kemer kullanılmışken, bahsi geçen tasarımda düz bir kemer mevcut olup yine gerek sütun gerekse de kemer üzerindeki motiflerin yapıları birbirinden farklıdır.Bu nedenle 7 sıra numaralı tasarımın yeni ve ayırt edici olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu 8 sıra numaralı tasarım incelendiğinde, görselde sütun – kemer kombinasyonunun yakın çekim görünümüne yer verildiği görülmektedir. Hatta ve hatta kemer yapısına tam olarak yer verilmişken, sütun yapısına tam olarak yer verilmemiş olunması asıl olarak kemerdeki detayların korunmak istenildiği algısını yaratmaktadır.
İşbu görsele konu kemer, dava konusu çoklu tasarım başvurusunda yer alan diğer kemerlerden yapı ve motifler itibariyle daha farklıdır. Bununla birliktesöz konusu tasarım, davacıya ait yukarıdaki görselde kullanılan kemer ile gerek genel görünümü itibari ile yüksek düzeyde benzerlikler taşımaktadır. Hatta her ne kadar dava konusu tasarımda sütunun tüm yapısına yer verilmemiş ise de görünen kısmının dahi anılan tasarımdaki ile neredeyse aynı olduğu yine görülebilmektedir. Bu bağlamda 8 sıra numaralı tasarımın yeni olarak kabul edilse dahi ayırt edicilik kriterini sağlamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 9 sıra numaralı tasarım incelendiğinde, tasarımın odağında yer alan görselin, tavanda yer alan baklava desenli aynalı yapı ve ayna etrafındaki desenler olduğu görülmektedir. İlgili görsele konu yapılanma başvuruda yer alan 1 ve 4 sıra numaralı tasarımlarda zaten yer almaktadır. Dolayısıyla 1 sıra numaralı tasarım için yapılan değerlendirmeler 4 sıra numaralı tasarımın yanı sıra 9 sıra numaralı tasarım açısından da geçerlidir. Başka bir ifadeyle 9 sıra numaralı tasarım için de davalının işyerinden alınan ve dava konusu tasarımın başvurusu tarihinden 12 ay öncesinde kalan fotoğrafların, ilgili tasarımın yenilik değerlendirmesinde dikkate alınması mümkün değildir.
Dava konusu 10 sıra numaralı tasarımdaki görsel de yine sütun ve kemer kombinasyonu odaklı bir görseldir. 8 numaralı tasarımın daha geniş açılı bir hali olan bu görseldeki sütunlu kemere ait genel mizanpajın da aynen anılan tasarımdaki (8 numaralı tasarıdaki) değerlendirmelerde belirtildiği üzere yeni olarak kabul edilse dahi ayırt edicilik kriterini sağlamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 11 sıra numaralı tasarım, 9 sıra numaralı tasarıma konu görselin bir başka açıdan (karşı açıdan )çekimidir. 9 sıra numaralı tasarım açısından da belirtildiği üzere tasarımda tavanda yer alan aynalı bölme ve etrafındaki motif çalışmasının odak noktası tutulduğu görülmektedir. Mevcut aynalı bölge ve etrafındaki motif çalışması, davacının 1 no’lu tasarımında da yer almaktadır. Bu nedenle anılan tasarım açısından varılan kanaat işbu tasarım açısından da mevcut olacaktır.
Dava konusu 12 sıra numaralı tasarıma bakıldığında, diğer tasarımlarda kullanılan cam tavan ve desen yapısının bu tasarımda da yer aldığı, bununla birlikte ilgili görselde ayrıca gelinlik vitrinlerinin de görünür olduğu, yine mobilya gibi mekan donatılarının asıl korunmak istenilen unsurlar olmadığı, davacının salt aynalı tavan görseline dayalı olarak ileri sürdüğü itirazlarına konu görsellerin, yukarıda da belirtildiği üzere zaten davalının işyerinden alınma görseller olduğu, bu nedenle davalının tasarımlarının yeniliğini etkileyen tasarımlar olmadığı, hal böyleyken tasarıma konu görselin bütününde yenilik ve ayırt ediciliği ortadan kaldırır başkaca bir delilin ise dosyada mevcut olmadığı düşünülmektedir.
Sonuç olarak bir tasarımı değerlendirirken denge, orantı, görsel hiyerarşi, görsel devamlılık, bütünlük, vurgu gibi ilkeler göz önünde bulundurulması gereken unsurlardır. Halbuki dava konusu edilen tasarımlar ve yine dosyaya sunulmuş görsellerden uyuşmazlık konusu iç mekan tasarımlarında kullanılan mekan bütünlüğü hakkında sağlıklı bir izlenim elde edilememektedir. Sunulan görsellerdeki hacmi genel olarak düşündüğümüzde ortaklık ve farklıları algılamak çok kolay olmadığı gibi mukayese edilmesi gereken tasarım ve mekanlar için teknik inceleme için korunmak istenilen asıl unsurlar ile ilgili teknik detayları içerir bir tarifname/şartname de mevcut değildir. Başka bir ifadeyle kullanılan kalıp ölçüleri, desen, malzeme, renk, doku çeşitlerinde mevcut verilen üzerinden çok net bir değerlendirme yapılması mümkün değildir. Halbuki detay olarak verilen bu tür bilgiler, kullanıcıya tasarımın yeni / ayırt edici / ortak noktaları konusunda da bilgi verir. Dava konusu tasarımda kullanılan görsellerde yer alan mobilyalar; koltuk, masa, sandalye, sehpa, dresuar vs, duvar ve tavan tasarımında kullanılmış olan ayna, avize gibi ürünler farklı çeşitleri olmakla beraber her yerde bulunabilecek örneklerdir. Tasarım alternatifinin sınırsız olduğu düşünüldüğünde, ulaşılabilir ürünler değil özel tasarlanmış ürünlerin mekanlar için bir kimlik ifade edişi göz önüne alındığında, tasarımlarda korunmak istenilen asıl unsurların mobilyalar olmadığı kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı … yönünden; davanın feragat nedeniyle reddine, davacı … yönünden; davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 2018/01283 sayılı çoklu tasarımın 2, 3, 5, 6, 8, 10 sıra numaralı tasarımlar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davacı … yönünden;
Davanın feragat nedeniyle reddine,
2- Davacı … yönünden;
Davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 2018/01283 sayılı çoklu tasarımın 2, 3, 5, 6, 8, 10 sıra numaralı tasarımlar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Fazlaya dair talebin reddine,
3-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacıların yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.034,20-TL
yargılama giderinin takdiren 1.017,10-TL’sinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip Hakim
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :1.939,00-TL
TOPLAM :2.034,20-TL